- 275 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan Dediğin Fani
İnsan Dediğin Fani
Dizleri Yarasız Çocuklar
2023 seçimlerinde oy kullanacak olan Z kuşağı özelinden, X, Y, Z ve Alfa kuşak muhabbetleri devam ediyor. Bu isimleri kim veriyor, neden böyle harflerle isimlendiriliyor, bu da madalyonun diğer yüzü. Dünyamıza karşı hoyrat olmamızla birlikte tezahür eden iklim değişikliği, özellikle Z, Alfa ve diğer gelecek kuşakları ciddi şekilde etkileyecek. Bu kuşaklar her ne kadar fanus içerisinde, dizleri yarasız, cep telefonu ile internet kıskacında büyüseler de, gerçek hayatın içinde dünyanın gerçekleriyle yüzleşip kocaman insanlara dönüşecekler. Başka bir cihetten imkâna sahip çocukların hâlihazıra konmalarının aşındırmasıyla gerilemeleri, geri de kalmış çocuklara yol vermeleri de kuvvetle muhtemeldir.
İnsan Ne Zaman Mutludur?
Halinden memnun kötü ve kötülüklerin rahatını kaçırmak gerekiyor. Mutlu olmak, karakter, seciye, hilkat ve şartlarla şekillendiği kadar öğrenilme cihetiyle de kazanılıyor. Genel anlamda mutluluk; insan tabiatıyla, yaşantısıyla ve sağlık durumuyla ilintilidir. İnsan, son nefesine kadar mutlu veya mutsuzluğunu belirleyemez yine de. Vicdanen müsterih yaşamak mutluluk kaynaklarının başında olsa gerek.
Kestane durumu
Çoğu zaman ergen yaşlarda çocuklar, ebeveynlerini beğenmezler. Köyden çıkan köyünü beğenmez, ülkesinden giden anavatanını beğenmezler ya! Atalarımız bu durumu "kestane kabuğundan çıkmış da, kabuğunu beğenmemiş" diye dillendirmişler. Köyde olup da şehri, ağzı kulaklarında anlatanlar da çokça. Böyle tersi durumlar yaşanmaya her zaman meyyaldir. Her yerin iyisinin de kötüsünün de var olması kaçınılmaz elbet. İnsanoğlu bu, kötüyü de iyiyi de görmede şirazeyi kaydırabiliyor. Her şeye rağmen her türden zorlamalarda, hilkatte ki özü örseleyemiyor bile. Diyapazon gibi her ahval ve şeraitte aynı sesi vermemek ve ayrıca ümidi, direnci ve şükrü taşımak gerekiyor çoğu zaman.
Bütün Şehirler Suçluysa Bu Kalabalıklar Niye?
Şehirlerle beraber yaşlı dünyamızın acıyan yanları bölüm bölüm urlaşıp uç veriyor adeta. Aidiyet alanlarını konumlayan insanoğlunun gettoları gibi mekânlaşıyor. Müesses yapıların, insanları daha kolay kontrol edebileceği alanlar gibi duruyor. Hormonal büyüme kirliliği ve çarpıklığı da beraberinde getiriyor maalesef. İnsanoğlu, şehirlerin müdavimleri olsalar bile şehirlere yabancılık kendini muhafaza ediyor. Şehirleri sadece imkân cihetiyle değil de ruh ve vicdan cihetiyle de inşa etmek en doğrusu olacaktır. Kuru kalabalıklarla, muvakkaten şehirli olunamıyor maalesef.
Kalabalıkların Bilgeliği
Sağlam bir bina inşa edebilmek için kullanılan her malzemenin iyi ve de yeterli olması istenir. Müştemilâtlardaki aksaklıklar direk bina kalitesini etkiler. Yalnız, şekilsiz kimi dolgu malzemelerine de kamufle etkisi yapar bina. Hayatın künhüne vakıf olan bireylerin çokluğu, toplumun olumlu istikamette yol almasının önünü açacaktır. Bütüncül bakış açıları her ne kadar bireysel düşünceyi örselese de bireylerin tek tek yanlış kararlarının yanında, toplumun kahir ekseriyeti doğru kararlar alabilmektedir.
İnsanın Zoru
Birebir iletişimde olduğumuz kimi insanların bazen çok zorladıkları olabiliyor. Hoyratlık gırla gidiyor. Kimileri bolca çatışıp kavga ediyor ilenerek. Bu insanlarla karşı karşıya gelmemek, problem yaşamamak imkânsız adeta. İyi ilişkiler kurmak, sohbet edebilmek bir tarafa, nasıl idare edebilirimin derdine düşüyor insan. Dünyanın güzellikleriyle yürekleri yıkamak varken kötülüğe rağbet niye? İnsan dediğin gülden nazik demirden kaim olsa keşke.
Kırık bir kalple paramparça olan insan, beterin beteri vardır sözüyle avunuyor yine de.
Fazlalıklar Kaygıyı Artırıyor
Kimi mal biriktirmelerin adını koleksiyon koydular. Bu malı biriktirene de koleksiyoner dediler. Pul ya da eski araba koleksiyonu gibi. Eşyaya verilen kıymetin nişaneleri bunlar. Birikimi, kültürü, yaşanmışlığı geleceğe taşımak, bellek oluşturmak gibi güzel bir tarafı da yok değil. Ölümlerle eksilen insan daha çok olanı değil, yeterli olanı tercih etmesi gerekir. Mal-mülk bu kadar oyalayıcı olmamalı. Yani atalarımızın dediği gibi "efradını cami, ağyarını mani"
İnsanın Kokusuyla Dolan Yeryüzü
"Suya (denize) ecel gelmez" diyen atalarımız, suyun bu kadar kirlenebileceğini veya kendini temizleyemeyecek halini tasavvur edemediler herhalde. Suda, toprakta ve havadaki bu kirlilik; içinde atlar, bilumum hayvanlar besleyebileceğimiz tahammül yaylalarımızın dahi kalmayacağı sözünü bile bize gösterdi ama dersimizi alıp akıllanamadık bir türlü.
İlkay Coşkun
Çayyolu Dergisi
Sayı 8, Eylül Ekim 2021
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.