- 407 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAĞMURLA GELEN ÖLÜM- BÖLÜM-10
YAĞMURLA GELEN ÖLÜM
BÖLÜM-10
Büşra Amir, seri adımlarla, iki katı bir nefeste çıkıp, Asayiş şubenin önünde dikilip nefeslenirken, ‘’ Formumdan bir şey kaybetmemişim’’ Diye düşündü ve kapıyı açarak içeri girmesiyle beraber, olduğu yerde çakılıp kaldı. Bütün mesai arkadaşları karşısında bayramlık elbiseleri ile duruyordu.
‘’ Arkadaşlar, bu gün bayramda ben mi atladım? Biriniz anlatsın bende öğreneyim.’’
Bu sırada, kalabalığın arasından sıyrılıp çıkan Hayal Komiser, elinde bir demet çiçekle, Büşra Amirin yanına gelerek, zarif bir reverans yaparak, çiçeği Amirine uzatıp,
‘’ Arkadaşlarımın adına doğum gününüz kutlu olsun amirim.’’
‘’ Hay Allah, sahi ya bu gün benim doğum günüm. Unutmuşum, çok sağ olun arkadaşlar. Hepinizi bir arada görmek, beni mutlu etti. İsterdim ki, aranızda Tarık Ahmet’le, Tayyar Bedri de bulunsaydı? Onlarda bizim Birimin bir parçası oldular adeta.’’
Henüz sözünü tamamlamamıştı ki kapı açıldı Tayyar Bedrinin bet sesi duyuldu, ‘’ Kim demiş Tayyar Bedri ile Tarık Ahmet yok diye, Civciv bile yanımızda.’’
‘’ Yapma Tayyar Abi, benim adım Civciv değil İlayda.’’
Bu arada Kirli lafa karıştı, ‘’ Sen sus çaylak, büyüklerinin yanında sesini çıkarma.’’
Konuşma sırası Tarık Ahmet’e gelmişti,
‘’ Amirim doğum gününüz kutlu olsun. Ben ve Civcivden ufacık bir armağan, buyurun kabul ederseniz bizi çok mutlu edersiniz?’’
Büşra Amir, Tarık Ahmet’in uzattığı ufak paketi açınca, birden gözleri parladı. Elinde tuttuğu baskıdan yeni çıkmış bir kitaptı. Yüksek sesle kitabın adını okudu, ‘’ Gün Batımı Cinayetleri.’’ Bizin son maceramız. Kitabı okuyup notumu vereceğim.’’
Bu sırada Sedef Baş komiser, Asayişten içeri girdi. Sedef’i gören Civciv, birden eğilerek,
‘’ Amirim lütfen beni şu Kadından saklayın. O nun burada ne işi var? Beni görürse yandığımın resmidir.’’
Büşra Amir,
‘’ Ne oluyor Civciv ondan sana zarar gelmez. O Sedef Baş komiser.’’
‘’ Sedef Baş komiser mi, anlayamıyorum?’’
‘’ Hele sen otur yerine.’’
Sedef, Büşra Amirin odasına girerken, Civcivi görünce,
‘’ Sen burada ne arıyorsun? Seni Hale Hanımın yanında gördüm bir ara.’’
Civciv korka, korka sindiği yerden kalkarken,
‘’ Bende Hale Hanımın yanında çay ocağına bakıyorum.’’
Sedef’in birden yüzünde bir gülümseme oluştu. Aradığı ortağı bulmuştu.
‘’ İşte bu gün duyduğum en güzel haber. Senin adın ne?’’
İlayda bir an adını düşününce hepsi birden gülmeye başladılar. Büşra Amir,
‘’ Seni kümesimiz yok ama civcivimizle tanıştırayım.’’
Bu sefer hepsi gülmeye başladı. En çokta Sedef Baş komiser güldü.
Bu sırada Asayişin kapısı tekrar açıldı ve Vural yanında eşiyle beraber içeri girince yeniden curcuna koptu. Büşra Amir, ‘’ Anlaşıldı bugün iş başı yapamayacağız en iyisi kantine gidip bir şeyler içelim.
