- 778 Okunma
- 6 Yorum
- 5 Beğeni
Büyük Yolculuk
Yürümek değil bu bendeki...
Ayaklarımın peşinde virane olmak..
Anlamaya çalıştığım kadarım, anladığım kadar...kabul ettiğim belki de kabul edildiğim kadar...
O zaman haydi yok sayın beni artık ve silin dilinizden ismimi de savrulsun küllerim... olsun razıyım gerekirse cehennemin dibine insin varlığım.
Yanmak sorun olmadı ki hiçbir zaman...
Sönememek asıl meseleydi aslında.
Hatta iyiydi bir bakıma yanmak, kimse tenini korkudan elleyemezdi.
Tanrı sizi böyle korkak mı yarattı, sonradan tapındığınız şeyler çoğalınca mı korkaklaştınız...
Derlerdi anlamazdım " kaybedecek bir şeyi olmayandan kork" diye...
Peki neden kaybedecek şeyi olan daha çok korkuttu.
Kaybetmemek için her şeyi yapar da ondan...dedi..
Önce heybe büyüdü...korktukça yetmedi heybeye sığdırmaya çalıştıklarımız. Sonra büyüyen heybeyi taşımak için ayaklar yetmedi. Ayakları taşıyacak tekerler icat edildi..
O da yetmedi...tekerler daha hızlı dönmeliydi.. Hatta dönerken tekerler, oturtulan kıç daha rahat etmeliydi..
Kıç önemliydi..hem de çok.
Peki kafa dedi...
Kafa tehlikeli...
Çok fazla düşünürse, sonra dile derse konuş ve konuştuğu istenmezse kafa yerinde durmaz dedi..
Düşer sepete ve o sepetin konforu düşünülmez..
Top gibi yuvarlarlar içinde.
Sus dedim sonunda sus...
Bunlar derin mesele...
Ayaklarım diyordum. Yürümüyorum ben ayaklarımın peşinde virane olmak benimkisi.
Bu yol kimin yolu, sonu neresi...
Sordum söylemedi...
Anladığım kadar varım ben ama şu an giderek yok oluyorum belli ki.
(a) y...
YORUMLAR
Yine, yeniden bir zamanlar yöneldiğimiz yerden bir şeyler hatırlattı bu yazı bana
Bence zamanı gelmiştir, rahmetli :( Oruç Aruoba üstada kulak verelim, tam yeridir bakınız ne demiş,
Yenilenmeğe yönelmiş her yaşam biçimi,
ağır bir küf kokusunu da yanında, birlikte
getirir: Ama unutmamalı ki, küf, aslında,
yepyeni yaşam birimlerinden oluşur
-çürüyenin üstünde serpilen
taptaze canlılardan…
Yaşam bir yoldur temelde, doğru; ama, hep,
belirli yolların yürünmesi sonucu ulaşılan
yerlerde, durağanlaşmağa çalışan,
yerleşmeğe çalışan bir yol…
Yola çıkan kişi,
daha önce konakladığı yerlerin izini taşır
-yeni konaklayacağı yerlere dek,
ve, tabiî, yolda attığı adımlar boyunca…
Yolunu kendin yürüyebilmek için,
yönünü kendin koymak zorundasın.
Yönsüz yol yoktur – yol, ancak,
bir yön ve bir yürümeden oluşur:
Yeni bir yol, yeni bir yön demektir.
Yürünmemiş yol, yol değildir.
Açılmış yollarda yürümek neye yarar ki?
Yönü zaten belli olan yol, yol bile değildir:
Yol, yönsüzlüktür. (Bir arabaya takılmış
bir pusula, hiç durmaz, dönüp durur…)
Yolun yönü, yol açılırken belirlenir
-açıldıktan sonra da, artık,
zaten bellidir: belirli bir yola girmek,
belirlenmiş (bir) yön(ler)de yürümektir.
