- 298 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Allah görülür mü...neden görülmesin...
Allah görülür mü...neden görülmesin...
Allaha Hakim sıfatlıdır...hikmeti görülmesini elzem kılıyor...Kur’anı da göndermezdi.İslamdan da mahrum bırakırdı...görülmeyecek olsaydı...Hasret var görmek var.Hz Musa sesini işitti...Gönül kulağı onun sesini duyacak...Kur’an onun kelam sıfatının meyvesi...ürünü...Kelamı duyulacak gönül kulağı ile...zatı görülecek gönül gözüyle...esması akılılarca bilindiği gibi...
Mükemmel ve muhteşem şekilde evreni yoktan var edip süsleyen Yüce Rabbimiz, insanoğlunu güzel ve hayırlı yetiştirmek amacıyla onlara kutsal elçiler gönderdi. Peygamberler olarak anılan bu kutsal elçiler, gönderildikleri her kavme daima iyi olmayı öğütleyip kötülüklerden kaçınmaları konusunda onlara çeşitli uyarılarda bulundu. Hz Musaya dünyada büyük ödül verdi Allah yani onunla konuştu...Bir çok mü’mine verilecek cennet bile bu ödülün yanında küçük kalır... hz Musa dünyada Allahı görmedi ama ahirette görecek...hasreti veren ilacını da verir...çünkü Allaha Hakim sıfatlı...Hazreti Musa, Yakub soyunu sürdüren İsrail-oğullarına gönderilmişti.
Allah görülür mü...neden görülmesin...
İtiraz edilmemeli bu kanaate...ama her şeye itiraz mümkündür...
Allah görülür mü...neden görülmesin...
Allah Hakim sıfatlıdır...ilim insan için Allahı görünce son sınırına ermiş olur...Kamil ilim bu...Allah görülmedikçe İlimden insanın payı sınırlı kalmıştır...ve hasret var insanda görmek istiyor yaratıcısını...
Evet...Allah maddi gözle görülmez...gönül gözü görecek Allahı...işte bir izah:"Sözlükte “aydınlık, ışık” anlamına gelen nûr kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde “insanların önünü aydınlatıp doğru ve gerçek olanı görmelerini, hak ile bâtılı, hayır ile şerri ayırt etmelerini sağlayan mânevî ve ilâhî ışık” mânasında kullanılmıştır. Bunun karşıtı zulmettir. “Müminlerin velîsi olan Allah onları karanlıklardan nura çıkarır” meâlindeki âyetlerde (el-Bakara 2/257; el-Mâide 5/16) mecazi anlamda hidayete nur, dalâlete zulmet denilmiştir. Peygamber gönderilmesinin ve ilâhî kitaplar indirilmesinin esas amacı karanlıkta kalan ve yollarını şaşıran insanlara doğru yolu göstermek olduğundan nur ve zulmet kavramlarına önemle vurgu yapılmıştır. “İnsanları rablerinin izniyle karanlıklardan aydınlığa, aziz ve övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna çıkarman için bu kitabı indirdik” âyetinde (İbrâhîm 14/1) Hakk’a giden yola nur, ondan sapmaya zulmet denilmiş, vahyin amacının hidayet olduğu açıkça belirtilmiştir. Esas itibariyle hidayet eden ve yol gösteren Allah Teâlâ olduğundan O’nun isimlerinden biri de nurdur. “Allah semaların ve arzın nurudur” meâlindeki âyet (en-Nûr 24/35) genellikle, “Semaları ve yeryüzünü ışıklandıran ve süsleyen Allah’tır” veya, “Allah nurun yaratıcısıdır” şeklinde yorumlanmakla beraber Allah’ın nur olduğu da ifade edilmiştir. Bir hadiste de Allah’a nur denilmiştir (Tirmizî, “Daʿavât”, 82). Hz. Peygamber’e mi‘rac gecesi Allah’ı nasıl gördüğü sorulduğunda, “O’nu bir nur olarak gördüm”, diğer bir rivayette ise, “O bir nurdur, nasıl görebilirim” demiştir (Müsned, V, 157; Müslim, “Îmân”, 291; Tirmizî, “Tefsîr”, 53/7).(TDV.İslam ansiklopedisi...Nur)
Nur Allahın mahlukudur ne demektir...Allah nur mudur...
Allah’ın hiçbir benzerinin olmadığı Kur’anla sabittir. (Şura, 42/11; İhlâs, 112/1-5) Nur vasfı da Allah’ın sıfatı olduğu zaman hiçbir yaratılmış nura benzemez.
Güneşin ışığı nurdur, ayın ışığı nurdur, gündüzün aydınlığı nurdur, meleklerin hamuru nurdur. Elbette Allah’ın ezeli nuru, bu nurlardan hiçbirine benzemez.(Sorularla İslamiyet)
Allah zaten görülüyor...güneş gibi görülüyor...ay gibi görülüyor yarattığı bu varlıkta...ama sadece akıl denilen göz görüyor onu...maddi göz göremez.bu gözün görevi yaratılanı görmek ama aklın görevi varlıktaki nuru güneşi görmek...cennette şartlar daha ehven olacak akıl veya gönül gözü daha hür olacak ve Allahı görecek...
