DEĞİRMENCİ ve KARISI
DEĞİRMENCİ ve KARISI
Bir varmış, bir yokmuş. Dağların ardında, yaylaların yamacından şırıl şırıl akan suların köpürdüğü; salkım söğüt dallarının yere kadar indiği, börtü böceğin birbiri ile gül gibi geçindiği iki derenin birleştiği çatak denilen yerde yoksul karı koca birlikte yaşarlarmış. Adam değirmencilik yapar, karısı da gelip geçenin falına bakarmış.
Değirmenci çok iyi bir adammış. Gelenin ekinini değirmeninde öğütür un edermiş. Her çuval undan iki ölçek hak alır onunla geçimini sağlarmış. Değirmen ocağında pişirdiği kepekli çörekten gelene geçene yedirir onların hayır dualarını alırmış. Karısı da ‘’kızımın ikbali nasıl olacak, oğlumun gönlü hangi kıza akacak’’ diye soranların falına bakarmış. Baktığı faldan para almaz, hediye olarak ne getirirlerse ona razı olurmuş.
Bu falcının ünü memleketin her yerine yayılmış. Oğlunu evlendiremeyen-ler, kızı evde kalanlar gelir ‘’Çocuğumun ikbaline bir bakıver. Hayırlıysa söyle, hayır değilse deme’’ diye de tembih ederlermiş. Gel zaman git zaman günler, aylar, seneler geçmiş. Değirmenci de karısı da yaşlanmış. Değirmencinin oğlu:
‘’Baba artık ikinizde yaşlandınız. Bundan sonra değirmene ben bakayım siz de ömrünüzün geri kalanını gönlünüzce yaşayın’’ demiş. Bu sözü duyan anne ve babası çok sevinmişler. Aralarında kendi kendilerine:
‘’Yıllarca bu değirmeni bekledik. Hiç başka yerleri görmedik. Eşeklerimize binelim de şu suyolunu takip ederek yıllardan beri değirmenimize su sağlayan pınarları, yol üstündeki köyleri görelim’’ demişler. Az gitmişler, uz gitmişler, de-re tepe düz gitmişler. Varmışlar bir pınarın başına. Biraz da yorulmuşlar. Azıkla-rın çıkarmışlar, eşeklerini de çayıra salmışlar. Bir yandan ne varsa çantalarında onları yemeğe başlamışlar. Yemeklerini yerken; geçmişten, gelecekten konuş-muşlar. Yorgunluktan ikisinin de uykuları gelmiş oracığa uzanmışlar. Değirmenci rüyasında oğlunun un öğütmeye gelen köylülere kaba davrandığını görünce uykusundan sıçrayarak uyanmış. Hemen karısını dürterek:
‘’Kalk kalk! Çok kötü bir rüya gördüm’’ demiş. Karısı da uyanarak iki eliyle gözlerini ovuşturarak:
‘’Hayır, olsun herif’’ demiş. Değirmenci gördüğü rüyasını karısına anlat-mış. Hemen geri dönmeye karar vermişler. Bir de ne görsünler eşeklerin ikisi de yok. Bağırmışlar, çağırmışlar eşeklerden hiç ses gelmemiş. Değirmenci kendi kendine:
‘’Yazıklar olsun! Yıllarca yemini, samanını eksik etmedim. Bizi bu halde bı-rakıp gitmişler. Olacak şey mi? Diye söylenince karısı da:
‘’Herif ben sana demedim mi bu eşekleri satalım da at alalım diye. At ol-saydı kesinlikle bizi burada bırakıp bir yerlere gitmezlerdi’’ demiş. Değirmenci:
‘’İyi dersin de kadın; zaten zar zor geçiniyorduk, bu eşeklere yıllarca daha az masraflı diye katlandık. Atın daha sadık bir hayvan olduğunu bilmez miyim sanıyorsun?’’ Şaşkınlıklarını üzerlerinden attktan sonra uyku sersemliğine ne tarafa gideceklerini de bilememişler. Karısı:
‘’Biz suyun akış yönüne geldik. Şimdi ters istikamete gidersek evimizi ra-hatlıkla buluruz’’ demiş. Değirmenci de karısına dönerek:
‘’Hay Allah, aklınla bin yaşa! Ben nasıl oldu da onu düşünemedim.’’
‘’Şaşkın adam; sen hala o rüyanın etkisi ve eşeklerin bize ettiklerinin etki-sindesin. Onun için düşünemedin’’ diyerek kocasını teselli etmeye çalışmış…
Suyun akışının ters istikametinden yürüyerek akşam karanlığı ile değir-menin yanlarına geldiklerinde bir de ne görsünler. Eşeklerin ikisi de değirmenin önündeki çimenlerde otlamazlar mı? Değirmenci eşekleri görünce kızsa mı? Se-vinse mi bilememiş ama sesini de çıkarmamış. Oğluna gördükleri rüyayı da an-latmadan değirmene gelip gidenlerden oğlunun yaptıklarının doğru olduğunu öğrenmişler. Konuyu öğrendiklerinde oğlu:
‘’Baba ben bunu sizin iyiliğiniz için yapıyorum. Bana kızan size dua edi-yor.’’ Deyince değirmenci:
‘’Olmaz olsun böyle iyilik. Biz böyle iyilik istemiyoruz’’ diye kızarak söyle-yince oğlu da yaptığının yanlış olduğunu anlamış. O da tıpkı babası gibi gelenlere güleryüz göstermiş. Yaptığı kepekli çöreklerden herkese yedirmiş. Değirmenci de oğlunun bu tutumu karşısında çok rahatlamış.
‘’Artık ölsem de gam yemem ‘’ demiş. Bu masal da burada bitmiş…
Salih KOÇ
27 Kasım 2020 /Büyükçekmece