- 1500 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Çay Felsefesi
ÇAY FELSEFESİ
Sevgili dostum,
Bu mektubumda sana bir çay felsefesi yapmak istiyorum. Geçtiğimiz hafta sohbetlerde o kadar çay felsefesi yaptık ki, aklımda kalanları sana anlatmaya karar verdim bu mektupta. Gelecek nesillerde bu çay üzerine yazdığımız felsefi sohbetimizi okusun anlasın istedim.
Sevgili dostum,
Bir insanın cimriliğini belirtmek için genellikle “ o kadar cimri ki, arkadaşına, akrabasına bir çay bile ısmarlamaz” deriz. Çünkü çay en az maliyeti olan ve sevdiklerimize ve değer verdiklerimize ısmarladığımız içecek. Genelde bir insanın cömert olduğunu belirtmek için de “ o her zaman çay ısmarlamaktan çekinmez cömerttir çünkü” deriz. Bir insanı sırf bize gittiğimizde çay ısmarlamadığı için ziyaret etmeyi kestiğimiz olmuştur. Ben buna çok dikkat eder bana çay ısmarlamayana ziyaret etmem yani. “Gittim ziyaretine de bana bir çay bile ısmarlamadı” sözünü dostlarım benden sık duyarlar. ”Vefasız alem” diyesi gelir insanın.
Sevgili dostum,
Genelde evde sıkılınca, çay evde maliyetsiz olduğu halde, çay evlerine giderek hem hava alır hem çay içer hem dostlarla faydalı mı faydasız mı zararlı mı olmadığını bile bilmediğimiz sohbetler ederiz. “ Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül bir dost ister kahve bahane” deyimi bu durumumuzu izah eder. Maksat muhabbet olsun ama faydalı muhabbet olsun.
Sevgili dostum,
Bazen nüfusu 5000 i geçmeyen bir kasabada bile en az 15-20 çay evi ve kahvehanenin olması orada dostlukların mı daha çok önemli olduğu, yoksa oranın tembellik veya çalışkanlık konusunda bize fikir mi verdiğini tam bilemeyiz. Şu da gerçek ki, o kasabalarda yazan okuyandan çok ağzı laf yapanlar ile çay evi sahibi değer görür.
Sevgili dostum,
Resmi ve özel kurumlarda çay önemlidir. Bazen yıllanmış memurlar bile “ çay memurun benzinidir” derler. Ne kadar espri ne kadar gerçek onu da bilemeyiz. Çay giderlerinin çokluğu muhabbet ve yazı konusu olur bazen gazetelerde.
Sevgili dostum,
Çayı çok seven insana da “ çaykolik” deriz. Alkolün fazlası nasıl zararsa çayın da çoğunun zarar olduğu konusunda sık sık gazete ve dergilerde sık sık haber ve makaleler okuruz ve “Her şeyin azı kar, ortası karar, çoğunun zarar” olduğu gerçeğini arada hatırlar ve söyleriz.
Sevgili dostum,
Romanlarda ve hikayelerde çay bahsi geçer ve çayı güzel pişiren ve ikram ettiği çayı kahveyi beğenen roman kahramanlarımız güzel kahve yapanı bir de ikram edeni adeta bir kere daha kahraman yaparlar. Ahmet Ümit’in baş komiser Nevzat karakteri de kahve ve çay ikram edene böyle bakar. Çay edebiyatımızda güzel malzemedir kardeşi kahve ile beraber yani… Edebiyatsever ve çok kitap okuyan sen sevgili dostum bunu daha iyi bilir.
Sevgili dostum,
Edebiyatımızda ve filmlerde konular, olaylar daha çok çay evlerinde ve kahvehanelerde geçer. Bir hikaye ve roman yazarı olarak ben de sık sık çay evi ve kahvehaneleri kullanırım olay ve yer olarak. Çay evleri hayatımızın vazgeçilmez unsuru olduğundan dolayı zengin malzemedir edebiyata sinemaya, kısaca sanata.. Kısaca nerede ise çay sanat, sanat çay demektir. Çay hayat demektir ama her şeyin fazlası olduğu gibi çayı da çok içersek rahatsız oluruz. Çok yemekten, çok çay içmekten boğularak ölenleri de duyuyoruz.
Sevgili dostum,
Çay deyip de geçmeyelim. Çay bir felsefe, bir yaşam biçimi ve sanat dedik ya, Çay asılında bir kültürdür de. Çayı Amerikalılar soğuk içermiş. Ben düşünürüm da Amerikalıların soğukkanlı olmasının ve soğuk insanlar olmasının sonucu mu bu? Türklerin çayı sıcak sevmesi acaba sıcakkanlı ve sıcak insanlar olmamızdan mı? İngilizlerin çayı sütlü içmesi acaba farklılıklarını mı gösteriyor?
Sevgili dostum,
Çay üzerine çok araştırma yazılmış ve kitaplar yazılmış. Ben kitap okumadım ama gazete ve dergilerde çay konusunda yazıları mutlaka okumaya gayret ederim. Romanlardaki8özellikle Ahmet Ümit Romanlarında) çay diyaloglarını dikkatle okurum. Onlardan dersler çıkarırım ve hayatımızda ne kadar önemli olduğunu o zaman anlarım çayın. Romanların bu çayla alakalı bölümlerini dikkatle okumak lazım çok ders veriyor.
Sevgili dostum,
Çay içiz tarzımız kişiliğimiz konusunda bize bilgi de verir. Yıllar önce bu konuda “ Genç Gelişim” adlı dergide bir test görmüş dikkatle okumuş kendime ve çevreme uygulamış ve ne kadar isabetli olduğunu hayretle görmüştüm. Yıllar geçtiği halde unutamamışım o yazıyı. Çay sevgisi yani o kadar içimize işlemiş.
Sevgili edebiyatsever dostum,
İşte ve ailede çok çay içtiğimiz söylenir. Gerçekten de çok çay zarar. Ama yalnız kaldığımızda, boş konuşmalardan uzak kalmak istediğimizde, şu yazıyı yazarken bile bir iş üretirken çay bize dosttur. Yoldaştır ve rahatlamamızı sağlar. Ama gerçekten de fazla olunca gerginlik yapar, sinirlenmemize sebep olur. Bunu tecrübelerimle görebiliyorum.
Sevgili dostum,
Cömert tanınmak ve bilinmek istiyorsak çay ikram etmekten, çay ikramlarını sevgi ile kabul etmekten kaçınmamalıyız. Yoksa “ Ben zamanında O’nu sever, her gördüğümde gel şurada çay içelim derdim ama o gelmezdi” diye “sevgisiz ve değer vermez” olarak tanınmaktan kurtulmak istiyorsan çay davetlerini de ret etmeyelim. Biz içmesek de ısmarlayalım. Neden içmediğimizi de güzelce ifade edersek muhatabımız yanlış anlamaz.
YORUMLAR
İçtendi yazınız ve eşliğinde çayın biz de yazarla beraber demlendik güzel ve içten duygularda.
Çay hayatn tadı tuzu hani ve yanında koyu bir muhabbet ne de güzel gider tıpkı yazınızla muhabbete dalmışken çayın kokusunu da içimize çektik.
Sıcak çok sıcak bir yazıydı ve gönlümden geçiyor günün yazısı olun diye.
Dost yazarımı kutluyorum.
Selam ve saygılarımla, efendim.