KIZILDERE VE SABAHATTİN ALİ

• 15 Haziran 2021 Salı 16:30:57

Günlerce, gecelerce süren yağmurdan sonra bir sabah uyandım ki, dinmiş bütün fırtınalar, Yağmurlar, şimşeklerini toplayıp gitmiş bulutların. ’’Dağlarına bahar gelmiş memleketimin’’.

Sanki birdenbire oldu bu...İçten içe biriken cerahat patladı da öyle çiçek açtı şeftali ağaçları. Bademler yeşillendi bir anda, katmerli güller yapraklandı. İki dirhem bir çekirdek giyindi bütün asmalar.

Tam 30 Mart sabahı patladı tomurcuklar. Akşama doğru ise iyice çıldırdı doğa...

30 Mart Kızıldere’nin yıl dönümüydü, .1972’nin 30 Mart’ında Denizlerin idamını önlemek için Nato’ya bağlı Ünye Radar Üssü’nde görevli üç İngiliz mühendisi kaçıran Mahir Çayan ve arkadaşları Niksar’ın Kızıldere köyünde öldürüldüler.

O günler için yakılan bir ağıt var. ’’Kızıldere ’’ağıtı’’.Yıllardır bildiği gerçekte direnen direnen bu türkü o çatışmadan sağ kurtulmuş bir tanık;

’’Kızıldere kızıldere
On yerinde yara bere’’...

Yazıma öldürülen genç fidanlarla başlamıştım. Yine genç yaşında katledilen güzel insan Sabahattin Ali ile bitireyim:

’’Kuyucaklı Yusuf’’, ’’Kürk Mantolu Madonna’’, ’’ve ’’İçimizdeki Şeytan’’ adlı romanlar ile’’Kağnı’’, ’’Ses’’ gibi öykülerin yazarı.’’Aldırma Gönül’’, ’’Benim meskenim dağlardır’’’’Ben gene sana vurgunum’’gibi şarkıların şairi.

25 Şubat 1907’de, bugün Bulgaristan sınırları içindeki Gümilcine’ye bağlı Eğri dere’de doğdu. 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgarıstan sınırında öldürüldü. Edebiyatımızın ele avuca sığmaz yazarlarından biri olarak nitelendi. Onu ’’bizim Dostoyevskimiz’’ olarak niteleyenler de oldu. Nazım Hikmet ile Yurt ve Dünya dergisinde, Aziz Nesin ile Marko Paşa’da çalıştı. Bu dergideki yazılarından dolayı yargılandı, mahkum oldu. Hazin sonu, düzen karşıtı edebiyatımızda adıyla anılan bir fobiye de yol açtı. Gizlice yurt dışına çıkmak isterken anlaştığı kimseler tarafından ele verildi. Yaygın kanı işkence de öldürülüp Bulgaristan sınırında ormana bırakıldığı yolunda Ölümüyle ilgili belgeler imha edildiği için gerçek katilleri hala gizli. Bu cinayet aydınlatıldığında aydın tarihimizin önemli bir kısmı da aydınlığa kavuşacak.