- 321 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kapasite Yeti Yetenek Yaratıcılık 12
Yeti Yetenek, Kapasite Ve Yaratıcılık 1
Her kapasite birçok yeti ile bileşimlidir. Yetiler bir ve birçok yapabilirlikle kısmi bir verili düzlem anıklığı da olup modülasyona da açıktırlar. Kapasite içindeki her yeti ve yeti öbeklerini oluşan meslek gibi yetiler belli bir işe daha çok yatkınlıkla, yeteneğe dönüşür.
Gemi teknolojileriyle okyanuslara, uzaya açılmak gibi. Bilgisayar kullanmak gibi olgu ve olaylar anıklık üzerine bindirişti yansımalardır. Ve kolektif kapasiteli yansımalardır.
Kolektif kapasiteni yetenekler alırlığına bağlı (melekelere bağlı) bindirişçe modülasyonlar eşliğindeki kişisi kapasiteleri kolektif kapasiteyle artırılırlar. Böylece kişiler kolektif kapasiteyi kullanımla olurlar.
Diyalektik (eytişim sel) metoda göre kolektif kapasitenin kişisi yeteneği etkileyeceği, kişisi yeteneğin de kolektif kapasiteyi etkileyeceği çok açıktır. Böylece kişisi yetenekler, bir üst yeteneğe dönüşürler. Buna yaratıcılık denir.
Bir maymun sürahideki su ile bardağı doldurup, bardakla su içiyor olsun. Bu maymun biyo fizyolojik, fizyoşimik ve biyo anatomikte yapıyla maymun bir hazır oluşa sahiptir. Bu hazır oluş verili kapasite düzlem içinde bir anıklıktı. Oysa bardak ve bardakla su içme tutumu doğadaki anıklık içinde yoktur.
Doğal anıklık içinde avuç ile su içerseniz oysa bardak olgusu apayrı bir modülasyonla kapasite içlemi olup, kolektif kuvvet bindirişli bir üründür. Dıştaki ve içteki yansıması kapasitif alan içine bir etki olarak düşmeyen, kapasitif üssü durum beliremez.
Her bir anıklık kendi üssü durumuyladır. Anıklık kapasiteyi doldurmaz. Doğal anıklığın verili düzlem olma esası, anıklığın türlü çevre şartlarına göre sınırlı bir dallanma ve çatallanma yoluyla farklı gelişmenin belli bir hazır oluşunu da içerir.
Bu gibi türlü yollarla türlü biçimde hazır oluş türlü çevre etkilerine göre türlü tepki koyma ve türlü cevaplar yansıması oluşla anıklık çeşitlenmesi, türsel yeteneklerdi.
Varoluş nasıl kuantum üsse durumla ve makro üsse durumlaysa türler de bir kökten olsalar bile, oluşumdaki üsse belirsizle olan kuvvet nedenle hayat bir türlü kalmazdı.
Hayat ta çevre deki seçilim baskısı olan çevrenin belirsiz üs sel durumlarıylaydı. Hayat kendi yalıtımlı üssü durumu içinde çevrenin üs sel durumlarına özelleşen tepkilerle çeşitli yapabilirliğe dönüştüler (yeteneğe dönüştüler).
Her bir çeşitli yapabilirlikler o tür kapasiteli yetilerin çevresel modülasyonlarıyla oluş, hazır oluşu kısıtlayıp sınırlamakla o yetileri o alandaki uzmanlık ve bir çeşit tür mühendisliğine dönüşür.
Bir türdeki farklı gelişmeler diğer türe göre bir fark ortaya koyarken, o fark gelişme diğer bir yönden de eksikliktir. Söz gelimi similiyen sınıfındaki bir grubun ellerini diğer similiyen gruba göre farklı alanda becerili şekilde kullanma farkı, o grubun daldan dala atlama yetisini (hazır oluşunu) köreltmişti.
Kapasite ve yetiler kuram olarak türdeki kapasiteni bir yeti üzerine bindirişleri yapılan modülasyonlarla öğrenilmiş bir yetenektir. Yani yetenek anıklık üzerinde belli bir kullanımlar işler eşmesidirler.
Bir bardağı kullanıp su içen; bir manivelayı kullanıp peyniri düşüren öğrenme; bir kapasiteni hazır oluşuyla bir yetenek kullanımı, "belirlenmedir". Ama o manivelayı, o bardağı yapan "buluş anıklığı doğal bir belirlenme olmayıp", aksine bir kolektif alanla belirlenmedir.
Tıpkı kolektif kapasitenin kolektif bir teknik teknolojik, bilişsel alanlarla, kolektif bir üreten hacimle, kolektif bir nüfusla belirlenme olması gibi. Kolektif kapasitenin kendisi belirlenen, bir belirlemedir.
Toplumlar; nüfus gibi; biliş, buluş, teknik teknolojileri kullanımları gibi zamana bağlı bir üretim gücüyle sınırları olan belirli oluşturturlar. Ama toplumla sınırlı bu belirli oluşlar kişileri Einstein gibi Cahit Arf gibi, Pir Sultan Abdal gibi Graham Bell gibi; Pasteur gibi belirleyen dalgalanmalarıyla kişilere yaratıcı birer dış olanaktırlar.
Bardakla su içen maymun gibi o kapasite içindeki bir yeti veya yeti grubunu siz bir eyleme-bir düşünceye, bir işe vs. karşılık yaparsanız sizin eşleşen belirlenme tepkisi ortaya koymanızla, yeteneğiniz ortaya çıkıyordu.
Böylesine bir yetenek durum içinde çok büyük oranda yeti durumunuz belirsiz bindirişlere açık olmaktan çıkar. Belirli bindirişlere karşılık kategorize edilen tepkisel yansımayla, yansıtmalarınızı oluşur.
Böylece yetenek sizi alışkın, yatkın ve tekrarlanır etki ve tepki koyuşlarıyla sizi hazır kıta yönelimleri içinde tutar. Yetenek, o yetiler öbeğini, o davranışa ve düşünsel eylemlere göre özelleştiren biçimleme (formatlanma) demekti.
Üstelik maymunun bardakla su içme yeteneği gösteren davranışı o tür içinde yaygın olmaya eğilimle olsa da yaygınlık arz etmez. Bardakla su içme yeteneği gösteren maymunun tutumu içinde yaygın olmayı ve sürekliliği destekleyecek bileşik alan kuramı dediğimiz maymun toplumu gibi maymun üzerine toplumsal bir kolektif etki yoktur.
Bileşik alan kuramı dediğimiz ortam dalgalanmasını deniz gibi su kütlesi dalgalanmasında, gazların, ya da havanın dalga hareketinde, katıların dalga hareketine kadar olan analojilerle anlayabilirsiniz.
2
Katıların dalga hareketi bir çeliğin hareketi ya da bir saz telinin titreşmesi veya deprem hareketi gibi analojilerle kabaca anlayabiliriz. Ortam devinmesi sekans hareketi ve eş eksenli hareket ve eş eksen ile olmayan eksantrik ortam dalgalanmasıdır da.
Bardağı kullanma becerisi ister öğrenilme yoluyla, isterse rastgeleler yoluyla olsun, sonuçta araç kullanma işi kapasiteni bir yetenekti. Ama bardağı bulma işi (üretme işi) yetenek olmayıp yaratıcılıktı.
Anıklık düzeyindeki bir yetenek kolektif kapasite nedenle yaratıcılığa dönüşür. Kolektif alan sayesinde herkesle olan yetenek ve kapasite rastgelelerle olmaktan çıkıp; düzenli araştırma geliştirme tasarım içinde kesikli sürekliliğe ve yaygınlığa dönüşür.
Sonuçta yetenek ve yaratıcılık ta kolektif alanla kısıtlıydı. İşte bu noktada en çok sanatçı duyarlılıkla yetenek ve yaratıcılıklar ortaya konurdu.
Oysa üzerine bindirişlerle olunmayan yeti belirsizleşiş, kendi başına bir kısıtlanma ve belirlilik değildi. Yetiler kuram olarak tür anıklığı içinde her tür bindirişe açık olan modülasyonlarla sınırlı bir yeteneğe ve kolektif kapasiteye dönüşürler. Bardağı kullanan maymun modülasyonla olan özellikteydi.
Kapasiteler de gerek biyo fizyolojik ve gerek anatomik bileşenli, sentezlerle türsel-hayat sal sınırlılıktı. Fakat yetileri, her hangi bir durumla belirli bir yatkınlık, alışma veya tekrarların tepki yansıması olukla ortaya koymadığınız sürece, yetiler; sadece o kapasiteye depo edilebilenlerin çeşitlisiyle sınırsız bir bindirişe açıklıktır.
Yetiler bir bindirişin modülasyonuyla yani bir işe tahsisle, sınırlı bir yeteneğe dönüşürler. Yaratıcılık daima imajdan az çok bir şeyler hatırlar. Yaratıcılık tümden kolektif kapasiteyledir. Kolektif kapasitenin olmadığı yerde verili düzlem kapasiteli yeti, anıklık, yetenek ve kapasiteyle varsınız. Yaratıcılık toplumladır
Şimdiki insan, karınca, termit, arı gibi kimi hayat türleri içinde o türe bağlı birey çevresinde kolektif bir kapasite vardır. Kolektif kapasite organize bir örgütlenme olmakla türler arasında benzerliktir.
Oysa toplum üreten bir teknik ve teknolojilerle başlı başına bir fark olduğu gibi olası toplumlar bu yönüyle de birbirine fark atacaklardır. Yaratıcılık o tür üzerinde akışlı ve toplumsal kapasiteyle belirlidir.
İlk sel başlangıç ile olan hayatının çevresinde sınama yanılma dediğimiz girişmelerle deneyden gelen bindiriş modülasyonları ile kişisi kapasite içinde bir yetenek vardı. Bu kapasite içinde ateşi kullanma beceriler tekrarı yetenekse de zekâysa da yaratıcılık değildi.
Oysa sönmeyen (söndürülmeyen) ateşi bulmak ya da ateşin, yakma yansımalı tekrarlarını ortaya koymak yaratıcılıktı. Küçük bir 25-30 kişilik kolektif alanda, aşağı yukarı herkes o kolektif kapasiteye eşit bir kişisi yetenekler kapasitesiyle olurdu. İstisnalar (rastgeleler) zorunlu olarak her zaman vardır.
İstisnai durum kapasiteye bağlı depo edilebilir çeşitliliğin sayısı kadar bindirişe açık olan durum sayısı kadarla sınırsız yetinin böylesi bir bindiriş modülasyonuna açık belirsiz durumla, olmasından ileri gelir.
Ne zaman ki bir tutumun modülasyonunu (bilgi taşıyan kodları) o yeti öbeğin üzerine bindiriş edilirse bu durumda yeti daha belirli olur. Bu durumda yeti belirli davranışa özelleşme olur.
Yetilerin depo edilebilir bir kapasite içinde üssü durumla belirebilir olduğu unutulmamalıdır. Saz çalan bir yeti sel yetenek, üs sel davranışlı imajlar nedenle tırmık atmayı unutmaz.
Özel ve özgün durumla üreten bir ilişkiye sahip kişinin kolektif alandaki kişisi yüklenmeleri de (indüklenme-uyartım-bindirişleri de) o özgün ve özel durumla toplumsal kapasiteyle hemen hemen aynı olabiliyordu. Eksiklikleri varsa internet gibi olanaklarla kolektif depolu alan içinde tamamlanır.
Oysa her bir gruplar arası üreten ilişki şimdi, ittifakların üretim hareketi içinde üreten birçok totem mesleklerin entegre edilmiş durumu içinde toplumsal yaratıcılığın kapasitesiyle vardılar.
Üreten her bir totem mesleğine bağlı kapasite ve yaratıcılık şimdi üretim hareketi içindeki toplumsal kapasite ve toplumsal yaratıcılıktan bindirişle olan öğrenmeler içindeydi.
Toplumsal kapasite her bir üreten totem meslekli kapasitenin karışım ve bileşiminden meydana geliyordu. Her biri bir yaratıcı kapasite olan totem mesleklerin her biri özgün bir totem mesleği dili ve düşüncesi ile birbirine farkı olan bir potansiyel durumla, toplumsal ittifakı oluşturuyordular.
