- 446 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Boş, beleş adamların aşkları...(RAKİBE HANIM) devamı
Herkes o gün güne gelen yazımdaki; Rakibe hanımın medeni halinde ki gelişmelerinin devam edip etmediği konusunda gerek tel, gerek, sosyal medyada yazarak fikirlerini beyan ettiler.
Tabi ki bizde Rakibe hanım olaylarının birebir benzeri olan kahramanların sonu gelmez ve yazarken kalem elimize yapışmaz bi koşu oturur seve seve yazarız elbet ki! o aşkları yeter ki! Okuyucunun devamını öğrenme talebi gelsin öyle değil mi?.
Ah! Ergenliğini bir türlü bitiremeyen adam ve kadın ile bu aşkta iplerin kimin elinde olduğu önemli; bizim üç saç ayağı aşklarımız iki göz bir oda kalpleri darmaduman bir vaziyetler.
Çünkü, üçüncü kadın eyle her şey çıt kırıldım ki! ; bu ihanetin bir parçası oluşunu duyar duymaz da tasını tarağını topladığı gibi, baba ocağına kapaklanmış. Yöresel tabirle yeni kısmetlerini beklemeye geride bıraktıklarının üzerine bir bardak su içmekte fayda olduğuna karar vermiş.
fakat! Zaman zaman da yedi ceddini sağlam küfürler ediveriyor Rakibe nin o gül yârine de…
Biz üçü bir arada kadınlarımızdan iki numarayı devre dışı bırakan Rakibe Hanım karakteri Kerim ağa ya! Ve mal oğlana talimatlar yağdırmaya başlamış vay vay duman tutmaya beni ahlaki değerlerin ne kadar yerlerde süründüğünü unutmuşlar
Ve İlk icraattı Sosyal medyaya garip, Gülistan, nın eşi ile birlikte çekilmiş resim’ini koydurtur."yuvayı yapan dişi kuş" değil Rakibe kuş olarak değiştire bilirsiniz de
Kısaca bu karşısındaki kişiyi avuç dolusu arpa ile yemleme tekniği: yani bir nevi içinde bulundukları toplumun değer yargılarını ve kısaca çirkinliklerin üstünü kamufle etmenin cesaretidir.
Kadının kadına düşmanlığı modern olarak yerine sende sev; bacı bende seveyim ne var yani! Tükenen mal mıdır bu adam? Mantığı hakim kısaca...
aşkta günah keçisi üç beş kadın olunca insan taraf tutmayı da beceremiyor. Her şey tepe taklak bir kukla gibi dağılan dağılanı ile kalır...mı?
Kadınların kendilerini küçük düşürdükleri yer ve zaman tarih aynı olmasa da konu aynı yola çıkar.
Kendimin de şahit olduğum size bir örnek vereyim.
Benim çocukluğumda. Bize evi yakın olan ve hovarda. bir Sabır hatun vardı. İlk bakışta kadın çok güzel olmasa da şuh bakışlı " gülüşünü sevdiğim" ince ince kahkahalar atardı. Bu kahkahalar da hoşlandığı bir erkek karşısın da varsa oy oy! aynen çiftleşme mevsimine girmiş kedi gibi miyavlaya mivalaya yakınlaşmaya kadar giderdi.
Her ne kadar saçları ağırsa da yüzünde tek bir mimik bedeli kırışıklığının olması ve kaymak gibi bir cildi de vardı.yüzü bal dök yala kadının.
Yaklaşık yalan olmasın Sabır hatun: tahminen fazlası var ;azı yok ora burayı eksilt yaşı atmışın üzeri idi. sevilecek yaşta mı? Desem yoksa teneşir paklar yaşta mı? Desem. Ben de şaşardım ne diyeceğimi.
Bizim ev mahallenin en üst evleri ve dağlar ile kardeştik biz herkesi tepeden izliyorduk mahalle içinde olup, biteni her seste çok gür gelirdi bizim oturduğumuz eve…
Böyle sıradan bir gündü akşam serinliğinin verdiği güzellikle annemle bahçe içi uğraşlar veriyorduk viiiiiiiiiş!"evim ocağım kül oldu, yetişin komşular "diye ince bir çığlık sesi kulağımızın dibinde patladı sanki.
