İnsan Karanlığını Kendisi Aydınlatır Ancak
Karanlığa bakınca neden göremiyorum ki… Neden görmemi engelliyor. Bu rengin frekansı, görme frekans bandının dışında nasıl kalıyor ki… Sonuçta bir renk işte.
Kabe’nin örtüsü de siyah seçilmiş. Bu renge bakarken sanki üstünde nur varmış gibi hissetim. Nasılda parıldıyordu. Kimiler var ki, karanlığa meydan okuyor ve sanki lazer kullanır gibi görür! Demek ki lazer yaydığı frekans karanlığı çözebiliyor. Madem bu çözülme lazerde olmuş, bu aletle bakarken göz gördüğünde bozulmuyor veya hasta olmuyorsa, Rabbim neden bu frekansı çözmemizi istememiş ki… Bu donanım her insan da neden yok ki?
İnsanlar cahil ve tembel, bu yüzden kara rengi karanlık görüyor…. Bir kurtarıcı peşinde... O kişi çile çekecek ve şunu yap diyecek, bağlıları da gözü kara kabul edecek. Karanlığın içi onun sayesinde nur dolacak! Onlar bu düşünceye ve teslimiyete dünden razı.
Allah akıl vermiş, sorgulayın, düşünün, okuyun ve yaşayın diyor... Ama bunu çok kimse yapmıyor.
Ama bir meta elde edecekse araştırıyor, çalışıyor ve var gücüyle onu elde etmeye çaba
gösteriyor. Bu gerçeği kendini ve yaşamını sorguluyorsan kabul edeceksin. Çok okuyacaksın ve Allah’ın ilmine ulaşacaksın dost. Kim bir şey söylüyorsa Allah hakkında, ilmi hakkında... Kur’ana danışacaksın. Her duyduğunu ve okuduğunu çokça sorgulayacaksın. Sonuçta herkes, kendinden sorumlu. Ne yapıyorsa, Allah mahşerde sorgulayacak… Bize düşen Allah’ın ilmini öğrendikçe, yaşamımıza yansıttıkça... Bunları başkalarına da anlatmak, en doğruyu ve iyiyi topluma yaymak... Kimse kimseye şefaatçi-kurtarıcı olmayacak da. Bizi ancak bizim doğru, dosdoğru amelimiz kurtaracak... Kişiler kimmiş önemli değil, hangi doğruyu söylüyor ve yayıyor o önemli sonuçta. Yaşamda rastlantıya ya da şansa yer yok, sebepler bir araya geldiğinde olacak olur da!
Her bilinmeyen karanlıktır, gecedir, sıkıntıdır, açmazdır, kaostur.… Eğer karanlıkta yürümek istiyorsan, o karanlığın içinde ne olabilir öğreneceksin. Gözleri görmeyen kişinin, baston kullanması gibi… Yahut duymayan kişinin işaret dili kullanması gibi… Her görülen objenin frekansı mevcuttur. O frekansı keşfetmek ise ilim gerektirir. Okuyup öğrenmek gerektirir. İlim bimektir mucize. Yoksa hiç bir şey çaba olmaksızın ortaya çıkmaz. Hokkabazların göz yanılamalarına yol açan hızlı el hareketleri gibi…Bu hızla yayılan frekansı göz anlayamaz. Ancak, onun ilmini keşfedip, gözü bu hıza eriştirmek yetecektir. Göz ancak kaldırabileceği ve korkmayacağı frekans bandıyla sınırlı bir görüşe sahiptir. O bandın genişlemesi ise ancak ilimle olur. Mucize ile değil de….
Karanlık ve kara renk boşuna yaratılmamış. İnsan önünde ki bu engeli aştıkça, karanlığını aydınlattıkça insan olur ve yalnızca gerçekleri yaşar, dosdoğru olur. İlim sahibi olanlardan ve karanlığını aydınlatan kişilerden olmak dileğiyle.
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Dünya hayatı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ayeti gereğince bakmak aydınlığa da karanlığa da hakkını vermek gerekir. Konu başlığı hakikaten çok güzel
Hakikaten kişi ancak, kendi karanlığını aydınlata bilir. O da tek şartla mümkündür. İlmi ile amil olmak.
Ve yazı tüm insicamını " Kimse kimseye şefaatçi-kurtarıcı olmayacak da. Bizi ancak bizim doğru, dosdoğru amelimiz kurtaracak... Kişiler kimmiş önemli değil,"" Bu satırlarda yitirmiş gibi kardeş. Sen olmasaydın diye başlayan kudsi hadis En başta tevessülün varlığına delildir. İyi olmak iyilik yapmaktan evladır. Hiç bir amel kulu cennete götürecek güçte de değildir.Zira amelin kabul makamı ameli kabul etmiş olması şarttır. En nihayetinde bir birimize şefaatçi kılınacağımız gün de gelecektir.
Değil Peygamber enbiya ve evliya. Şehitlerin şefaatçi kılındığı çevreler yoksa şehadetin ne üstünlüğü var.
Ki Tüm islam alemi. Köpeğe su verdiği için Cennet ehli kılınan bizim nazarımızda bayağı bir kadından bahs eder.
Karanlık "kara" ile denk düşmez. karanlık bir odada o odayı bilen için bilinmedik şey yoktur.Bilgi de bunun için gereklidir.
ilim konusu buraya sığar mı bilmiyorum. Ama şunu biliyorum Kişinin bilmesi ilmi sayesindedir. Bilen ölür, ölen bilir. Sözünün bize yüklediği şey ise eylemdir. Yani hayattayken bil. Ölünce zaten bileceksin.
Ve tebliğ. Onuda Allah resulünden öğrenelim. Tebliğin en güzeli yaşamaktır.
Sellallahu aleyhi vesellem.
Günün hayrolsun.
saf şiir
yeğinadnan
Doğru anladığımı da anlaşıldığımı da gördüm bence Beis yok.
Ben cenneltiğim diyende cehennemliğim diyende aynı yerdedir. Zira Hüküm Allahındır.
İnşallah sız eve bile gidilmez değil şefaate kalkılsın.:)
yeğinadnan
“Karanlıkta yılan sandığın, aydınlıkta ip! Korkun da kaygın da bir vehim!”... geldi aklıma.
Saygıyla
saf şiir
diğer yorumcu haklı sayın şair ve siteminize cevap olursa elbet,
lakin bir karanlığın üstünü bir diğer karanlık örterken
ve canım halkım buna kör ve sağırlar diyaloğu derken,
cık, kendi aşını bulamayıp, sözde sağlık bakanı olursunuz sağlığa en muhtaç zamanlı yurda.
,eyvallah.
saf şiir
O karanlığı aşmak bazen öylesine imkansız ki ağabeyim hele ki önüne de set çekilmişken insanın.
İnsan yaşadığını bilir ve bunu dile getirmen bazen imkansız.
Var olsun kaleminiz
Selam ve dua ile ağabeyim