Sahici yürüme,
yol açmadır.
Yolu yol yapan, yola çıkma edimidir.
(Gerçek yollar da öyle açılmaz mı zaten:
Dinamit ekipleri, ekskavatörler, greyderler
-bir gürültü, bir patırtı: sonra,
dümdüz asfalt üzerinde kayıp giden lastikler…)
Açılmış, hazır yollarda
yumuşak yumuşak dönüp duran tekerlekler
ne anlarlar ki, yol asıl nedir – ya da, salt,
yol nedir…?
Yolu gerçekten bilen,
yolun gerçekten ne olduğunu bilen,
yolda dönüp duran tekerlek değildir:
kazmadır, kürektir, dinamittir
-tekerlekler terlemezler…
Yolu,
yürüyen bilmez;
açan bilir.
İnsanın özgürsüzlüğünün temeli,
kendisinden önce zaten açılmış, belirlenmiş
yollarda yürümek ‘zorunda’ kalarak,
yönlendirilmektir
-özgürlük de, yol açabilmektir.
Bağımlılık ‘zorlanma’ysa, bu,
bir yolu yürümeğe zorlanmaktır
-belli, belirli, açılmış, açık bir yolu…
Özgürlük yürümekse,
açılmamış, belirsiz yollarda
yürümektir.”
Oruç Aruoba
-Yürüme-
Yinsani
Sahir Neva
Bilimin ışığında olmak ve teknolojiye yabancı kalmamak doğru bir bakış açısı kabul !
Ama şiirin ve ya herhangi bir güzel sanatın çağa tutunması teknolojiye paralel olmasını gerektirmez düşüncesindeyim.
Misal, William Shakespeare 1600 de yazdıkları hangi Aşk'a, hangi ihanete yabancı geliyor ?
İkinci bir misal, Salvador Dali sence çağının insanı mıydı ?
Dali'nin hayal dünyası, bugün için bile çok uzak bir yüzyıldan seslenir gibi...
Sanat açlıklarımızdan doğar bir de kapatamadığımız açıklardan...
İnsanın neyi yaptığı ve başardığı ile ilgilenmez sanat o nedenle; insanın neyi, nerde insani bir şeye dönüştürdüğü ile ilgilenir sanat naçizane fikrim böyledir benim.
O yüzden kaldırımlar sırdaşı olur şairlerin o yüzden bir ağaç gibi hür ve özgür ve bir orman gibi kardeşçe betimler gözlemlerini...
Yinsani
teknoloji buna sebep elbette, çünkü teknoloji çok görüş-görmek, çok bilgi (doğru veya yanlış), araç olmaktan çıktı amaç da değil teknoloji elbette.. ne olduğunu çözemedim ben..
şuan yaklaşık 1850 ile 2000 arası çıkarımlarını yaşıyoruz her konuda.. çağ nerede döndü bilmem, ancak döndüğü, kırıldığı bir şeylerin benim için çok belli.
şu an inan kendi kuyruğunu kovalayan tilkiden kediden farkı yok insanlığın...
üstat demişti: yırtınıyor çağ tanrıyı görmek için... gibi bir ifade kullanmıştı.. evet belki de öyle...
kimi zaman zihnimde olan ama ifade edemediklerimi okuyunca işte bu dediğim çok oluyor benim..
şimdiye kadar insan kaldık, lakin artık yarı tanrı-yarı insan çağındayız.. buna göre tanımlamalar gerek her konuda..
black_sky
Ben bu yürümek ve yol şeylerine takıldım anlaşılan...takıldım da öyle lambur lumbur yazılmaz ki diyorduk ;)))
Lâkin insan yuvarlanırken de ne yapar ki;))
Şaka bir yana nesildaşım güzel paylaşım için çokça teşekkür ederim.
Eksik olma dilerim.
