İstanbul'un İşgal Yılları.!
İSTANBUL’DA BİR İŞGAL ÖYKÜSÜ (5):
İSTANBUL’UN İŞGALİ:
ŞEHZADEBAŞI KARAKOLU BASKINI VE UYKUSUNDA KATLEDİLEN ERLER!
16 Mart 1920…
Tarih, o güne dair pek çok önemli olaya tanıklık etti.
Meclis’in dağıtılması başlı başına bir tecavüzdü. Artık Türk milletinin tüm iradesi İngilizlerin eline teslim ediliyordu. Verilen mesaj netti. “Artık sizin kararlarınızı da biz alıyor ve bu topraklardaki Türk hâkimiyetine son veriyoruz.”
İstanbullu, Meclis binasının önünde elinde süngüsüyle bekleyen İngiliz askerini görünce doğrusu tüm umutlarını yitirmeye başlıyordu.
Ancak o sabaha dair en acı olay Şehzadebaşı Karakolu’nda yaşananlardı. İngiliz askerleri, sabah 05.45 dolaylarında 10. Kafkas Tümen Karargâhı ve Karargâh Mızıka Bölüğü’nün bulunduğu yere girerek, uyuyan askerlerin üzerine ateş açmaya başladı.Hiç acımadan savunmasız ve silahsız erleri uykudayken katletmişlerdi! 4 asker şehit edildi, 10 asker de yaralandı.
Olay yerine ilk giren Tevhid-i Efkâr gazetesi oldu ve bu hazin olayı fotoğrafladı. Ancak o fotoğrafların yayınlanması o günün koşullarında imkânsızdı. Fotoğrafları İtalyan gazeteci Filippucci Guistiniani’ye yayınlaması için verdiler. Zaten Tevhid-i Efkâr gazetesinin sahibi ve başyazarı Ebuziya Bey defalarca sorgulanacak, sonra da Malta’ya sürgüne gönderilecekti.
Fotoğrafların öyküsü ilginçtir. Bu İtalyan gazeteci Roma’ya dönünce onları Osmanlı’nın gayri resmi temsilcisi Galip Kemali Bey’e verir. Fotoğraflar İstanbul’un kurtarılmasına kadar İtalya’da bekleyecek, 1923 yılında Galip Kemali Bey’in İstanbul’a dönüşüne kadar yayınlanamayacaktır.
Fotoğraflar sahibine teslim edildi ve 1923 yılı 5 Ekim’inde Tevhid-i Efkâr gazetesinde yayınlandı.
Kim bilir belki de onun öncesinde aslında böyle bir olay yaşanmadı, uykusunda öldürülen er falan olmadı, bunlar kara propaganda diyerek ikna etmişlerdi tüm İstanbul halkını.
Ama işte tarihi olaylar kısa süreliğine perdelense de bir süre sonra tüm çıplaklığı ile ortaya çıkıyordu: Tevhid-i Efkar’da bu acı olay tarihe şöyle not düşülmüştü:
“İngiliz neferlerinin köşe başlarında ellerinde kamçı, kadın erkek bütün Müslümanları layık gördükleri davranışlar gece yataklarından haydutça alınarak, beş on lira rüşvet almak için Arapyan Han’ında canice hapsedilmeleri, Şehzadebaşı’nda yatakta uyuyan erlerimizin katledilmelerini Afrika vahşilerine bile reva görülmeyecek zulüm ve haksızlıkları nasıl unutabilir?”
Meclis’i basıp, uykusundaki masum erleri katletmek yine İngiliz işgalcilerin bir geleneği olarak işte tarihe böyle geçecekti.
Ancak şunu da belirtmekte fayda var. Fotoğrafları İstanbul halkı üç yıl sonra görebildi ama 10. Kafkas Tümen Kumandanı Kemaleddin Sami Bey onların bir kopyasını çoktan Anadolu’ya göndermişti. Fotoğraflar Samsun’daki dükkânların camlarında görülmeye başlıyor, Anadolu’daki mücadelenin de fitilini de ateşliyordu!
Sultanı desteklemeyenler cehenneme, milliyetçileri öldürenler cennete gidecekmiş.
Tüm kontrol artık İngilizlerin elindedir. Bir ay sonra, ABD’de yayınlanan Bingham Press’te şöyle bir haber çıkar:
“Sultan VI. Mehmet tüm siyasal ve dinsel gücünü, dengeli olarak Küçük Asya’da (Anadolu) gelişen milliyetçi akıma karşı koymak için son çıkar olarak kullanıyor. Burada bulunan gözlemciler gelecek on beş günün Sultan’ın Çanakkale’nin doğusundaki Türk topraklarının çoğunun gerçek hâkimi milliyetçi akımın önderi Mustafa Kemal’e karşı bir güç toplayıp toplayamayacağı konusunda belirleyici olacağını bildiriyorlar. Çevredeki Müslümanların kafasına yeni Şeyhülislam olan Dürrizade Abdullah Efendi aracılığıyla Sultan’ı desteklemeyenlerin Tanrının gazabına uğrayıp cehennem azabına katlanacakları, Allah’ın milliyetçileri öldüren tüm Müslümanları kutsayacağı, isyancılarla çarpışarak ölenlerin de sonsuz bir övgü kazanacakları düşüncesi yerleştiriliyor.”
İstanbul sokaklarında atılan katli vaciptir sloganları Amerika’ya böyle ulaşmıştır işte. Milliyetçileri, Kuvayi Milliyetçileri, Mustafa Kemal taraftarlarını öldürenler cennete gidecekler, vatanperverler de cehenneme!
Düşünsenize böyle bir ortamda, İstanbul sokaklarında “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz”sloganının atıldığını..
Slogan yasaklanır, atanlar da anında tutuklanıp katledilirdi!
Kaynak.: Serap YEŞİLTUNA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.