- 426 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MELEKLER EVİ
MELEKLER EVİ
Türü: Roman, 150 sayfa. Geçtiği yerler: İstanbul, Bursa, Trabzon. Konu: Kadınlara yapılan zulümlere karşı koymak. Yazarı: Nermin Güday Kaçar
Elime aldığım romanların konusu, yazım üslubu kadar, başlığı da çok dikkatimi çekmiştir. “ Melekler Evi” İlk anda böyle bir şey olur mu canım, meleklerin de evi varmıymış diyesim geldi. Hani Allah’ın evi olarak camilerin gösterilmesini yadırgadığım gibi. Kendi kendime taştan, tuğladan, sazdan, kagirden, mermerden yapılan gök kubbeli ibadethanelerin nasıl olur da Allah’ın evi olduğuna, diye. Oysa vicdanlarımızda yarattığımız güç değil mi. Tabi bunları uzmanların ağzından dinlemekte fayda var. Neyse Nermin Güday Kaçar’ın romanını evirdim, çevirdim, arka kapaktaki yazıya şöyle bir göz gezdirdim. Bir taraftan uhrevi konulara ağırlıklı bir roman mı acaba diye aklımdan geçirmiyor değilim. Her ne olursa olsun., yazar bir eserini yazarken gece demeden gündüz demeden, uykusuz kalarak nasıl emek verip çıkardıysa biz okuyucuların şikayetçi olmadan eserlerini alarak onlara katkıda bulunmamız ve de okumamız gerekli diye düşünmüşümdür her zaman.
Romanın içine dalınca ne meleklerin evi kaldı aklımda ne de Allah3ın evi kavramları. Romanı okuyup bitirdiğimde şöyle geriye yaslanıp kendi kendime dedim ki helal olsun kitabın yazarı Nermin Güday KAÇAR’ a. Gerçekten yazdığı romanın adına “Melekler Evi “koymakla isabetli bir karar vermiş, dedim.
Şimdi fazla derinlere gitmeden az buçuk ip uçları vererek romanın konusuna şöyle kenarından ucundan değinerek özetleyecek olayım ki heyecanınız hafiflesin.
Mekan : İstanbul. Hasan adında yaşlı bir avukatın bürosunda avukatlık yapmakta olan Aysu Kara. Aynı zamanda baş karakter. Zamanında Trabzon’ da daha çocuk iken tarla yüzünden babası öldürülmüş, annesinin oralardan kaçıp Bursa’ya yerleşmesiyle hayatını burada devam ettirmişler. Sıkıntılar içerisinde geçen çocukluğun, gençliğinin ardından zar zor hukuk fakültesini bitirerek avukat olarak hayata atılması. Memleketin hali malûm. Ayda kırka yakın kadın cinayete kurban gitmekte. Kadınlar kasaptaki et gibi sokak ortasında delik deşik edilmekte. Kadınların mağduriyetleri tavan yapmış durumda. Buna bir dur diyen yok. Katiller, ipe sapa gelmez indirimlerden yararlanarak dışarıya çıkmakta. Velhasıl kadın- erkek zıtlaşmasında hep erkekler haklı konumda, kadınlar ise haksız. Tabi geride mağdur olan çok önemli birileri daha var ki ömürlerinin sonuna kadar dünyaları kapkaranlık olan çocuklar.
Birgün kocasının saldırısından kaçıp kurtulmak isteyen Melike adında bir kadın, Zümrüt isminde küçük kızıyla soluğu Aysu Kara’nın bürosunda soluğu alırlar. Olaylar, kocasının öldürme tehditlerinden kaçan Melike’nin kocasından boşanma isteğini avukat Aysu Kara’ ya bildirmesiyle başlar. Aysu KARA, küçük kız Zümrüt’ün geleceğini düşünerek boşanma dava dosyasını alır ve bundan sonra başlayacak olan gelişmelere, zorluklara göğüs gererek romanın akışı trajik şekilde devam eder.
Aysu Kara, olayları metanetle çözmeye çalışırken kendisini adeta mağdur olan kadınlara adamıştır. Melekler Evi denmesi de işte burada anlatacaklarıma bir nokta koyayım, gerisini siz okuyuculara bırakayım ki neden MELEKLER EVİ aldığını romanın sonunda öğrenmiş olasınız.
A. SARIKAYA
YORUMLAR
Bilirim huyunu.
Roman özeti çıkarmayı çok seversin.
Nermin Güday Kaçar Romanın yazarı.
Sen ru be ru tanıdın. Ben de gıyaben.
Ne hanım, ne saygılı, ne alçak gönüllü bir kardeşimizdir O.
Azimlidir de.
Bu Defterden, yazılarından tanımıştım Onu.
Şimdi Defterde göremiyoruz.
Haklı da, çok meşguldür kardeşimiz.
Kolay mı roman yazmak, bastırmak.
Helal olsun sana Nermin. Kırk bin kere MAŞALLAH.
Nermin; seni tebrik ediyor nice romanlara diyorum.
Ayhan; senin de vefalı gözlerinden öpüyorum.
Kadir kıymet bilen kardeşim benim...