Sağlıcakla
Sahir Neva
Bir Dünyevi nesildaşım,
Çağın gereksinimleri, insanlığın evrimi, gelişimi ve yönelimi konusunda " Tanrıların Arabaları - Erich von Däniken" kitabını henüz okumamışsa nesildaşım şiddetle tavsiye ederim. Okumuşsa hatırlamalı derim. Tek düze ve sürekli gelişen ve her defasında daha iyiye giden bir model ile en başından yüksek donanımlı bir kültürün birikimin hafızasını yitirmesi sonrası en ilkel şartlarda yeniden başladığı yöne döndüren iki farklı kurguyu bana göre çok keyifli ve kısmen de çok güçlü önermeler kanıtlar ile ele alıyordu; tadı 20 yıl sonrasında zihnin dolambaçlı renkli damağında takılı kalmıştır....
Tanımlama hususunda ise ancak hududuna varabildiğimiz, sınırlarını keşfedebildiğimiz ve amprik bulgularla da görünen yüzüne vakıf olabildiklerimize ancak bir tanım koyabiliriz ... Bilinmezi ve değişimi bilme isteği, güzel bir heyecan olsa da tanımlamak için yeterli olamayacaktır maalesef.
Black_sky ( Ayris ) Nesildaşım,
Ben yuvarlanırken yüzümü kapatıyorum, kapanan ellerimin içindede gözlerimi kapatıyorum ; ha bir de sol elimin ayasını oksipital kemiğe yaslarken, sağ elimde bir limonlu tuzlu bir bardağı gözlerimi kapatarak.... :) :) :)
Sevgiler,
black_sky
Yinsani
en edepli adaplı şekilde atmalı kendimizi nesildaşımın dediği gibi, gözleri, onun üstüne elleri kapamaya ne gerek... at kendini gitsin.. :)
neva nesildaşım; ayris i sen tuttun anlaşılan, ben de siyahbaray veya karakeçiY'de kaldım.
Sahir Neva
Ben ayris ismini evvelden beri severim bir şiirde de geçer,
"Rüya budur ya:
Karanlık bir dehlizdim
Oldum birden bir deniz, bendeniz.
Ve sen bende bir hayalsin ayriz
Avuçlamak isterim, tutamaz eller
Kayar gider bu akis
Ne çare bu diller bu dilenmeler?"
11.03.2009 , İzmir
Yinsani
Sahir Neva
Yinsani
155 sayfa... bir kitap..
https://www.dizibox.pw/brave-new-world-1-sezon-9-bolum-sezon-finali-izle/
toplam 9 saat diyelim... her 15sayfa başına 1 saat gibi de diyebiliriz..
okumamı, izlememi.. 400 sayfayı sürükleyici oldu mu 4 saatte okuyabiliriz sanırımi lakin 155 sayfayı 9 saatte izlemek zaman kaybımı yoksa daha mı iyi olur..
ben belgesel veya filmciyim yani..
bunun tek tersliği, zihin hatırlayamıyor, görüntü depolandıkça sanki hatırlama örseleniyor diğer bir boyutuyla da görüntü daha akılda kalıcı.. pat durumu..
okumak mu görmek mi; bence görmek..
Sahir Neva
Keçiyi göklere bağlamakta neden zorlanıyorsun :)
Ben nesildaşım da keçi fıtratı göremedim zahir... İnatla ve hırsla örülü bir duygu dünyası yok bana göre ya da tanıyabildiğim kadarıyla. Onunçün bence o olmaz ona daha afili birşey lazım...
Game Of Trones dan bişeyler olabilir :)
Targaryen Hanesi ''Fire and Blood - Ateş ve Kan
Baratheon Hanesi "Ours is The Fury'' - Öfke Bizimkidir
Greyjoy Hanesi - ''We Do Not Sow " - Biz Ekmeyiz
Lannister Hanesi ''Hear Me Roar'' - Kükreyişimi dinle
ve tabi ki
Stark Hanesi ''Winter is Coming'' - Kış yaklaşıyor
black_sky
Sahir Neva
copy paste:)) zamanı...