Yine o mesleğe özgü anlama anlatım dili gibi, o mesleğe uygun düşünce üretme gibi, o mesleğe uygun kalıplarla anlama anlatmalar vardı. Yine o mesleklere uygun araç gereç yapımına özgü o araç gereçleri kullanma yeteneği gibi incelikler; farklılıkları vardı.
Çiftçi biri için üreten o ittifakı alan içinde nasıl yapılmış olursa olsun bir bilgisayar vardı. Bilgisayarın nasıl yapıldığı bilgisi özel bir merak konusu olmadıkça çiftçi kapasitelere çöp bilgi olarak yansıyordu.
Çiftçi bir kişi bilişim teknolojisini kullanırken özel bir üretim bilgisini öğrenme yönüne gitmiyordu. Bilgisayar yapmayı bilmek benim ne işime yarayacak demekle ve en az enerji durum içinde geçen çiftçi bir kişi bu duruma sesiz kalabiliyordu. Aynı şey bir bilgisayar mühendisi için de geçerliydi.
Dahası istese bile kişisi kapasite ne yer, ne zaman, ne mekân, ne ömür oluşla ve en kısa yoldan üretim zincirine katılması nedenle öğrenmeye olanak ta bulamayacağı tüm kolektif kapasiteyi içeremezdi.
Böylesi durumlarla kişisi kapasite artık kolektif kapasiteden kopmakla; kolektif kapasitede sadece yararlanan ve kolektif kapasitenin üreten bir kapasite parçası haline gelir. Fakat etkinliği bakidir.
Toplumsal kapasite ve toplumsal yaratıcılık bir derya ise; kişisi yaratıcılık mutlaka bu deryaya ulaşıp deryaya katılmakla deryanın kolektif dalgalanması içine bir akıştı.
Deryada bir birikişti. Deryaya içine bir damla yağış veren katılımla sağanaktaydı. Kişinin üreten yetenek ve yaratıcılığı deryaya kapasite eklenmesi olmakla kolektif bir yaratıcılıktı.
Kolektif alanın salınımı deryanın bileşimi ve deryanın salınımı gibi bir ortam dalgalanmasıdır. Kişiler artık kendi anıklık salınımlarıyla olan dalgalanma üzerine bindirişlerle değil, aksine; kendi salınımları deryadaki bir ceviz salınımı gibi kişiye özgü kodlarıyla kişi; kolektif ortamın dalgalanmasıyladır.
Kişi kolektif alan içine doğru (kolektif alanlı çevrede) bir derecik, bir dere, bir çay, bir ırmak kapasitesi ile farklı alan ve farklı hacimde yetenek olup, derya salınım hareketiyle kişisi bir yaratıcılıktı.
Bir dere gemi yüzdüren bir deniz hareketinin en, boy, derinlik gibi üç boyuta ekli zaman içindeki yetenek ve kapasitesini hiçbir zaman veremez.
Dere istese de deniz hareketinin tümünü içeremezdi. Kişiler de üreten kolektif zaman kapasiteli üretim hareketi okyanusunun tüm içermelerini kapsayıcı yetenek ve yaratıcılıkla olamazlardı. Kolektif kapasite kişisi kapasiteye hiç benzemezdi.
Yani nasıl ki üzerine bindirişle olacağınız boş bir sayfa modülasyonlara karşı ne yazacağınıza; ne gibi bir diyagramla çizim ve şemalarla yansıtacağınıza, ne renk boya ve desenlerle tepki koyan bir belirli oluş değildi.
Ama sayfa üzerine bindiriş ve modülasyondu belirlemeyle olduğunuz anda, artık o sahife sınırsız bir alan belirlenmesi değildi. Kapasite hacimse sınırsız bir hacim değildir. Sayfanın üzerine işlenen modülasyonlarla sayfanın tükenmesi nedenle kapasite defter hacmiyle genişlese de her kapasite de dolar.
3
Çözümlememizi uzatmadan biraz derinleştirelim. Yetiyi bir şeyi yapabilme gücü olarak tanımlasak ta yeti bir şeyi yapabilme ve yapamama olarak tanımlanmamış olmayı da içerir. Bu nedenle yeti belirsizle kapasite bileşenidir.
Yeti bir şeyi yapmaya belirlendiği an bu "yetenek oluyordu". Hem de yeti yeni bir şeyi yapmaya belirlendiği an belirlenen durumla "yeni üssü duruma ve yeni bir belirsiz duruma olanaklılarla yaratıcıdır. Yaratıcılığın da yeni durumalar aşamalı bir belirli-belirsiz durumların olanaklısı ve olanaksızı olacağı unutulmamalıdır.
Saz çalma gibi birçok düzenleme ve bileşimli yetiler üzerinde bir şeyi yapmaya belirlenme, o şey üzerinde eşleştirme yapan eğilimler, hayat üzerinde şartlı öğrenmeydi. İstisnaları baki olmakla bir şeyi yapmaya belirlenir oluş yeni belirli durumla yapabilme ve yapamamaya da belirlenmiş oluyordu.
Yağmur yağışına belirli oluş; yağmur şeklindeki yağış bu yeni durumuyla sele, göllere, balçığa, erozyona, hayata vs. belirli oluş iken yine indirgenen bulutlarla yeni ve farklı bir belirsizliktir.
Kar yağışı ha keza çığa, kayganlığa, donmaya vs. dönüşen yeni belirli durumlar olanağına (yeteneğine) kavuşur. Bu yeti sel kavuşum içindeki kar yağışı, soğuk iklim gibi bileşimlerdeki olu ve oluşlardan kaynaklı buzullar belirmesi vardır.
Bu yeni durum yeni bir iklim sel, ekolojik ve jeolojik durumlar içinde olunmakla yeni tür bir dallanıp çatallanmalara doğru yol olmaktadır. Söz gelimi çevredeki buzulların erimesi ve erimeden doğan belirsizliklerle yeni, belli bir duruma yaratıcı oluşla (olanak ve olanaklı oluşla) yeni bir belirli olanla yeni bir belirsizlikti.
Tüm bunlar çevredeki kapasite değişimleriydi. Bu gibi değişkenler ile kapasite değişimine bağlı yeni potansiyellerdi. Yeni belirli ve belirsiz durumlara açık oluşun yeti ve yetenekleriyle belirli sınırlı ve belirsizle olunmaydı.
Örneğin; buzullar belirli zamanın belirli koşullarını koruya gelen bir kapsam ve kapasite yeteneğiydi. Oluştuğu dönemin atmosfer koşullarını, çevre ekolojilerinden bir kısım hayat türün fosil olarak muhafaza ediyordu. O günün türlerine ve çevre baskısı seçil imli tepkisel birçok anatomik yapıyı ihtiva ediyordu.
Dahası eriyen buzullar içinde ortaya çıkan o fosillerle, o gün koşullarına bağlı bakteri ve virüs türü mikroplar günümüzde bilinmeyen salgınlara yol açabiliyordu. Buzullar çevreye bir kapasite durum iken eriyen buzullar çevreye ikinci bir kapasite ve yeti sel yetenek durumlarla potansiyelliydi.
İç ve dış koşullara bağlı bindirişti durumlar kişi gibi özel bağıntılı değişken bir kapasite içinde de çiftçilik yapmaya olanaklı durumların yetisiyle, yeteneğe dönüşür.
Kolektif bir emeği gerektiren beslenme, barınma, savunma gibi belirli bir işe karşılık olacak olacak toplumsal kapasite nedenle her kişi ne çiftçi ne de köprü mühendisi olmayacaktı.
Kişi konjonktür el durumla doğal ve toplumsal çevreye bağlı kapasiteyle çiftçi olabilmenin, mühendis olabilmenin belirsiz durumlarına enerjin bir yeti ve yetenek biçimlemesiyle olmasına rağmen bu böyleydi.
Buna kolektif kapasite doygunluğu veya kolektif kapasite yorgunluğu ya da kolektif kapasite dolması gibi durumların ortaya konması diyorduk.
Oysa doğa içinde kolektif kapasiteden yoksun tekil kişimiz kendi kapasitesi içinde; kendi beslenmesine, kendi savunmasına, kendi yavru bakımına, kendi dinlenme -barınmasına, kendi deneyimli öğrenmesine (mühendisliğine) ve kendi deneyimli sağlığını korumasına eş anlı yeti ve eğilimlerleydi.
Kişi Dünya’nın Güneş’e uzaklığını bilemez. Kişi Güneş ışınlarının 8,5 dakikada Dünyaya geldiğini atomun çekirdek yapısını savaşçı kan hücrelerini, hücredeki koful mitokondri gibi organelleri vs. bilemez. Bu nedenle kişi doğal kapasite üzerine çok büyük oranda kolektif yansımalı kapasite eğilimleriyleydi.
Bir deftere cilt veya sahifeler eklemekle kapasite artırımına gidiyordunuz. Oysa kolektif kapasite karşısında kişisi kapasite çok sınırlıydı. Kişisi kapasite nasıl artırılacaktı? Yani doğal durumla sınırlı olan kişi, sesini duyuramadığı uzaklara ve uzaya sesin nasıl duyuracaktı?
Kuşkusuz ki toplumsal kapasiteli elektromanyetik iletişime bağlı teknik ve teknolojilerle, kişisi donanımını hem yeni bir yeti ve yetenek kullanımına çevirecekti. Hem de kolektif kapasite nedenle yeni bir kapasite kullanım artırımına gidecekti.
Yetiler kapasiteye bağlı sınırlı oluşsa da siz belirlemediğiniz sürece yetiler üzerine bindirilecek olanların öğrenilmesi ve yeti yapabilirliğine düşünce oluş imajlarıyla sınırlı değildi.
Yeni bir öğrenme eski bir öğrenmeye ket yaptırmakla silinebilirdi. Eski bir öğrenme özellikle de dinsel öğrenmeler ileri ket vurur. Yani yeni öğrenmelerin engeli olurlar (gemlenmesi olurlar). Geriye ket vurmak ta eski öğrenmeleri unutmaktır. Kolektif kapasite ile öğrenme, çoğu sosyal öğrenmelerin geriye ket vurmadır.
Kolektif paydaşlık; sadaka, zekât kültürü gibi eski köleci öğrenmelere ket vurur. İnsan hakları gibi öğrenmeler; iki kadın şahitliğinin bir erkek şahitliğine eşit olması gibi, 4 kadına ve daha fazla kadına kadar evlilikler de geriye ket vurulması bu kabilden öğrenmeler kapasite boşaltımıdır.
Kolektif kapasite belirsizle olan durumla geriye ket vuran durumlar üzerine yansıyan imajlar olmakla, kişisi kapasiteler artırılıyordu. Bu tür geriye ket vurumlar yararlıydı.
Oysa şimdiki köleci sistem inşaca kolektif geçmişe ket vurma yapmakla (silme unutturma, karartma yapmakla) ileri ket vuran bir öğrenme engelimiz olmaktadır.
Köleci ve imancı enfeksiyonla oluşan inşa kolektif inşacı geçmişi unutturup; kolektif paydaşlı etkiyi size "rızk verip sizi doyuran benim diyen efendi köle, bey-boy tarzı monarşin oligarşin anlayışla ileri ket vuruyordu. İlerdeki öğrenmeyi engelliyordu.
Her kapasite sınırlı oluşsa da her kapasite potansiyel bir değişken (varyabıl) bir durumla; etkin, etkileyen ve etkilenen diyalektikle olması nedenle, formüle edilen öğrenmelerle yine kapasite artırımı hep olanaklıydı. Kapasite sınırlı oluştu.
Yeti, yetenek ve yaratıcılık kapasite gibi sınırlı oluş içinde neyle kayıtlı olup olmayacak çeşitliliğiyle sınırsız oluştu. Nasıl kişisi yeti ve yetenekler moleküler biyo polimerlerle sınırlı bir kapasiteyse: kolektif alanlı yeti de, yetenek ve yaratıcılık ta alırlığınıza bağlı kolektif kapasiteyle sınırlıydı.