****
BİR AY ÖNCE-3
Öğlene doğru evdeki işlerini yoluna koyan Alev, alış veriş bahanesiyle evden çıkar çıkmaz, ankesörlü bir telefondan Doğan’ı arayarak,
‘’ Doğan bu gece harekete geçiyoruz haberin olsun.
Akşam yemeğinde annemin yemeğine uyku hapı koyacağım işimiz kolaylaşsın diye.’’
‘’ iyi düşünmüşsün, şu işi bu gece halledelim olsun bitsin.’’
‘’ Sen de erken gelmeye bak. Bu gece annemle yiyeceğimiz son akşam yemeği olacak.’’
‘’ Tamam, hayatım, erken gelmeye çalışacağım. Şimdi telefonu kapatıyorum akşama görüşürüz.’’
Biraz alış veriş yapıp, birazda sağda solda oyalandıktan sonra, eve döndü. Annesini ortadan kaldırmak için yaptığı planlar her dakika değişikliğe uğruyordu. Akşama kadar annesiyle beraber mutfakta çeşitli işlerle uğraştıktan sonra, sıra sofrayı kurmaya geldi. Bir fırsatını bulup, bir kutu uyku hapını annesinin tabağına boca etti. Bu akşam ne olacaksa olmalı diye düşünüyordu. Yemeğe oturdular. Alev haddinden fazla neşeliydi. Annesi merakla sordu,
‘’ Kızım piyangodan ikramiye çıkmış gibi neşelisin? Bu akşam sana ne oldu böyle?’’
‘’ Bir şey olmadı anne ama bende ne olacak diye bekliyorum.’’
Her zamankinin aksine sofradan geç kalktılar Kadın kocasına,
‘’ Yemekten midir Nedir, üzerime bir ağırlık çöktü. Biraz erken yatacağım.’’ Alev,
‘’ Tamam, uyku hapı etkisini göstermeye başladı. Yarım saat sonra bu iş biter bende Doğan’la baş başa kalırım.
Annesi odasına çekildi, zorlukla üzerindekileri çıkarıp yatağa uzandı. Göz kapaklarını açıp kapayamayacak kadar kendini yorgun hissediyordu. Biraz sonra hiç uyanmayacağı derin bir uykuya daldı. Ölüm uykusu dedikleri buydu galiba.
‘’ Artık son bir şey kaldı. İşi sağlama almak gerek’’ diye düşünerek, divanın üzerindeki kırlentlerden birini alarak annesinin odasına girdi Doğan’da peşinden. Kırlenti bütün gücüyle annesinin yüzüne bastırdı. Alev’in altındaki kadın birkaç istemsiz hareketten sonra öylece kaldı.
‘’ Oh be nihayet bu işte bitti.’’ Doğan’ın şaşkın bakışları altında, ağır, ağır soyunmaya başladı. En son külotunu çıkardıktan sonra Doğan’a bakarak, ‘’ Artık önündeki o şeyi annemin içinde değil, benim içimde indireceksin aşkım.’’
Doğan, gözünün önünde işlenen cinayete her ne kadar kendini hazırlamış olsa da dayanamadı sordu.
‘’ Nasıl bu kadar soğukkanlı olabiliyorsun?’’
Geç kız bir an durup düşündükten sonra,
‘’ Ne yani, gizli, gizli seni onun lamı paylaşmalıydım? O çoktan benim annem olmaktan çıktı ve rakibim oldu. Ya o ölecekti, ya da ben. O öldü ve şimdi karşında çırılçıplağım kendimi sana sunuyorum. Beni sekse aç bir erkek gibi kullan. Tecavüz et, ırzıma geç yap bunları. Senden gelecek bu kadar şeyi hak ediyorum.’’
‘’ Daha işimiz bitmedi’’ diye cevap verdi Doğan. ‘’Unutma anneni bodruma indireceğiz?’’
‘’ Biliyorum önce üzerindekileri çıkarayım, atalım çukura.’’
