Yufka ekmek kokusu
"Tam da bu günlerden itibaren başlardı incir ağacının altındaki saltanatımız ve en keyif aldığımız anlar."
Şafağa yakın horozun peş peşe ötmeye başlamasıyla kalkardı yatağından elini yüzünü yıkayıp kuruladıktan sonra bakır leğeni tıngırdatmadan alır, beti bereketi kaçmasın diye de besmele çekerek binbir dua ile un çuvalının bağını çözüp uygun bir yere yerleştirdiği leğene unu doldurup evin biraz aşağısında kalan incir ağacının altına inerdi.
Oraya daha önceden istiflenmiş çalı çırpının yanısıra ekmek sacının altında yakılacak odunlardan da alıp, taşlarla etrafı derme çatma çevrilmiş ocağı yakar ışığında yine soğuması için ayazda beklettiği suyu da hazır eder ve hamur yoğurmaya başlardı.
Tüm bu hazırlıklara kahvaltılıklar da ekler, mavi renkli emaye çaydanlığı ocaktan geri çektiği kömürün üstüne devrilmeyecek şekile yerleştirir ve ev ahalisi kalkmadan tüm hazırlıklarını tamamlardı.
Bizler de bu ritüeli uzaktan seyretmeyi bırakıp, yavaş yavaş ocaktaki ateşin aydınlattığı incir ağacının altına doluşurduk.
Asıl şenlik işte o andan itibaren başlardı, kimimiz annemin açtığı yufkaları pişirir, kimimiz sofrayı hazırlar elbirliğiyle güneşin ilk ışıklarında kahvaltıya oturmuş olurduk.
Evde imal edilmiş zeytinyağıyla ovulmuş ve ufalanmış bazlama ile kavrulmuş soğan ve çökelek karışımı harçtan yapılan bir tepsi dolusu sıkma kapanın elinde kalırdı. Ne mutlu, ne iştahlı ve ne kadar sağlıklıydık.
Şimdi düşünüyorum da, bütün bunları ben de yapıyorum az çok, biliyorum benim çocuklarım da aynı keyfi alıyorlar ama ben... Ben neden o günlerdeki o güzel lezzet ve kokuyu alamıyorum, çaydanlıktaki çay hep kalıyor, oysa yetmezdi bize baba evinde demlediğimiz çay, bu sebeple demliği ikiye çıkarmıştık da anca çözmüştük bu sorunu.
Ah annem, şimdi her cuma günü mezarının başındayım, fatihanı eksik etmiyorum ama ben seni ne çok özlüyorum bir bilsen. Velhasıl hiç bir şeyin tadı yok sen olmayınca.
Meğer tadımız da tuzumuz da senmişsin...Aslında yufka ekmek kokusu da senmişsin, kaynatırken arada bir de olsa ocağa taşan yanık süt kokusu bile senmişsin...Yuva kokusu, her şey, her şey...Kına kokusu, sabun kokusu...
Allahın en büyük lütfuymuşsun meğer.
26 haziran 2021
YORUMLAR
haticeak
Çok teşekkürler...
Değerli Şairimiz Kalemine yüreğine sağlık.
Anadolu esintisi Anaların mis kokulu yürekleri
İvedilikle el birliği ile yapılan Keşşik (karşılıksız ödünç) yapılan işler.
Kalmadı malisef ne eski adetler ne eski gelenek görenekler ne de o muazzam kültür.
HER GEÇEN YIL BİR ÖNCEKİNİ ARATIYOR
Gelenek görenek kültününü yaşatanlar Selâm olsun.
Bayramınızı en kalbi duygularla kutlarım.
Yüce Hâkk sevdiklerinle tekrarını nasip eylesin.
______________________ Selam ve Duâ ile.
edebiyata küsmemeniz isabet olmuş...
biz o günleri bize verilen emekler yüzünden unutmuyoruz. şu an emeği veren sizsiniz, çocuklarınız da bugünleri ilerde aynı tat ve kokuyla anlatacak.
unutmayın o çaydan, o tadı kendi emeğinizin kokusunu alamadığınız için alamıyorsunuz.
insana kendi teri kokmazmış...
Kızım ona kağıt ekmek derdi küçükken :))
O ekmek bizim çocukluğumuz , bereketli sofralarımızdı.
Allah rahmet etsin annenize , çok güzel bir yazıydı .
Sevgimle.
haticeak
Güzel bir benzetme yapmış, kızınıza sevgilerimi gönderiyorum.
Annelerimiz babalarımız eskiler, eski zamanda ki çocukluk yıllarımız. Paylaşmayı seven paylaştıkça cogalacagina inanılan bir yaşam felsefesi asla unutulmaz. Şimdi bir kaç beton yığını arasında sıkışmış birbirinden bi haber insanlar komşuluk yok paylaşmak yok hicbirseyin tadı yok.
Biraz klişe artık ama doğru olan bu söyleyecek bir söz yok.
Yazı güzeldi anıları canlandırdı tebrik ederim