Yine yetenek ise bardakla su içen maymun örneğinde olduğu gibi öğrenmeyi içerir. Bardakla su içen maymun örneğindeki gibi maymunun öğrenmesi insan etkili bir öğrenmedir. İnsanın bardakla su içmesi kolektif etkili, toplumsal gelişmenin ürünü bir öğrenme olmakla geriye ket vuruştur.
Maymunun insanda öğrendiği yetenek türü etkilenme insan için toplumsal etkili olsa da maymun için toplumsal bir etki ile öğrenme değildir. Doğal anıklık ve alırlıkla kapasitif bir öğrenmedir.
Maymun için bu yetenek türü öğrenme, maymun toplumu gibi bir toplumsal etki ile öğrenme olmamakla, maymuna göre maymun türü içinde maymun türüne bağlı kalmadan öğrenme yapabilme yatkınlığını içerir. Yetiler bir anatomik zemine bağlı durumla her zaman belirli bir bindiriş ile sınırlı olmayan olumsal bir durumdu. Bu öğrenmeler bireyin doğayı yansıtan anıklıkla alırlık öğrenmesi içindedir.
İnsan doğanın bir parçasıydı. Maymun da özel eğitimle insanda gördüğünü yansıtıyor taklit ediyordu. Bu taklit yeteneğiydi. Maymun kolektif bir yaratıcı bilişle, buluşla, anlam edişle olmadıkça; yaptığı doğayı taklit yeteneğiydi.
Canlılık belirsizle olan anatomik bir kapasiteni yetilerleydi. Yetiler de olumsal yapabilirlikle ve belli bir yapabilirlikle yetenekti. Canlılar çeşitli deneyimlerin bileşimi olarak verili düzlemle kalıtımsal düzeyde yetenekler aktarıyorlardı.
Canlılığın kapasitesi biyo fizyolojik biyo anatomik ve öznel çeşitlilikle hem kısıtlılıktı hem de bize kısıtlılık gibi gelen bir tutum bambaşka çevre etkilerine göre kimi hayat türlerinde mumla arasanız bulunmayacak kadar bir yetenekti.
Şurası da açıktır ki canlılar dışta "toplumsa gelişmenin sağladığı yetenekten yoksundular". Bu nedenle yaratıcı değillerdi. Oysa türümüzün yeteneği emeğin örgütlenmesi kadar, kolektif bir eğitim ve öğretimle de ortaya konuyordu. Eğitim öğretim taklidi yansımayla hayvanlarda da vardı. Taklidi yansıma her düzey ve düzlem içinde olabilen bir yansımaydı.
Sınıflı ve köleci bir yapı içindeyiz. Bu nedenle eğitim ve öğretimle ortaya konan yeteneklerin bir kısmı sömürü nedenle çalışan kesimlerden esirgenip engellenir. Esirgenip engellenen eksikliği de köleci sistem size yeteneksizlik sayılmakla bu "yeteneksizlik sömürüye gerekçe yapılır".
Oysa yazımın başında beri söylüyorum kapasite bir yetilerleydi. Yeti belirsizle durum olmakla yeteneksizlik içermez. Doğal yeteneklere ANIKLIK diyoruz. Ki bu anıklığa, verili düzlem dedik.
Hâlbuki ki ne yetenek ne us, sınıfsal bir karakter değildiler. Yetiler üzerine sınıfsal karakterle yansıtmaydı (öğretiydi). Ancak köleci toplumlar da "bilmesinlercilik-anlam bilim oyunu-semantizm) uygulanır”. Egemen sınıfların yaptığı bilmesinler taktiği içinde çalışan emek kesimleri, her zaman kolektif eğitim öğretim eksikliği içinde tutulurlar.
Ve emek kesimlerinin kendilerinden gizlenen bu tür kolektif bilgi, kolektif eğitim öğretim eksikliği nedenle emek kesimleri mülkten yoksun kılındıkları gibi birçok yeteneğin de yoksunu olurlar.
Egemenler, eksikli bırakılan yetenek yoksunluğu içindeki emek güçlerine “bunlar yeteneksiz" denmekle bu söylem kimi yeteneklerden yoksun kılınan emek güçleri üzerine bir suç gibi yapışmakla egemen sınıfın sömürüsüne gerekçe yapılır.
Dahası ezen sınıfın bu türden yaklaşımla olması, emek kesimlerinde gizlenen bilgi eğitim öğretim gibi kolektif koşulların eksikliği; geniş yoksul kesim içinde milyonlarca yaratıcı yeteneğin heba olmasına neden olur.
Yine de kolektif yansıma emek kesimleri üzerine kendilik bir boca oluşladır. Boca oluş karşısında eğitim ve bilgiden yoksun kimi kişiler kendi deneyleriyle bu boca oluştan Gorki gibi, Newton gibi, Lincoln gibi biliş buluş ortaya koyabilmişlerdir.
Doğal yeteneğe anıklık diyoruz. Çevresel etkilere de alırlık diyoruz. Yetenek anıklık ve alırlıkla sıkı sıkı ilişkinle olup bir tepki ve etkiyi cevap olarak geri yansıtmaktır.
Yaratıcılık Toynbee gibi düşünceciler tarafından insanüstücülük, doğaüstücülük gibi mutlaka bir üstücülükle tanımlanır. Oysa inşayı anlatırken inşanın başında hiç bir şekilde olmayan kolektif us ve yaratıcılık; inşanın başında da olamazdı.
Doğa olmuş bitmiş bir tanım ve kavram değildir. Doğa ve doğaüstüce yaratım söylemi dünyalı tanımlamalara uygun bir anlama ve anlatım olmakla daha baştan sakat bir düşünme olacaktır. Yani doğada oluş kesikli sürekli ve bitmemiş bir eksiklikledir.
Oysa yaratıcılık kişisi anıklıkla, kişisi alırlıkla (kişisi ihtiyaçla), kişisi kapasiteye zamana bağlı toplum kapasitesi içermeye bağlı bir sınırlı oluştu.
Yaratıcılık kolektif kapasite nedenle olgu ve olaylarda eksik ve boşluk bırakmaz. Mükemmeliyetçidir. Donuktur. Bu türden eksiği ve boşluğu olmayan süreçler de kolay kolay devinemez. Olgu ve olaylar gelişemez. Oysa evren ve hayat sürekli eksikli boşluklu ve türlü devinimlerledir.
Doğaüstüce bir yaratım hangi doğaya göre yaratım sorunsalı olmakla daha bir içinde çıkılmaz bilmesinlercilik (karanlıkçılık ya da obskürantizmin) oyunudur. Bu iki söylemle de bilinemezciliğe hitap ediyorlar.
4
Evren şeyledir ve birçok şeyledir. Evren şey iken; enerjidir, enerji birçok şey iken potansiyelledir. Gerilimledir. Gerilimin öbekleriyledir. Gerilim öbekleri zamanladır.
3 ve 6 gibi sayısal durumlu öbeklerin ifade ettiği girişimler ileride geride birçok durumla olmaktır. Öbeklerin zamana dek kombinasyon permütasyon oranları, bu örnekteki altının üçe (6/3) oranı ve üçün altıya (3/6 ya) oranıdır.
Bu oranlar bağıntılı ilişkisel oranlar olup birbirine kıyasladırlar. Eksiklik-fazlalık, azlık-çokluk gibi türlüce girişmesi vardır. Bu girişme kim zaman kolaylıkla 6/3 gibi yokuş aşağı eğim akışı gibidir. Kimi kes 3 ’ün 6 ya (3/6) oranı gibi daha çok zorlukla ya da direnç sürtünmesi içinde olup, yokuş yukarı oluşla dönüşmedir.
3 sayısı bir nitelikse 3=1+1+1 gibi ve 1+2 gibi nicelikle ve 1 niteliği 1,01; 1,02, 1,03...1,99; 2 ve 1,99 + 1,01 = 3 tür. 1 niteliği, 2 sayısına doğru 1 ve 2 arasında sayısız bir sayısal niceli durumladır. Örneğin, (1,00000023) gibi bir enerjin durum yüz milyonda veya triyon derece sıcaklık seçenekleriyle nicel ve niteldir.
Sayısız sıcaklığa dek nicelikle olan nitelikler; bir eğim oranıdırlar. İniş-çıkış; fazla-eksik; az-çok, uzun-kısa gibi bir kıyas durumun türlü baskı basınç potansiyel durumu içinde olurlar. Varlık niceli ve niteli durum olmakla sayısız girişim durumu oluşan sayısız akıştır. Her nicelik bir nitelik ve her nitelik bir niceliktir. Bunlar genel ve görece durumlardır.
Her bir nicel ve nitel durum; örneğin, 1 derece 2 dereceye göre ya da 2 derece 1 dereceye göre özel bir yalıtıma durumdur. Veya 1,001; 1,002 ye göre kombinasyon ve permütasyon bağıntılarıyla özel korunumlarla, aralarında yalıtıma girişmedirler.
Özel ve geçici korunum olan yalıtıma durumlar, çevrenin çok belirsiz durumlar oluşuna göre belirli düzenliliktirler. Her düzenlilik bir enerji düzeninin potansiyelidir. Her bir nicel-nitel durumun parça durum yansıması yeti ve olanak oluştur.
Çevrenin belirsizle olan nicel ve nitel durumlarından kaynaklı baskı ve basıncı, ortamın özel durumluya bir seçilim bağıntısı ve seçiliş izolasyonu olmakla yalıtım; çevresel etkiye bir tepkidir. Çevreye bir cevap; çevrenin yansımasını tepki ile geri yansıtmaktır.
Bu durumda her yalıtım bir kapasitedir. Her kapasite bir nicel nitel durumlar bileşimi, parçalı (yeti ile) oluşlar sentezini içermektedir. İçerilmeler bir kapsamladır. Her içerme o kapasitenin kapsananıdır. Kapasite sınırlı bir kapsayandır.
Potansiyel durumla enerji çeşitliliği kadar kapasite çeşitti ve yalıtım vardır. Bir yalıtıma durumun içi ne tür potansiyel duruma elverişli olacağı ne gibi bir girişmeye kodlanış içinde olacağı türünden belirmelere açıklık belirsizle bir yetidir.
Buradaki yeti, vücut gibi, kolektif oluşum gibi bir inşa gibi oluşum sonrası bütünlüğe ait üssü durumlar girişmesidir. Değil se inşaya dek tek tek parçalar girişmesi değildir.
Belirsizle yetili potansiyel bir durum içinde yapılacak girişmeler; düzen kontrol merkezi nedenle, bir ağırlık denge merkezi nedenle öbek merkezi çevrim eksenidirler.
"Öbeğin ağırlık merkezi" birçok parça bileşime "eş eksenli" entegre durum olabilir. Yine öbek ağırlık merkezinin, eş eksene oranı dönme hareketidir. Çevrimsel harekettir.
Bir çevrimsel hareket yeni parça durumlu ekseni çevrim bindirişlerine yapabilirlik veya yetidir. Kolektif alan içinde gelişen belli bir aşama kolektif alanlı yetinin ekseni çevrim içine katılabilir. Eksen çevrimi içine yapılan eklenme yeni bir üssü durumlar yetisiyledir.
Yeni üssü durum eklenmesi sonrasında, ortaklaşma olan yapı; paylaşmayan, paydaşına paylarını kolektif emek gücü karşılığı olarak değil de sadaka, zekât, fitre olarak keyfi takdirle rızk diye veren bir özel anlayışın bindirişlerine dönüşebilir.
Evren birçok boyut durumlar girişmesine potansiyel durum olmakla "kendisi kendisine iç ve dış olmanın çevrimine sahip bambaşka bir başlayış ve başlangıçlarladır.
Oysa evren, kendi içindeki bir yıldıza veya bir gezegene veya gökadalar yalıtımına, evrenin kendisi dış olarak belirir. Yalıtımın kendisi de evrenin içidir. Oysa evrenin kendisinin vaki olan böylesi bir iç dış girişmesi ile başlayışı yoktur.
