- 561 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SU GERÇEĞİ
Dünyada ve Türkiye’de olumlu, olumsuz, başarı, başarısızlık her olay siyasetçilerin başının altından çıktığını biliyor musunuz? Durun şimdi söyleyeceğim. Ülkemiz de her fırsatta suyu tasarruflu kullanın diye reklamlar yapılır. Ev de babamız kızar, anamız kızar, şu suyu niye böyle çok açıyorsun diye. Bir zamanlar ben de su nasıl tasarruflu kullanılır diye günlerce kafa yordum, sonunda bir makale yazdın. İnsanlar tuvalet rezervuarının içine 1 litrelik bir pet şişe koysa, sadece Mersin’de günde 2000 litre su tasarrufu olur diye bir fikir ürettim, makaleme yazdım ayrıca her konuşmamda da bunu insanlara anlattım. Bir yararı oldu mu? Zannediyorum pek yararı olmadı. Her dönemde devleti yönetenler televizyonda, gazetede, uzun uzun reklam verirler, suyu tasarruflu kullanın diye. O da sadece gazetelere ve reklam şirketlerine para kazandırdı başka bir yararı olmadı.
Gelişmiş ülkeler bunu nasıl yapıyor. Yurt dışına gittiğim ülkelerde kendi çapımda çeşitli konularda araştırmalar yaptım. Biride su idi, her ülkeyi uzun uzun anlatmayacağım ama sadece Paris Şehrini anlatayım. Paris’in ortasından geçen, SEN nehrinin suyunu adamlar üç defa kullanıyor. Adamlar öyle bir arıtma tesisi yapmışlar ki, nehirden alınan su temizlenerek şehre veriliyor, geri dönüşümü yeniden arıtılarak nehre dökülüyor. Şehrin içine yağan yağmur sularını bir şekilde barajlarına aktarıyorlar. Arıtma tesislerini metrolarının içine yapmışlar, hiç koku yok, orada arıtma tesisi olduğunu sadece boruların renginden anlıyorsun.
Filimler de görüyorsunuz adamlar banyoda duştan akan tazyikli suyun altında dakikalarca kalıyorlar. Biz de su tasarrufu yapmak zorundayız. Duşumuzu öyle şarıl şarıl açamayız. Bizi yönetenler, suyu az kullansınlar diye özellikle suya sık sık zam yaparlar.
Bu arada bizim ülkemizden doğan ırmaklarımız var ama milyonlarca metre küp su biz kullanamadan, sınırımızın dışına akıp gidiyor. Diyeceksiniz ki zamanında anlaşma öyle yapılmış. Peki, Lübnan’dan doğan Suriye topraklarından hataya gelerek, aknenize dökülen asi nehri niye benim verimli ovam amik ovasını sulamaz. Çünkü o anlaşmaya uymayan Suriyeli sözden din kardeşim (olmaz olsun öyle kardeşlik) yaptığı barajlar, bentlerle bize bir gram su vermiyor. Ne mi yapalım iş yine bizi yönetenlere düşüyor hakkımızı arasınlar.
Şu an barajlarımızda doluluk oranı şu seviyeye, bu seviyeye düştü diye, sadece konuşuyorlar. İki damla yağmur yağsa İstanbul’da yolları su basıyor, bu yöneticiler bu suyu barajlara nasıl aktarırız diye niye hiç kafa yormazlar. Bu bizi yönetenler hiç mi gelişmiş ülkelere gitmiyorlar, hiç mi görmüyorlar, anlamak çok zor. 2000 li yıllarda Tarsus’a bir arıtma tesisi yapıldı 1.5 KM yaklaştığınızda arıtma tesisinin kokusuna dayanamaz hale geliyorsunuz. O tesis yapılırken Tarsus Belediye Başkanı olan kişiye, yıllar sonra sordum Başkan siz hiç Paris’e gittiniz mi? Diye ‘’Çok gittim’’ dedi. Paris Metrolarındaki sıfır koku gelen arıtma tesislerini gördünüz mü? Dedim ‘’evet’’ dedi. Peki, bizim Tarsus’umuzdaki arıtma tesisi niye kokuyor dedim. Cevap alamadım.
Evet, bizi yöneten zatlar uyusun, bizde tasarruflara devam edelim, her gün banyo yapamayalım, şarıl şarıl musluğumuzdan su akmasın. Hani dinimizde en önemli kurallardan biri Temizlik imandan gelir demiyor muydu?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.