Hatıralara iz birakanlar Kizilcaboluk guzellemesi(3)
Tas örmeli kemerli köprü dar oldugundan zamanla bitisik beton köprü ilave edilerek tarihi izi kaybetmenin üzüntüsüyle yıkık dökük ayakta zor duran ilk bakışta yıkılacak gibi görünen un degirmeninin yanından tarihi hamam görüntülü kubbeli (altan ısıtmalı Türk hamamı) hamamin yaninda çıkarak kavak mahallesinde bulunan gürül gürül iki oluktan akan cesmenin başındayım.
Epeyce gezdim yoruldum , susadim. Biraz oturmak cesme başında dinlenmek gibi istek vardi.Bakır tasla iki tas suyu ictikten sonra dört köşeli taşın uzerine oturup taş oyularak yapilmis uzunca olan ahara bakip suyun akışını izleyerek dinlenmeyi calisiyorum.Arada , gelen gecenlerle de selamlaşiyorum.
Nahiyenin orta ve yaşlı kadınları ak bürgülü (beyaz başlarindan ,omuzlarina da orten örtü ) genç gelinler baslarinda eşarp , bordo mavi çizgili Buldan işi eteklik (Etek) bir yerden bir yere giderken giyerler. (misafirlige) Yolda karşılaştıkları bayanlarla tanımak, tanımamak önemli değil selam verirler.
(Yöre şivesiyle bir birlerinin gittigi yönlere göre "gelip bamın"(geliyor musun?) diğer kadın ise "hı gidip bamın"(evet gidiyor musun"?.. ) ifadeleriyle selamlaşarak giderler.
Ben de çeşme başından ikindi ezanı okunmadan kalkiyorum cami yanindayim. Sağ tarafimda mahallenin adina verdiği govdesi boş oyuk tabiri caizse çadır gibi anıt ağaç kavak(çınar ağacı) var solumda Nahiyenin ilk Camiisi olan kavak camiisi var. Onden görünümü 11 basamak merdiven çıkarak camiinin açık alani giris ayakkabilliklarin ve minareye çıkış yeri olan bos alan. Bir metre kadar duvar ve duvarin uzerinde ahsap direkler tavana dogru aksap kemerli sutunlarla cevrilmis tarih kokan bir ibadethane.
Onbes metre uzagimda ise dere kenarinda kucuk kemer caddesi uzerinde de un pazarı kohne ahsap bazi yerlerinde duvar var bazi yerleri açık. Orta yerinde sıralı bek direkle bölünmüş beşik örtü olan bu un pazarına persembe gunleri(pazarın olduğu gün) deve ,katir, eşek yukleriyle cevre koy kasbalardan un satmaya gelenler
Satıştan arta kalan un cuvallarını bir birlerini yardım ederek hayvanlarını yüklüyorlar, pazar dağılmak uzere ve hayvanla gidecekleri icin de göz göre göre gitmek olacak belli ki?..
Ben de, Tavas sınırları içinde olan üzüm bağımıza göz göre göre varabilmem için yola düşüyorum...
Nahiyemizde bağı, bahçesi olanlar yaz mevsimini geçirmek için bağına, bahcesine göçer. Göç edenler dokuma tezgahlarını da (Nahiyenin gecim kaynağı dokumacılıktır.) at,eşek arabası ya da kağnı ile tum yuklerini gotururler. El tezgahı dedigimiz bu tezgahlarla gömleklik kumas dokuyarak, becerisi olan kendisi gomlek dikip başka sehirlere giderek satış yapiyorlardi.
Üc dönüm kadar olan bağımızin yola yakın iki odası, önü hayatlı(hayat:
Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa) evin arka kısmında hayvan damı olan bag evimiz vardi. Biz de yazları üç, üç buçuk ay bağa göçer komşularımız da ayni bizler gibi bag ve bahcelerinde bağ bozumuna kadar yaşanır , komşu gezmelerine,(misafirlik) gemici feneni , gaz lambasi ya da çıra yakarak gidilirdi. Omca’dan (omca: Üzüm asması, asma kütüğü ) gecenin çiği dusen üzümler kesilir, bahcede,bağda yetisen zamanına göre meyve yere serilen sofrada sini(büyükçe tepsi) üzerinde ikram edilir. Hane halkı , misafirler sini etrafina toplanıp muhabbet eşliğinde ikramlıklar yenir. Radyo varsa gidilen yerde sadece ajans dinlemek için açılır,ajans bitince kapatılırdı.
Gündüzleri cocuk sesleriyle yeşil bağın içinde yaşamak ayri bir güzellikti.
(Devam edecek)
Saygı ve hürmetle
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.