- 377 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
ÇANDARLI.
ÇANDARLI TARİHÇESİ.
TARİHÇESİ
Çandarlı (Pitane) yöresinde, tarih öncesi izler M.Ö. 4000’li yıllara dek uzar. Söylenceye göre Amazon kadın savaşçılar, yöreye egemen olmuşlar ve Pitane başta olmak üzere bir çok kıyı kentin kurucusu olmuşlardır. Anlamı; kadın kenti, kraliçe kenti olan Pitane sözcüğü de buradan gelmektedir.
Çandarlı’nın akıl almaz tarihi araştırıldıkça bir çok uygarlığın yörede varlık gösterdiği anlaşılmıştır. Bu uygarlılardan bazıları şunlardır. Hititliler, Lidyalılar, Persler, İonyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Saruhanoğulları, Karesioğulları ve Osmanlı İmparatorluğu.
Selçuklu Devlet’inin yerini alan beylikler (Saruhanoğulları ve Karesioğulları) adım adım yöremizi Bizansın elinden alarak Türk beldesi yapmışlardır. Çandarlı’nın Türkler tarafından fethi birden olmuş değildir. Zaman zaman Türklerin eline geçtiği, sonra yine bırakıldığı anlaşılmaktadır. Ancak kesin olarak alınması sorulursa bunun tarihi 1302’den sonradır. Çünkü bu tarihte Bergama ve çevresi Bizanslılarca boşaltılmıştır. Bizansın geri çekilmesinden sonra da Türkler bu bölgeye yerleşmeye başlamıştır.
ÇANDARLI HALİL PAŞA
1430 yılında II. Murat zamanında sadrazam olan Halil Paşa, Fatih’in ilk yıllarına değin 24 yıl bu görevde kaldı. Soylu bir aileden gelen Çandarlılılar, Osmanlı yönetiminde I. Murat’tan beri kaz askerlik, sadrazamlık gibi görevlerde buluna geldiler. Kökenleri Ankara’nın Nallıhan İlçesine bağlı Cendere Köyüne dayanmaktadır. Ancak Cendere demek yerine Çandarlı deyişi daha çok tutulmuştur. II. Murat iki kez padişahlığa oğlu Fatih’i getirip denemek istemiş, fakat çocuk yaşta olması ve Balkanlarda Haçlı ordularının görülmesi üzerine sadrazam Çandarlı Halil Paşa’nın İsteğiyle II. Murat tekrar tekrar padişahlığa çağırılmıştır. Küçük Mehmet bunları o zaman kabul etmesine ve hatta babasını göreve çağırırken “eğer padişah ben isem size emrediyorum, yok padişah siz iseniz derhal ordunun başına geçiniz” dediği halde sonradan kışkırtmaların nedeni ile Çandarlı Halil Paşa’ya kin beslemeye başlamıştır. İstanbul’un fethine karar verildiği sırada Çandarlı’nın yapıcı eleştirilerine hazırlıkların sürdürülmesine, Haçlı Ordularının başımıza musallat olacağına ilişkin sözlerine de alınmış ve İstanbul’un fethini istemiyor, Bizans ile iş birliği içinde, Fatih’in başarılı olmasına fırsat tanımayacak gibi dedikodularla iyice şişirilmişti. İşte bu gibi nedenlerden ötürü İstanbul’un fethinden sonra Çandarlı Halil Paşa’nın sadrazamlığına son verdi ve 1453’te öldürttü.
Sadrazamlığı sırasında Çandarlı Halil Paşa, ünlü Pitane kentini Cenevizlilerden kalma köhne kalesini yeniden yaptırdı ve kenti bayındır hale soktu. Yeni icat olan top atışlarına karşı dayanıklı olması için taş bloklar ve temel payandaları yaptırmıştır. Böylece Çandarlı Kalesi sağlam ve korunaklı bir hal almıştır. İşte o zamandan beri Pitane adının yerine Çandarlı almıştır. Bir başka deyişle Çandarlı’nın isim babası Halil Paşadır.
