- 242 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Faiz 23
Kolektif başlayan takasta üretilen her bir emeğe karşılık; bir başka şekilde kullanımı ve tüketimi yapılacak olan başka bir emek karşılığı ya da karşılıkları vardı.
Paradan önce altın gümüş vs. ile takas yapılıyordu. Kıymetli madenden önce de çiziklerle, mal kadar taş, im gibi eşleşicilerle köleci takaslar yapılıyordu.
Para bulununca paranın sayısal (niceliksel) özelliği üzerinde takas kolaylaştı. Yağcının. Yağ satın alacak kumaşçı kişiyi aramasına gerek kalmayacaktı. Konuyu derinleştirmeyeceğim.
Burada kolektif takas ile sömürerek kâr yapan, ticari kazanç elde eden köleci takasın arasındaki farkı vurgulayıp yeniden faize döneceğim.
Kolektif takasın İTTİFAKI içinde üreten her bir grubun kendi kullanım ve tüketimleri dışında karşı gruplar için kullanım ve tüketimi yapacak üretim gücü mal takasları vardı. Mala karşı mal üretiyordu.
Değiş tokuş yapmak için ihtiyaçtan fazla üretilen mal, grubun üretim gücüydü. Takasın yapılmasını grubun üretim gücü ortaya koyuyordu. Önce grubun üretim gücü MAL ortaya konuyor. Sonra da grup emek gücü bu mal farklı kullanım ve tüketim olacak başka grubun emek gücü mallarla trampaya girer.
Trampa edilen mallar grubun kendi kullanımına sokulup tüketilir. Yarın yeniden ve yeniden kullanım ve tüketimler için grubun üretim gücü üzerinde değiş tokuş yapmak için mal üreterek süreci çevrime sokacaktınız.
Takaslar mala karşı maldı. Üretilen MAL. Değişime sokulup tüketilen MAL. Ve ertesi gün yeniden üretilen MALDI. Köleci sistemin takasında satmak için mal vardı. Satmak için mal az da olabilir çok ta olabilir. Hiç te olmayabilir. Bu durum takası değil, mala hücumu ve keyfi satışı belirler.
Gruba göre olan üretim tüketim; kişinin bulup bulamayacağı gibi arz talep psikolojik tavırlarının kata külli tahriklerine indirgenir. Bu tür psikolojik tahriklerle o malın trampa edilecek değiştirme değeri oynak bir fiyat değerine dönüşmekle malın fiyatı “değiştirme değerinin” altına inmekle; malın fiyatı değiştirme değeri üzerine çıkmakla hile yapılır, tuzaklar kurulur.
Bir malın fiyatı yükselip değiştirme değerinden fazla fiyatla kâra dönüşüyorsa karşılık olması gereken diğer malın “değiştirme değeri” zarar ediyordur. Kâr etmeniz için diğerinin zarar etmesi gerekir. Diğerinin zarar etmesi için ona arz-talep fiyat-rant, faiz-borç; enflasyon-deflasyon; iflas-birikim gibi kata külli dolaplar çevirmeniz gerekir. Siz doğru olacaksınız ki eğrilik doğruluk üzerinde kazanacak ahlaksızlık ahlak üzerinde kazanacak. Fiyat dalaveresi değiştirme değeri üzerinde sömürme yapacak.
Böylece grubun ve ittifakın kolektif takas güvencesi kişinin psikolojik tavırlarına kadar indirgenen üretim ve değiştirme değeri; fiyat aldatması ticarete, pazar payına, simsarlığa, rüşvete, faize, borca, rant vs. ile dolap çevirmelerin alış verişine dönüşür. Yani kör tuttuğunu yolar.
Fiyatı düşen maldaki değiştirme değeri farkı, fiyatı yükselen mala yüklenmiş olmakla takdir edilen irade sahneye konur. Ön ittifaklar sırsında kâr, kazanç ticaret gibi anlayışlarla takas karşılaması hiç yoktu bilinmiyordu akla hayale gelir bir şey de değildi.
Üreten bir grubun, karşı gruplar için ürettiği MALIN üzerinde, “değiştirme değeri” gibi inşaca yapıcı, olumlu üssü açılımları varken; ticaret, kâr, kazanç, faiz, borç, enflasyon gibi sömürüye müsait üssü açılımları da vardı.
İşte kişi benci yarar üssü durum içindeki olumsuz belirmeleri de görüp al gülüm ver gülüm tarzı tuzakları, yalanı; mülkün sahibi El ‘in iradesi budur diye zaman içinde peyde pey sahneye koymaya başladı.
İlk takas, üreten grubun, üretim gücü fazlasını veren ürünler üzerinde; grubun canını ve grup ölülerinin mezar da çıkarılıp yenmesini önlemeleri karşılığında ortaya konmuştu. Grubun üretim gücü fazlası üzerinde ortaya çıkan takasın değiştirme değeri; yansıttığı bu olanakla grubun hem ölüsünü, hem canını kurtarmaya yetmişti. İleride ittifak yapma sürecine de dönüşecek olan ilk takasın değişme değeri bu gibi alakasız bir alakayla başlamıştı.
Yamyamlar karşısında grubun canını kurtarıp ölülerinin yenmesini önleyen ilk üreten ilişki; üreten grupların farklı tüketimlerine ve farklı kullanımlarına uygun olacak üreten güçlerini, ittifak içinde takas ettirmeye doğru evirmişti.
Takasın arkasında ve önünde, ilerisinde ve gerisinde üreten grubun (sektörün) emek gücü vardır. İttifak içinde takas; grupların farklı kullanım ve farklı tüketimleri birbirine karşılık yapacak bir emek güçlerinin değiştirme değeri nedenle vardı.
Yani ittifak içinde hiç kimse yağ satıcısı ve kundura satıcısı aramıyordu. İttifakın üreticisi aynı zamanda ittifakın zorunlu tüketiciydi. İttifakın tüketicisi de aynı zamanda ittifakın zorunlu üreticisiydi. Bir emek gücü başka bir kullanım emek gücüne karşı ne daha azı, ne daha fazlası işlerge bir emek gücü değişimi oluyorsa, bu standart bir nominal değerdi.
Para da böylesi bir nominal değerle ittifakın üreten gücünü arkasına aldığında, hiçbir sakınca yoktu. Bu durumda para ittifakın üretim gücü kadardı. Bu durumda para ittifakın değiştirme değeri üretim gücünden ne fazlaydı (enflasyon). Ne de ittifakın üretim gücün değiştirme değerinden daha azdı (deflasyon).
Böylece para, arkasındaki üreten ittifakın değiştirme değeri kadar bir üretim gücüydü. Paranın üretim gücü kadar bir değiştirme değeri karşılığının olması, paranın nominal bir değerinin olmasıydı. Parada sanal bir nominal üretim gücünün olması; ayni mal takasları yerine, üreten ittifakın üretim gücü olan parayı değiştirme değeri olarak dolaşıma sokar. Para nominal bir üretim gücünden ne fazla ne de az değerlere dönüşmez olduğu durumla tedavüle sokulursa kolektif değiştirme değeri sağlanır.
Bu kuralı günümüz devletleri nezdindeki merkez bankası politikalarıyla paraya böylesine bir denetme işi yaptırıldığı sürece parada hiçbir azalma eksilme oynaklığı olmaz. Yani enflasyon, deflasyon (para kısıtlaması durgunluk) tuzaklarıyla elinizdeki emek gücünün çalınması ortaya konmazdı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.