- 490 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
2020 YAKTIN YIKTIN YILDIRDIN
2021’nin gönlümüzce geçeceği bir yıl olması dileğiyle yakan, yıkan, yıldıran 2020’yi Allah’a havale ederek adeta tüm evrene savaş açarak yaşattığı felaketler zincirine şöyle bir göz gezdirelim mi?
İste burası çok önemli doğa ve dünya mı bizden öcünü alıyor ya da her yüzyılda ortaya çıkan dünya için olağan bizim için felaket olan bir döngümü?
*Yılın ilk ayının üçüncü haftasıydı Elazığ Sivrice’den yüreklerimizi yakan ilk doğa afeti 6.8 şiddetinde deprem haberini aldık. Bilanço; 41 ölü, yüzlerce yaralı ve bir o kadar da kış günü evsiz barksız kalarak soğuğa ayaza karşı çadırlarda yaşam savaşı veren canlar…
El ve gönül birliğiyle yaralar sarılırken;
*Bu kez de Van’dan yükselen çığlık yaktı yüreklerimizi… 5 Şubatta Van’da bizleri yasa boğan beyaz ölüm, çığ felaketi haberini aldık. Kulağımız ve gözümüz haberlerde, kurtarma çalışmalarını takip ediyorduk ki; “Van-Bahçesaray karayolunda çığ düşen minibüsteki 2 kişiyi kurtarma çalışmaları devam ederken ikinci bir çığ felaketi gerçekleşti ve 11 asker, 9 korucu, 2 itfaiye erinin aralarında bulunduğu 41 kişi hayatını kaybetti.” Haberi çınladı kulaklarımızda…
Bilanço ağırdı yine… Gözyaşlarımız kurumadan felaketler zincirine bir yenisi eklendi.
*Bu kez bir uçak kazası haberiyle sarsıldık. 5 Şubat günü İzmir-İstanbul seferi yapan uçak, İstanbul Sabiha Gökçen’e inmek için alçalmaya başlayıp İnişe geçtiği sırada pistten çıktı. Yüreklerimiz ağzımızda aldık felaketin bilançosunu:
Savrulan uçak üçe bölündü. Kaza sonucunda; içinde ikisi bebek 177 yolcu ve altı mürettebat bulunan uçakta üç kişi öldü, 180 kişi yaralandı.
Felaketler zincirine bu halkayı da şükürle eklemiştik ki tüm dünyayı saran ve ne zaman gideceği belli olmayan alışık olmadığımız yeni bir felaketle karşı karşıyaydık.
*Koronavirüs: Gözle görülmeyen, elle tutulmayan önceleri çok da umursanmayan Kovid-19 Pandemisi karşı karşıya kaldık savunmasız bir şekilde. Bu öyle böyle bir felaket değildi. Kısa sürede tüm dünyayı sardı. Olağanüstü önlemler alınsa da sevdiklerimizi bir varmış bir yokmuş şaşkınlığıyla alıp götürüyordu. Bir kâbus gibi dünya üzerine çöken bu felaketin bilançosu ağırdı ki bilanço demeyelim henüz ne olacağı belli değil. Gün itibariyle korkunç bir kayıp… Dünya genelinde toplam ölü sayısı 1.836.442
Tüm dünya çareler arayışına devam ederken; doğa bizden intikamını korkunç bir şekilde almaya devam ediyordu
*Eylül 2019’da başlayan orman yangınları devam ediyordu. Bilançoyu Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) yapmıştı, “Avustralya’daki orman yangınlarında 1,25 milyar hayvan, 28 kişi hayatını kaybetti. 10.3 milyon hektar alan yok oldu, yaklaşık 2 bin ev küle döndü.”
Felaketler ardı ardına devam ediyordu. Biri bitmeden öbürü başlıyordu adeta.
Hatay da orman ve şehir yangınları, kuraklık, kıtlık söylentileri vs vs… Covit önlemleri gereği evlere tıkanmış bir yandan akıl sağlığımızı korumaya çalışıyor öte yandan 2020’nin bitmesine gün sayıp toparlanmaya çalışırken 2020, yakıp yıkmaya yıldırmaya devam ediyordu.
*Takvimler 30 Ekim’i gösterirken, katlanılması zor olan felaketler listesine bir yensini ekledi 2020. Bu kez de İzmir’den çığlıklar yükseldi. Günlerce tv başına kilitlendik enkaz altından bir mucize daha çıksın diye diye… Deprem yıkıcı, bilanço yakıcıydı… Sağlık Afet Koordinasyon Merkezinden (SAKOM) alınan bilgiye göre, depremde 116 kişi hayatını kaybetmiş yüzlerce yaralı ve yine evsiz kalan garibim insanlarımız… Depremin doğal bir afet olduğunu ama çürük binaların can alıcılığını açık oturumlarda, gazete köşelerinde, canlı masalarda günlerce konuştuk, yazdık, çizdik, kafa yorduk, akıllandık mı, ders aldık mı? Keşke almış olsak…
Yaktı, yıktı, yıldırdı ama bazı alışkanlıkları, insani değerleri de kazandırdı. Kazanım bize çok ama çok pahallıya mal olsa da umarım bu kazanımları değişen takvimlere taşırız.
Ben şahsen taşımaya kararlıyım. Çünkü farkında değilmişim bunca zamandır. Belki basit ama önemli değerlere bakacak olursak:
***Sağlıklı olmak, doğayı korumak, an’da kalmak, empati kurmak, dokunmak, serbest bırakmak, gülümsemek, vakit ayırmak, sosyal yaşamak, şükretmek
Aslında bütün bu sayılan maddelerin hepsini kapsayan yegâne madde: Şükretmektir. Yeniden sokaklara çıkacağımız, maskeleri bırakacağımız, sevdiklerimizle kucaklaşabileceğimiz o zaman geldiğinde özgürce yapabileceğimiz her harekete şimdiden şükrederek, 2021’e, ”Hoş geldin. Biz dersimizi aldık, yaşadığımıza şükrediyoruz ama sen de yakma yıkma yıldırma ve de 2020’yi asla ve asla hatırlatma…” diyelim mi?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.