- 439 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
UZUN ADAM, TARIK AKAN
Atatürk’ün, emperyalizmin Anadolu’yu işgali koşullarından – kendi küllerinden yarattığı TSK’nın yurtsever, Atatürkçü subaylarının; kanlı terör örgütü FETÖ’nün düzenlediği kumpaslarla, Silivri Cezaevine doldurulmalarını, en ön saflarda protosto eden; omurgalı duruşu onur sayan, kişilikli bir aydındı AKAN.
Dünyayı ayağa kaldıran, Sarayların uykularını kaçıran Gezi Direnişinde, gençlerle omuz omza, yine O vardı ve safların en önündeydi.
Televizyonda, Tarık Akan’ın polisin ve askerin tazyikli suyuna, göz yaşartıcı bombasına, dipçiğine aldırmadan; halkının önünde bariyerleri yıktığını görünce; onunla iki – üç saatlik tanışma ve söyleşi anım, gelip çakıldı gözlerimin önüne.
Şanlıurfa’nın Çamlıdere Ortaokulu’nda Türkçe öğretmenliği yapıyordum. O’nu ilk ve son kez orada gördüm. 1984 Yılının Ekim ayı olmalıydı. Hava, hafif sisli ve yağışlıydı. Çocuklar, Tarık Akan’ın Çamlıdere’ye geldiğini, film çektiğini söylediler. Çamlıdere’ye “Kanın Namusu” filminin bir bölümünü çekmek için gelmişti.
Çocuklarla birlikte düğün, bayram şenliği içinde sete – köyün içine gittik. Tarık AKAN, Çamlıdere’nin yığma, kocaman bir tepenin eteklerine kurulmuş, çamur damlı evlerinin dar sokaklarında çekim yapıyordu.
Bizi görünce çekimi durdurdu, yanımıza geldi. Tanıştık, söyleşmeye başladık. Çocuklar O’na, “Tarek Abe, beni de çek, he valla, ben de artist çıkacağım, vallaha siyden daha çok röl keserem...” deyip, duruyorlardı. O ise, çocuklarla şakalaşıyor, O’nlara sarılıyor, takılıyor... O uzun boylu, kocaman adam; bir anda çocuklaşmış, öğrencilerimle arkadaş olmuştu.
Uzun boyunun, upuzun kollarını boynuma atarak; “Biraz yürüyelim mi Hocam?” dedi. Çamlıdere’nin Kuzeyine, Abdurrezak Ağanın fıstık bahçesine kadar yürümüşüz.
Bana, “Halil Hocam, her yurtsever işini, Atatürk’ün gösterdiği pozitif bilim, çağdaş uygarlığa ulaşmak, bütün halkların kardeşliğini gerçekleştirmek için yapmalıdır. Atatürk ve silah arkadaşları, bu topraklar için şehit düşen halk çocukları; bu toprakları kanlarıyla suladılar, canlarını vererek görevlerini yaptılar. Sıra bizde olmalı, sevgili Hocam. Bak Halil Öğretmenim, hiçbir ulus, hiçbir halk bizden daha çok çalışkan ve daha zeki değildir. Önemli olan üretilenin hakça paylaşmasını bilme kültürüne ulaşmaktır. Bu yurt, bu Anadolu; bütün Batının göz diktiği Dünya’nın merkezi ve Cennetidir.
Bak şu çocuklara, ne kadar candan, ne kadar samimi. Ceberrut yöneticiler, faşist ruhlu güvenlik görevlileri; bu halk, bu çocuklar ne yer, ne içer diye, hiç düşündü mü? Biz, kendi ellerimizle bunları emperyalizmin kucağına koşacakları koşulları oluşturduk. Atatürk’ün toprak reformu, karma ekonomi uygulanmalıydı.
Halkıyla gülmeyi, halkıyla ağlamayı sanat adinmiş, halkların kardeşliğine inanmış; Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı, antiemperyalist, devrimci bir yurtseverdi UZUN ADAM.
Tarık Akan’ın yakışıklı olmasının çok ötelerinde, O’nun en büyük ve en belirgin özelliği; buğulu, büyülü, anlam yüklü bakışlarıydı. Gözlerine, her durum ve koşulun anlamını yükleyerek bakabilen bir yetenekti. O’nun bu üstün niteliği, dünyada kaç kişide var doğrusu bilmiyorum. O’nu Tarık AKAN yapan da bu olsa gerek.
Türk Sinemasının bebek yüzlü, yakışıklı jönü kendini, halkının aydınlanmasına adayan biriydi.
Güzel kişilikli, yiğit, yurtsever ve devrimci insanlar da elbet toprak olmuş ve olacaktır. Önemli olan Onların yaktığı aydınlanma meşalesini, uygarlık ışığına dönüştürebilmektir.
TOPRAĞIN BOL OLSUN, IŞIKLAR İÇİNDE UYU SEVGİLİ TARIK AKAN
Antakya – Atayurt Gazetesi // 16 Eylül 2016// Antakya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.