Yani yalıtımlı bir yıldıza ve gezegen ortamına evren yalıtımdı. İçti. Dıştı. Oysa evren kendisine bir iç yalıtım ve bir dış durum belirlemesiydi. Evrenin kendisi, kendisiyle iç dış hareketini başlatması demek; yıldız ve gezegenin bir iç ve bir dış potansiyel içinde oluşmaları birbirine benzemez, birbiriyle aynı anlaşılmaması gereken iki ayrı potansiyel hareketlerdi.
Evrensel kapasiteli içlem içinde bir yıldız ve yıldızın gezegenler kümesi olan Güneş sistemi veya yıldız sistemi; her zaman Güneş veya yıldız içinde geçen bir eş yönlü ağırlık merkezi ekseniyle değildirler.
Yıldız veya Güneş sistemi o yıldızın ağırlık merkezinin biraz dışında ağırlık merkezleri toplamına eş yönlü kütle çekimi ile eksantrik eksen merkezli bir girişme ve yalıtımdılar.
Oysa organizma soma bir ağırlık merkezi ekseni boyunca girişme ve çevrim hareketidir. Bu nedenle eksantrik çevrim ekseniyle odaklaşan bir kontrol merkezinin işleyişi ile eş merkezli eksen çevriminin işleyiş kontrollü tekrarlar zekâsı; benzerlerin benzeşmezliğiyle olacak bir zekâ ve ruhsal durum eylemine depo durum imajıdırlar.
Bir gerilim alanı (eğim zaman, öbek zaman olarak; nicelik, nitelik olarak vs.) diğerine tersi durumlarla oransaldır. Bir gerilim 3 ise ve diğer gerilim öbeği 5 ise; bir gerilimde 3 ’ün 5 e oranı 3/5 = 0,6 iken; diğer gerilim öbeği olan 5 in 3 ’e oranı 5/3= 1,66666... türü bir devinme oranı bu tür direnç ile girişme, dönüşme ve akıştır. Devim böyle bir şeydir.
Yani kendi içinde ve kendi dışında gerilme durumlu enerji öbekleri birçok parça öbek durumla nicel ve nitel bir potansiyel enerjidirler. Birçok parça olgu ve olaylar, birçok durumun her hangi bir durumuyla başlangıç olarak ele alınabilir.
Oysa kuantum durumlar "aynı anda", "birçok üssü durumla", "birçok başlangıç çeşitliliğidirler". Mantık bunları anlamak için parçalı yapar. Bu tür başlangıçlar ortaya koymak mantık için doğrudur. Mantık için anlaşılır bir şeydir.
Evren parçalı durumlarla da olsa, evrendeki olgu ve olaylar donmuş filim karesi gibi bir başlangıç içine düşünülmesi doğru değildir. Böyle bir durumda her parça diğer bağıntısında kopmakla bir özellik ve yeti yitimi olup, durum biraz daha anlaşılmaz olmaktadır.
5
Her bir kapasite, her bir potansiyelleydi. Potansiyel bir durum, özdeksel özelliklerledir. Her bir potansiyel duruma dek özdeksel özellikler o durumun kuantum durumdan, makro dünyadaki fiziki, kimyasal, moleküler, biyo moleküler, sosyo toplum sal düzey ve düzlem girişmelerine bağlı olmakla bir türden olmayan özne nesnel durumlarıyla belirli-belirsizlerdir.
Bir potansiyel durum, manyetik alanla doluluksa, manyetik alanın elektrik alana olan oran gerilimi manyetik alanın elektrik olarak akışla olmasıdır. Akış ve depolanma, akış ve birikim potansiyel durumdu. O durumla yetiler bileşimli yetenekti.
Elektrikli alan bulutlar gibi küme sel bir oransal dirençle, manyetik alanın depolanmasına; şimşek, yıldırım gibi olgu ve olaylar boşalmasına dönüşür. Depo kapasite şimşek yıldırım gibi parça durumlar oranıyla akış yaparken
Biz dünyalıyız. Uzaydayız ama uzaylı değiliz. Biz Dünya gibi yalıtıma ortamı kendimize hem stabil kılarız. Bu Dünya hem her birimizle her birimize de eşmerkezledir. Bu durum bizim birinci durumla özel bağıntılı durumumuzdur.
Birinci durum Güneş gibi bir yıldız sisteminin eksantrik çevrimli yalıtımıyla ikinci bir duruma özel bağıntı ve potansiyel durumdu. Dünyamız özel durumu Güneş sistemi özel durumuna bağlıyken Güneş sistemi de gökada (galaksi) sistemine bağlıdır.
Dünya yalıtımı uzay zaman içereniyle belirsize durum yalıtımı olmakla dünya özelinde bir kapasite ve parça durumlar yetili türlü bindirişlerin olgu ve olayına olasılıklarla olan bir entegrasyondur.
Entegrasyonun parça bileşimleri olan yeti sel uzay zamanı dünyaya özgü bir damgayla kodlanacaktı. Bu kodlanma evrensel uzay zaman genel bağıntısını veren yasaların içindedir. Dünya kendi dışında birçok bağıntı durumla girişme olan özel yalıtımına özgü, özel kapasite bağıntılı kimi kendi yasalarıyla çevrim olup, kendi ağırlık merkezlerini oluşacaktı.
Dünya kendi içindeki orman, çöl, atmosfer, dağ bayır, ova gibi her bir özel yalıtım bağıntılarına göre bir kapasite ve bu kapasiteye uygun kapasiteye genel bağıntılı durumdur. Oysa dünya özeline bağlı genel durum da Güneş sistemi galaksi ve evrensel potansiyelli gerilimlere oranla, esamisi bile okunmayacak denli özel bağıntıdır.
Dünya gibi yalıtıma bir kapasite ve o kapasite üzerine kodlanma yapılacak (Dünya’ya özgü damgayı yiyecek) bindiriş yapılana kadar kapasitesi belirsiz duruma sayısız bir yeti durumların bileşimiyleydi. Ama yine de Dünya’nın kapasitesi sınırlıydı.
Dünya, Evrene ihraçlaydı ve evrenden ithalatlarla hem kapasite artırımıydı. Hem kapasite daralmasıydı. Yeti sınırsız değildi. Bir kapasite trilyon değer sayı kadar yeti bileşimiyleydi.
Çölleşen yalıtıma bir kapasite, çölleşmeye bağlı kapasiteyle yeni bir olanak duruma belirli bir belirsiz durum kapasitesi olur. Böylesi bir çölleşmeye, bataklığa, denize göle vs. bağlı kapasiteni yeti; kendi üzerine çöl gibi, deniz gibi atmosfer gibi her hangi bir sınırlama kod işlenmeden önce her türlü kodun işlenmesine açık bir bindirişe kodlanma olarak sınırsızdı.
Bir yeti üzerine bir kod bindirişi yaptığınız zaman, artık yeti sınırlı ve belirli durumla bindirişledir. Yeti, bindirişle olana kadar sınırsız olup bindirişe açıklıktı. Yeti üzerine bir bindiriş yapıldığında artık yeti yetenektir, sınırlıdır.
Oda bir sınırlı oluştu. Ama aynı oda birçok türlü şeyle birçok türlü düzenlemeye sınırlı olmayıp açıklıktı. Bir kapasite birçok yeti öbeği üzerine birçok bindirişler öbeği ile yine birçok yeteneğe olanaktır. Yeti veya yapabilirlik yeteneğe olanaktı. Birçok yeti öbeği de birçok ve sınırlı bir kapasiteyle sınırlı bir sınırsız yeteneğe sahiptir.
Yetenek ve kapasite sadece hayata kadar gelen ve hayatla sınırlı olan bir şey değildir. Enerji birçok potansiyel durumla iş yapabilme yeteneğiydi. Her şey potansiyel durumla enerjiydi.
Şu halde dünyada enerjin bir kapasiteni yalıtıma atomla; moleküler bir kapasite, yeti ve yetenekti. Atom helyumla bir yeti ve yetenek iken moleküler hidrojen bileşimi, helyumla, karbonla, demirle vs. başka bir yalıtıma yeti ve yetenekti.
Moleküler yapı bizim mantığımıza göre inorganik bir taştan demirden organik bakteriden, virüsten, file kadar özne-hayatla da bir yeti ve yetenekti. Yerin içinden yerin dışına tektonik olaylarıyla yerin dışında yerin içine potansiyel baskı basınç oranı olan olgu olaylarla atom hidrojenden uranyuma karadır vs. değerlik elektronlar kapasitesi yeti durumla yetenekti.
Kişisi anıklıkla olan kapasite ve yetenek; kişi alırlıkla sınırlı iken, toplumsal gelişmeye bağlı olarak kişisi kapasite yetiler sayesinde artırılabilirdir. Kuram olarak dünyanın kapasitesi ve yeteneği de artırılır. Dünya olgu ve olayı birçok yeti içerir. Kapasite; yeti üzerine kodlanacak durumlar çeşitliliği kadar, olasılıkla sınırsızdı.
Maymun gibi hayat sal türler de bardağa su doldurup, bardakla su içmek yaratıcılık değildi. Bir yetinin yansıma öğrenmeyle kodlanıp kullanılmasıydı. Asıl bardağı bulmak yaratıcılıktı. Yaratıcılığı türlü biçimde değerlendirmek yaratıcılık üzerine yetenekti.
Hayat yetileri ortaya korken, yetiler kodlanmış, belirli olmuş yeni durumun üssü durumuyla olmaktan öte gidemez. Üssü durum içinde biri veya bir kaçıyla sınırlı ve belirli olma durumunuz yetileri o alanda kullanımınızla bir anıklık ortaya koyuştu.
Böyle olunca şu yetiydi de bu yetenek değildi demek anlamsızdır. Yetenek daha çok anıklık üzerine konan inşalardı. Şu kapasitedir de şu kapasite değildir demek saçmalığın kendisidir. Yeti, yetenek zamana ve koşullara bağlı ortaya konuşlarla yeğlenişlerdi.
Evren birçok türlü niceli ve niteliklerle manyetik ve elektriksel alanlarlaydı. Her nicel ve nitel durumla elektriksel ve manyetik alan birbirine çevre, çevre etkisi zamandı.
Potansiyel durumlarıyla her iki alan duruma dek öbekler birbirine bir baskı, bir seçilim olmakla zamana bağlı dirençlerdi. Zamana bağlı potansiyel alanın, zamana oranı; dirençti. Sürtünmeydi. Karşı oluştu. Tersinme ve tersi durumla var oluştu.
Hem birbiriyle birlikte olup, eş anlı olan elektriksel ve manyetik alanın birbirlerine oranı (kıyası, farkı, nicel ve nitel durumla eksikle oluş oranı); türlü yeni biçimle direnç ve niceli, niteli durumlarla elektriksel ve manyetik akıştı.
Makro varlık bir tepki biçimiyle ve kuantum başlangıca göre atom gibi sınırlı bir üssü durumla yeni üssü belirsizlerleydi. Belli bir çevre etkisine tepki koyan biçimlenme ve üssü durumla hazır oluş, varlığın kendisiydi. Ve varlığın kendisi gibi kalmasıydı. Kendisi gibi kalma gelip geçiciliği kendisi gibi kalamamaydı. Oysa çevre de üssü durumla bir değişme içindeydi.
6
Varlık ve çevre hem kendilerine hem birbirlerine kendi üssü durumlarıyladır. Varlık değişen çevrenin seçilim baskı ve basıncı altında belirsiz üssü durumlarından biri ya da bir kaçıyla tepki ortaya koyan belirlenme içinde olur.
Bir girişme içindeki olaylar, çevrenin boca halindeki farklı farklı durumlarıyla girişen bağıntı olduğu gibi aynı çevresel durumla girişen farklı birçok olgu ve olaylar da mümkündü. Hem içsel hem çevreye bağlı girişmeler nedenle ŞEYLERİN KENDİSİ GİBİ KALAMAZ OLMASI DEMEKTİ. ŞEYLERİN KENDİSİYLE AYNI KALAMAMASI DEMEKTİ.
Olgu ve olaylardaki bu dinamik nedenle olgu ve olaylar hem kendi gibi kalmak, hem de kendi gibi kalamama çelişkisi diyoruz. Yineleyen bir tepki (ortam) devam ettiği sürece varlık bir süre aynı tepkiyle kalmak durumundadır. Kendisini yineleyen süredurumların bir nedeni de çevrenin bir süre değişmiyor gibi kalmasından kaynaklı çevresel etkilerdendi.
