- 626 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Şiir ve toplum
Bizde neden şiir en az okunur , şiirin çok az olmasından mı ? yoksa herkes şiir yazdığından mı ? peki sorun neydi biraz konuya hüzünlü bir açıklama getirelim.
Ülkemizde özellikle şiir sanatı konusunda ; 1980 den öncesi ve 1980 den sonrası diye bir araştırma verileriyle ile
söze başlayalım.
1980 yılından 2009 yılına kadar günlük tuttum bir kaç konu üzeriden araştırmalarım sürekli devam etti bu yazımda şiiri başlıkta arz ettiğim neden en az okunmasıyla ilgili verilerimi paylaşacağım.
1980 den önce 11 ile 18 yaş aralığında çocuk ve gençlerin %56 sı şiir yazıyordu , Ortaokul ve Lisede okuyan gençlerin % 71 nin hatıra defteri vardı ( Araştırma kendime ait verilerden alınmıştır)
1980 yılından sonra her yıl bu oranlar düşerek devam etti ve 2000 yılından sonra oranlar tamamen küçülerek aynı yaş gruplarındaki gençlerin şiir yazma oranı % 17 ye hatıra defteri edinme oranı ise % 8 düştü ; bu durumun nedenleri üzerine biraz gidelim istiyorum.
Bir insanın en saf , en temiz, en güzel yaşam evresi ; 5 yaşından 18 yaşına kadar olan yaş evresidir . Bunu ben söylemiyorum her insan bu aralıktaki yaşamına bir kaç dakika dönsün ve düşünsün sonra bu okuduğunun doğru olup olmadığına karar versin . Duygunun en renklisini, sevginin en güzelini, bu yaş aralığında yaşar insan hal böyle olunca daha paylaşımcı bir nesil, daha toplumsal sorumluluklar taşıyan bir kuşak mevcut iken 2000 yılından sonra bu yaş aralığındaki gençlikte bazı toplumsal değişimler ile eğitim kalitesinin de düşmesiyle başlayan bir düşüş süreci bu güne kadar geldi .
Şöyle bir nedenler sıralamak doğrumu değil mi onuda biraz açalım etkenlerden bilgisayar , internet, toplumun okuma alışkanlıklarındaki değişimi, dönüşümü gibi , bence bunlar bir esas sebep değil . Asil nedenlerin başında hayata bakış acılarının değişimi , bu değişim okumanın bile bir yarışma, bir madde geleceği kurma, daha çok üstünlük azmi olduğunu tespit ettim. Bu gerçeğin birazda kalitesiz ve yetersiz eğitimden kaynaklandığını düşünüyorum. Neler oldu bu yaş aralığındaki gençliğe ? Şiir bir toplumun duygu duyarlığının en büyük göstergesidir , duygu duyarlığı olmayan bir neslin geldiğini rahatlıkla söyleyebilirim , Duygu duyarlığı olmayan bir toplumun sevgi, saygı yoksunluğu yaşayarak birlikte yaşama kültürünü silerek yok edeceğini düşünüyorum.
Bir toplumun en büyük zenginliği duygu zenginliğidir , duygusuz bir toplum sevgisiz, saygısız, merhametsiz,adaletsiz, vicdansız , duyarsız ve vurdum duymaz bir toplum haline dönüşmesi demektir şu anda toplumumuzun bu noktaya varmasına ramak kaldı , eğer böyle devam edecek olursa çok kısa bir süre sonra geri dönülmesi çok zor bir döneme girilecek . Şiir diyerek geçmeyelim . Saygıyla duyurulur
İbrahim Kurt
Antalya çiftlik akşamları
04.11.2020 saat 22.00
YORUMLAR
Güzel bir özetti. ( Yazının paragraf aralarına lütfen boşluk bırakın, bir enter boşluğu, okunması kolaylaşsa nasıl olur efendim?)
Nesillerin ve kuşakların birbirine bıraktığı miraslar var. Bir miras, toplumsal fikri planda tamamen karşıtlık üzerine kurulu. Daha eskiye gitmeden 1000 yıllık karşıtlıklar, üstünlük mücadelesi ve devletlerin toprak kazanma, sınırlarını büyütme arzusu...Ve kullanılan halk. Ortaçağ veya eski kültür ekseri "Çoban ve Sürü" ana temelinde farklı farklı ideolijilerle destekleniyor.
