BEN BU İŞTE YOKUM
Dünya bir hapishaneye dönüşmekte hoyratça.
Umutlar tükenmekte yarından.
Ne yediğinde tat, ne içtiğinde lezzet, ne de teneffüs ettiğin havada bir umut yok.
Sahte aşklar ve yalancı aşıklar yüzünden zulme dönüşmekte yaşamlar.
Seveceksin…
Sevdiğin bundan sonsuz hazlar duyacak, ancak uzak duracaksın şifa umduğun ellerinden.
Seveceksin…
Lakin senin onu sevdiğin kadar onun tarafından sevilmeyeceksin.
Hep özleyeceksin…
Özlemlerin sonsuz yangınlara dönüşecek. Ancak kimse bundan haberdar olmayacak. Olsa da seni olduğun gibi algılayamaya hiç zaman bulamayacak. Hasret tek meşgalen, sevdan tek türkün olacak, ızdırap hayatının bütününü zaptedecek, ancak kimse bunun böyle olmaması adına hiç bir gayret göstermeyecek. Hatta sen bile buna alışmaya başlayacak ve birilerinin yarattığı bu bunalım paradoksunda ümitsizce debelenip durmaya devam edeceksin.
Griden siyaha dönüşürken tüm renkler, birisi dokunmaya can attığın yanaklarında, pespembe, şuh gülüşlerini inatla taşımaya devam edece. Kalbinin üstünde taşıdığın ağırlık dinmez sancılara dönüşürken, başkaları bayramdan kalma günleri yaşamaya devam edecek.
Gündüzler zindan, geceler zalim, uykular haram ve tatlı rüyalar kâbuslara dönüşürken, rüyalarında sayıkladığın, uğrunda tenhalarda ağladığın, gününü gün etme hesaplarını yapmaktan asla geri durmayacak.
Sen hayran hayran bakarken güneşim dediğin gözlerinin içine, o kaçıracak gözlerini gözlerinden, güneşten de uzaktaki diyarlara.
Sen saçlarının her telinde yıllarca ilmik ilmik tutsak olmayı, dizlerine baş koyup hülyalara dalmayı, doyumsuzca sarılıp bir bedende kaybolmayı düşlerken, onun, işe yaramaz cevaplara karşılık, sorulan her sorunun ardından hep bir sorusu daha olacak.
İlla ki açmazların olmalı heyecana renk katan, o da olmazsa sonsuz hüzünler yaratan
Sevmek bu olmamalı, sevilmekse hiç değil,
Eğer böyle ise vazgeçtim gönlümün delice çırpınışlarının peşi sıra gitmekten. Dondurdum zamanı, buz kalıplarına attım alevler içindeki kalbimi.
Yıldım, yıkıldım, tükendim.
Zaten kim mutlu olmuş gerçekten bir güzeli sevmiş de.
Ben mi değiştireceğim sevdaların tarihini, dermanım bile kalmamışken söylemeye sevdiğimi.
Yine hüzün, yine ayrılık çıktı piyangodaki son çekilişte.
Hayatına oynadığım kumarda ütüldüm.
Tükettim elde kalan son sermayeyi
Artık…
Ben de yokum bu işte
YORUMLAR
Yine şiir gibi anlamlı, ahenkli, okuyana haz veren nefis bir yazım.
Gönülden tebrikler can ağabeyim.
İnsanoğlu varlığından bu yana yaşam denen olgunun her zerresini belirli kalıplara sokmuş. Sevgiyi, sedayı, acıyı, hasreti, ağlamayı gülmeyi bile standartlaştırmış asırlar içinde.
Bu kalıpları kırmaya kalkışanlar ise yadırganıyor, dışlanıyor olmuş her demde. Bu yüzden her şeyde hazzın, zevkin farklılığını tatmamış mevcuttan nasiplenmeyi sindirmiş kendisine. Yine bu yüzden tabulaşmış kalıpları aşamadığından, hep bir gözü kör, bir ayağı topal yaşamaya razı olmuş bilerek yada bilmeyerek. Bize de ya bu basmakalıp duygulara inanıyormuş gibi yapmak, ya da reddedip, diğerlerini uzaktan seyretmek düşüyor yalnızlık penceresinden.
Sonsuz saygılar kardeşinden...
AYDINK
İnsanoğluyuz ya.. kimi eski zamanlardan kalma gönül kırıklarının bir şekilde tezahürüdür yazılanlar.
Yazsan bir hal, yazmasan başka bir hal
Yaz dedi gönlüm. Malum gönlü hoş tutmak lazımdır:)))))
Selam ve sevgilerimle