- 313 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜMÜNÜN 51. YILINDA ORHAN KEMAL
Orhan Kemal’i ölümünün 51. yıl dönümünde, kararlı bir tutumla savunduğu antiemperyalizm ve halkçılık değerleriyle anıyoruz. Bugün edebiyat dünyamızda ve aydınlarımızın bilincinde büyük ölçüde aşınmaya uğramış olan bu değerler, mazlum ülke ve ulus bilincidir. Ulusuna ve halkına, giderek insana ve insanlığa yabancılaşmaya karşı alınan tavırdır.
Orhan Kemal, Türkiye’nin ’’Küçük Amerika olma’’sürecinde adım adım aşındırılan, son otuz yıl içinde ise, aydınlarımızın, sanatçılarımızın beyninden adeta silinen bu bilinç ve değerlere sonuna kadar bağlıdır.
2 Haziran 1970’de kaybettiğimiz Orhan Kemal, yazılarında ve konuşmalarında, halka ilişkin tutumunu’’aydınlık gerçekçilik’’ olarak adlandırır. Orhan Kemal’in düşün ve bilinç dünyasında, dünyada ve Türkiye’de egemen olan adaletsiz, güçlüden yana ve insanın özüne yabancı sistem;bu sistemin ezdiği, cahil ve kaba bıraktığı, kenarlara fırlattığı insanlar ve daha güzel bir dünya özlemi, bu uğurdaki mücadeleler gerçekliklerini, sanatın, edebiyatın konusu olan insan gerçekliğinin temeline koymaktır:
’’...Halbuki ben içinde yaşadığımız toplum düzensizliğinin bilincine varan, varmakla da kalmayıp bu düzensizliğin ortadan kalkması için savaşacak insanları bol bol işlemekten yanayım.Ben bütün dünya halkları gibi, benim yer yer cahil, yer yer görgüsüz, çokluk feci şekilde aldatılmış, çıkarının nerede olduğu bilincine varamamış, ama anlatıldığı zaman doğru yola geliveren insanlarımızdan örnekler almaktan yanayım. Buna,’’aydınlık gerçekçilik’’ diyorum, Delileri, budalaları, hastaları anlatmaktan ne çıkacak?Hele bütün bunların toplum düzensizliğinden geldiğini olsun belirtmeyen, belirtmeyince de halkına hemen ana avrat sövenlerden...’’
Orhan Kemal’in, yüz elli yıldır düşün ve sanat dünyamızı meşgul eden Batı, Batılılaşma, Batıcılık konuları ile ilgili düşünceleri.’’Önemli Not’’ adı ile yayımlanan kitabında toplanmış düşün, sanat yazılarında yer almaktadır. Bu yazılarında çok açık ve kararlı bir şekilde belirtmektedir ki, sanatçıların ve yapıtlarının Batı’nın beğeni ölçülerine göre değerlendirilmesine karşıdır. Batı’nın hoşuna gitme tutum ve çabalarına, Batı’ya yaranmak isteyenlere kızar.Emperyalist Batı’nın ’’siparişlerine göre’’imal edilmiş sanat ürünlerine hoş bakmaz. ’’Hangi Batı?’ başlıklı yazısında, 40 yıl öncesinden, bugünün Orhan Pamuklarını görmüş gibidir ve onlara net tavır almıştır:
’’...Batı’nın fikrini almak,Batı’nın lehine kavuşmak, çeşitli Batı dillerine çevrilip bir çeşit, ’’Ben bu ulusun Batıca en çok beğenilen kişisiyim’’diye kendini üstün yaratık saymak gururlanmak, üst insan numaraları yapmak ya da zaten yapmakta olduğu bu numaralara Batı’yı tanık göstermek, oldum olası Batı hayranı memleketlerin sanatçılarının tutkusudur. Ben bu tutumu da, bu hayranlığı da alçalma sayarım.’’
’’Has sanatçı ne yurdu, ne de dünyası üzerine kötülük düşünemez...Has sanatçı satın alınamaz...Onu satın alabilecek ne para, ne pul ne mevki, ne şöhret vardır...’’
Orhan Kemal, kozmopolit, ulusal kökleri olmayan sanatın evrensel olamayacağı konusunda net bir tutuma sahiptir:
’’Ulusal sanat bir milletin milli, mahalli renklerini, havasını veren sanat demektir. Her milletin kendine özgü, öteki milletlerden ayrı havası vardır. Ulusal sanat, bu ayrı, bu kendine özgü havayı temsil edebilen sanattır. Ulusal olmadıkça evrensel olunabilineceğini ise, hiç düşünmüyorum’’
Orhan Kemal sosyalist bir edebiyatçımızdır. Bunu herkes bilir ve kendisi de sık sık dile getirmiştir. Sosyalist olduğu içinde, Atatürk ve Atatürkçülük konusunda çok net doğru ve sağlam bir tutuma sahiptir. Atatürk için ’’büyük insan’’der;’’Atatürkçülük emperyalizmle savaşmaktır’’der. Yaşamı boyunca en yakın ve candan arkadaşı, dostu olmuş Fikret Otyam’a 1960’larda yazdığı bir mektupta şöyle der:
’’Ata’nın Taksim’deki anıtında Orhan Kemal olarak nöbet bekleyip beklemeyeceğim soruldu...Tereddütsüz kabul ettim. Ne demek o? Elbette. Koca Atatürk o...Türkleri ’millet’ olarak derleyip toparlayan büyük insan!...’’
’’...Yurtseverlik, yurduna yabancı çizmeleri sokmamaktı. Atatürkçülük de, yurdumuza girmek isteyen emperyalizmle savaşmak ve onu yenmekti.Şimdi bakıyorum da, Atatürk’ün savaşarak, bu milletin kanıyla yazdığı yurtseverlik’e pek
aldırış eden yok,ya da bazı çevrelerde hiç yok’’
Orhan Kemal’in dün ’’aldırış eden yok’’ diye hayıflandığı Atatürkçülük ve yurtseverliğe, bugün bırakalım ’’aldırış edilmemeyi’’, Küreselleşme ve BOB’un çocuklarınca küfrediliyor. Bu da, Türkiye’nin ’’Küçük Amerika olma’’ sürecinde aldığı mesafenin başka bir göstergesi oluyor. Ama, sonunda Orhan Kemallerin ABD ve AB muhiplerine galip geleceği kesindir. Öleli 51 yıl da olsa, Orhan Kemal, düşünce ve yapıtlarının bütün diriliği, canlılığı, gerçekçiliği ve devrimciliği ile Türk halkına yok göstermeye devam ediyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.