AMAZONLAR KİMDİR
“Hititlerin Kadın Süvarileri” tanımını getirir. Çünkü atı ilk olarak Hititler evcilleştirmişler ve savaşlarda kullanmışlardır. Yayı germek ve daha rahat ok atabilmek için kızlık çağlarında bir memelerini dağlamışlardır. Sparta da kadınların askere alındığı ve sağ memelerini yok ettiklerini duymuşsunuzdur. Ancak asıl Amazon yurdunun Anadolu’nun Karadeniz kıyılarında ve Kafkasya’da olduğu ileri sürülür. Libya’dan buralara geldikleri de söylenir.
Amazonlar, ata binen ve son derece çevik savaşçı kadınlar topluluğudur. Tarım ve kent yaşamıyla erkekleri uğraşmakta kendileri avcılık ve savaşçılıkla geçinirlermiş. Ana egemenliği kadın etkinliği denebilir. Fakat aile yaşantısı olup olmadığı da tam bilinmemektedir. Bu avcı kadınların toplu yaşadıklarına, savaşlar verdiklerini, zaman zaman komşu halkların erkekleriyle cinsel ilişki kurduklarını bu geçici ilişkiden doğan erkek çocuklarını babalarına gönderdikleri, kız çocuklarını ise yanlarında eğittiklerini eski kitaplardan öğrenmekteyiz. Strabon Herodot, Diodoros gibi yazarlar Amazonların kimliğini, yurtlarını ve nasıl Anadolu’ya geldiklerini biraz farklı anlatırlar.
Amazonlar kraliçesi Myrina önderliğinde Amazonlar yurtlarında kalkmışlar ve yollara düşmüşler hatta düşsel Atlantis Ülkesine kadar gitmişler orada söylencelerde geçen Gorgo canavarlarını alt etmişler ve Yunanistan’a konmuşlar. Helenlere yenilip tutsak olmuşlar ancak yolda korsanları boğup gemileri ele geçirmişler. Böylece Karadeniz’e ve Ege kıyılarına dağılmışlar. Yerleştikleri yerlerde koloni kentler kurmuşlar. Bu kentler Smyrina, Myrina, Mytilena, Elaia, Anaia, Gryneia, Kyma, Pitane, Latoreia ve Ephesos’dur.
Pitana’yı bir Amazon Kraliçenin kurmuş olduğu, Ana Tanrıça Kibele inancını yaygınlığı, kadının üreme özelliğini üstün görüldüğü, arkeolojik buluntular arasında çokça rastlanan idol denilen küçük kadın heykelciklerin varlığı bunları doğrulamaktadır.
Amazon sözcüğü memesiz anlamına gelir ki yöremizde savaşçı kadınları bir memelerini böyle bir işlem yaptıkları da bilinmeyen bir yöntem değildir.
ÇANDARLI KALESİ
Çandarlı’nın ünlü kalesi bugün hala tüm görkemi ve sağlamlığı ile ayakta durmaktadır. Yarımadanın dil üzerindeki yüksek bir yerinde ve andezit kütlenin teraslanarak yapıya elverişli hale sokulmasıyla inşa edilmiştir. Bu nedenle yeterli temel söz konusu olmadığı için dipten yan payandalarla desteklenmiştir. Duvarlarda kullanılan bazı parçaların antik özellik taşıması, burada kaleden önce kutsal bir alan yada tapınak bulunduğu kanısını uyandırmaktadır.
Kalenin yapılışını araştırırken önce kullanım alanı olarak M.Ö. 6. yüzyıllarda Pitane sitesi içinde bir işlev gördüğü akla gelmektedir. Çünkü İonya ve Aiolya siteleri şehir surları ve iç kale surları olarak iç içe iki halka oluşturur. Özellikle deniz kıyısında bir site saldırılara açık olduğu için kentin direnişi için iç kaleden aylarca sürebilmekte ve düşmanı caydırabilmektedir. Kalenin defalarca yıkılıp yapıldığı, fakat duvarlarında antik taşlarında bulunması bu görüşü doğrulamaktadır. Bu taşlar M.Ö. 2 yy. kale yapısından kalmadır. Kalenin bugünkü planı ve çizgileri içinde yapılışı ise M.S. 14. yüzyılda Foça’yı ele geçiren ve ayrıcalıklar elde eden Cenevizliler tarafından gerçekleştirilmiştir.
