İLK ATAMA VE MEMURİYET HEYECANI
Ramazan resmi belgelerini yanına alarak Tokat’a hareket etti. Otobüsten indiğinde, ekmek kavgası için sağa sola koşturan insanları görünce, buranın sakin bir Anadolu şehri olduğunu anlamıştı. Meydana doğru yürürken cılız akan bir derenin şehri ikiye böldüğünü gördü. Derenin üzerine araçların geçebileceği büyüklükte taş köprüler yapılmıştı. Hafta içi olması sebebiyle derenin iki yakasına pazar kurulmuş, halkın uğrak yeri olan pazar, iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalıktı. Civar ilçelerden gelen köylüler bu pazarda kendi ürünlerini satıyorlardı. Ramazan valilik binasının önüne geldiğinde öğlen ezanı okunuyordu. Yolun karşına geçerek caminin şadırvanında abdest aldı. Namaz kılmak için Ali Paşa Camisini seçmişti. Cemaatle birlikte öğlen namazını kıldı. Çıkışta, caminin sağ tarafında bulunan taştan yapılmış türbeye bakındı. Türbede üç mezar bulunuyordu. Burada yatan zatların ruhları için dua okudu. Türbenin tarihçesini anlatan yazıyı okuyunca, burada yatan şahısların külliyeyi yaptıran Ali Paşa, oğlu Mustafa Bey ve Ali Paşa’nın zevcesi olduğunu anladı. Yan taraftaki külliyenin bir parçası olan Ali Paşa Hamamı’na uzaktan şöyle bir bakındı. Vakti olsa hamamı da gezmek isterdi. Okula yetişmek için bundan vazgeçti. Gazi Osman Paşa Lisesine gelince, müdürün kapısını tıklatarak içeri girdi. Önündeki evraklarla meşgul olan müdüre selam verdi. Müdür karşısında duran Ramazan’a bakarak, “Buyur oğlum ne istemiştin?”
Ramazan yanında getirdiği evrakları masanın üzerine bırakıp, “Müdür bey, ben okulunuza yeni atanan Türkçe Öğretmeni Ramazan Yavuz.”
Müdür, gencin evraklarını eline alıp atama belgesini inceledikten sonra, “Okulumuza hoş geldiniz, sizi mezun öğrencilerimizden birisi sandım, çok genç görünüyorsunuz, buyurun oturun lütfen.”
Ramazan tekli koltuklardan birine oturdu.
“Nerelisiniz Ramazan Bey.”
“Samsunluyum efendim.”
“Bekâr mısınız?”
“Nişanlıyım, yakında evleneceğim.”
“Hayırlı olsun.”
“Teşekkür ederim.”
Müdür, genç öğretmenle sohbet etmek istiyordu.
“Okulumuzun tarihçesi çok eskilere dayanır. Tarihte ilk kez rüştiye mektebi olarak açılan bu okul idadiye dönüştürülmüş, idadi, askeri lise ile birleştirilerek eğitimine bir müddet askeri lise olarak devam etmiştir. Cumhuriyet döneminde okul, karma lise yapılarak Tokat Lisesi adını almış, günümüzde ise Tokat’ın yetiştirdiği ünlü Plevne Savaşının kahramanı Gazi Osman Paşa’nın adını alarak Tokat Gazi Osman Paşa Lisesi olmuştur.”
“Böyle önemli bir okula tayin olduğum için çok mutlu oldum efendim.”
“Senin gibi genç bir öğretmeni aramızda görmekten ben de memnun oldum. Samsun’dan kalkıp Tokat’a gelmişsin gece kalacak yerin var mı? Öğretmenevinden bir yer ayırtalım mı?”
“Zahmet etmeyin müdür bey, okula yakın bir yerden ev tutmayı düşünüyorum. Yakınlarda bildiğiniz kiralık bir ev var mı?”
“Şu an bildiğim kiralık bir ev yok. Dersler iki hafta sonra başlıyor, ev aramak için daha zamanın var.” Teşekkür ederek müdürün odasından çıktığında, karnı acıkmıştı.
Önüne çıkan tarihi bir binanın içerisinde gezinirken lokantadan hoş kokular yükseliyordu. Tabelasında Tokat Kebabı yazan lokantadan içeriye girdi. Boş bir masaya oturup kebap siparişi verdi. Lokantanın aşçısı, köşede bulunan özel bir kebap ocağının yatay demirine, kuzu etlerinin arasına ince ince kesilmiş patates ve patlıcanın sırayla dizildiği şişi ve domatesle sarımsağın takıldığı başka bir şişi astı. Fırının iki tarafında bulunan yatay bölümde, odun ateşi yanmaktaydı. Aşçı yaklaşık yirmi dakika kadar pişen kebabı tepsiye koyarak müşteriye servis yaptı. Ramazan uzun zamandır böyle bir lezzet tatmamıştı.
Lokantadan çıkıp kiralık ev aramaya başladı. Tarih kokan bir sokak tabelasında Sulu Sokak Evleri yazıyordu. Tarihsel zenginliklerle dolu bu sokak, eskiden ticaret merkezi olarak kullanılmıştı. Şarkılara da konu olmuş sokakta gezinirken, şehrin tarih kokan Arastası, Deveciler Hanı, Çukur Medresesi ve Camileri onu derinden etkilemişti.
YORUMLAR
kutlarım efendim böyle güzel eserinizi okumakta geç kalmışız özür..gül diyarından selamlar