- 778 Okunma
- 4 Yorum
- 3 Beğeni
Aynada ki yüzüm!...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yaşantı gereği bilerek ya da bilmeyerek insanları; şehirler, evler, hatta yürekler değiştirerek varlıklarını birbirinde sessizce sürdürenlerden ibaret sanırsınız. İnan ki göründüğü gibi değil hiçbir şey
Bir taraf da kalp atışlarınız sürekli her şeye homurdanan yaşlı bir adam ve avuç içleriniz yağmur sonrası ıslaklığını unutmuş bulutların uzaklığı kadardır.
Biliyorum toplum olarak hepimizde ben kimseyi incitemem mantığı var.Lakin eğri oturup, doğru laf etmeli size yapılanın başkasına yapılmaması için de o çığlıkları duyun ve duyurmaya çalışın.
Kısaca bizim toplumumuzda. Genel olarak halk arasında çokbilmişlik ile aklını yitirenlerin birbirine benzer hikâyeleri doludur.
Evet, gerçekten ne yalan söyleyeyim. Bende yaşamım boyunca çokbilmişlik hastaları ile karşı karşıya geldim. Halk arasında çokbilmişlik olarak değil de deli olarak tanımlanan Zara’mız da bir Deli Latifimiz vardı.
Adam tek bir cümle ederdi. Ha! Babam düşün düşünün ki; bu edilen sözün sonu nereye varır. Yani kafa patlatacaksınız ki onun zekâsının üstünlüğünü anlayabilesiniz.
2003 yılının temmuz ayında ailem ve yakın akrabalarımla bir köye gitmiştik, türbe ziyaretine
Bu arada herkes bir şeylerle meşgul iken ayak uçlarıma basıp sessizce kalabalıktan çalmıştım kendimi
Bir başıma hayranlıkla gelmiş olduğum köy çevresini geziniyordum ki! Birden dikkatimi tahta bir kapının önünde elinde kocaman bir ayna ile oturan gençten bir adam çekti. "ne kadar enteresan bir adam "dedim kendi kendime
Ve yaz ortasında giymiş olduğu kalın neon renklerden oluşan kıyafetleri daha da bakışlarımı üzerine çekti. Ya aklen ziyan biri; ya da kıl sorunu olabilir. Tanısını koyup, oradan tam bir iki adım uzaklaşır gibi oldum.
Boğuk bir erkek sesi duydum.
Sesin geldiği yöne doğru yavaş yavaş yürümeye başladım
Taş örmeli bir evin kapısının önünde. Eski bir tabureye oturmuş kuru, kara, kır saçlı tahminen yetmiş yaşlarında bir adamcağızla göz göze geldik.
Bana gülümseyerek. Hoş geldiniz birini mi arıyorsunuz? Dedi.
Sanki içimde ki sesler kaybolmuştu o an bana seslenen adamla nasıl konuşacaktım. O an sadece kendimi bu köyün içinde bir o kadar sahipsiz, sebepsiz biri olarak gördüm.
Amca: yüzümdeki ifadede şaşkınlığı ve korkuyu anlamış olmalı ki
Yanındaki diğer tabureyi işaret ederek
Gel biz adam yemeyiz buyur gel otur lütfen! Çekinme kızım dedi.
Başımı hafif öne sallayarak tamam otururum onayını verip, bir çırpıda tabureye oturunca ikimizde bi rahat nefes almış olduk
Her neyse.
Bir iki tanışma sözünden sonra kırk yıllık dost gibi sohbet etmeye oradan buradan konuşmaya başlamıştık bile
İnsana tanış olmak farklı bir duygu . Pay edilecek bir sevgimiz hoş görümüz var,
Dediğim gibi insana tanış olmanın faydalarını o an hem amca hemde ben yaşıyordum. Amca ile birbirimizle tanıştıkça yakın akraba çıkar gibiydik.
Ama benim halen gözüm yan evde. Aynası elinde olan genç adamdaydı.
Amca ile konuşuyorum ama vay vay siz gelin birde bana sorun yüreğimde hüzün nehirleri ile ben kan kırmızı akıyor gibiyim.
İçimdeki o iç ses milyon soru zarfını açıp, bakmadan kapatıyor. Evet, ters giden bir şeyler var. Ama nedir? Hiç zaman kayıp edilmeden bir yolunu bulup, aynanın sırrını çözmeliydim.
En nihayetinde lafı oradan buradan küçültüp, konuyu amcaya açtım "kim bu elinde ayna olan genç?" dedim.