Y kuşağının çoğu bu karşıtlığı fark etti, koparmak istiyor geçmişle bağları, özetle ne çobanım ne de sürüyüm diyor. Geçmişin eğitim, öğretim ve sosyal yaşamı bu güne uymuyor. Hayat ve insan da değersizleşti. Dünyada ve ülkemizde şehirlere yönelim son 40 yılda zirvesine ulaştı. Olması düşünülen veya tarihi izlencesine göre yaklaştı denilen İstanbul ve çevre iller depreminin Ülkemizi felç edeceği söyleniyor.
"Asil nedenlerin başında hayata bakış acılarının değişimi , bu değişim okumanın bile bir yarışma, bir madde geleceği kurma, daha çok üstünlük azmi olduğunu tespit ettim. Bu gerçeğin birazda kalitesiz ve yetersiz eğitimden kaynaklandığını düşünüyorum."
"Bakış acısı değişimi" bunu örneklendirmenizi beklerim. Mesela öyle örnekler verelim ki, gözü bağlı dört kişinin koca fili tarif etmesinin dışında örnekler.
"Yarışma-Üstünlük azmi" : Dünyadaki her türlü olayda bir hiyerarşik sıralama. En bilgili, en çalışkan, en tembel, en sevimli, şampiyon, lider, kral, yüzbaşı, müdür, ilçe müdürü, ırgat, bey, kontes, kont, peygamber, peygamber dostu, kabile reisi, edebiyatın duayeni, şiirin mitralyüzü, miss dünya güzeli, en büyük fabrika, en hızlı bilgisayar, en ağır element, en oynak gaz, en yapıştırıcı, en büyük komutan, beş parmağın beşi bir değil, koyu kırmızı, kırmızı, açık kırmızı... Gün şiiri, ay şiiri, yılın şiiri, altın portakal film seçmeleri, gramy ödülleri, en çok satan roman, nobel ödülü, başkanlık yarışı, yönetme yarışı, zenginlik yarışı, fakirlik yarışı, horoz dövüşü, köpek dövüşü.... Seçme, değerlendirme ve sonuç?
İnsan tasarımı bile yarışma usulü. Esas; muammalaştı. Zihinlerin, hayallerinden çok çok gerisine düştü yaşamın gerçekliği.
Yukarıda kısaca saydıklarım; eski çağın bakış açısıdır.
Yeni çağ, sayısal çağ? Yeni üretim, yeni anlayış, yeni yaşam, yeni duygusallık, yeni şiir, yeni insan.... gibi tariflenecek daha?
Gençler neden şiir yazacak?
Aklımla kalanlar, yanlış varsa ilgilisi düzeltir.
Nfk: 2 yıl ceza aldı.
Nazım Hikmet: ülkesinden kaçmak zorunda kaldı.
Atsız: Valice azarlandı.
Sabahhattin Ali: Ülkesinden kaçmak zorunda kaldı.
M.Akif: Anlattı, lakin çağın ötesini göremedi.
Ozan Arif: Ezildi, sürüldü, gurbete düştü.
Aşık Veysel: Ankaraya bile alınmadı.
Taşlıcalı Yayla: Sürgün yedi.
Köroğlu: Sürgün yedi
Dadaloğlu: Sürgün yedi, zorlandı, hor görüldü.
Yunus: Kayıplara karıştı, biri yedi yapıldı. Eskidi.
Mevlana: Dedikodusu çıkarıldı. Hikmetteki kaos.
Divan şairlerinin durumu: Krala alkış, toplumdan uzaklaşma
1980 lerden sonra şiir değişti, zihinler değişti.
2000 lerden sonra bakış açıları değişmeye başladı.
2020 lerden sonra duygusuzlaşacağız bu gidişe. Evet , görülen o.
Ana konu; merkezileşme ve merkeziyetsizlik olabilir mi şiirlerde de.
Çok güzel bir yazıydı, bana nefes oldu.
Şiirin derdini çekenlere saygılarımla..
Nefesiniz eksik olmasın..