- 304 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
BİR MAYISIN GÖLGESİNDE
Pandemi devam etse de, etmese de; dünyayı, insanlığı, devletleri ve ülkeleri bekleyen en büyük tehlikelerden biri işsizlik ve istihdam olacaktır. Söz meclisten dışarı, bizde bir atalar sözü vardır; "Aç it fırın yıkar!" diye. Buradan hareketle dünyayı bekleyen en büyük kaoslardan biri de buradan doğacaktır. Çünkü bugün herhangi bir alanda ve sahada istihdam oluşturmak dün kadar ne mümkün ne de dün kadar kolay ve ucuzdur. Üstelik bu durum dünyanın maddi varlığını elinde bulunduran güçlerin işine gelen bir durum da değildir. Onlar en az iş gücüyle, en çok kazanma peşinde olacaklardır, bu işsizlik krizi dolayısıyla bu tutumlarında dahada kıskanç davranacaklardır. Bu olumsuzluk kitlelere doğrudan yansıyacak ve kitlelerin de normalin ve halin daha üzerinde hırçınlaşmalarına, kaosa, ilerisinde de önü alınamaz terör olaylarına neden olacaktır. Zaten bütün dünya ölçeğinde meriyette-uygulamada olan korkunç bir adaletsizlik, paylaşım ve bölüşümde dengesizlik; işsizlik ve çaresizlik bulunmaktadır. Bu durum katlanarak devam edecektir, çünkü dünyanın gidişatı, teknolojinin gelişmesi ve kıt kaynaklar; iş üretimini ve istihdamı doğal olarak sınırlandırmaktadır. Yakın geçmişteki öngörüler, istihdamı hizmetler sektörünün çözeceğini öngörüyordu. Bunun sanıldığı kadar başarılı olmadığı görüldü. Gerek tarımda, gerek sanayide; istihdam artışından çok daha fazla giderek daralma olacağı kaçınılmaz. Hizmetler sektörü belli bir kapasiteyi ancak karşılayabilecek durumdadır hangi tedbiri alırsanız alın. Devletlerin kamu adına kullanacağı memur ve işçi sayısını da bir dereceye kadar zorlarsınız ve onun da ötesi olmaz. Hangi hesabı yaparsanız yapın iş gücü ve istihdamın dışında çok büyük ve korkunç bir kitle açığa çıkacaktır. Bu açığa çıkacak olan kitleleri ne ile teskin edeceksiniz? Bütün imkanlarınızı kullandığınızı var sayarak bir yere kadar başarılı olunacağını düşünsek bile, bu açığa çıkan kitleleri çalışmasalar bile doyurup, devşirmek durumunda kalınacaktır. Ne yapa bilirsiniz? Dünyada halen uygulaması da olan, bir miktar işsizlik ücreti ödemek çözümlerden biridir. İşsizlik ücreti ödemeniz içinde çok sağlam sosyal kurumlara sahip olmanız gerekecektir. Dünyanın bir çok yerinde bugün bile kısmi işsizlik ödeneklerini karşılayamayan yapılar bunun altından nasıl kalkacaktır ve nereye kadar? Pandemi ve ya bu zararlı süreçlerin tamamı geçse bile dünyayı, devletleri ve ülkeleri bekleyen en büyük tehlike olarak işsizlik ve istihdam büyük bir problem olarak kalmaya devam edecek, gün gelecek sürdürülemeyecek noktaya varacaktır. Acilen yapılması ve düşünülmesi gereken en önemli konu budur.
Bu durum yeni başlamış bir şey değil, ama, gittikçe çok fazla derinleşecek bir durumdur. Çünkü meslek kavramları altüst olalı çok oldu. Teknolojinin süratle gelişmesi, tarımda makinalaşma bir çok sektörün artık insan tutmasını engelliyor. Bir fabrika açıp binlerce insanı istihdam etme devri geçeli çok oldu. Hizmetler sektörü de bekleneni tam olarak vermedi. İşsizlik anlamında dünyada da, bizde de ciddi bir daralma söz konusu oldu, bu gittikçe de şiddetlenecek.
Benim bir baba, bir ebeveyn olarak bir hedefim vardı. Dört yavrumun dördüne de iyi bir üniversite okutmak, okumuş birer birey olarak da istihtam etmelerini sağlamak. Her şey tam istediğim gibi olmasa da dört çocuğuma da tek maaşımla birer üniversite okuttum. Yani bir baba ve birey olarak görevimi imkanlar el verdiğince en üst seviyede yapmaya çalıştım. Ben kıt imkanlarımla görevimi yaptım ama devlet görevini yerine tam olarak getirememiş oldu ki, çocuklar çalışma hayatına hep çapraz düşmek zorunda kaldılar ve hiç ilgileri olmayan, olmayacak olan işleri iş edindiler. İşleri var ya daha ne istiyorsun! da diyenler olabilir ama iş gerçekte öyle değildir. Kendi işinde istihdam edilmeyen hiçbir insan işinde mutlu ve verimli olamaz. Bu anlamda benim çocuklarımdan zerre miktarı endişem yok ama neden böyle olsun ki?
Ben çocuklarım üzerinden işi anlaşılır kılmak için bahsettim ama ülkenin tamamında bir istatistik yapın, işini seven çok az insana rastlarsınız. Bunun nedeni bu çapraz düşüşlerdir, ne ummuştuk ne bulduk! Gelinen nokta artık umduğunu da, ummadığını da bulamama noktasıdır ve ne yazık ki, yapılacak da çok az şey vardır. Bu anlamda şu an her hangi bir çaba görmediğimi de belirtmeliyim. Okumuş işsizlerimiz artık her meslekte çığ gibi büyümektedir. Topluma moral değer olması gereken bu kitlelerin hali ne olur bilinmez ama çözülmesi gereken en önemli mesele olarak durmaktadır.
Hayrettin YAZICI
YORUMLAR
SÖMÜRÜ VE 1 MAYIS
Beşerî düzenlerde en belirgin olan şey, tahakküm ettikleri ve sömürdükleri toplumu kendilerine tamamen bağımlı kılmaktır. Bunun için kendilerine bir hedef belirlerler ve bu hedef doğrultusunda da bütün siyasetlerini ve stratejilerini bina ederler.
Siyasî bir gücün, pek çok şeyden habersiz olan toplumlar üzerinde egemenlik kurma düşüncelerinden teşekkül eden anlayışa emperyalizm dendiğine göre, bu zihniyetin kıskacına düşen insanları Allah muhafaza eylesin!
"İnsan midesinin kuludur!" (Karl Maks) zihniyeti doğrultusunda yönlendirilmek istenen insanlar, 1 Mayıs'larla avutulurlar!
Bir lokma ekmeğe tâlim ettirilen insanları midelerine bağlayan materyalist zihniyet, 1 Mayıs'ı evirip-çevirip, sanki böyle bir günü yâd etmekle, köle durumundaki insanlara çok şeyler vereceklermiş gibi bir hava estirirler.
İşte bu durum, insanı köleleştirmekten başka bir işe yaramamakta ve böylece beşerî düzenler hayat bulmaktadırlar.
Bu itibarla sömürü ile 1 Mayıs'ı aynı kefeye koymak durumundayız!