- 561 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
926 – TOPRAK KAP
Onur BİLGE
Allah, her şeyin sudan yaratıldığını bildiriyor. İnsanın da yola çıkışı su... Diğer ana madde ise toprak... Bu ikisinin birleşiminden meydana gelen bir varlık...
Anladığım kadarıyla, insan balçıktan yaratılmış testi, çömlek ya da küp gibi içi boş bir kap... O boş haliyle adem... Yok! Yani hiçbir şey... Âdem olması, ona Allah tarafından ruh üflenmesinden sonra... Ruh, Allah’ın emrinden... Allah’ın emri, iman ve salih ameller... İbadet, iyilikler, güzellikler... Ruhta bu özellikler var. Bu özellikler o boş kaba dolunca, yani henüz içinde nefisten, nefsin emrettiği kötülerden, isyandan nisyandan, gafletten günahlardan eser yokken o kadar mükemmel ki gerçekten saygıya değer! Onun için Allah, göksel varlıkların ona secde etmesini, derin bir saygı göstermesini emrediyor.
Şeytan büyükleniyor! Onu kıskanıyor! "Asla ona secde etmem! Ben ondan üstün bir maddeden yaratıldım!” diyor. Ancak Allah’ın ona yüklediği mükemmel ruhu göremiyor ya da görmek istemiyor. İsyan ederek lanetleniyor. Fakat içine sindiremediği için adem iken Âdem haline gelen insanı baştan çıkarmak için izin ve zaman istiyor. O izin ve müddet ona veriliyor.
O mükemmel haliyle, çaba sarf etmeden, yalnız Allah’ın lütfuyla cennette kalabilecekken, şeytanla arkadaşlık ve yoldaşlık ettiği, aklını ve iradesini kullanmadığı, tam bir teslimiyetle Allah’a değil de o meluna kandığı için şeytanın kışkırtmasıyla henüz harekete geçmemiş olan hırsının kabarması neticesinde, cennette her şeye sahipken dahasını elde etmeye kalkıyor.
Âdem’le Havva o yasaklanan ağaca yanaşmasalardı, yaratılışlarındaki saflığı, temizliği, iyiliği, güzelliği, kendilerine bahşedildiği gibi korumayı başarabilselerdi, cennete layık olarak orada kalacaklar, gözden düşmeyecekler, kovulmayacaklardı.
O ikisi de henüz buluğ çağına ermemiş çocuklar gibi masumdular. O iki kap da ağzına kadar Allah’ın verdiği tertemiz ve berrak ruh güzellikleriyle doluydu. Şeytan, nefsi uyandırdı. Yasaklara uymamak suretiyle o kaplara nefsin çirkinliklerini, kötülüklerini katmayı başardı. Ruhlar bulandı, kirlendi. Cennet, tertemiz bir yer... Ruh da öyle... Her ikisi de kirliliği kabul etmez. Onun için layık oldukları yere, tasavvufta çöplük olarak adlandırılan dünyaya gönderildiler.
Bunlar temsili olaylar... Sudan gelişimiz, topraktan oluşumuz gerçek ama olay heykel yapımı olmasa gerek. Allah, bir şeyin olmasını arzu ettiyse ona “Ol!..” der ve o, anında oluverir!
Toprakla insan vücudunun içerdikleri maddeler aynı... İnsan bedeninin yüzde altmış beşi oksijen, yüzde on sekizi karbon, yüzde onu hidrojen, yüzde üçü azot, yüzde bir buçuğu kalsiyum, yüzde biri fosformuş. Geri kalan da sodyum, potasyum, klor, iyot, alüminyum, demir, kurşun, silikon, manganez, magnezyum, çinko, bakır, kükürt, gümüş gibi elementlermiş. Hatta çok az miktarda altın bile varmış.
Vücudun bileşimindeki o cansız ve bilinçsiz atomlar, Allah’ın muhteşem sanatının sergilenmesinde önemli bir rol oynuyor. Oranları verilen temel maddelerin New York Borsasındaki değeri dört buçuk dolarmış. Allah insanı bu kadar basit ve bu kadar ucuz maddelerden halk etmiş.
İnsan bir özden yaratılmış. O maddeler, vücutta belli miktarlarda yer almış. Yaklaşık iki kilo kalsiyum olması gerektiği gibi... Azalınca kemiklerimizin un ufak olacağı, elma ısırınca bile dişlerimizin parçalanacağı kesinmiş. Sağlıklı yaşayabilmemiz için yaklaşık yüz yirmi gram potasyuma, iki üç gram çinkoya, yüz mikrogram selenyuma ihtiyacımız varmış ve bu maddeler gerektiği kadar bileşimimize konmuş. Allah’ın yaratma sıfatının karşısında hayretler içinde kalmamak “Sübhanallah! Allahuekber!” dememek imkânsız!
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ – 926