- 241 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TABU, TAASUP VE KUR'AN'DAKİ İSLAM
Kur’an’da muhkem ayetler var. İbadetler ve ibadetlerin nasıl uygulanacağıyla ilgili açık ve anlaşılır ayetler var. Örneğin; infak.
Kovulmuş Şeytandan Rabbime Sığınırım
Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
“Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki: ’İhtiyaçtan artakalanı.’ Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz.” (Bakara Suresi 219. Ayet)
Şimdi, ayeti ve bu ayeti yorumlayan ve ayetten hüküm çıkaran (daha doğrusu çıkarmayan) gelenekçi bakış açısını anlamaya çalışalım ve itikadî sapmayı aklî ve naklî delillerle görelim.
İnsanlar, Nebimiz Muhammed’e infak edecekleri maddesel değerin ölçüsünü soruyorlar. Soruyu, Nebimiz Muhammed mi cevaplıyor? Hayır. Soruyu, Nebimiz Muhammed’e soruyorlar, ama sorunun cevabını vererek hükmü belirleyen: Allah. Din konusunda Nebimiz Muhammed’in din adına hüküm koyma yetkisinin olmadığını bu ayette de net olarak görebiliyoruz.
Sonra, Allah infaktaki ölçüyü de hüküm olarak elçisine ayetle bildiriyor. “İhtiyaçtan artakalan”. Gelenekçiler bu ayete rağmen infak/zekât ölçüsünü 40’ta 1 (bir) olarak belirliyor. Gelenekçiler, açık ve anlaşılır ayet hükmü varken infak ölçüsünü hadisle izah ediyorlar ve hükme bağlıyorlar. Ayetle hadis farklı şeyler söylüyor, çok açık bir çelişki var, fakat gelenekçi âlimler hadis hükmünü, ayetin hükmüne tercih ediyorlar. Bu şirk , yoldan çıkış, sapkınlık ve küfür değil mi?
"Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir." (Maide 44)
"Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir." (Maide 45)
"Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler fasıkların ta kendileridir." (Maide 47)
Bir insanın Kur’an’dan anladıklarını muhkem ayet gibi kabul eder ve bu şahısları ve içtihat ekollerini dokunulmaz ilan ederseniz âlimleri rab edinmiş olursunuz.
“Onlar, Allah’ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem oğlu Mesih’i de. Oysa onlar, tek olan bir ilah’a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O’ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden yücedir.” (Tevbe Suresi 31. Ayet)
Mezhep ve hadis imamları ve onların takipçileri, Allah’ın hüküm koyma yetkisini tekeline aldığına itiraz ederek şirke ve küfre düşmüşlerdir. Bizim sorumluluğumuz, gerçeklerin üzerine örtmek, birilerini aklamaya çalışmak olmamalıdır. Kur’an Müslümanının görevi Kur’an’daki İslâm’a iman etmek ve tebliğ etmektir. Atalarımızın neye inandığının bir önemi yok; şirke düşmüşlerse düşmüşlerdir. İşte bu gerçeklere rağmen kendini Kur’an Müslümanları zanneden insanlar bazı şeyhlerin ve âlimlerin evliya / Müslüman olacağına inanmaya devam ediyorlar. Hayatının hiçbir döneminde infak ibadetini Kur’an ayetleri ile tebliğ etmeyen ve zekât ve infak hususunu sapkın mezhep içtihatlarını esas alarak insanları irşat etmeye çalışan şeyhler nasıl Allah’ın dostu olabilir ki? Allah’ı tek hüküm koyucu olarak kabul etmeyen şeyhlere evliya dediğinizin farkında mısınız?
“Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz." (Kehf 26)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.