Sonbahar Kapısı Açıldı
Sonbahar kapısı açıldı yavaş yavaş… Yapraklar bronz görünümlü, otlar samani renkli…Kimi topraksa son nefes alır gibi kupkuru! Ne kadar toplanmış su varsa, gölde, gölette, barajda epey çekilmiş, buhar olmuş…Rüzgar son deneyimlerini yaşıyor sıcak sıcak. Attıkça adımlar, dağlar önümde set… Yanmış bayırları görünüyor kapkara! Geriye dönmek istiyorum yaza doğru, bulamıyorum yolunu, kayboldum. İleriye gitmek demek dönüşü olmayan yola revan olmakmış, haksızlık ya… Kimseyle ben helalleşmedim ki…
Günlerden bir ikindi vakti gibi sonbahar… Çalışırken yorgunluk… Otururken uykuya dönüşen gevşeklik… Toprağın gevşemesi, sürülmesi gerekiyor. Ekimde ise tohumun atılması. Bostonlar bozuluyor. Kurgulanan hayatın artık son demleri, susamış dudaklarımızda midemize iniyor. Ne alındı ne verildi, elde ne var, cepten ne gitti… Hesap zamanı! Akşama da çok az zaman var. Karanlığa erişmeden son hesapları yapmak gerekiyor. Hesabını yapanın karanlıkta elbet mumu yanacak ve etrafını aydınlatacak, hesabını yapamayanlar ise Ağustos Böceği gibi kapı kapı dilendiği umutsuzluk kalbini yerinden edercesine çarpacak… Bir adım ötesi ölüm.
Düğünler bitti. Odun ve kömür depolara dolmaya başladı. Okullar açıldı… Çalışmak, eğitime yöneldi. Bu eğitimle ile yeni kurgular ve gelecek şekillenecek. Her şeyi biliyorum diyen, bu eğitim sürecinde belki de diyecek ki ben cahilmişim. Zaten insan öğrendikçe cahilleşir ve daha fazla öğrenmek gerektiğini anlar… Doğada da böyle değil mi… Cılız bir su aktıkça gürleşir… aktıkça daha da etrafına sığmaz olur… Deniz olur, okyanus olur. Hani okyanusa varan su damlası, artık cahilliğim doruğa çıktı, yok oldum, hiç oldum demez mi? Kurgular ne olursa olsun doğa da, canlılar da br sonsuzluğa doğru gidiyor. Gittikçe çoğulluğun içinde kayboluyor, hiç oluyor…
İleride bir demir kapı var diyorlar. Açılırsa şiddetli bir ses çıkarır, ürpertir diyorlar. Kimse oraya doğru gitmeyi arzulamıyor. Korku ve panik içinde. İnsan işte, romantik ya… Sonbaharın her anını yaşamak istiyor, keşif içinde ve macera peşinde işte. Hiç farkında olmadan ilerlediğinde o kapının önüne yaklaştığını görüyor. Korkuyla geriye dönmek istiyor ama öyle bir manyetik alan var ki… Bu güce direnemiyor. istese de istemese de bu dehşetli kapıya yaklaşıyor… Kasım’ın son yaprağı başından aşağıya düştüğünde kapı açılıyor aniden… Her yerde Kış yazıyor… Eğer soğuğa hazır değilse, donmaya hazır… Eğer şemsiye almamışsa yağan karla her yeri bembeyaz oluyor. Etrafında yaşayıp da büyümüş ve onu yaşatacak hiç bir canlı kalmamış. Hepsi karın altında, hepsi sırların içinde kaybolmuş… Attığı adımları beyaz bir iz bırakıyor ve kısa sürede de üstü kapanıyor tekrar… Ah sonbahar seni özlüyorum diyor, tir tir titreyen dil. Sonbaharı keşfedeyim derken, benden, tenden çıkıp gidiyorum. Ne hayalin kaldı ne de izin. Ne varsa aklımda dondular…
Sonbahar, son gençliğin başlangıcı… Son çırpınışın, son provanın yapıldığı yaşam sahnesi… İleriye bakarken geriye bakılmaz nedense… İki sahne bir araya getirilmez. Ya çıkartma işlemi ya da toplama yapılmaz. Nedense hesap da, matematikte sevilmez.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.