- 522 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Köy Romanları
Geçmişi 19. yüzyılın son çeyreğine kadar inebilen bir tür sayılmaktadır Köy Romanları, sayıları genel toplama bakıldığında çok az olmakla beraber edebiyatımıza damga vuran yazarların eserleri olduğu hemen göze çarpar. Son dönemde ise özellikle 70’lerden sonrasında ve 80’lerde pek ele alınmayan bir tür olarak orada öylece durur. Bu türün geçmişi Ahmet Mithat‘ın Bahtiyarlık’ına, Nâbizâde Nazım‘ın Karabibik’ine, Ömer Ali Bey’in Türkmen Kızı’na kadar uzanan bir tarihi yolculuğu sahipse de özellikle 1950’ler Köy Enstitülerinden yetişen romancılarımızın hümanist ve halkçı yaklaşımları ile şehirde yaşayanların bilemediği köy yaşantısını gözler önüne sermiştir. Bu romanlarında coğrafyayı tanıtmanın yanında Türk Kültürünün de önemli öğelerinin öğrenilmesinde pay sahibidirler. Aslında Batı dünyasına bakıldığında romancıların pek çoğunun da köy kökenli olduğunu görürüz (Balzac).
Bu romanlar ile köy ve kent arasında bir köprü kurulmaya çalışılmış ve kültürün öğeleri yazıya geçirilmiştir.
70’li yıllarda ise bu fonksiyonu sinema yüklenmiş bozuk yöre ağızları (yöre ile alakası olmayan sürekli daaa ile konuşan karadeniz ağızı), bazen köylülüğü aşağılayıcı hiç de gerçekçi olmayan sahneler (evde verilen partiye yanlışlıkla dahil olan köylü kızın etrafında dans etmeler), yöre ile alakası olmayan kostümler ile ucubeler ortaya çıkarmıştır. Sinema bunu yaparken uydurma kahramanlar da üretmekten geri kalmamıştır (Keloğlan tiplemesi)...
Türk Edebiyatının bu türünde olan romanları aynı zamanda o dönemin sosyal eşitsizliğini dile getiren muhalif bir yapıdadır. Fakir Baykurt’un tüm eserlerinde bu çizgi açıkça görülür.
Günümüz romancıları ise şehir yaşamının içinde büyüdüklerinden ya da farklı sebeplerden dolayı bu konuya pek giremez hatta romanlarında köy hemen hemen hiç yok gibidir. Bu anlamda haklıdırlar çünkü köye gelmiş şehirli çocuk durumuna da düşmek istemezler. Bir günlük köy yaşantısını kaleme alabilmek için en basitinden Al Basması, Kara Koncoloz, ferik, harman, göbelek vb. terimleri, ekim dikim mevsimini, bitkilerin yöresel adlarını, yöre mimarisini, yemeklerini bilmek gerekir.
Töre, gelenek adet gibi kavramları şehir penceresinden yargılamak yerine o bölgedeki insan için ne anlama geldiğini anlamak, o koşulların ürettiği sosyolojik yapının çözümlenmesi gerekmektedir. Elbetteki şehirde oturularak da bu yapılamaz.
Eğer romancılığın kültüre katkısı olması gerekiyorsa içinde bulunduğu kültürü de eğrisi ve doğrusu ile yansıtabilmesi onu fonksiyonel yapacaktır. Ancak eğitimin özellikle edebiyatın 2. plana atıldığı koşullarda köylerden romancıların çıkmasını beklemek de hayalcilik olacaktır ( çok az sayıda da olsa var). Elbette ki bu romanların gereken değeri kazanabilmeleri için de iyi okurlara ihtiyaç vardır. Bu da uzun sayılabilecek bir yolculuk gerektirir...
YORUMLAR
Kemal bey çok yakından bildiğim bir konuyu ele almışsınız. Sağ olun.
Ben çok kitap okuyorum. Roman tabii. Dünya klasiklerinden, Türk klasiklerinden pek çoğunu okudum.
4-5 yıl öncesine kadar daha çok yabancı yazarları okuyordum. Neredeyse tamamı aynı. Kitabın girişinde heyecanlı bir bölüm. Bir cinayet. Sonra tüm kitap boyunca katili yakalama çabası. Hep aynı. Sıkıldım. Yüzlerce kitap okudum. Hiçbiri aklımda kalmadı.
Sonra Abbas Sayar'ı, Fakir Baykurt'u okumaya başladım. Tam aradığım tarzdı. Daha bizden. Olaylar bizden, kahramanlar bizden, mekanlar bizden. Bu yazarların tüm romanlarına ilave olarak Talip Apaydın, Kemal Bilbaşar, Mahmut Makal, Dursun Akçam, Bekir Büyükarkın, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Orhan Kemal gibi yazarlarımızın tüm kitaplarını okudum. Yaşar Kemal okumak çok zor zor. O betimlemeler yokuş çıkan kamyon gibi geliyor. İnce Memet'i ?? Onu okudum elbet. Kemal Tahir de sarmadı. Çok küfürlü ve havada kalıyor. Köy yaşamını hapishanede birilerinden dinleyerek yazmak olmamış. Yaşanmışlık gerekir sizin de dediğiniz gibi.
Ee bunlar bitince ne okuyacaksın. DR Kitap'tan köyle ilgili olabilecek kitapları tarayıp her ay kitap alıyorum. İçlerinde çok güzel olanlar da çıkıyor, hiç işe yaramaz olanlar da oluyor. Okumaya devam.
Selam ve saygılarımla mutlu sağlıklı yıllar dilerim.