Hayretle anamla bakıştık yerimizde adette donduk; ne ola ki diye ben bir koşu bahçeden dışarı attım kendim. Bizim hovarda Sabır sultanın eşi Necati amca rahmetli olmuştu…
İşte en kötüsü o adamın ölmesi günler aylar derken. Kadının yası bitti çiçekli güllü elbiselerini giymeye başladı. Anam da dâhil olmak üzere herkes herifini Sabır hatundan kollar bir o kadar gözler oldu.
.
Hani derler ya "adın çıkacağına gözün çıka" sözünün tam söylediği yerdeyiz ve kadın ne yapsa söz oluyor. Kimle konuşsa söz oluyordu. Göze battığını anlayınca kurnaz davranıp, başka mahallerden sevişmek için destek ekibi getirirdi.
Bütün komşular olarak onun o çirkin ilişkilerinin istemden birer şahidi olmuştuk. Görünen köy kılavuz istemez türündeydi. Kapısına hemen hemen her gece dayanırdı kaytan bıyıklı amcalar keza görmediğime inanmam ama millet bu kadının rahatlığın nefis cazgırlığından bıkıp, usanmıştı işin içinde nasıl çıkacağız diyerekten kara kara düşünmeye başlamışlardı.
Hayatımda çarpık ve beynin insanların yaşadıklarından şimdi anlatacağım olaydan iyi ders çıkarmışımdır
Konuyu faz-la uzatmayayım Bizim memlekette kültür olarak her perşembe de dul yetim ihtiyaç sahiplerine lokma verilir. Lokma derken evinde o gün ne pişirse kalben paylaşılırdı. Yemekleri tabaklara koyup o ihtiyaç sahibinin evine bırakılırdı. Ölülerin hayrına kaza beladan korunmak gibi düşünün siz tabi o gelenek bende halen devam eder…Allah ne verdiyse...
Anam da o günlerden biriydi. Tabaklara doldurdu. Bir ihtiyaç sahibine götürmem için tepsiyi elime verdi. Yemekleri döke saça o bırakacağım eve doğru yöneldim. Gittim ki kapı duvar kimsecikler yok sanırım bir yere misafirliğe gitmişler ve tekrar geri dönüş yoluna düştüm ki.
Birden Sabır hatunun kapı eşiğinde tek başına oturmuş ağladığını gördüm aaaaay içim koptu. Onun kimsesizliği kadın oluşu aklıma geldi; ve bende bu durumda ola bilirdim.derken kafam da bir Dünya dolusu soru duygularım tavan yani.
Hiç düşünmeden yanına gittim tepside ki yemekleri falan aileye götürdüğümü onlarında ev de olmadığını bu yemeği sana bıraka bilir miyim? Deyince… Kadın çok şaşırdı tabi ki hak lokmasıdır geri çevrilir mi: dedi.
Eşikten hafif kendini toparlayıp bana bir zahmet mutfak tezgâhına bırakmamı söyledi. Ve içeri girdim uuuuuu! Evin içi loş ağır naftalin kokusu sanırım ben gelmeden yemiş olmalı mis gibi karpuz kokusu sinmişti evin mutfağına laf aramızda severim karpuzu tamda mevsimi.
Evi bir oda salon ve mutfaktan oluşuyordu. Yemeği tezgâha indirdim dış kapıya doğru yöneldim ki! gözlerim evin içinde ne var ne yok bir taramaya başladı.Ne olacak işte merak hepimizde bu özellik var yani..
Her neyse odaların ise tek tek kapısı açıktı; ilk gördüklerim beni şok etti. İplerin üzerinde yüzlerce çiçekli etek elbise asılmıştı. Bu nasıl bir mantık neden bu etek elbiseler böyle ipler dizilmişti sebebi nedir?
