- 405 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Okumak
Okumak
Okumayı tavsiye etmeyen yoktur. Tavsiye ile bizzat yapmak, aynı değildir. Çocuklara, okuması tavsiye edilir. Öğrenme, gözlem ile başlıyor; çocuk, yakın çevresini gözleyerek öğrenmeye başlıyor. Okumak, çevrenin genişlemesine benziyor. Çok gezen- çok okuyan kıyası, çevre genişliğinin öğrenmeye etkisi üzerinden yapılır.
Meşhur söylemi bilirsiniz; "Oku da adam ol baban gibi, cahil olma!" virgülün yerini değiştirince; "Oku da adam ol, baban gibi cahil olma!". Sır, ayrıntıda saklı değil; ayan!
Okumak, çevre genişletmek ve bilgi genişletmek olarak düşünülebilir. Yıllarca aynı çevrede aynı şeyleri, okuyanları bilirim! İçeriği öğrendiği kabul edilir ama içeriği ezberlemiş ama öğrenmemiş olduğu durumlar çok çok fazla. İçeriği öğrenememesinin nedenini izah ederken, yeterince okumadığı için olduğunu söyleyebilir. Daha ne kadar okuyacaksın ki; "Sonsuza dek!", o halde öğrenmeden okumaya devam!
Bir görüşün geçerliliğini savunurken, görüş sahibinin çok okuduğu üzerinden spekülasyon (eyleme geçmeyen kuramsal düşünce) yapılabilir. Tamam, çok okumuş da acaba ne kadarını anlamış. Görüşü, okuduklarıyla artmış mı? İyi kalpli oluşu ve diğer meziyetleri de spekülasyona dahil edilebilir ama görüşü aklar mı?
Okumanın farklı biçimleri var! En bilineni yazılı metni okumak, satır aralarını okumak (söylemin arka planını okumak), niyet okumak (tamamen kişiye göreceli), sanat eserini okumak (resim okumak), teknolojik üretim veya mimari eserleri okumak...
Öğrenmek için okunduğu, söylenir ama öğrenmenin araçları- yolları artınca "Okumak", öğrenmeyi tam karşılamıyor. Görsel ve işitsel araçlarla iletişim araçlarının gelişimi nedeniyle öğrenmek, sadece okumayla sınırlı kalmıyor! Mağara resimleri ve dikili taşlar ile başlayan süreç, multimedya (çoklu ortam) ile devam ediyor.
Bir de okumadan var sandığı veya yok sandığı içeriği, aklınca iddia edenler var! Şöyle bir olay yaşadım. Üç kişilik bir grup, bana bir konuda bilgisiz olduğumu söyledi. Ben de o konudaki bilgimi, onlara aktardım. Hep bir ağızdan aktardığım bilginin, asılsız hatta kötü amaçlı olduğunu söylediler. Bilmediğimi söyledikleri şeyin, bulunduğu kitabın ismini söyledim. Gidip o kitabı getirdiler ve oradan okuyunca, "Sen bizim aklımızı karıştırıyorsun!" dediler. Bu konuyu bilmemekle beni suçlamıştınız ama siz bilmiyormuşsunuz, onu ne yapacağız? Bu onların daha da hırslanmasına ve bana kinlenmesine yol açmış olabilir. Bu olaydan, onlar ders almamış olabilir ama ben aldım. Bilmediğini bilmeyene, bildiğini gösterme!
Son tahlilde; okumak, öğrenmek içindir. Öğrenmek, gözlem ile başlar! Evrendeki işleyişi gözlemek, okumak gibidir. Okumanın çevre genişlemesi gibi tesiri olabilir. Çok gezen, çok okuyan kıyaslaması, üzerinden şunu söylerim; "Çok okuyan da çok gezen de bilmeyebilir, gözlem yapan ve okuduğunu anlayan bilir!"
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş