- 508 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
Ezilen Çiçekler
Sene 1993 ,babamın anneme vurduğu an ,aklımın yeni erdiği, sanki Anneme değil de bana atıyordu tokatı, beynimde uğulduyordu sesi.
Bağıra bağıra "yapsaydın vurmazdım " diyordu, demek her suçun bir cezası varmış diye geçirdim içimden, suç işlemekten kaçındım çocukluğum boyunca.
Annemin moraran gözünden akan kanları gördükçe, " ne yapmıştı ki Annem " diyordum. Benim Annem ne yapmış olabilirdi, dışardaki tuvaleti temizlemeyi mi unutmuştu, elleri kızarıp yanana kadar yıkadığı çamaşırlar leke mi kalmıştı.
Binbir özenerek yaptığı yemeğin tuzu mu kaçmıştı ?.. yada Babamın çorabının teki mi yoktu, 4 çocuğun başında köle olmaktan başka ne suç işlemişti, birde Babamı çok sevmekten belkide en büyük suçu buydu, sevmeyenin seveni olmak...
Sevmeyeni bilmeyenlere çok sevenler nasip olmamalı, yemeğin tuzunu ,pantolonun çizgisini, gömleğin kolasını, bahanelere sığananlara taze çiçekler verilmemeli.
Ezelinden ebedesine taşınan zihniyetler aile kurmamalı, yaralı yitik ezik çocuklar getirmemeli, kaybetme korkusuyla nereye saldıracağını bilmeyen nesiller var olmamalı.
Kadın yatağında kadınlık yapacak, mutfağında aşçın, çocuklarına bakan bakıcı evindeki hizmetçin , görevinden birini ihmal etti mi kötek haketmiştir, kadınlığını yapmadı mı ya eksiktir ya ayıbı vardır, yada aklında biri vardır, giriş kemerle tekme tokatla, o kadının red etme hakkı yoktur, hayır demek kim o kim ,hele nikahlı kocasıyla itmek olamaz, gebersede gönlünü edecek, hayattaki tek vasfı bu..
Nikahına almışsan, bir ayı dolmadan gebe kalmak zorunda yaşı başı hiç mühim değil adet olduysa tamamdır, hâ kalmadı mı gebe yine bas köteği, küçücük bedenini istismar edene kadar zorla ,ayıpmış zulümmüş, nikahına aldın ya herşey mübah!
Elinden geleni ardına koymadan karnına zehirli tohumunu koyana kadar ıstırap çektir, Anan, baban çevren "dur yapma etme " demez ,aksine " helâl olsun " deyip yüreklendirirler, asıl zulüm eden onlar değil mi?..
Karnına koyduysan tohumunu ,cümle âlem alkış tutar " Erkekliğin ispatı " kanıtladın kendini empoze sürüsü önüne katar, koyun gibi her dediklerine inanırsın, zavallı evindeki kadın güçlük mü çekiyor yoruluyor mu sanane ! Sen kendini ispatladın ya önemli olan o ,doğurana kadar seni geçiştirmeyecek, hizmetini dört dörtlük yapacak yeri gelecek karnı burnunda tarlaya koşacak, ahıla girecek hayvanları yemleyecek temizleyecek.
Birde senin sülanene koşturacak başka ne amacı olabilir ki ? Ne umudu hayattan insanlardan ne beklentisi olabilir?..
Hele birde erkek çocuk doğurmadı mı? O zaman başlasın zulüm, ne kadınlığı ne insanlığı kalır, yarımdır eksiktir, erkek çocuk doğurmak çok büyük marifettir, kız çocuğu kim ki ? Peygamber Efendimizin omuzunda taşıdığını unuturlar, Allahın emaneti kadını, kız çocuğunu yerle bir etmek onların hayat gaylesi...
