KUDDUSİ, Tariku-l Kur'an Tefsiri
3-يَحْسَبُ أَنَّ مَالَهُ أَخْلَدَهُ (".O, malının kendisini ebedileştireceğini sanır")
Mal çokluğu, onun tûl-i emeline sebeb olur ve aşırı gafleti ile tûl-i emelinden ötürü, malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır.
Âyette ”ebedî kılacağını" denilmedi, ”ebedî kıldığını" denildi. Çünkü maksat şudur: Bu adam zanneder ki, malı kendisini ebedî kılmaya kefil olmuş, ona ölüme karşı eman vermiştir. Sanki bunun kesinleşmiş bir hüküm olduğunu sanmıştır.
Hulasa; insanları çeşitli şekillerde ayıplayan ve onlara üstten bakan, mallarını yığıp onları Allah yolunda harcamayan bu kimse, biriktirdiği o mallarının kendisini dünyada ebedi olarak yaşatacağını ve kendisinden ölümü uzaklaştıracağını zanneder.
4-كَلَّا لَيُنبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِ (.Hayır, o mutlaka yakıp yok edene atılacaktır)
Ebû Bekr es - Sıddik, Ömer b. Hattab, Ebû Abdurrahman, Hasen, İbn Ebi Able ve İbn Muhaysın (radiyallahu anhum), uzun elif-i meksur ve şeddeli nun ile (لَيُنْبَذَانِّ)" okumuşlar ki, o ve malı ’’Hutame’ye atılacaklar, demektir.
Hutame: Allah’ın ateşidir. Ona bu ismin veriliş sebebi kendisine atılan her şeyi kırması, parçalaması ve dükmesidir.
Allah’a yemin olsun ki, o, anlatilan fiillerinden ötürü öyle bir ateşe atılacak ki, bu ateş, insanların gayelerini, mal toplama heveslerini yok ettiği gibi, içine atılan her şeyi yok eder.
(لَتَنْبُذُنَ) .şeklinde de okunmuştur
5-وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحُطَمَة - 6-نَارُ اللَّهِ الْمُوقَدَةُ - ’’O Hutamenin ne olduğunu sana bildiren nedir?’’’’O, Allah’ın tutuşturulmuş bir ateşidir.’’
’’Hutame,’’ kul aklının alabileceği şeylerden olmadığı belirtilerek korkutulmaktadır.
Tutuşturulmuş ateş"in "Allah"a izafe edilmesi, onun büyüklüğünü ve dehşetini anlatmak için olup, bu, başka ateşlere benzemeyen bir ateştir.
Hazret-i Ali (radıyallahü anh)’nin, "Altında ateş cayır cayır yandığı halde, yerin üstünde Allah’a isyan edenlere şaşarım"
Bir hadiste de şöyle buyrulmaktadır: "Cehennem kıpkırmızı kesilinceye değin bin yıl yakıldı, sonra bembeyaz olana kadar bin yıl daha yakıldı, daha sonra da simsiyah olana kadar bin yıl daha yakıldı. O, şimdi simsiyah ve kapkaranlıktır. ’’Tirmizi, Cehennem, 8 (4/710), Ibn. Mâce, zühd 38 (2/1445).
7-الَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى الْأَفْئِدَةِ ’’ O ki, gönüllerin üzerine çıkar (kalplere sirayet eder.’’
Bu durumun, kalbe tahsis edilişinin sebebi, bu kalbin, küfrün, kötü inançların ve bozuk niyetlerin merkezi oluşundan ötürüdür. Bil ki Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Cehennem, cehennemlikleri yer. Derken ta kalblerine varıp dayandığında, yeme işi sona erer. Hak teâlâ, insanların etlerini ve kemiklerini yeniden halkeder.
"8-إِنَّهَا عَلَيْهِم مُّؤْصَدَةٌ 9- فِي عَمَدٍ مُّمَدَّدَةٍ
’’Cehennemlikler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde o ateşin kapıları üzerlerine kapatılmış olacaktır.’’
(فِي عُمُدٍ) --( Bir diğer kıraat şekli)
Abdullah b. Abbas (Radiyallahu anh): Cehennemlikler direklerin arasına konulacaklar üzerlerine de kolonlar uzatılacaktır. Böylece boyunlarında zincirler olarak kapılar da üzerlerine kilitlenmiş olacaktır.
Bir diğer mana; "Cehennem, cehennemlikler uzatılmış o direklerin içinde, tıpkı, kendileriyle kuzuların taşındığı kafesler ve vagonlar gibi, elleri kollan bağlanmış olduğu halde, o cehennemliklerin üzerine kapatılır" şeklindedir.
Ey Ekremu’l-Ekremîn olan Allah’ım, bizi cehennem ateşinden koru, uzak tut (amin)!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.