Cenevizliler hem Foça’ya hem de Pitane’ye kendilerini koruma amacıyla görkemli kaleler inşa etmişlerdir. Çandarlı Kalesine Foça’dan taş getirtilmiş ve kölelere taşıtılmıştır. Söylenceye göre en çok taş taşıyan köle azat edilecek denerek işin çabuk yapılması sağlanmıştır.
Cenevizlilerin Pitane kalesini yaptıkları tarihlerde Türkler de Batı Anadolu fetihlerini tamamlamak üzereydiler. Bir süre sonra Foça Saruhanoğullarının, Pitane de Karesi Beyliği’nin eline geçmiştir. Pitane alındıktan sonra bu ünlü kalesinden dolayı Türkler bu yerleşme merkezine Asar ya da Hisar diyegelmiştir.
Planı kareye yakın bir dikdörtken biçiminde olan Çandarlı Kalesi, bugün beş kulesi, mazgalları, kapısı ve duvarları ile büyük bir görkem içindedir.
PİTANE (KURULUŞU)
Bergama ve Çandarlı yöresinde prehistorik buluntulara rastlandığını ve sadece buna bakarak yörede yerleşmenin tarih öncesi evreye dayandığı anlaşılmaktadır. Seramik parçalarının Yortan ve Truva I, Truva II ile eşdeğer olması da bu savımızı güçlendirmektedir. M.Ö. III bine kadar inebilmekteyiz.
Pitane Amazon söylencesinde savaşçı kadınlar tarafından kurulduğu dile getirilmiştir. Oysa bu Amazonların kurduğu Smyrna, Pitane gibi kentler Hellenistik dönemden önce de vardı. Örneğin Smyrna (İzmir) da M.Ö. II bin’de Bayraklı’da yerleşim mevcuttu, Olsa olsa Hellenistik dönemde bu kentlerin yeniden kurulduğu söylenebilir.
PİTANE (ADININ KÖKENİ)
Yapılan dil bilim araştırmalarına göre sonu (na) ile biten özel adlar luwi dil kökenidir ve Anadolu adıdır. Dolayısıyla Smyrina, Atarna, Pitana sözcükleri Hitit öncesinde Anadolu’da kullanılmaktadır ve tarih olarak M.Ö. II bine gitmektedir. Öte yandan Ane-ana bitişli sözcükler Hitit dilinde ek olarak kullanılmaktadır. Bu sav da bizi hem Anadolu kökenine götürür, hemde M.Ö.II bin içinde varlık bulmamıza yol açar. Sonuç olarak Pitane adı Yunan kökenli değil, Anadolu kökenlidir. Böyle olunca da Helenistik dönem olan M.Ö.VI-V yy.’lardan daha geriye M.Ö.II bin başlarına ilişkin etimolojik konum belirlemek mümkün olmaktadır.
Pitane sözcüğünü anlamında kadın kenti, ana kenti, kraliçe kenti, Amazon kenti ve giderek dinsel kadın kenti yanı tanrıça kenti anlamına ulaşmaktayız. Böylece Amazonlar da önce Anadolu’nun anaerkil toplumu ve Anadolu’da en saygı gören tanrıça Kibele tapkısı kentte adını vermiştir diyebiliriz.
Tüm Amazon kentleri Batı Anadolu kıyılarındadır ve dolayısıyla Sparta’ya buradan göç ve yerleşme olduğu anlaşılmaktadır. Daha ilginci bu göç ve yerleşme Amazonlarla da ilgili değildir. Anadolu’nun en eski yerleşik halkı Lelegeler buraya göç etmişlerdir. Anadolu’nun en büyük tanrıçası Kibele orada Artemis olarak yaşatılırken Amazonlar gibi Anadolu söylenceleri de oraya taşınmıştır.
Demek ki Amazon kültürü aslında ana erkil Anadolu halkını, Kibele kültürünü bir mayasıdır ve Leleglere kadar dayanmaktadır. Pitane adlı ana-kraliçe Çandarlı’yı, Kyme’yi ve Priene kentini kurmuş, ama Çandarlı’ya adını vermiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.