- 775 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
ZAMAN DUA ZAMANI
Sizin "Dua’nız olmasa ne ehemmiyetiniz var.”(furkan 25/77)
Dünyanın hemen hemen her yerinde kazanlar kaynıyor. Depremler, yangınlar, meçhul hastalıklar, iç savaşlar, terör, kuraklık, kıtlık, göçler, dengesiz fakirlik ve ölümler yaşanıyor…
“Ne oluyor?..” diye sormadan edemiyoruz. İnsanlar şaşkın vaziyetteler. Bela ve musibetlerin arkasında gizlenen rahmeti iyi analiz etmeli, öncelikle insanoğlu kusur, hatayı kendinde arayarak bol bol "istiğfar ve dua" ederek kendimize gelmek mecburiyetindeyiz. Zira dünyanın bu hale gelmesi de insanoğlunun kendi hata ve kusurlarındandır..
Olay ve hadiseler karşısında İnsanın serdenişi, Hazret-i Yakub aleyhisselâmın “Ben derdimi de, üzüntümü de ancak Allah’a şikâyet ederim” demesi gibi olmalı. Yani: Musibeti Allah’a şekva etmeli, yoksa Allah’ı insanlara şekva eder gibi, “Eyvah! Of!” deyip, “Ben ne ettim ki, benim başıma bu geldi” diyerek, Asla isyan etmemeli Allah’a sığınmalıdır.
* Her güzel şey, kahharane bir fırtınanın peşinden geliyor. Gök gürültüsü ve şimşeğin ardından yağmurun gelmesi gibi, annenin çektiği azîm sancı da evlâdı meyve veriyor. Aynı şekilde, toprak altında parçalanıp dağılan bir çekirdeğin kalbinden de muhteşem bir ağaç vücuda geliyor..(R.N)
Şu günlerde dünyanın değişik çoğrafyalarında açlık, susuzluk ve sefalet içerisinde inleyen insanları gördükçe duaya ve istiğfara ne kadar muhtaç olduğumuzu anlamamak mümkün değildir..
Duayı, ruhun Allah’a yükselişi şeklinde de tarif etmek mümkündür. Hakikaten dua, insanın görünmez bir varlıkla, mevcudatın
yaratıcısıyla, hepimizin kurtarıcısı ve hamisiyle fikren ve hissen münasebete geçmek için yapılan gayreti temsil eder.
Ezberlenmiş basit formüllerden uzak olan gerçek, dua şuurunun Allah (CC) düşüncesiyle kendinden geçtiği esrarlı bir haldir.
Bu hal, akli ve zihni cinsten değildir. Tıpkı, hiçbir kitapi bilğiye dayanmayan güzellik ve aşk gibi..
Basit ve sade insanlar, Allah’ı güneşin harareti ve bir çiçeğin kısımları kokusu gibi tabii olarak hissederler.
Fakat sevmeyi bilene çok yakın olan Allah, akli ile anlamak isteyene de o kadar uzaktır, gizlidir.
O’nu anlamak icabettiği zaman, söz ve fikir aciz kalır. İşte bunun içindir ki, dua en yüksek ifadesiyle, zekanın karanlık gecesine doğru atılan bir aşk hamlesinde bulunmaktır.
Muhtaç oldugumuz her şeyi Allah’tan dilemek, tamamıyle meşru bir harekettir. Bazı ihtiras gayri meşru isteklerde bulunmak ise, insanlık ve kulluk dışı insanın mahfına sebeb felaketlerdir.
Dua, bir alışkanlık gelmek şartıyla karaktere, tesir eder. O halde sık sık dua etmek lazımdır. Bir zat ”Nefes aldığından daha çok Allah’ı düşün.” der.
Dua, kalitesine şiddet ve kuvvetine, frakansına göre ruh ve beden üzerinde tesir yapar. Dua, alışkanlık haline geldiği ve yanık olduğu zaman tesiri çok berraklaşır.. Hülasa dua eden insan Allah’a ulaşır.
Cüneydi bağdadi hz leri şöyle da ederdi.
Allah’ım! Senden sana ait olanı istiyorum.
Allah’ım! Senin hoşuna gitmeyen şeyleri yapmaktan sana sığnıyorum.
Allah’ım! Özün sözünü, temizin, temizini senin vereceğin şerefi istiyorum.
Allah’ım! Senden rızana uygun olanı istiyorum.
Allah’ım! Seni unutanların unutmasına yol acan meşğuliyeti verme.
Allah’ım! Beni, sadece seni sevdiği için anan, ibadeti ile hiçbir menfaat ummayan kullarından eyle.
Allah’ım! Kalbimi senden gelen bir sevinçle doldur, dilimi senin zikrinle arıt, azalarımı senin iyi bulduğun hoşnut olduğun işlerde çalıştır.
Allah’ım! Kalbimde senin hatırandan gayri tüm iz, hatıra, zikir ve intibaaları yok et..
Hayır dualarınızı eksik etmeyin kıymetli dostlarım..
Ahmet Ali Canbaz 07/08/2021