- 582 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
MAZİNİN KÜLÜNDE KÜÇÜK BİR KÖZ - LUCİNDA.03
ÖYKÜ :BÖLÜM.03
Lucinda,Türkiye’de yarım kalan mastırını Barselona Üniversitesinde
tamamladı.Bir müddet sonra telefon
görüşmelerimiz birinde bana,Ünivesite
kurulu öğretim görevlisi asistanlık teklifi
yaptığını ve bunu kabul ettiğini söyledi.
Hem zaten annesinin halen hastanede
yattığını,durumunun hiç iç açıcı olmadığını
ve Barselona’dan kesinlikle şimdi bir yerayrılamayacağını söyledi.
Ayrılık sonrası Lucinda ile hafta da
İki kez telefon görüşmesi yapıyorduk.
Aradan geçen zaman ilerledikçe daha çok
ben onu arıyordum.Ben üst üste iki,üç kez
arıyorsam,o yalnızca bir kez aramaya
başlamıştı,ama ben bunu pek önemsemiyordum.Çünkü onun artık işleri yoğun ve en önemlisi de annesi
Ağır kanser hastası...
Ama zaman ilerledikçe telefonlarım hiç
açılmamaya başlamıştı.
Lucinda ile irtibatımız tamamen kesilme noktasına geldi.Ben ne yapacağımı,onun sesini nasıl duyacağımı bilemiyordum.
O hep aklımdaydı.Gece gündüz artık anılarla yaşar olmuştum.Ama ona ulaşıp
sesini duyamıyordum.
1965 yılının başlarıydı.Birden aklıma
Lucinda’nın kız kuzeninin bir ara telefon numarasını aldığmı ve ajandama kayıt
ettiğimi hatırladım.
Derhal kuzenin telefonunu aradım.
Karşıdan telefon açılana kadar çok heyecanlıydım.Telefon açılınca kendimi tanıttım.Evet karşımdaki kuzendi.Ona
Lucinda’ya sordum.Kendisine uzun bir süredir ulaşamadığımı,telefonlarımı
açmadığını...ona bir şey mi olduğunu sordum.Kuzen beni dinledi...ama bana
bir türlü cevap veremedi.Arada uzunca bir sessizlik oldu..kuzen derin bir iç
çekişten sonra,Lucinda geçtiğimiz Noel
sonunda çalıştığı ayni Üniversite’den bir
öğretim görevlisi ile evlendi dedi.
Telefonda,o anda aldığım bu haber sanki
beni hayattan kopardı.
Kuzen kızcağız,defalarca ismimi tekrarlayarak benden bir ses çıkmasını bekledi.Neden sonra ben ahizeye yalnızca,..yaaa...diyerek,teşekkür ettiğimi ve sonra da telefonu kapattığını hatırlıyorum. Aldığım haberle çok yıkılmıştım.O haberi aldığım günden sonraki hafta benim için çok kötü geçti.
Bütün duyu ve duygularımın pas tuttuğunu,hiç bir şeye karşı ilgimin ve
İsteğimin olmadığının farkına vardım.
Ruhum,duygularım med-cezir’ler içinde
bocalarken,bir akşam hüzünlerin esaretinde duygularımı kağıt üzerine
dökerek o hüzünlü "Ah Lucinda" isimli
Şiiri yazdım..O saatten sonra yapabileceğim başka da bir şey yoktu.
Şair’in tek silahı Şiir,mermisi de duygusu.
- - - - - - - - - - -
DEVAMI VAR
YORUMLAR
Başından beri merakla, heyecanla takip ettiğim böylesi bir aşk öyküsünün sonu keşke mutlu bitseydi..Ama ne yazıkki ortam,o zamanki ailevi şartlar,o Anadolu halkımıza mahsus aileye karşı olan ahde vefa duygusu su götürmez bir şekilde bu güzel aşkın vuslat yoluna ne yazıkki set çekmiş..Gerçekten çok üzüldüm ..Öykünüzdeki o duygu yoğunluğu,o sahici anlatım özelliğini o kadar canlı tutmuşsunuz ki konuyu sanki dün olmuşta bizler ''keşkeler'' çekerek eliştirisini yapıyormuş havasına kapılmışız..
Duygusuyla,akıcılığıyla,kullanılan dil ve uslubuyla övgülerin en güzeline layık bir öykü olmuş..Emeklerinize yüreğinize sağlık Değerli Tuğal bey üstadım..Can ağabeyim..Nicelerine inşallah..Selam,sevgi ve saygılarımla..Mutlu akşamlar..
Hikayenin sonu hüzün vericiydi mazinin külünde gerçekten de küçük bir köz ismini vermişsiniz ama hala anısı taze kaldığı için bu zamana kadar sönmeden yanan bir köze dönüşmüş devamında neler var merakla bekliyoruz, yaşanmış bir güzelliği paylaştığınız için sağolun varolun üstâdım.
En içten selam ve saygılarımla.