Amca sigarasından bir nefes alıp sanki gökyüzüne ulaşacak mahiyetinde yukarı yukarı üfledi. Ve üzerimde gezinen o bakışları bin parçaya bölünmüş gibi sertçe yere düştü. Yavaşça tekrar yerinden doğrulup, o yorgun yeşil gözleri gökyüzüne tekrar sahip çıktı.
Halil mi? o bizim köyün dava adımı
Çok uzun bir hikâyesi var onun be kızım dedi.
Kısaca o toplumun başkasına hep ayıp saydıklarının faturası ona kesildi yani "iki ucu boklu değnek" aşımıza, kışın yanan sıcak sobamızın başına ortak ettiğimiz garibanın biri işte…
Başka memleketler bilmem nasıldır. İnsanın diğer insanca yaşamasını ama bizim toplumlarda hayatlar ikiye ayrılır çokbilmişlik ve az bilmişlik olarak.
Anlatırım anlatmasına eksik fazla olur af edin çünkü doğrusunu söylemek gerekirse bende seneler önce bu köyde yaşanan kötü iğrenç olayı, başkalarından duydum.
22 yıl önce zihinsel engeli olan bir kızcağız zorla tacize ve tecavüze uğrar. Hemde kendi yakın komşusunun oğulları tarafından. Oğulları derken beş kardeş bunlar. Bu kardeşlerin hepsi aylarca zihinsel engeli olan kızla cinsel ilişki durumu yaşarlar.
Ve ne yazık ki! Bu kötü taciz sonucu hamile kalmış kızcağız
Ve kimden hamile fikrine gelince adımız çıkar âleme rezil oluruz egoları var yaaa kör olsun hepsi
Susmuşlar!
Ya işte başka köylerden oğullarımıza kız alır; fikri ile aralarında konuyu kapatıp, kimseye duyurmamayı başarmışlar.
O kadar acı ki bilerek zihinsel engelli kızın hukuksal haklarını ailesi ve yapan kişiler görmezden gelmişler…
Amca konuyu çok hızlı anlatınca ister istemez konuya hâkimiyetimi kaybediyorum. Vücudumda öyle böyle değil inanılmaz bir hissizlik karnıma ise şiddetli ağrılar girdi. Amcanın anlatımında ki birçok önemli detayı sanki duymuyorum.
Benim beynim karıncalandı, pardon amca sözünüzü kesiyorum.
Bu kızın annesi nerede idi? Taciz olayını nasıl anlatabildi. Dedim sadece
Amca da benim gibi cümlenin ucunu kaçırmıştı ve hemen toparlanıp söze girdi
aaaah be kızım bizler her şeyi anlamak isteğimiz şekilde anlar ve dinleriz. Hiç bilmez misiniz?
Annede yıllar önce kızının kaderini yaşamış olmalı ki! Canına kıymış ,köy halkı dini imanı karıştırmadan durur mu sizce? İçindeki şeytanı taşlamak yerine; başkasını taşlarlar.
Sizin anlayacağınız kızın annesi şeytanın işbirlikçisi kabul edilmiş ama cenaze merasimi yapılıp yapılmadığını bilemiyorum.
Benim fikrimce baba ibadet ile bir avunma içindeymiş
Kız her ezan sesinde kendine zarar verecek şekilde. Feryat figan içinde ağlar ve çığlıklar atarak bir şeyleri anlatmaya çalışırmış.
-eeee
Anlatılanı anlayanı olmalı, ne dese boş yani
Pekiyi bu çığlık feryatların ezanla ne alakası var?
Alakası var olmaz olur mu? Ezan vakti kızın babası camiye gidiyor. İbadette yani söylemesi ayıp bu da o ırz düşman kardeşlere iyi bir fırsat oluyor.
Anladınız sanırım…
Köyde herkes bencillik iksirini içmiş gibi bir Allah’ın kulu çıkıp bu olup bitene ses çıkarmamış.
Bir atasözü var" el adamın eşeğini türkü çağırtarak arar "
Ve çocuğun doğmasına yakın çözümlerin tekliflerin ardı arkası kesilmez.
Çünkü kız zihinsel engelli, o beş kardeş suçlarını kabul etmemiş ve aile içine de almak işlerine gelmediğinden. Zihinsel engelli kızın ailesi tabi kızlarını sokak ortasında bırakacak değillerdi.
Ne yazık ki bir canın canlısı günah ve de canlının günah oluşu ile uğraşırken daha büyük yıkımlara sebep olundu.
Çünkü böyle kim ne dedi; kim ne dediye bakan toplumlarda. Allah korkusu isterlerse var. Kızın ailesi çevresi o yüzden kürtaj olayını konuşmak bile istememişler.
