- 768 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ANA! ANA! ANA!
Anamın arkasından yazdığım yazıyı ölümünün 10.yılında sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ana! Ana! A Ana!
Nasıl sesleneceğime, ne diyeceğime bile bilmiyorum. Çünkü ben hiç böyle bir şey yaşamadım ki! Ben hiç anasız kalmadım ki! Şimdiye kadar ekmeksiz kaldım, parasız kaldım, gurbette kaldım, zorda kaldım, sevgisiz kaldım, hasta olup ümitsiz kaldım. Ama anasız kalmadım ki! Bütün yoklukları ben O’nun sevgisi ve duasıyla aştım. En çaresiz zamanda bile hep onun gücünü ve duasını yanımda hissettim.
-O’nun duası olmasa ben böyle dolaşamam. Dedim.
Önce Allah, sonra Anam dedim. İnşallah onun duasıyla geçirdiğim günler hürmetine devamlı öyle olurum. İnşallah memnun ayrılmıştır da bir ömür boyu kendimi garantide hissederim.
Aslında bu satırları bile karalamak istemiyorum. Çünkü yazacak kuvvetim ve yokluğunu alışmış durumum yok. Fakat! Sağlığında hakkında kitap yazdıktan sonra (Boşa Yaşamışım) şimdi iki satır yazmamak zul geliyor, vefasızlık geliyor, değersizlik geliyor bana.
Allah’ın verdiği emaneti seksen bir yıl gözü gibi bakan, ne kendini, ne yaratanını, ne de kendinden olanları hiçbir zaman unutmayan, Allah Resulünün hadisi doğrultusunda, hiç ölmeyecek gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışan, Ömrü boyunca çocuklarım, çocuklarım diyen bir ana nasıl uğurlanır ki?
Ben nasılım?
Yurtsuz Millet, anayasasız devlet, toprak anasız nebatat, yuvasız kuşlar, gülşeni tarumar olmuş bülbül, direksiz çadır nasılsa anasız ben öyleyim.
Evet belki herkes böyle oluyormuş fakat, ben yeni öğrendim. Anamı kaybedince öğrendim. Hatta ve hatta çok zor, çok zor çok zor!
“Ben rezillik içinde yaşadım. Hiç olmazsa çocuklarım rahat etsin. Yalnız bir köyden göçüp başka bir köye yerleşmem. Yerleşeceğim yerde en azından bir pazar kuruluyor olmalı. Çünkü ben şimdiye kadar sadece parasızlıktan değil, paramla bir şey alamamaktan da çok çektim.” Diyerek bütün akrabalarını ve geçmişini yaşadığı yerleri bırakıp çocukları için göç eden, gece gündüz çalışan bir insan, çocuğu tarafından nasıl anlatılır ki?
Ben bu yazılarımı kanla, gözyaşıyla yazıyorum. Kalemimin mürekkebi sanki kalbimin taa derinliklerinden geliyor. Acıyor, yanıyor kendime gelemiyorum. Asla veda demiyorum.
İnanıyorum! Kavuşacağım! İnşallah daha iyi ve güzel şartlarda.
Aynı zamanda ilan etmek istiyorum! Herkes haklarını helal etsin! Eğer hakkı olan varsa da işte buradayım. Gelsin bana. Hepsiyle helalleşeceğim.
İşte eşinin arkasından otuz dört yıl bekledi, kavuşmaya. Çocuklarını hiç sormayın zaten. Yedi tanesi orada. Ama burada beş çocuk, on dokuz torun, yedi torunun çocuğu olmak üzere otuz bir canını ve tüm akraba ve dostlarını gözü yaşlı bıraktı gitti.
04.03.2011 Cuma günü saat 20.20 de yatırdığım Nazilli Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi’nden 06.03.2011 Pazar günü saat 18.50 de dünyaya veda etti. Çok sevdiği ve ömrü boyunca dualarında beraber olmak istediği üçler, yediler, kırklar ve peygamberler ve Peygamber’inin yanına. Dualarının kabul olduğunu, rahatı ve huzurunun iyi olduğunu düşünüyorum.
ALLAH RAHMET EYLESİN! MEKÂNI CENNET OLSUN!
RUHUNA EL FATİHA!
Oğlun Osman
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.