Nice hayatlar söndü bu zihniyetle, o kız çocuklarının ellerinden defteri alındı 13.’de mal gibi satıldılar, Babalarının değersiz gördükleri o kızları koca dedikleri sahip çıkar mı? Çıkmadılar, silsile sürüsü nesillere aktarıldı, çarkın zincirleri her defasında başka kurbanlar aldı.
Nice çiçekler ezildi Anam ben gibi ,
Adını medyadan duymadığımız isimsiz çocuklar,kadınlar.
Şiddeti fiziksellik olarak niteleyenler anlayamadı, psikoljik duygusal ruhsal şiddet ileriki nesillere agresif, kontrolsüz güç kullananları doğurdu, sevmeyi bilmeyen hayırı kabul etmeyen, reddedilmekten nefret eden ,korkar âciz sapkın zihniyetleri türetti, bütünlük kızlarınıza sahip çıkın diyor, giyinmesini konuşmasını, nasıl davranması gerektiğini öğretin diye baskıda bulunuyorlar.
Peki erkek çocukları? Yetiştirirken kim nasıl ne öğretiyor, 5 yaşındaki bir çocuğa "pipini aç oğlum göster" diyen ,10 yaşına gelmeden sınıfındaki kızı sıkıştır öp, eteğini indirlerle güle oynaya empoze edilen bir erkek çocuğun ahlâklı olması nasıl beklenir.
Ergenliğine gelince ,Babasının köşeye çekip gençlik anılarını ağzını gevrede gevrede anlatması marifetlerini ortaya saçıp, milli olması için bir kızı kullanıp fırlatıp atması gerektiği ince ince işlenir.
Işlenen herşey gün gelir başka bir kadının felaketi olur ve bu kaçınılmazdır..
Bu iş hayatlarına atılıncada aynı, kadın hakettiği değeri görmez, yönetici ise alt kademeye düşme korkusuyla üst perdeden davranır, normal işçi ise kovulma korkusuyla yapılan mobbingleri sindirmeye görmezden gelmeye çalışır,
Biraz da güzel bakımlı ise, gözler hedefler üzerine toplanır, görevi emeğiyle anılmaktan çok, fiziksel görüntüsü dillere dolanır, hatta başına iş bile açar o görüntü.
Kimi zaman sözlü tacize, kimi an fiziksel yada işinden kovulmaya kadar gider, yani giderde gider.
Kadın olmaktan utandırılana kadar, psikoljik şiddet devam eder...
Ayrımcılık her ortamda Kadınları karşılar.
Yazık ki bu ayrımcılığa çanak tutanlar arasında erkek çok kadın vardır.
Ve ayrımcılık devam ettikçe kadının kadına güveni de azalır, oysa kadın kadının her durumda yanında olması gerekirken, konum derdine düşülmüş bir diğer kadın alaşağı edilmiştir.
Seçenek sunmayan düzen, birliği ve dirliği yok etmeye yönelik kullanıyor..
Asıl soru şu:
Biz ne kadar iyi ebeveyleriz?
Neyi ne kadar iyi öğretiyoruz.
Kız erkek ayrımı olmaksızın cinselliği ,ahlâkî edebi aşılamakta ne kadar iyiyiz?..
Erkek çocuğuna övünerek anlatılan değişim,
Söz konusu kız çocuğu olunca utana sıkıla anlatmak neden?..
Değişim tek cinsiyet için geçerli değilse .
Neden aynı tutarlılık yok?
Erkek çocuğu değişimini yüksek sesle söylebiliyorken,
Aynısı neden kız çocuğu için geçerli değil?
Neden kız çocukları bu ülke itilmeye,
Hakir görülmeye mahkum?
Neden ayıplanan, günaha meyilli canlı olarak algılanıyor?..
Sorun çok büyük, ama cevaplar yetersiz..
Binlerce kadının, çocuğun katledilmesi bu soru ve cevapların için de belki de yada akla gelmeyen sorularda .
Yazılacak çok, sorulacak çok soru var.
Ama cevabı yok, ve bu çok acı..
Ayşegül Kahraman