Fakat ortam içinde her an nitelikten niceliğe, nicelikten de niteliğe değişme olur. Değişme karşısındaki yalıtıma varlığın eski tepkisi işe yaramaz hale gelmektedir. Bu durumda pasif varlık, özellikle de hayat, kendi üssü belirsizlerinden biri veya bir kaçıyla yeni ortama uygun denk düşmelerle tepki yansıtmalarına dönüşür. Buna seçilim yasası diyoruz.
Hayat en az dış dünyayı içine alacak bir eksen çevrimiyle vücut bulur (yalıtım olur). Hayat en az enerji harcamakla en az dış dünyayı içe alacak bir yalıtma üzerinde dallanıp çatallanır.
Hayat bir organiğin, diğer organikler üzerinde enerji sağlayacak dallanmalar yapması nedenle organikler enerji darboğazına girmektedir. Hayat, bu darboğaza karşın fazla enerji harcamamak ve enerji sağlama kıtlığı nedenle her üssü durumu yalıtmaz.
Atomik ve moleküler yapıya bağlı tüm üssü durumlarla değil de en az enerji harcanması nedenle rast gele ve kimi üssü durumlar yalıtımıyladırlar.
Bir yalıtım içindeki üssü durumlar kısıtlısı çeşitlilikler, hayatın çeşitliliği ve hayatı bu çeşitlilik üzerinde türlü dirençlere türlü tepkiler koyarak aşması veya aşamamasına olanaklıktır.
Bu durum da kimi çevre koşullarında diğer türlerin neden yok olurken diğerlerinin neden hayatta kalabildiklerini kısmen ve iyi bir şekilde açıklar.
Öyle ki birinin yalıtması içinde olmayan üssel bir özellik, çevredeki karşılaşmalara göre diğer birinin eksikliği ya da üstünlüğüne dönüşüyordu.
Örneğin göz bileşimini verecek üssel durumları kendi yalıtımı içinde baskılayan bir hayat düzeni manyetik alana duyarlı bir radar devinmesine olanak ortaya çıkar. Ortaya çıkan durum göze göre bir avantaj ve dezavantajdır. Aynı şekilde göz de bir avantaj ve dezavantajdır.
Hiç bir özellik illa olması gereken bir meziyet olmadığı gibi; şu aşamada her biri de her bir yalıtım içinde entegre olamaz. Yine göz yerine; ısıya, kokuya, duyarlı üssel durumlar rastgelesi olan seçilileriyle hayat türlü türlü akışlaydı.
Tekrar hatırlayalım. Hayat enerji düzenli temel düzlem üzerine inşa oluştu. Enerjiyi bir biçimden diğer biçime çeviriyordu. Bu her hayatla, her hayatın ortak olduğu tek köklülük ile en temel geri bağlanım koşuluydu.
Bu koşul hücreyle biçimlenmiş hücre içi kontrol merkezleri dediğimiz ağırlık ve çekim merkezi olan denge durumdu. Her bir bileşimle ağırlık merkezi, diğer durumla her bir denge merkezi, çevrim ekseni olarak bilinip hatırlanmalıdır.
Doğal çevremiz denge merkezlerinden kaymakla sürekli değişir ve yeni dengelere oturur. Bu nedenle birçok denge merkezleri yok olmuştur. Yeni denge merkezleri ortaya konmuştur. Doğal denge merkezlerine cevap veremeyen tek ve çok hücreli var oluşlar yok olmuştur.
Buna mukabil (buna karşın) en az dış dünya ilkesi gereği seçilimle olan bir yalıtımın içinde zorunlu olarak tersi durumla üssü olan rastlantılar vardı.
Yani yalıtım içine alınan bir dalga durumun parçacık ve frekans durumlu genlik salınımları; bir manyetik alanı yalıtırken işe yarasın veya yaramasın manyetik alanın tersi olan üssü durumla elektriksel alan yalıtımın içine alınıyordu.
Hem de en az dış dünya koşuluna göre alınıyordu. Hem de davetsiz misafir olarak ve davetsiz misafirin rastlantısal lığıyla alınıyordu. Hem elektron durumla manyetik alandı hem dışta yansımayla manyetik ve elektriksel alandı.
Hem içe alınan işlev duruma bağlı, tersi üssü durum olmakla yalıtımın içinde zorunlu bir rastlantı durumdu. Bir yalıtım suyun bazik ve alkali durumlarını enerji süreçlerine yeğlemekle inşa içine alıyordu. Ama yalıtım suyu içine alırken suyun donma ve buharlaşma üs selisini de rastlantı olarak yalıtım içine alıyordu.
7
Kısacası kimi işlev durumları, en az dış dünya ilkesine göre yalıtması demek yalıtılanın tersi üs sel durumlarla yalıtıma sistemin içinde sistemin patlak çatlak kaçakları ve rastlantıları olmayacağının da anlamına gelmiyordu.
Yalıtıma sistemin patlak ve çatlak üssü ve tersi durumları sistemin rastlantısı olarak o yalıtımın içinde işe yaramasa bile zorunlu olarak vardı.
İşte yeni denge merkezlerine uyabilen yeni tepkiler; yalıtımlı sistem içinde işlev olarak bulunmakla; işlevin beraberinde getirdiği veya işlevin rastlantısal bir tersi ve üssü durumları olmakla yalıtımın içine davetsiz misafirdi. Hayat kaçakları da yalıtımın içinde taşıyordu.
Atom düzenli yansıma ve yansıtma tepkileri farklıydı. Moleküler düzenli yansıma yansıtma tepkileri başkaydı. Atom düzenli tepkiler, moleküler tepkilere göre daha mekaniktir. Moleküler tepkiler mekanik yansımasının yanı sıra daha esnek, daha özelleşmiş daha evrimsel, öğrenici ve gelişmecidir.
Bileşimin özelliğine bağlı tepkisel kapasiteli yeti ve yeteneklerle daha bir cevabi çözümleme, düzenlenme ve metabolizma ile oluşan özgün ilişkilerine tabidir. Vücut denen bileşime kapasite, artık temelde bu tür moleküler özelliklerle ve bileşime bağlı yepyeni kapasiteye tabii yeti ve yetenekleri daha bir laboratuvar gibi yeti üzerine daha bindirişe, modülasyonladır.
Yalıtıma sistem bileşime de tabii olan özelliklerle davetsizini, patlak, çatlak ve kaçaklarını mecburen ve rastlantı olarak içinde taşıyordu.
Yalıtımın içinde alınan o atomik düzene göre mekanik durum veya o yalıtımın bileşimiyle oluşan mekanik bir işlev örneğin; ışığa tepki veren durumla saydamlık veya saydam olmayışın mekanik boyutla moleküler bileşimli öğrenme davranışları, girişme karşısında uzun erimin gelgitleri içinde yeni bir öğrenme tepkisi cevapları oluşabilecekti.
Vücut gibi bir bileşim içinde tepki yansıması bileşim gibi bir üst düzey ve düzlem ilişkisi içinde yeni tür varyasyon türü oluş tepkileri ortaya koymaktadır. Moleküler oluş tepki imajları bileşime özgü çevrim ekseninde YENİDEN YANSITABİLMEKTEDİR.
Moleküler kapasiteli yeti ve yetenek çevredeki mekanikti yansıma ve yansıtma düzeyi ile kalmıyordu. Yansımayı imaj olarak depoluyor, Yansımayı geri çağırabiliyor, içine ve üzerine kuplaj olan yansımayı "biçimliyor" ve yeniden yansıtabiliyordu.
Örneğin, girişimin de ışıkla olan olayların girişen sentezi içinde parça ya da bileşim ilişkilerini veren birçok ışık olayı durumlar vardır. Işık, cisim girişmesinde ışık; giriştiği cismin saydam olup olmamasını belirleyen bir bileşim ve girişme unsurudur.
Yine ışığın girişimi içinde ışıktaki foton hareketi, cisimdeki elektron hareketlerini ortaya koyuyordu. Böylece fotosentez süreçleri ortaya konuyordu. Yine ışığın cisimlerle girişmesinde ısı ortaya çıkıyordu.
Isı emen katı cisimlerin bu girişme sonunda boyu uzarken, kimi sıvı cisimler genleşiyordu. Bir girişimde ışık saydam ortam da geçerken, kırınıma uğruyordu. Bir girişmede ışık geri yansıyordu. Veya ışık saydam ortamda doğrultu değiştirip yoluna devam ediyordu. Işık ortam girişmesiyle ortam; ışıyor, aydınlanıyor, yansımalar veriyor, ısınıyordu vs.
Bunlar varlığın ya da ışığın üssü durumla olmasıydı. Üssü durumlar çevreyle girişmekle, girişen o üssü durum hem belirleyen hem belirlenen oluyordu. Üssü durumlu girişimlere ait davranışlar içinde örneğin ışık ortam girişmesini saydamlık olarak ele alalım.
Ortamın saydam olup, saydam olmamasını girişimle ışık belirler. Biz de ışık geçiren ortama, saydam; ışık geçirmeyen ortama da saydam olmayan ortam deriz. Fakat ortam da ışığın yola devam edip etmeyeceğine ilişkin girişimlerle ışığın davranışını ya da ışığın nasıl davranacağını belirler.
Demek ki saydamlık ve matlık ortamın üssü durumu içindedirler. Ancak ortam ve ışık girişmeden de biz ortamın ne saydamlığını bilebiliriz, ne cismin matlığını bilebiliriz. Zaten üssü durumla girişen ortamın üssü durumlar karşılaşması nedenledir ki belirme, belirleyen ve belirlenen durumlara ilişkin "deneyle deneysellik" te bunun için vardır.
Ama bizler de bir kez girişim süreçlerini deneyimledikten sonra artık ortamın saydam olup olmamasını öğreniriz. Öğrenme çağrışım sal geri bağlanımladır. Öğrenme zihin sel kapasiteye bağlı yeti üzerinde depo enerjili imajlardan hatırlama ve çağrışımla geri bağlanımladır.
Kısacası biz ve hayat moleküler biyolojisi olmakla moleküler biyoloji benzer tepkiyi çağrışıp benzerini yansıtmakla imajdan düşünme ve imajdan dışa dönük yönelimleriyle düşünceyi (zihinde olanı) eyleme dökebiliyordu.
Artık biz, bir girişme olmadan da hangi cismin saydam, hangi cismin mat olduğunu bilebiliyorduk. Bunu biyo moleküler enerji çevrimlerine, biyo moleküler kapasiteli yeti ve yeteneklere borçluyuz.
Bir kapasite yeti ve yetenek bileşenli alt parçalarla izolasyondu. Yetiler gerek biyo anıklık lığa ve gerekse kişisi öğrenme ile ve gerekse kolektif süreçle olan öğrenmelere bağlı "algoritmalara" bir modülasyon zeminiydiler.
Yeti ve bir yeti grubu belli bir "algoritmayla belirlendikten" sonra (doku organ ve birime dönüştükten sonra) yeti ve yeti grubunun bu algoritmaya bağlı yapabilirliği de yetenekti.
Kapasite ve yeti biyo moleküler, türsel çeşitlilikle genetik bir belirlenimdi. Ama yeti üzerine modülasyonları yapılacak algoritma bindirişleri doğuştan değildi. Genetik değildi. Kader değildi.
Yetenek, yeti sel algoritmaların üzerine bindirilişleriyle belirlenmişti. Bu nedenle kişi doğuştan olan anıklık alırlık dışında kendisine bahsedilmeyen bir şeyi algoritmalı yeti ve yetenek olarak bilemez.
Alırlık doğuştan kapasiteni olduğu kadar dıştan da motive edilir olmakla kapasiteye dıştan yetiler üzerine aktarım yapmanın yoludur. Yeti-yetenek plastikti, değişkendi, düzeltilebilirdi, kapasitifti, alırlığa bağlıydı.
Yetenek; yetiye bağlı işlevler grubu koordinasyonlarıyla birlikte "eylemli ve düşünsel belirlemeler" yapacaktı. Örneğin kişi; bu algoritmik yetiler üzerinde çiftçi olacaktı. Kimyager olacaktı vs.
