- 580 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
935 – EN BÜYÜK GÜNAH
Onur BİLGE
“Kendimi unuttuğumda, hayret ender hayret haldeyken, tüm ihtişamıyla Allah beliriyor. Ben yok oluyorum, ruhum O’nu seyre dalıyor.” dedi Define.
“Evet aynen öyledir. Yalnız şurayı atlamayalım: Hayret ender hayrette, seyre dalan sen değilsin. O kendi kendini seyre dalıyor. Orada sen yoksun ki ruhun olsun! Hayrette varsın.” diye bir başladı Sadullah Bey, o kadar detaylandırdı ki şaştım kaldım! Meğer biz farkında olmadan başımıza nasıl işler açmışız! İyi ki orada bulunmuşum, kaybetmemek için kaydetmişim! Aksi halde o en büyük günahtan korunamayacaktım.
“Fenafillahta, yok olduğunu bilirsin ama fena ender fenada, o bilişle birlikte bütün varlığın, Hakk’ın varlığında yok olup gitmiştir. Ta ki O, yok olan varlığında, kendi varlığıyla zuhur edinceye kadar...
Bu makamlar da tamamlanınca artık Bekabillah olursun. Bunu da bilirsin ama beka ender beka olunca iş değişir. Bundan ötesi zevke bağlıdır.
Bu haller hep yaşanır, hep vardır. İdrakimiz yeterince açılıp tam anlamıyla kemale eremediği için farkında olamıyoruz. Kesret, yani çokluk bizi yanıltıyor.
Kadir gecesi var önümüzde. Meleklerin gökten yere indiği, saf saf dizildiği o efsunlu gece... Ramazanla kazanılanlarla, ruhun ne anlama geldiğinin idrak edilmesi, Kadir’in kadrinin kıymetinin bildirilmesi için dua edilmesi gereken, kurtuluş umulan gece...
Kadir, yıldızların parlaklık sırasını belirten ölçek... Değer, kıymet, itibar... O gece, insanın öncelikle kendi değerini idrak etmesi lazım. İnsana değer veren Allah’ı her zamankinden daha fazla bilmesi gerekir.
Kâinatta ne varsa, insan için yaratılmıştır. Her şey insana hizmet eder. İnsan da yalnız Allah’a kulluk etmelidir. Fakat ne yazık ki bu kesret âleminde kendini bile kaybedebilir. Farkında olmadan şirk yapabilir.
Önce şirkin ne olduğunun bilinmesi gerekir ki yapılmasından sakınılsın! O sadece açık açık Allah’a ortak koşmak demek değildir ki! Çeşitleri vardır. Cehri şirk, Hafi şirk olarak ikiye ayrılır.
Allah’ın açıktan açığa inkâr edilmesi cehri şirktir. Puta tapılması gibi... Cehri şirk hemen anlaşılır ve ona göre değerlendirilir ama Hafi şirk kolay kolay anlaşılamaz. Onun için daha tehlikelidir.
Müslüman, cehri şirk yapmaz. Puta tapmaz! Taparsa putperest olur zaten. Cehri şirke düşmesi imkânsızdır ama Hafi şirk tehlikesinden emin değildir.
Hafi şirk de İtikatta şirk ve Amelde şirk olarak ikiye ayrılır.
İtikattaki şirk, hayalen bir tanrı edinmektir. Yani bir yerlerde bir tanrı olduğunu zannetmek, itikattaki şirktir. Allah, o tanıma uymadığı için mevhumda bir ilah yaratmak, gerçekte var olan Allah’a eş koşmak demektir.
İtikatta takip ettiğimiz İmam-ı Maturidi’dir. Onun itikadı ehli sünnet vel cemaattır. Yani dört mezhebin zahiren kabul ettiği ve söylediği, Zatı sıfatlarından bilinen ve görülen, tek olan Allah’ın fail, mevsuf ve mevcut olduğudur. İtikadını düzeltmeyen kişinin ameli de ibadeti de taklidi ve faydasızdır.
Farzların yanı sıra sünnetleri de kabul edenlere Ehli Sünnet denir ama aslında, Allah’ın fiilleriyle bilinir hale gelmesine Allah’ın sünneti denir.
Cemadat, nebatat, hayvanat ve insanat... Bunların her biri bir cemaattir. Vel cemaat, bir anlamda bunlardır. Her bir cemaatin ayrı ayrı Ruh tecellilerinin olduğunun fark ve kabul edilmesi...
Allah, zerreden küreye her şeyde ayrı ayrı müşahede edilir. Bir yerlerde hayalen bir ilah olduğu zannı apaçık şirktir.
Ameldeki şirk de itaat ve ibadetin, Allah’ın bahşettiği güç ve kudretle değil de kendinden olduğunu zannetmektir. Halbuki Allah, itaat ve ibadetten de tecelli etmektedir. Zannedilen ilaha ibadet de şirktir. Güç kuvvet Allah’tandır. Bütün fiillerin faili Allah’tır. “Bendeki her türlü güç kuvvet, taşımakta olduğum sıfatlar kendimdendir.” düşüncesiyle yapılan her ibadet, her iyi iş, amelde şirke girer. Oysa ne yaparsak yapalım, Allah’ın bize emaneten kullanmamız için bahşettiği sıfatlarla gerçekleştirilmiştir.
İkiliğin her çeşidi ortak koşmaktır. Onun için bunu idrak edenler, “Ben!” demekten kaçınırlar “Biz!” demeyi tercih ederler. Yaptıkları her iş için “Allah’ın izniyle, yardımıyla...” derler.
Zatı sıfatlarıyla, sıfatları fiilleriyle ortaya çıkan Allah’tır. Bütün ameller Allah’ın tecellisindendir. Allah’ı bu şekilde göremiyorsak, cahilliğimizdendir ki o nedenle farkında olmadan Allah’la birlikte başka ilahlara da kulluk etmiş oluyoruz.
Allah’ın, muvakkaten bize bahşettikleriyle yalnız Allah’a kulluk etmeli, ibadetlerimizi şirkten arındırmalıyız. Aksi halde en ağır şekilde cezalandırılmaktan kurtulamayız.
Müşriklerin şirki, Allah’tan başka varlıklara tapmaktır. Fiillerin şirki, onları kendisine veya Allah’tan başkasına mal etmektir. Sıfatların şirki, ilmin ve yeteneklerin kaynağının kendisi ya da Allah’tan başkasının olduğunu sanmaktır. Zat şirki de belli bir mertebeye geldiğini sananların yanılgısıdır.
Bildiğiniz gibi en büyük günah şirktir. O, kara gecede, kara taş üstündeki kara karınca gibi sessiz sedasız yanaşır da fark edilmez bile. Allah cümlemizi şirkin her türlüsünden muhafaza eylesin! Âmin!”
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 935