Kadın çok güzel kat kat dizmiş işin garibi odanın tam duvarında kocaman bir elbise dolabı da vardı. Onun da kapısı yarı açık yine hepisi elbise etekler asıl tüllü güllü…
Şoktayım ne soracağım bilmiyorum. Ne sorabilirdim ki kadının özel hayatı bu ne nedir diye kadın da bir kelime etmedi; ben etmeyince. Onun anlatacak bir şeyi olmadığını düşündüm. Bana ne dedim.
Bu arada sere serpile evin yolunu tutum ve Anam bahçe duvarının kenarına dizilen ağaç kütüklerinin sırtını dayamış beni bekliyorken buldum. Akşam yemeğimizi yiyelim diye .
Fakat yüzü gözü salık görünce beni kötü bir şeyle karşılaştığımı his etti ve Kürtçe "cıbuuuu keçe! "dedi. Rengim bembeyaz sersemlemişim. Sonra anlatırım deyip kafamı gördüklerimin nedenlerini detaylandırmaya çalıştım.
Günler sonra anneme durumu anlatım annem akıl bir Anadolu kadındır. Dedi ki "o eteklerin sayısının bir bedeli vardır. Yavrucuğum Allah’ım bunu ne sana yaşatsın nede başkası yaşatsın"
Şunu demek istiyorum "her şeyin bir bedeli var yalnızlık bedava ".
Daha neler neleri yaşadı bu kadın bir gün Sabır hatun evde olmadığı bir gece evinde nedensizce büyük bir yangın çıktı. Dumanlara çığlıklar birbirine karıştı.
Mahalleli tarafından yangının Nedeni konusun da çok kehanetler duyduk.
efendim ,sevgililerinde birine randevu vermiş de
yâda evde olmayınca o evi ateşe vermişin mi ?sorasınız kendisi yaktığına kadar.
bana göre günahlarını da almayım ama Sabır hatun o mahalde bir an önce ));gitsin diye mahallenin kadınları yakmış olabilirdi.
Bizim konuda kocaman bir yangındı; ve buralardan çıkıp gitmeleri biraz zor . adetta mal oğlana kene gibi yapmışlar ve Rakibe nin kız kardeşi halen can baldızı, kızları ise bile bile adama cici kız olmaya devam ediyor. bu işin iki ucu bo...klu sevdalıkdan öteye gider ve sonra geri döner mi! bilmiyorum
Şu. bir gerçek bu beline kuvvet adamlıklara göre hayat seninle güzel ahlaki değerler ise gittikçe sıfırlanır. var olduğunu aç tavuk misali buğday ambarında dır.
O Rakibenin de yalnızlığının bir sahibi çıkmış ister etek biriktirir ;ister anı bunu karışmaya hakkımız olduğunu söylemeyiz de.
Lakin kadınlık iç güdüm beni rahat bırakmıyor bu konuda.
Çünkü Gülistan’nın eşini ve bile bile kendilerinin keyifleri için yalnızlığa çaresizliğe susuz getirilip götürülmesi ..çok acııııı!
Zayıf halkanın biri kopup gitti yaa! asıl o diğer halkının kopması an meselesi dir…:!!!
YORUMLAR
Konusu geniş bir yazı
Vıışşşşş :)
Anlatım arada yöresel dille olunca ilgimi çekti
Ne sahura hatunlar biter
Ne rakibe hatunlar
Ne de çok ilişkili adamlar
Kadın kadının düşmanımıdır bilemem
İnsanın ruhu bedeni Kendi kalesidir ve sevdiğine aittir.
Kişi duvarlarını yıkmaaz ise kimse ilk çatlaktan içeri sızmak istesede girdirmemek kişiye bağlıdır.
Kaleyi koruması lazımdır çünkü sahip lidir.
Yine ben suçu erkeğe bulurum
Annem derdi ki yaş altmış iş bitmiş
Sanırım günümüzdeki yiyecek içecekler den olsa gerek elllam
fingir fingir teyzeler tvde:))
Bu yazı çok yorum ister ama
daha fazla yazarsam şirazem kayacak gibi
Kaleminize sağlık olsun üstadım
Şadiye gürbüz(zaralıcan
aah birde her kadının harcı değildir .Ama ben şunu yaparım çıkıp giderim kadınlığımı harcayan adamın hayatında ve nokta !!…