Vakit kaybetmeden annesinin üzerindekileri çıkaran Alev, çıplak cesede bakarak, ‘’ Şimdi eşitiz, sende çıplak bende çıplağım ama bu hayatı hak eden yaşıyor.’’
Ar damarı çatlamış olan Alev, Doğan’a
‘’ şu cesedi mezara atmadan bana bir kere sahip ol. Seni içimde hissetmek istiyorum.’’
‘’ Bu kadarı fazla alev? Bu gece hiçbir şey yapmıyoruz. Daha önümüzde düşüneceğimiz Selime var. Onu da bir şekilde halletmeliyiz.’’
‘’ Onun içinde planım var merak etme sen aşkım.’’
Yatağında sakin, sakin son yolculuğuna çıkmış olan kadını çarşafa sararak, bodruma indirdiler vakit kaybetmeden çukurun içine bıraktılar. İkisi birden ellerine birer kürek alarak, çukurdan çıkan toprağı cesedin üzerine atmaya başladılar. Alev,
‘’ Artan toprağı ne yapacağız?’’
‘’ Artan toprağı boş ver. Önce toprakla doldurduğumuz çukuru iyice sulayalım. İki gün sonra bir daha sulayacağız toprak çökünce o zaman sıra betona gelecek.’’
‘’ Burada işimiz bittiyse yukarı çıkalım sevgilim. Yeteri kadar oyalandık. Bu iş şimdilik bittiğine göre, artık beni becerirsin?’’
Adam cevap verdi,
‘’ Zevkle karıcığım.’’
‘’ Ne olur tekrar et.’’
‘’ Karıcığım, karıcığım, karıcığım. Yeter mi?’’
‘’ Şimdilik idare eder.’’
Kadın gözlerini yumdu, adam kadının üzerine çöküp, dudaklarıyla bacaklarının arasındaki sarımtırak tüyleri okşadıktan sonra, uzanarak yavaşça kadının içine girdi. Kadın adamı iyice üzerine çekerek adamın üzerinde gelip gitmesine kendini kaptırarak, zevkin doruklarına doğru uzun bir yolculuğa çıktı. Adam temposunu hızlandırarak, sona varmak için bütün gücünü ortaya koyarken, aynı anda ikisi de içindeki havayı boşaltıyorlar. Kadın arka, arkaya orgazmın doruklarında dolaşmanın hazzıyla bayılmak üzere olduğunu düşünürken, adam biraz daha nefeslendikten sonra, yana kayarak kadının dudaklarına yumuşak bir öpücük kondurdu.
‘’ Harikaydın hayatım, bu sevişme yaptığımız her şeye değdi.’’
‘’ Ne sandın ki Doğan, seni doyurmak benim görevim.’’
Alev, ertesi günün sabahı kapının çalınmasıyla uyandı. Uykulu gözlerle kalkıp kapıyı açınca, Karşısında sırıtan Selime’yi gördü. Selime, yarı aralık kapıyla Alev’in arasından sıyrılıp içeri girdi.
‘’ Oh be nihayet döndüm.’’
‘’ Kızım içeri girdiğin ev, benim evim. Evine niye gitmedin de buraya geldin?’’
‘’ Benim evde başka Alev yok ki aşkım.’’ Sözünü bitirir bitirmez, Alev’e sarıldı.
‘’ Hadi hayatım çok uykum var.’’
Önce Alev’in geceliğini üzerinden çekip aldı, sonra kendi soyundu. İkisi de çırılçıplak yorganın altına girdiler. Selime, Alev’in üzerine çıkıp diliyle dudaklarını yalamaya başladı.
‘’ Bu yolculuk seni azdırmış kızım. Senin havanı Doğan Alır. Hadi biraz daha uyuyalım.’’
Sırtını Selime’ye dönüp uyumaya kaldığı yerden devam ederken, Selime ise Alev’i kendisine çekerek, sıkı, sıkıya sarıldı. Önümüzdeki günlerde başına gelecekleri tahmin edebilseydi bu kadar rahat uyuyamazdı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.