Bir terzi, terzi olduğu için (terzi doğduğu için) terzi gibi düşünmüyordu. Aksine terzi bileşenli algoritmalar kişisi biyo alırlıkla olan anıklığın kapasitesi içine bindiriş edilmekle o kişi terzi gibi düşünen bir yetenek ve kapasiteye dönüşüyordu.
8
Algoritmayı kısa ve kabaca söyleyecek olursak bir başlangıç koşulu içinde, belirlenmiş bir son durum ile sonlanma işidir. Öznel mantık tasarımıdır. Kişisi ve kolektif amaçlıdır.
Algoritmada konjonktüre durum ve amaç bir belirlenimdir. Algoritmalar, belirlenim olanı çözüme ve amaca ulaştırma esasına dayalı bir bellenimdirler. Ya da algoritmalar bir bellenim gözeten birçok düşünce ve eylemler dizgesidir. Farklı yeti ve yeteneklerle benzer sonucu ortaya koyma, işidir.
Saydamlık bir girişme işidir. Saydamlık ışık ile ışığın yayılma yaptığı ortamın girişmesi ile ancak belirir. Yukarıda sayılan bir kaç özellik içinde saydamlık, ışığın kendi üssü durumları içinde sadece bir uyaran davranışıdır.
Biyo moleküler kapasite de kuantum dünyaya göre çok çok farklı ama sınırlı sonlu bir üssü durumlar kapasiteli anıklık olmakla birlikte biyo moleküler yetiler yeti sel oluşla algoritmik bindirici yansımalara açık bir yetenek durumdu da.
İç sel ve çevresel yansımalı baskı basınç ve izlekler biyo moleküler hafızada deneysel olan yansımaları geri çağırıyordu. Anlak, yansımaları tıpkısı gibi imge ve imajlarla zihinde yansıtıyordu.
İşte bunlar, sürece bağlı içsel birikmelerdi. Her birikim, her durum; zorunlu dışsal ve içsel bir karşılığa denk düşmekle belirlenimdi. Dışsal ve içsel yansımalar da zorunluydu. Dışsal ve içsel karşılaşmalı tepki ve yansımalarda zorunluydu.
Çünkü olgu ve olaylar "durumsal" olmakla üssü durumlardı. Işık üssü durumla çevre içinde çevreyle hem girişen bir faildir. Hem de ışık çevrenin bir unsurudur. Başka bir fail girişmeye çevre olmaktadır.
Yani ışık çevredeki her bir çevre unsurlarına zorunlu bir karşılaşma olur iken; aynı zamanda da yine üssel durumlu çevre unsurları da ışık için zorunlu bir karşılaşma oluyorlardı.
Bu durumda beden de çevre içinde çevrenin bir unsuru olmakla birlikte, çevredeki etkilere karşı tepkilerle olan bir faildi. Beden etken ve edilgendi. Edilgen yani kimi yansımalara açık oluştu.
Bedenin kimi yansımalara açık oluşu organizmada karşılık bir tepki duyarlığını cevap oluşturması demekti. Aynı etki uyaranı karşısında uyaranla eşleşme yapıcı çağrışma yinelemesi beden için bir uyaran, bir sinyal veya bir alarmla olma ve öğrenme durumuydu.
Organizma içinde birikimli, koşullu öğrenmeli; nicelik sel ve nitelik sel işlevler karşılığı ve karşılaşması; ışığın hayata fotosentez yaptırma özelliği yanında, organizmanın saydamlık basıncını organizmada sinyal olarak kategorize edebilmektedir.
Sinyal uyaranları yetiler üzerine bindirişle, bu modülasyonlar yeti (yapabilirlik) üzerinde uzun erimle bir gel git yapan süreçler öğrenmesiyle optik olaylar algoritma dizgesine dönüşebilirken; ışığın diğer üssü durumun içinde olan ısı da deriye bağlı girişmeli direnç ile ışık deride ısıya ve ısı depolamaya çevirmektedir.
Bileşimle olan kapasite ve yetenekler akla hayale gelmeyen yeni durumlara modülasyonlaydılar. Işık üssü durumlar organizma bileşimli dirence bağlı türlü öbek tepkileriyle bir kapasite içindeydi.
Bu tür bir kapasiteni etki (neden) ve tepkiler (cevaplar) sadece mekanik düzeyiyle kalmazlar. Bileşimin denge ya da ağırlık merkezi veya çekim ve düzenleyim merkezi nedenle bu durum bileşime ve moleküler devimli organizmaya özgü, yeni bir kapasiteni yeti ve özelliklerdi.
En içteki bir işlev durum konumlanması içinde kimi bileşenlerin ışık gibi çevresel hassasiyete göre tepki koyma karşılaşması kalmazken; bu işlevler fazla enerji harcanmasın diye baskılanan bir rastlantı duruma doğru gerilerler.
İç te atıl kalıp baskılanan ışık hassasiyeti taşıyan mekanikti bir oluş, bileşime bağlı (kolektife bağlı) moleküler öğrenme yolu ile yeni bir iş ve işlev bindirişiyle göreve dönüşecek bir enerji kullanımı ve enerji kullanımına hazır malzemelerdi.
Moleküler öğrenme, salt mekanik düzenli mekanik öğrenme değildi. Bileşime ait bileşim kapasiteli bir yeti ve yetenekti öğrenmeydi. Biyo moleküler özellikler, tek tip olmayan birçok mekanik işlevle olan bileşimlere ait denge durumlu bir üst düzey ve düzlem kapasiteli yeti, yetenek olmakla; mekanik davranış içinde bulunamazlar.
Ama moleküler davranış mekanik kapasiteli yeti ve yeteneği içerdiği gibi mekanik kapasiteyi imaja göre çağırıp düzenleyip dönüşen yepyeni bir düzey ve düzlem ilişkisinin özelliğine sahip oluştu.
Organizmaya ait çeşitlilik içinde organizma mekanik moleküler ilişkileri tek tek ilişkiler olaraktan değil de diğer bir yanıyla bu çeşitlilik içinde her bir mekanik durumu aynı anda birçok özelliği başlatan, durduran düzenlemeyle ele alması canlılık olucu özelliklerden sadece birisiydi.
Biz bu türden yalıtıma bir bileşen çeşitlilik içinde (kapasite içinde), kısmi bir komplike oluşla (yeti-yetenek karmaşması oluşla); bu durum canlanma oluşa doğru eğim vermenin en ağır basan yönünü oluşan duyumuyla biz ancak hayati bir önemleydik.
9
Oysa diğer varyasyonlar ve girişmeler de en az hayat kadar önem, düzey ve düzlem olanaklarıydı. Olanaklı olmanın şu veya bu gibi bir amacı ya da sebebi olacağı türden bir sonuca kilitlenmesi yoktu.
Eğer etkiyi bir neden olarak belirtirsek, nedene karşılık olarak konan tepki de amaçtır. Cevaptır. Yanıttır. Dönüttür. Su, sebebi olacağı hayat için var değildi. Su hayata amaç değildi. Su hayattan önce vardı. Zaten hayat ta su değildi.
Ama suyun mekanik hal dolaşımı doğa içinde türlü biçimle vardır. Örneğin, doğa içinde suyun bir kullanım şekli de iklim düzenlenmesidir. Su biyo hayatın içinde yağış olarak değil de hayatın içinde ve hayatın iletim gibi, çözücü gibi özel kullanımıylaydı.
Çeşitli türden mekanik durumlar, moleküler seçilime tabii bileşimler girişmesi, bileşime dek yeni özellikler vs. olmadan canlanma olmazdı. Kimi moleküllerdeki moleküler üssü durum içinde kendi eylemli özne olmanın üssü durumu da vardı.
Işık üssü durumlaydı. Fotosentez girişmesini verecek olan ışığın bu tür özelleşmiş üssü durumu. Mekanik bir yalıtmadır. Fotosentez girişmesini verecek olan yansıma bir üssü durum, ışığın dıştaki girişici yansımalarından sadece birisiydi.
Işık suyla girişir. Bu girişmede su ısınır, su buharlaşır, su ayrıştırılır vs. Suyun ayrışma işi (elektroliz) bir indirgenme yükseltgenme Tepkimesidir.
Porfirin türü bir biyo moleküler bileşim ile ışığın, suyun girişmesi fotosentez bileşimli bir girişme enerji sağlamanın bir sürecidir. Yine saydamlık, ortamla ışığın girişmesi içinde bir durum olmakla saydam oluş üssü durum yansımasından biriydi.
Fotosentez yalıtım içine alınan en temel mekanik seçiliş özelliğiyken, mekanik bir elektron hareketi transferiydi. Göze dek "optik kapasiteli bir yetisi olan işlev durum", organizmanın aslında davetsiz misafirlerinden biriydi.
Işığa yönelme de ışıktan kaçınmada hayatın üssü durumlarından biriydi. Göz hayatın bir unsuru, ama göz çekirdeğe dek atoma dek hayatı oluşan bir inşa içinde yoktu. Saydamlık başka şeydi. Göz başka şeydir. Göz moleküler kimyanın bileşimle birikim ile öğrenme ve en alt bir algoritmik düzenlenmenin sürecidir.
Kendinden eylemlilik özdeğin en temel özelliklerinden biriydi. En basit kendisinden eylemli mekanik durumlar bileşimleri de bir ağırlık merkezine bir çekim ve denge merkezine göre kendinden eylemli özne bileşimli özne davranışıdırlar.
Mekanik eylemlerin eylem merkezi kendi üzerlerindeyken bileşimle olan eylemlerin denge merkezleri eksantrikti (dış merkezliydi). Yani bileşimi ortaya koyan her bir bileşenin biraz dışındaydı.
Bu nedenle her bir bileşenin kendi ağırlık çekimli denge merkezli kontrol eksenli bileşimin ortalama merkezi "özne" olmakla kendisini bilen ben olmakla korunan bileşimin (yalıtımın) bilincidir.
Eylemli ben sınama yanılma yapar. Sınama yanılma özel bir düzenek ve önceden hazır ediş değildir. Bir ortam zaten inişiyle, çıkışıyla; engebelikle, düzlükle; eğri büğrü ve düzgün olmakla; az ve çokla; sıcak ve soğukla vs. birçok niceli durumlarla zaten aynı anda karşılaşmadır (sınamadır).
Bu karşılaşma dediğimiz kendiliğinden sınamalar içinde en az dirençle olan akış yönü, sizin eğim alanınızdı. Eğim alanları da sizin seçme ayıklamanıza denk düşen konulardı. Yani özne yine bir seçme ayıklamayı çağrışmakla bilen bene dönüşüyordu.
Kapasite, yeti, yeteneği öğrenmek için bunlar çok önemliydi. Fotosentez bileşimli enerji düzenleme süreçleri hayatlaydı. Ama böylesine bileşimle olan çekirdek bir göze sahiplikle değildi. Atoma dek üssü durumla, moleküler üssü durumlar çok farklıydı.
Hayat mekanik bir eğim yönünden çok yokuş yukarı durumun zorlukları üzerine kendisini inşa eder. Bu nedenle hayat mekanik oluşa göre daha çok enerji maliyetlidir.
Hücresel bileşimler, enerji sağlama gibi saydam olup olmama gibi kimi üssü durumların baskılanması olmakla bileşimin denge merkezlerine (karar merkezlerine) bağımlı hale geliş içinde kazanılan özelliklerin "alan açmasıyla" bir devinme şekliydi.
Göz: sınama yanılma karşılaşmalarıyla, ışıktan kaçan; ışığa yönelen enerji düzeniyle hayattan enerji payını alan moleküler öğrenme özellikli bir yeti sel düzenlenişti.
Işık üssü durumlarıyla ve çevreden yansıma olan kendi yansıtmalarıyla bir bilgiydi. Işığın nasıl bir bilgi kaynağına dönüştüğünün teknik ayrıntılara burada girmeyeceğim.
10
Ama ışıktan kaçınma örneğin, göz içinde fotosentez yapmayacak olma, kendilik bilgiden kaçınma olucu filtre işlevin gerekliliğidir. Oysa ışığa yönelme işi de bilgiye ister istemez maruz kalmanın kendilik bir gerekliliğiydi.