1. Duruluk
Paragrafta gereksiz ifadelere yer vermemektir.
2. Açıklık
Söylenmek istenenin rahatlıkla anlaşılabilmesi, açık bir anlatıma sahip olunmasıdır.
3. Özgünlük
Yazarın, şairin kendine özgü, farklı ve orjinal bir üsluba sahip olmasıdır.
4. Sadelik
Sanat yapıtında yabancı sözcüklere yer vermeyerek rahat anlaşılır bir dil kullanmaktır.
5. Akıcılık
Okunan metinde telaffuzu kolay sözlerin kullanılmasıdır.
6. Derinlik
Sanat eserinin, derinlerinde gizli anlamlar bulundurmasıdır.
7. Yalınlık
Paragrafta anlaşılması zor, süslü anlatıma yer vermemektir.
8. Yoğunluk
Paragraftan yoğun anlamlar çıkarabilmektir.
9. Doğallık
Yapıtı günlük konuşma dilinin rahatlığıyla oluşturmaktır.
10. Çekicilik
Bir sanat metninin ilgi uyandırıcı bir üsluba sahip olmasıdır.
11. Sıradanlık
Sanatçının kalıpların ve alışılmışın dışına çıkamamasıdır.
12. Evrensellik
Sanat yapıtının veya sanatçının dünyanın her yerindeki insanlara seslenebilmesidir.
13. Güncellik
Bir sanat yapıtının aktüel meseleleri ele almasıdır.
14. Kapalılık
Paragraftaki anlamın ilk okuyuşta sezilememesidir.
15. Nesnellik
Metnin bilimsel verilere dayanması ve tarafsızlığını ortaya koymasıdır.
16. Kalıcılık
Yapıtın ya da yazarın sadece günümüz insanına değil her çağa hitap edebilmesidir.
17. Bütünlük
Metni oluşturan cümlelerin anlam ve yapıca bir bütün meydan getirmesidir.
18. Öznellik
Sanat eserinde tartışma ve yoruma açık, kişisel düşüncelere ağırlık vermektir.
19. Ulusallık
Sanat yapıtında belli bir milletin kültürel özeliklerini öne çıkarmaktır.
20. Canlılık
Parçadaki olayların okuyucuda merak uyandırması ve okuyucuyu bunaltmamasıdır.
21. Özlülük
Parçada az sözle çok şey anlatabilmektir.
22. İçtenlik
Yazarın okuyucuya samimi duygular taşıdığını hissettirebilmesidir.
23. Etkileyicilik
Metni okuyanda iz bırakabilmek, okuyucunun düşünce yapısına etki edebilmektir.
24. Sürükleyicilik
Okurda merak uyandırıp onun ilgi ve heyecanını her an canlı tutmaktır.
Yinsani
Yinsani
13. Güncellik
15. Nesnellik
16. Kalıcılık
19. Ulusallık
22. İçtenlik
Yinsani
black_sky
Eser daha evrensel olmamalı mıdır...
Tabii ki tercih durumu olursa olur lakin olmasa da olur gibi geldi bana:)
black_sky
Yinsani
zaten bizim sıkıntımız ülkece ... neyse konu dağılacak:))
black_sky
black_sky
O bakımdan katkınız için efendim çokça teşekkürler ederim.
Üstat iyi geceler dilerim..hep gülün dilerim.
Nesildaşım eksik olma aksi olma hep ol dilerim.
Saygı ve hürmetler ve iyi geceler
Yinsani
Yinsani
Anlamsızlık düşüncesi doğuran, bir durumla karşılaşılmış, olmalı diye düşünüyorum sayın yazar.
Ayaklar baş, başlar ayak olduğunda yaşanır genelde bu durum. Yani nicelik niteliğe hükmettiğinde gözlenir bu. Göz bakar, beyin durur...
black_sky
Biz de nesildaşımla yazıyı bıraktık sohbete geçtik...
