- 385 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GELENEKLER YAŞATILMALI MI
Sosyal hayata yön veren gelenek ve kültürlerin kökleri bir geçmişe dayanıyor. Birçoğu maalesef kayboldu veya etkisini yitirdi kalanlar da modern çağa direniyorlar.
Gelin, gelenekleri Güzel olmayan gelenekler ve Güzel olan gelenekler diye ikiye ayıralım.
Başlık parası, güzel olmayan bir geleneğimizdi. Damadın ailesi tarafından evlenmek üzere olduğu kadının ailesine ödediği bir bedeldi. Birçok yerde terk edildi, eğer halen kaldıysa, bir an evvel terk edilmelidir.
Kızlara mirastan payın verilmemesi de kanayan bir yaraydı. Günümüzde bu konuda da hayli ilerleme olmuştur. Hedef, bütün kızların erkekler gibi mirastan pay almalarıdır. Hukukun gereği de budur. Kız çocukların okutulmaması da çok acıydı. Şükrolsun günümüzde bu konuda da büyük mesafe alındı. Kız-erkek birlikte ilim yolculuğundadırlar.
Ramazan davulculuğu da her Ramazanda tartışmalara sebebiyet veren bir geleneğimizdir. Günümüzde her evde ve herkeste saatin olması davula ihtiyaç bırakmamıştır. Gelenektir, yaşatılsın diyorsak, sembolik olarak Ramazanın bir başında, bir ortasında, bir de sonunda çalınabilir. Günümüz insanı, sabah işine gidiyor veya evinde çocuk uyutuyor olabilir. Her gece defalarca ve her kapıda davul çalınması insanlarda rahatsızlığa yol açmaktadır.
Güzel geleneklere göz atalım şimdi de ne dersiniz?
Ramazan ayına has, Zimem Defteri geleneği vardır. Zimem, borç anlamına gelmektedir. Zimem defteri de bu borçların yazılı hale geldiği defter anlamına gelmektedir. Burada amaç hayırseverlerin Ramazan ayında esnaftan zimem denilen veresiye defterini satın almasıyla borçlarını ödeyemeyen vatandaşlara bu şekilde yardımcı olmaktır. Günümüzde veresiye defterinin de yerinde yelllerin estiği gibi zimemin de varlığı bir meraktır.
Köylerimizde imece geleneğimiz vardır. Birçok kişinin toplanıp elbirliğiyle bir kişinin çayırını biçmek, mısırını, fındığını toplamak, odununu getirmek gibi günlük ihtiyaçlarının karşılıklı yardımlaşma yoluyla giderilmesidir. Bu geleneğimiz de ne yazık yok olmaktadır.
Cenaze evinde üç gün aş- ekmek pişmezdi. Bu ihtiyacı gidermek için komşular tarafından cenaze evlerine eskiden yemek götürülürdü. Ne yazık ki günümüzde cenaze sahipleri taziyeye gelen misafirlere yemek ikram etmek gibi bir külfetin altına girmektedirler. Kaldı ki eskiden komşuda cenaze olduğunda, acılarını paylaşmak adına üç gün radyo-televizyon açılmazdı.
Bir de bizim köyümüze has olan kurban geleneği var. Son yıllarda ulusal basında sık sık köyümüz Yanıklı, bu güzel geleneğiyle adını duyurmaktadır. Şöyle ki, köyde kurban kesenler, kurban etinin üçte birini harmana bırakıp, harmanda biriken etlerin kurban kesemeyenlere pay edip, bayramda herkesin evine eti ulaştırmaktayız. Ve kimin eti kime gitti, bilinmemektedir. Bu uygulamanın değil Türkiye’de dünyada bile tek örnek olduğu bilinmektedir. Bu geleneğin de yaşatılması yegane arzumuzdur.
Görüşüm, güzel olan geleneklerin yaşatılıp, güzel olmayanların terk edilmesidir.
Nisan 2021 Sakarya
Muhammet AVCI
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.