Yarım ağız birliği ile o çocuk artık bir şekilde doğacak. Yani başa gelen çekilir hesabı. En kestirme şekilde evlatlık vermekle işi bitireceklerdi.
Hatalar yılanın zehrini akıtmakla bitmez başını keseceksin ki bitsin
Sonra yurt dışına eşi gidip de gelmeyen köylerinden iyi kalpli bir kadın derki." Sevaptır benimde kimim kimsem yoktur biliyorsunuz. Can yoldaşım olur , siz bana verin bu çocuğu emin olun ki ben çocuğum gibi onu büyütür eğitirim ""der
Başka çözüm olmadığından çocuğun kadına verilmesi uygun görülür ve kadın çocuğu alır yanına, köye kısa mesafeli ilçeye taşınır.
Çok zeki bir çocuk ilkokul, ortaokul ve liseyi farklı yerlerde tamamlar. Yüksek okul için sınava girer. Allah’ın kulum yaşa gör, rekor bir puanla Ankara hukuku kazanır. Tercihini yapıp yurda yerleşir. Son senesinde aksilik bu ya genç adamı büyüten kadın çok hastalanır. Gittiği doktorlarda kendisine kan kanseri tanısı koyarlar.
Hukuk öğrenci olan genç adam der ki" bana emek veren bu kadını bu hastalıkta tek başına bırakamam" ve okulunu dondurur.
Köylerine dönerler… O kadar merhametli ki kendine annelik görevini yapan kadının yemeğini banyosunu bile yaptırır.
Bu arada genç adam köyün en güzel kızını görüp derin umutsuz bir aşka düşmüştür. Ona hislerini anlatması bir o kadar imkânsız ve karışıktır. Çünkü annesine taciz imaları olan bir beyin kızıymış bu kız.
Ne yazık ki burada olay ikisinin de kardeş olabilirler riski .
O günde bana konuyu anlatan amcaya da demiştim. DNA testi neden yapılmadı… "O günün şartlarını bugüne uyarlamak bence çok doğru değildir".dedi amca
Çok geçmeden genç adama annelik eden hanım hakkın rahmetine kavuşunca. Çokbilmişlik yerini hiçbir şey bilmezliğe bırakmış ve göz alabildiğince yalnızlık ve etrafında ki renkler en siyahından oluvermiştir
Ve her gün bir diğer günü ömürden yolcu ederken genç adam bir dünya yalnızlıkla, evinden dışarı adımını atamaz duruma gelmiş.
Ha bu aynanın elinde kalış nedenine gelince
Sevdiği kızın başkasına nikâhlanacağını duyduğu an elinde kocaman bir ayna varmış.
Ağzından çıkan tek cümle "sen aynaya bak ben gelirim". Tam tamına on bir yıldır. Genç adam böyle bu durumdaymış
Yemek yeme dışında hep elindeki aynaya bakarmış. Kendini büyüten o merhametli kadını ve kendisini doğuran zihinsel engelli annesini birde evlenemediği kızın yüzünü o aynada gördüğünü sanıyormuş…
Kısaca özetleyecek olursak, Genç adam bir bencillik kurbanıdır. Ve kırık bir aynadaki kendi yüzüne mahkûm edilmiştir…
22-08-2021
ist
YORUMLAR
Toplumun cerahati hiç dindirilemeyen kanayan bir yarası. Mesleki yaşamımda bana böylesi dertlerini açan , yardım etmeye çalıştığım genç kızlar olmuştur.
Anlamlı ve akıcı yazınızla bu acı olaylara dikkat çekmenizi kutlar, teşekkür ederim.
Sevgiler, selamlar.
Şadiye gürbüz(zaralıcan
Ne yazık ki yine bir toplumsal olay hikayesi...
Vicdanları huzursuz eden, hele köy maceraları olunca ayrı bir şekil alır, neden derseniz, din kispetine bürünerek hem dini lekelemektedirler hem de anlattıklarınız kaçınılmaz olur.
Bir engelli... düşünülmesi bile çok kötü. Cehalet...
Anlatan kalem değerli olunca bizi etkisinde bırakan böyle güzel hikayeler ortaya çıkar. Olaylar zinciri, anlatım biçimi bir harika, kutlarım değerli kalemi.
Saygılarımla Efendim.
Şadiye gürbüz(zaralıcan
Hayatın gerçek yaşanılan olaylarını ve alınması gereken dersleri bu yazının içinde tüm yönleriyle ele almışsın bacım. Anadolu da böyle binlerce olay gün yüzüne çıkmadan kim bilir kimlerin canını yakmaya devam ediyor.
Eline koluna yüreğine sağlık olsun.
Bir solukta okudum .