Bir hayatın bileşimli süreçlerinin fotosentez yeteneği, ya da fotosentez düzenlemeyi inşa edici olmanın yeteneği kuantum düzenli elektron sıçramasından gelen yansımadır. Göz de ancak ve ancak birçok mekanik tutumlarla bileşimin özelliğidir.
Gözün birikimli seçilimler düzenlemesine doğru giden birçok mekanik etki tepki süreçli bileşenler; giderek hayat içinde yer almakla, işlev göz hayatiyet kazanacaktı.
Yine ışığın ya da manyetik dalganın kuantum durumla mekanik manyetik radarı oluşan işlev durumları, vücut içinin patlak çatlak ve davetsiz misafir rastlantısallarıydı. Hem de rastlantılar aynı türden olmamakla, o hayata bağlı yalıtım içinde farklı farklı rastlantılar olacaktılar.
Doğanın yansıma özelliği, yansıdığı şeyler üzerinde değişik durum, nicelik ve niteliğiyle değişik direnç alternatifleriydi. Bu tür dirence bağlı uzama kısalma vs. türü seçenekler; çoktan seçmeli tepkisel alternatif durumlar ortamın arzı endamıydı.
Bu arzı endam girişmesinin mekaniği; bileşimle, bileşimin özelliği olan geri çağrışımlı yansımayı tekrarlayabilir bir karşı reaksiyonu yalıtıp düzenlemeydi. Organize etmeydi.
Makro düzenli ilk yalıtıma düzenleşim, atomlardı. Molekül atom bileşimli yalıtımlar olmakla, daha bir üst seviye düzey ve düzenleşimlerdi. Hayat mekanik düzeyi aşkın, bileşim ve bileşime dek yepyeni özelliklerle mekanik düzeye indirgenemez.
Sosyo toplumlar da kendi öncesi hazır oluşlar içinde moleküler birey oluşa dıştan yalıtıma bir kapasite olmakla; kontrolce in put ve aut put yapan düzenlenişe yeni bir yeti ve yetenek durumdu.
Üreten toplumlar organize oluşun kolektif tepki yansımasını ortaya koydu. Toplum sadece özne hareketi değildi. Kolektif özneli, kolektif kullanımlı; özne-nesnel olanakları da içeren bir bileşimleydi.
Kolektif bileşimli bu tutum kişi için, kişinin bireysel tutumla kalmamasıydı. Kişinin, kişisi eylem ve davranış düzeyi ile kalmaması oluştu. Bu da kapasite artırımı demekti.
Doğa dışında, kişinin içine yansıyan kapasite artırımı kişiye başka nereden geliyordu? Hiç kuşkusuz toplumsal kapasiteden geliyordu. Zaten insan ön ittifaklı sentezin yansıması içinde ittifakın (ittifakı kapasitenin) insanı değil miydi?
Ön ittifaklar bileşen totem meslekli ittifakı bir kolektif kapasite değil miydi? İnsan ön ittifakın kolektif kapasitesini kullanan bir süredurumun "belirlisi" olan tanımla ortaya çıkmamış mıydı?
Toplumsal kapasiteye bağlı belirli giriş çıkışlar, kişisi kapasite anıklığına bağlı giriş çıkışların, alırlıkla beslenme kaynağı oluyordu. Tekil kişilere dek bağlanım yasasıyla (ihtiyaçlar hiyerarşisiyle) oluşan kişi-kişi birleşimleri kolektif tutumu doğuruyordu. Kolektif tutum da kişiler de bir kapasite artırım yansımasını içermekteydi.
Kolektif tutum da, tekil ya da sürü davranışlı kişinin değişen etkin çevre koşuluydu. Çevre kendi üssü durumlarıyla her bir olgu ve olaylara davetli ya da davetsiz misafirdi. Değişen çevre koşulu da yeni bir üssü durum olmakla yeni bir davetli ya da davetsiz misafir olukla şeyler üzerine yansımaydı.
Değişen çevre koşullu ortam içinde bir önceki çevrenin kimi yansımaları olabileceği gibi kimi yansımaları da olmayacaktır. Fakat canlı cansız her olgu ve olay bir önceki yansımanın izlerini, izlemişliğini, imajını türlü biçimlerle taşır.
Olmayanı varmış gibi taşıma işine fosil kayıtlar ya da birikim niceliğine bilgi veya imaj diyorduk. Bu tür davetli ve davetsiz yansımalarla, fosil kayıtlarla; yeni çevre koşullarının yeni denge durumlarına uyum sağlayacak olan da; uyum sağlayacak karşılığı bulup, bulamamak ta; bu davetsiz rastlantısal koşulların yalıtım içindeki çeşitliliğine bağlıydı.
Hayat bu rastlantısal tepkilerini oluşturma nedeniyle, o türden değişen dış çevrenin yeni dengesi içinde bu kopya tepkileri çoğaltıyordu. Kuantum dünyanın olam ve olasılığı; atomla olan makro dünyanın bileşimle olanaklı ve olanaksız durumlarına dönüşen bir kişisi kapasitenin yeti ve yeteneği oluşmakla; kolektif etki yeteneği kolektif yaratıcılığa dönüştürmüştü.
Yaratıcılık mutlaka bir kolektif yeti ve yeteneği alt yapı olarak içerir. Kolektif yeti ve yetenek te kişisi anıklıklar üzerindeki kişisi yeti ve yeteneği, kolektif kullanımla aktive etmekti.
Çevrenin koşulları neden değişiyordu? Çevre koşullarının değişmesini kim istiyordu? İkinci soru daha kuruluşunda yanlış bir soruydu. Bir türden olmamakla kendinden eylemli değişme dönüşme ve akışla olan potansiyel (durumlu) enerji ve birçok üssü durumla çevresel belirlenmeye tabii olan sayısız failin sürece katıldığı ortam da süreci kimin istediğini söylemeniz olanaksızdı.
11
Süreç bileşimleydi. Bileşimin özelliği de kendi üzerindeki denge merkezleriyle ve bileşime tabii eksantrik (dış merkezli) denge merkezlerine göre karar almaydı. Oluşum ve oluşma ya da inşa (buna kişi de dahil) bileşimle olduğu nedenle karar tekil kişili bir eylem değildir.
Sizin yönelimle olan kararlarınızın kolektif ya da bileşimle olan kararlar karşısında bir hükmü yoktur. Kolektif bileşim zaten sizin korunan özneniz üzerine bina olmakla bir mecmuaydı.
Şu halde ikinci soruya verilecek cevap şuydu. Çevre koşullarının değişmesini hiç kimse istemiyordu. Bileşimin eksantrik denge merkezinin eğimi karar almanın yönüydü. Siz de bu kolektif yeti ve yetenekle olan kararlara göre kendi içinize doğru enerji girdi ve çıktısı yapmanın seçimli kararlarını alıyordunuz.
Çevredeki değişmenin kararını kim alıyordu diyen böyle bir öznel ifade doğa içinde yoktu. Çevrenin bileşimle olan derişimin, çevrenin karışımını vs. veren derişimler ortalama eksenle genel eğim ve türlü saçılışlarıyla genel eğilime bağlı özel yalıtımlar vardı. Kısacası çevresel değişme kendilik derişim, girişim ve geçişmeyle eylem ve değişmeydi.
Değişmeyi dönüşmeyi ortaya koyan şey enerjiydi. Her şey enerjiden biçim ve işlev alıştı. Enerji potansiyeldi (durumluydu). Manyetik ve elektrikleydi. Azdı-çoktu. Az olan çoğa göre indirgenmiş nötr gibi bir başlangıç durumdu.
Girişmeler de bir türden değildi. Makro dünyada iç içe geçen ayna içi ayna görüntü gibi yansıma ve manyetikti elektriksel girişmeden tutun da su ve tuz gibi karışıma, bileşimlere dek girişmelerdi. Bileşimin, karışımın, süspansiyonun kendi üssü durum potansiyel özelliklerindeki niceli değişmeleriyle olan niteliksel değişmelerdi. Niceli ve niteli değişimler de birikim seldi.
Ortam birikimse bileşim ve karışıma dek yoğunluk farkıyla değişiyordu. Bu değişim ortamı yeni denge merkezlerine doğru mutlaka değiştiriyordu.
Bu özdeksel temel esaslar ilerde olanın geride olana oranı gibi zamana bağlı direnç ve ortam koşullarıyla geriliyordu. Gerilme olan enerji türlü belirme ve biçimler üzerinde yol bulup akıyordu. Bulunan her bir yolun her biri bir yeni bir eylem alanı açma oluyordu.
Yeni açılan inorganik ve organik eylem alanı, bu tür eylem açmanın yolarından sadece birisiydiler. Her tür sosyal oluşlar üreten toplumsal yapılarda bir enerji akış ve enerji düzenleme alanıydılar. Enerji büyülüydü. Enerji bir yoldan değil türlü durumla türlü sayısız üssü yoldan akıyordu.
İnorganik ve organik beslenmeler kendilerine özgü üssel durumlar üzerinde genel ve özel bağıntılarla dallanıp çatallandı. Atom fizyon (ayrışma) ve füzyon (bileşim) hareketiyle makro dünyanın temelidir.
Bir organik bileşimdeki bileşme ve ayrılma süreçleri yeni alan açma içinde yeni sürecin birleşme ayrılma dinamiği olmakla çok daha kolaydır. Moleküler bileşme ayrılma dediğimiz süreç bambaşka düzey ve düzlemin bileşmesi-ayrışması olmakla atomik bileşim ve ayrışma süreçlerinden farklılaşır.
Bunları aynı kılan tek şey birleşme ve ayrışma dediğimiz tanısal sürecin aynı benzerler üzerinde adlandırılmasıdır. Değilse nükleer bir birleşme-ayrılma süreci hayatı ve toplumu mahveder.
Genel ve özel bağıntılı dediğimiz her bir dallanma çatallanma oluşumları enerji santralleri gibi davranan hücre içi organel işlevleriyle, birleşme ayrılma hücrenin temel geri bağlanım yasasıydı.
Bir hücre, kendi çevresi olan dış koşullar içinde en az dış dünya ilişkisini koruyacak bir yalıtmayı enerji akışlı enerji düzeni ortaya koymakla yeni bir organize oluş içinde tepki koymanın bütünlüğüydü.
Hücre kendisini yani kendi bileşim sel bütünlüğünü tanıyan, kendisi dışında başka bir organiği sindiren ilişkilenmeleriyle ortam boşluğunu doldurmanın dinamiğine ve denge koşullarına dönüşüyordu. Her hücre organikle beslenmez. Bitki hücresi inorganik beslenir.
Hayat ortam olanakları içinde hücresel düzlemde birbirinin tersi durumlarla kendisine alan açıcı beslenme yapıyordu. Hayatın kökleri büyük oranda aynı inşa düzlemi üzerine yapılaşma olmakla birlikte hücreler ortama zamana bağlı direnişlerle dallanıp budaklanışı üssel durumların da özel yalıtımıydı.
Girişen üssü durumlar girişen her bir durumla işlev durum belirmesi olabiliyordu. Işığı geçirip geçirememe gibi, az yoğun olanın, hafifin; yoğun olanda yüzmesi gibi girişmelerdi. Belli sıcaklığa dayanıp, belli sıcaklıklara dayanamamak gibi türlü makro üssü durumlar tek tek atom veya molekül bileşimlere işlev özellikler olabiliyordu
12
Bileşimli yapılar içinde hücreler öbeği ayrı ayrı işlev ve görevlerle doku ve organlardı. Beyindeki kapasitesini oluşan yeti sel hücreler işlev durumdan öte "imgeler dizgesini" oluşan karmaşma ağ gözü iletişimle adeta "algoritma" temelliydi.
Kuramsal olarak birleşen yapılarıyla hücreler her bir imge sel dizgelere dek hem aynı işi gören, hem de ayrı bir işi gören hücre kümeleri veya hücre öbekleri şeklinde bilgi, belli bir işlem merkezine gelip işlenip komutlara dönüşüyordu.
