- 338 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
İNSANLIK ÖLDÜ MÜ?
İNSANLIK ÖLDÜ MÜ?
Dün izlediğim bir haber bana bunu düşündürdü. İki kız annesini planlayarak öldürdü. Bu nasıl olur. Öz evlattan düşman nasıl yaratılır. Doğurduğu ve nazla büyüttüğü merhamet timsali annenin merhametle dolu olması gereken kız evlatları canavara dönüşebilir öz annelerini canavarca öldürebilirler miydi?
Bu da mı olacaktı dedirten ve akıllara hayret veren vahşet insanlığın ne kadar yozlaştığını hatta öldüğünü göstermiyor mu? Biz bunu hikâyelerde dinlerdik ve anne merhametinin boyutlarını anlatmak amacıyla örneklenen bir fıkrada dillendirildiğini görürü, bu fıkranın a apriori bir örnek olduğunu gerçekte olmayacağını bir duyguyu anne merhametinin boyutlarını anlatmak için kurgulanmış olduğunu düşünürdük.
Hikâye malum. Çocuk annesini bıçakla yaralar, bıçak annenin ciğerini parçalar, bu arada oğlanın eli bıçaktan zarar görür de oğlan bıçağın elini yaralamasıyla elim diye bağırır, anne ciğerindeki bıçak darbesini hiçe sayar, oğlum sana ne oldu diye kendisini bıçak darbesiyle öldürmeye azmeden oğlunun bir anlamda katilinin üzerine kapanır.
Evet, evet durum tam anlamıyla bir fecaat arz ediyor. Dün büyüklerine saygı göstermeyen, hayatın yemek, içmek, eğlenmekten ibaret olduğunu sayan, hiçbir manevi değer tanımayan bir gençlik yetişti. Kutsal değerlerin hiçe sayıldığı ortamlarda yetişen bu gençlik eskilerin eyyamcı dedikleri günübirlik eğlenceye dayalı hayatını –kendilerine göre- en iyi bir şekilde sürdürebilmek için sınır tanımaz bir hale geldi.
Her istediği karşılanan, istekleri önünde sınır tanımayan bu gençlik önündeki engelleri aşmak için Makyavelist anlayışla her şeyi mubah telakki etmeye başladı. İşte anne baba rızası peşinde koşan gençlikten anne –baba düşmanı, hatta katili bir gençlik doğdu, büyüdü ve yetişti. Şimdi de kendi zevkleri için her şeyi yapmayı zorunluluk haline getirdiler.
Bütün dünyayı saran bu yeni hayat tarzı insanın hayvandan aşağı bir yaratık hale geldiğinin resmidir ve bu gidişin sonu felakettir.
Yıllar önce büyüklerine yer vermeyen gençliğin ilk örnekleri oluşmuştu. Bunlardan biri de -itiraf etmekte biraz zorlanıyoruz ama- belki de bizdik. Manevi eğitimi ihmal edilen, değerler eğitimine alınmayan her genç gibi biz de bu olaya kendi açımızdan bakıyor ve ilerleyerek aşırılaşan bu davranışın buralara geleceğini ve bizi tehdit edeceğini kestiremiyorduk.
Bu gün ne yiyeceğini, ne giyeceğini, nasıl eğleneceğini şaşıran bir gençlikle karşı karşıyayız. Her şeyi anlık zevkleri için yapabilecek bir genlik bu. Marka giyinmeye alıştırılan, Coca Cola içen, Citos yiyen, elinde tabletlerle gezen, ondan bıkınca ipadlarla sarmaş dolaş olan bir gençlik bu. AVM’lerin üyesi, Cafelerin abonesi, sinemaların daimi müşterisi bu genlik çığırından çıkmıştır. Annelerini öldürmeye varan bu akıl almaz vahşiliğe varan bu katiller sürüsünün daha fazla çoğalmasını engelleyici tedbirler almak için acele etmeli, yeni bir gençlik yetiştirmenin planlarını yapmalıyız.
Milli eğitimi laik-dinsiz, egoist, çıkarcı yapısından çıkarmalıyız bir an evvel. Din dersine gereken önemi vermeli, değerler eğitimi derslerini ciddi bir şekilde verecek eğitim kadrolarını yetiştirmeli, gerçek kutsalların yerine oluşturulan yalancı kutsallar kaldırılmalı, inanan, inancını yaşayan ahlaklı nesiller yetiştirilmeli artık. Yoksa kendi katillerimizi yetiştirmeye devam edecek, bir gün o katiller eliyle hunharca öldürüleceğiz.
Bu gün her evde bu şekilde yetişmiş birer düşman yaşıyor. Bir, belki de birden çok gizli düşman artık evimizde bizi tehdit eder hale geldi. Bunları evde, sokakta okulda ve toplumda biz büyüttük ve yetiştirdik. Bu gün bizi tehdit eder hale gelmeleri için farkında olmadan çok çalıştık. Bu gün yetiştirdiğimiz bu canavarların tehdidi altındayız ve ne yapacağımızı bilemiyoruz.
En kötüsü de hep beraber yetiştirdiğimiz bu düşmanların tehdidi karşısında yalnızız ve çaresiziz. Toplumca, hatta devletçe bu işe el atmalı bir an önce çareler üretmeliyiz. Yoksa iş işten çoktan geçmiş olacak.
Ahmet Kemal