Kur’an Allahın nuru...işte Allahı görüyoruz...ama biz Allahın zatını da daha iyi anlayacağız yani göreceğiz cennette çünkü hür olacak aklımız gönlümüz...
Allahın nurunu dünyada gördük miraçda da gördü efendimiz...Akıl veya gönül ne kadar hürse Allahın nuru anlaşılır...Kur’anı anlamayanlar yani o nuru anlamayanlar aklı ve gönlü hür olmayanlardır...mesela faizci anlayamaz Kur’anı...aklı gönlü hür değil...nefisten arın yani hür et aklı yani gönül gözünü...İslamda nefis mücadelesinin gayesi bu...yani nirvana değil...yarı ilahlaşma hiç değil...İlahı anlamadır...Özgürleşmeden akıl yani gönül gözü o nur görülmez...Allahı yaratılana benzetmiş olur...Allah görülmez diyen...nur görülmez mi hiç...Akıl anlayacak onu ve kamil derecede anlayacak...görülmek anlamak anlamını taşır...o ilme erişmek anlamına gelir Allah için kullanılınca...Aklın görmesidir çünkü ve aklın görmesine biz anlamak deriz...gözün görmesinde şuurlanma yok aklın görmesinde var...ilimlenme var.Gözün görmesine benzetirsen Allahı görmeyi o görme mümkün değil...çünkü Allah yaratılandan farklı...onu görme de onu işitme de farklı...yani Kulağın işitmesinden farklı...
Allah görülür mü...neden görülmesin...
En kör olan bile nasibli Allahı görmekten...hiç değilse yarattıklarını gördü...akledenler aklını hürleştirenler hakkettikleri ölçüde görecektir yani anlayacaktır yani şuurlanacaktır... ilimlenecektir...marifetullah Allahı görmektir...gözün görmesinden farklıdır yani.
Allah görülür mü...neden görülmesin...görüyoruz ya...Kur’anın onun kelemı ondan bir nur olduğunu görmeyen mi var...ondan nurlar görüyoruz...yani görüşleniyoruz yani imanlanıyoruz...İmanın kalben tastiki işte bu rızıkların ondan olduğunu görüyoruz...fikirleniyoruz...ya...işte kalbin tastiki bu...bizim imanlarımız dilimizde...veya bir çoğumuzun imanı...İman görmeden inanmakla başlar ama aklı özgürleşenlerin imanı zamanla kalbin tasdik mevkiine kıvamına erişir...Kur’anı kalben tasdik gerekir...peygamberin aklı özgürleştirildi önce ve Kur’an indirildi...Sadrının yarılması bu anlamdadır aklının özgürleştirilmesi anlamındadır sadrının yarılması...ilimlenmesi anlamındadır...iyiyi kötüden ayıran bir akla kavuşması...
Allah görülür mü...neden görülmesin...her varda gördüğümüz o...yeterki aklı özgürleştir...Yerler gökler ayna görülen o anlaşılan o...Onunla oluyorsun.
Aklın özgür de olsa yaratılan sınırlıdır Allahı görmesinin de bir sınırı var yani...Hz MUsanın da aklı olsa bu akıl...sınırlıdır...gözümüzde karanlıkta az görür özgür göze kavuşmak gerek...ama yaratılan için sınır var...sınırsızlık tek Allaha aiti Allahın kendini gördüğü kıvamda kul yani yaratılan Allahı göremez...sınırlıdır yaradılan...sebeblerden kurtulmuş göz gerek...yani akıl...bu ise mümkün değil sınırlı özgürlük var akıl için bu varlıkta...Koca okyanusu aynaya nasıl sığdırırsın...Kul ayna aklı ayan...İlah ise sınırsız...sınırlıya sığdıramazsın sınırsızı...İşte ayet...:"Mûsâ, tayin ettiğimiz vakitte (Tûr’a) gelip de rabbi onunla konuştuğunda o, “Rabbim! Bana görün; sana bakayım” dedi. Rabbi, “Sen beni asla göremezsin. Fakat şu dağa bak; eğer o yerinde durabilirse sen de beni görebilirsin” buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti; Mûsâ da bayılıp düştü. Kendine gelince dedi ki: “Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tövbe ettim; ben inananların ilkiyim.”(A’raf/143)
Allah görülür mü...neden görülmesin...Sınırlıya sınırsız sığmaz...yani ancak sınırlı anlamak yani görmek...mümkün...Allahı hz Musa bir ağaçta gördü ve konuştu ama yetmedi hz Musaya bu .sınırların kalkmasını istedi.ilah olmadan ilah eksiksiz anlaşılmaz yani görülmez denildi hz Musaya...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.