- 443 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Diderot Etkisi
Denis Diderot (1713-1784) 18 yüzyıl aydınlanma çağı düşünürlerinden Fransız yazar ve filozoftur. Adaletin aklını kaybettiği yerde felsefe susar , onun lafıdır. Toplumu eğitmek ve geliştirmek için tasarlanan Ansiklopedinin baş editörüydü. Ansiklopedinin bazı ciltlerindeki bilgiler kiliseden tepki görünce kitabın baskıları illegal olarak yer altında basılmıştı. Filozofça düşünceler adlı kitabı mahkeme kararıyla yaktırılmıştı. Romantizm akımının öncüsü ve hümanist olan Diderot, zengin kiliseler kontrolünde bir endüstri olarak gördüğü Hıristiyanlığı ret etmiş ve her zaman din adamları ve dincilerin hedefi olmaktan kurtulamamıştır.Bir bıçakçının oğlu olan yazarın hayatı yokluklar içinde geçer. Kendini manastıra kapatan kız kardeşi aklı dengesini kaybedip yirmi sekiz yaşında ölmesiyle hayatından buhran hiç ekslmiyecektir. İlk evliliğini babasının onay vermediği fakir bir insan olan Antoninette ile yapmış bir diğer evliliği ise diğer insanlar tarafından evde kalmış bir kadın olarak görülen Volland’la yapmıştı. Hayatı yokluk ve sıkıntılar içinde devam ederken ihtiyaç duyduğu parayı bulamamanın bunalım ve stresi içindeyken, imdadına Rus imporotoriçesi Büyük Katherina yetişir, filozofun kütüphanesini iyi bir paraya ve yirmi beş yıllık maaşını da peşin ödeyerek bütün sıkıntılarına son verir.Yazımızın temasını bu girişten sonra şöyle anlatalım;Bir arkadaşının hediye ettiği çok güzel kırmızı kadife bir robdoşambır (Sabahlık) la yazı masasının başına oturduğunda sandalye ile sabahlığın uyum sağlamadığı bir bütünün farklı parçaları olduğu kanısına varır. Sabahlığına uygun güzel bir sandalye alarak masanın başına oturduğunda, masanın sandalyesine ve sabahlığına yakışmadığını görür. Bu ikisine uyum sağlayacak şık bir masa arayışına girer ve bulup satın alır. Eve geldiğinde yerdeki halının duvardaki tabloların ve kitaplığında uyum dışında eşyalar olduğu inancıyla bütünlüğü tamamladığına inandığı bu eşyaları da bulup satın alıp evine getirir. Şimdi her şey uyum içindedir, lakin başladığı noktaya gelmek üzere olduğunu cepte kalan az miktardaki paradan anlar.Ve;aklı başına gelir.Nasıl bir tüketim çılgınlığına kapıldığını anlatan “Eski sabahlığım için pişmanlığım” adlı bir yazıyı kaleme alır. Bilinçli bir alışveriş düşüncesiyle yapılmayan ve ihtiyaç olmadığı halde alınan bu tüketim sarmalından bahseden ilk kişi olması nedeniyle “Diderot etkisi”denir bu çılgın para harcama eylemine ve literatürde onun adıyla anılır.Sonuç olarak eski sabahlığımın efendisiydim yeni sabahlığımın kölesi oldum diye özetlemiştir.Son günlerde kamuoyunu işgal etmeseydi şu ellibin dolarlık çanta. İnanın gelmeyecekti bunlar aklıma. Şimdi bir merak sardı.Kombine bir kadın giyiminde pursantajı nedir çantanın.Yüzde onbeş seviyesinde desek ikiyüzseksenüçbin dolar yapar, yürüyen bir tefeci kasası gibi. Eger Ginza Tanaka adlı japonun bu firmaya yaptığı “Hermes Birkin”modelinin bir milyon dokuz yüz bin dolar olduğunu bilseydiniz, yüreğinize su serpilirdi. Bir milyon dokuz yüz bin doların Diderot etkisi çok ciddi ekonomik fay kırılmalarına yol açacağı gibi herhalde dejenere olmuş duygu seli tsunamileride yaratabilirdi. Birleşmiş milletler tarım ve gıda örgütü (FAO) Dünya sağlık örgütü WHO) ve diğer BM örgütleri tarafından oluşturulan BM Birleşmiş milletler raporuna göre, sekiz yüz yirmi bir milyondan fazla kişinin açlık ve gıda güvencesizliği, dengesiz beslenme gibi sebeblerle mağdur olduklarını rapor etmekte. Son üç yılda açlık koşullarında yaşayan insanların sayısı giderek artarken yaklaşık yüz kırk dokuz milyon çocuk açlık nedeniyle büyüme geriliği sorunu yaşamakta demekte raporun alt satırları. Ve devam ediyor Afrika kıtası nüfusunun %20 si Asya kıtası nüfusunun %12 si ve Latin Amerika ile Karayipler’de %7 si kötü beslenme ile karşı karşıya demekle kurtarıyorlar kendilerini.Victor Hugo’nun 1815-1832 Yıllarda kaleme aldığı Fransa’nın buhranlı günlerinde geçen ,ekmek çaldığı için hapse atılan Jan Valjen’i anlatan temada kayda değer hiçbir ilerleme yok.