Molekül yapının bağlanımı çekirdek bağlanımı olan atomik yapılar gibi füzyon ya da kaynaşan bağlanımı değildi. Moleküler bağlanım çok daha kolay durumların yapbozuyla kuantum düzlemli elektron transferiydi. Ya da elektron paylaşımıylaydı. Veya Van der Waals kuvvetler bağlanımıyla olmakla, bambaşka bir kapasite ve yeti sel (yapabilirlikle) özellikti.
Moleküler yapı kimyasal olarak kesilip biçilebiliyordu. Kimyasal olarak özel durumlara göre biçim alıp özel durumla işlevli yapı inşa haline gelebilmekle kendisini tekrarlayabilen bir yeti yetenekle kapasiteydiler.
Merkezin kararlarına göre bileşimle, bileşimin çözülmesiyle yeni belirme yeni bir olanak durumdu. Her olanak durum da diğer durumlarına kapanan bir kısıtlanmayla (baskılanmayla) farklı tür girişme olan bir yalıtım içeriğiydi.
Yalıtım alan geriye doğru özümleme süreçleriyle ve işlev durumlarıyla ilişki bağları bozuldukça mekanikti (fizikseldi). Yalıtıma alan ileri doğru ağ gözü girişimleriyle zihinsel ve ruhsal özne olarak daha spesifik ve karmaşıktı.
Hayat beden ile kendisine anlam bulurken; toplumsal doku içinde şimdi beden hayat için avatar kalıba dönüşmüştü. Dıştan da sosyo toplumsa öznel zekâ ile daha bir öznel durum olup biyolojik yapı hayatı taşıyan avatar kalıba dönüşen görünümleydi.
Şimdi hayat biyolojik temelli geri bağlanımla olan yapıdan çok sosyo toplumsal temelli teknolojilerle dıştan inşacı bir sürüşle kesikli sürekliliğe dönüşüyordu.
Teknoloji belirli olan ve ihtiyacı duyulan organ eksikliğini tamamlıyordu. Biyoloji robotik tasarımlı algoritmalarla elektriksel imge dizgelerine dönüştürülmekle hayat yeniden bu kes de sosyo toplum eliyle kuruluyordu.
Girişme; yansımalarlaydı. Dokunumlaydı. İç içe geçişlerleydi vs. Yine girişme derişim seldi. Görünürdü. Görünmezdi. Ve de görümlerleydi. Bu nedenle ortamdaki değişmeler görünür-görünmez yanlarıyla ölçme değerlendirme olarak ortaya konur.
Dünya çok büyük kütle durum içinde hem bir izolasyon, hem bir kapasite ve hem de potansiyel durumdu. Ortaya koyduğu değişmelerle yeti seldi. Çok değişken bir yeti sel bindirişlerle, içsel potansiyel durumunu artırıp kendini değiştiriyordu.
Dünya içsel magma dinamiğine bağlı girişmeyle; fiziksel karışım, kimyasal bileşimleriyle ve kuvvetler etkileşimleriyleydi. Dünyanın kapasitesi iklim gibi; hayat gibi; kimyasal bileşimli jeolojik hareketlerle içkindi.
Dünyaya ait kapasiteni içerenlerin her biri ayrı ayrı birbirine bağlı senkron hareketleriyle öbek, gruplarıydı. Dünya yeraltı ve yerüstü, atmosfer gibi öbekleşen yeteneğin değişip dönüşmesiyleydi.
Yeraltı, yer üstü ve atmosfer kendi içinde örneğin yeryüzü, deniz. Çöl, orman gibi özel bağıntılı çevreye giriş çıkış yapan bir yalıtıma durumlarlaydı. Türlü türlü jeoloji, türlü türlü hayat ve türlü türlü iklim koşulu vs. ce çeşitliliğin baskı basıncı içindeki dünya; karmaşık girişmelerle kesikli sürekli kendi yaratıcılığını ortaya koyuyordu.
Unutmayın ki ne dünya ne evren bu yaratıcı akış içinde; salt hayatı ve hayat türlerini, iklimi vs. oluşmayı veya oluşmamayı önüne almak ya da önüne almamak gibi belirli bir amaçla hareket etmezler. Evren ve dünya her bir evresi ile her bir evre belirsizle bir aşama, bir potansiyel durum ve kapasite durumların akış yetisidir.
Evren dünyaya göre havsala almaz denli bir kapasiteni potansiyel durumlar belirsiziyle yetiydi (yapabilirlikti). Dünya kendi özel bağıntılı izolasyon kapasitesi içindeydi. Belli durumla belli zaman içinde hem belirli hem belirsizle olan bir kapasite içinde; belli iklim, belli jeoloji, belirli kimyasalıyla, belirli atmosferiyle belli yetenek ve yaratıcı durumdu.
Dünyanın içi dışı; dış da içi belirlemekle dünya diyalektikti oluşumlar yaratıcılığıydı. Birbirine belirli ve girişme olan durumlar yetenek olup; yetenek çeşitlilikle yaratıcılığı beraberinde sürükler. Kuvvetler etkisiyle Dünyaya dek kapasite ve içeriğin değişken durumla belirsiz olması da yeni akış olan girişmelerle, yeni belirli durumun belirsizliğiyle gelecekti.
Bulutların savrulan biriken durumu bulutları pasif ve rast gele etkiye tabii kılarken bir nitelik sıçramasına dönüşen bulutlar şimşeğiyle, yıldırımıyla, yağış şekliyle, sıkışan ısısıyla vs. oldukça da "etkin bir kapasite ve potansiyel durumların yetisiyleydi". Yetiler toz zerreleriyle, değişik gaz ve su buharıyla, ısıl değerleriyle, elektromanyetik iyon yükleriyle vs. bileşim ve karışımlaydı.
Bulutlar, kapasite ve potansiyel durumun yeti sel girişicilerleydi. Yeti sel girişiciler su damlası, buz kristalleri, iyon yük hareketleri şimşek-yıldırım gibi kapasiteye bağlı potansiyel bir belirsizlerle olanak durumdur. Bu belirsizler kapasiteli potansiyel oluşumlar; eksantrik denge ve dengesizlik durumları ile olanaklılar içindedirler.
13
Bulut, denge ve dengesizlikler girişmeli yeni potansiyeli içinde akışla yağışlara, iyon hareketli şimşek ve yıldırımların dallanma çatallanma yapan kol faaliyetlerine dönüşür. Şimşek ve yıldırım atımları çevredeki azot gazını azot bileşikleri vs. yapmanın "belirme yeteneğine" ve "yaratıcılığına dönüşürler".
Elbette ki hayat çevresel dengenin bozulmasında bir amildir (nedendir). Çevre zaten değişmektedir. Hayatın çevre sel değişmelere olan katkısı olsa olsa hızlandırıcı bir katkıdır. Hayat olmasa da çevre dengeleri inorganik dinamiklerle değişen bir tarihselliktir.
Öyle olmasaydı, kabaca başlangıç koşulu olan ateş topundan, kayaçlara; kayaçlardan da bugünkü hayat, ortaya konamazdı. Hayatın çevre değişmesine olan katkısına bakıp; "hayat çevreyi değiştirmek için planlanıp ortaya konmuştu denebilir mi?"
Hayat şeyler gibi aşama sal bir süreçtir. Her bir aşama bir sonraki aşamanın nedeni olsa da neden sonucundan; yani ortaya koyacağı hayattan, bataklıktan, depremden vs. habersizdi. Dünya yalıtımlı potansiyel durumun değişme dönüşme aşamaları başka şeyler gibi zorunlu olarak hayati koşulları da ortaya koyma eşiği içine geldi.
Çevrenin rast gele değişmeleri hayatı ortaya koymak için değişiyordu diye bir anlam çıkarmak olsa olsa sığlıktır. Bir atomu ortaya koymak en az hayat kadar hem imkânsız, hem de pek olanaklıdır.
Biz hayatı ve kendimizi çok önemseyen bir önyargının bağıntı kopukluğu içinde olmakla hayatı olanaksız görmekteyiz. Oysa hayat bir atom ve moleküler kimyayla fizikle çevresel baskı basınçlı değiştirici dönüştürücülerle pek mümkündü. Hayatın olmaması mümkün değildi.
Hayat, diğer şeyler gibi çevresel koşulların girişme ürünüydü. Nasıl ki çevresel girişme içindeki inorganik süreçler inorganik süreçler olarak kalmayıp bugünkü hayatla birlikte çevresel koşul girişmelerine gelmişse; yine çevresel koşulların değişmesiyle hayat ta hayat olaraktan da kalmayacaktı.
Toplum yeni bir hayat şekliydi. Toplum içinde biz tarihsel fosil ve tarihsel kayıtla kesikli özel bağıntılı durumla bir geri bağlanıma başlangıcıydık. Nitekim türümüz üzerindeki hayat, hayat olarak kalmamış toplumsal yapı ile evirilen bir hayata dönüşmüştü.
Toplumsal hayat ile süren hayatımızın kullanacağı teknolojilerle bizler belki de çevre değişmelerinden yok olmadan kalabilir bir özellik yetenek ve kapasite yaratıcılığına dönüşmüştük. Toplum yeni bir bedenlenme gibi bambaşka bir hayat türüydü.
Hayatı planlı bir gerektirme saymak tarihsel olanı hiç anlamama bilgisizliğidir. Öyle olsaydı hayatı gerçekleyen koşulların hiç değişmemesi ve hiç değişmenin olmaması gerekirdi.
Böylesine bilmezce savlar ve çıkmaz sokağı ifade eden söylemler yaratıcılığın ve kesikli sürekli olan özel ve genel bağıntılı akışın önünü kesmektir. Ancak iyi bir planlama sosyo toplumla mümkündür. Toplum öncesi kişisi öznel plan çevrenin pasif ve bilmeden kendilikten bir değiştirici dönüştürücü olmasıydı.
Oysa şimdi toplum (kolektif kuvvet) sayesinde dünyayı bilerek, isteyerek, planlı biçimde kuvvet yasalarına bağlı kalarak istediğimiz yönde etkin ve bilinçli bir şekilde hayatı, kendi dışındaki toplumla, tamamlayıcı teknolojilerle koruyacak yönde üretiyorduk.
Olgu ve olaylar ne bizi var etmek içindi. Ne de bizi var etmemek içindi. Oysa bizi amaçlı ve planlı bir şekilde var etmek için gelişen dünya bizim için bu halini koruması gerekirdi. Hâlbuki dünya tarihi kaçıncı buzul çağlarını ve bize göre kuraklık olan çağları yaşadı ve yaşayacaktı?
Kaçıncı kez hayat olarak kurulup hayat olarak yok olma eşiğinde yeniden yaşama tutunuştuk. Dünya, kaçıncı manyetik alan değişmelerini yaşadı ve yaşayacaktı? Yine dünya hayat için uygun olmayan tektonik olayları kaçıncısını yaşadı ve daha kaçıncısını yaşayacaktı?
Görüyoruz ki hiç bir şey hayatı desteklemek için değildi. Ama hayatın kökünü kazıyacak koşullar kadar da ara sıra da hayatın yeniden inşasını önlemeyecek denli rast gelelerle de oluyordu.
İşte size göre olmayan ortam içindeki canlılık; bu değişmelerin minimum uçlarında yokuş aşağı durumların uçuruma düştü düşecek olan dik yamacın kıyısındaki bir ılıman dönem içinde köklenme ve yaşama tutunmanın çabasıydı. Hayatı, tatlı düşlerle anlamak olanaklı değildi. Ama bu, hayatın tatlı düşü olmadığı anlamına da değildi.
Birbirine eklenen, birbirini çözen durumlar; çeşitliliğin, değişmenin kaçınılmaz oluşuydu. Konuyu burada kesmek yeterli olacak. İşte yetiniz de yetisiz liginiz de yaratımınız da kapasiteniz de değişken üç koşula bağlılıkla özetlenebilir.
Sınırlı, üssü ve belirsizle olan bir atomik makro durum kuvvetine bağlıydı. Fiziksel kimyasal bileşimli moleküler bir fizikoşimik izolasyonun iç koşullarına bağlıydı. Sosyo toplumsa kuvvetin yansıma girişmesine bağlıydı. Gelecek neye bağlıydı?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.