Ben nedenlerimi unuttum nesildaşım bu işi ancak üstat çözer dedi ki bencede.
Durum aslında böyle oldu desem yalan olmaz gözüm gördü ama aklım almadı..
black_sky
black_sky
Eksik olmayın dilerim..
Saygı ve hürmetler
Erlik Aldacı
Cevher kesinlikle var...en büyük yanlışlarından bir tanesi kendimizi hafife almaktır.
Erlik Aldacı
black_sky
black_sky
Varlığı başka bir sekle bürünecek en sonunda...evrenin bir parçası olur nesildaşım...
black_sky
Aslında fazla şey düşünüp ele avuca gelmeyen bir şey yazdim sanırsam;))
Yinsani
çevirmen bulun efendim.. koptu gidiyor bir insanlık, çok geri mi kaldı denmeli devletler... kendi nesillerini, uğruna o kadar çok uğraşverdikleri nesilleri kayboluyor mu denilecek..
aslında biz kayıp nesiller için çok erkeniz.. lakin çarşambanın gelişi salıdan bellidir hesabı, tüm yazılıp çizilenler..
bir çıta kırılıyor.. ne çıtası kim bilebilir ki??
roma zamanında veya bizansta analtılır, saraylılar en leziz yemekleri yer, sonra kusarmış yeniden yiyebilmek için..
aynı o hesap... kralların zihin dünyasını yaşayıp, maraba olanlardan korkun diyeceğim dünya için.. fil dişi kulelerin kapısından içeri giremeyip fil dişi kulelerden hayatı seyredenlerin önünü açın diyeceğim..
lakin kim anlar ki...
resetleme ve güncelleme mecburen yapılmak zorunda.. :)) yoksa ne bileyim ben nesildaşım... işte sen yazmışsın:))
kalemine sağlık.pardon kılavyene şekerli içecek dökülmesin.. su geçirmezse bilmem tabii..
black_sky
O dediğin konuyu ben de okumuştum...hatta tüycübaşı gibi tuhaf bir ismi vardı...tamamen atıyor olabilirim de.;)) ziyafetten kalkmamak için mantığa bak hele...
Nesildaşım her devir kendi teknolojisiyle kendinini öldürüyor lakin eskiden olan yine var sadece durum kolaylaşıyor...
Sanki bir dönem insanlık adına verilen tüm mücadele geriye sarmaya başladı yine...gag diyeni olduruveriyorlar...carwiz insanlar kendi canına kıyıyor...
Dizi izliyordum orada lobotomi yapıyor doktor hastaya.. yeni bir tedavi ooo süper şeklinde.. kaç kişiyi telef ediyorlar...eee bu da böyle gelişiyor...ama giden onca bin kişi gittiğiyle kaliyor
Yinsani
hımm...
her ne içiyorsanız ve nasıl yaparsanız bilmem ama,
kayboluyorsunuz tıpkı benim gibi.
" benim gibi" kaybolmaya ait jargon, dilerim siz daha genç ve umutlusunuzdur yarınlara dair. ya da büyümüşsünüzdür. gerçeği değil anladığımca, sadece o anki ruhumuza ya da sizin deyiminizle " mod"a uygun, yada bana ne ya! işte her neyse o'nu anlatmalarda.
işin harbi denilenlerini severiz biz, iş, aş, siyaset ve sevişmelerine dek ve din hariç,
yazan ve yazılanları olarak ve yazanlara üstelik,
işimiz zor ve kendime yakın bulduğumdandı bu yorum, yine. az sonraki onca karşılıklı emoji boşa da gitmesin diye elbet..
deli cafer, ismail ya da tayfur , vapuru onlar vurdu, ben vurmadım...
eyvallah.
black_sky
Bir dakka sonrasına kafa yorunca kahve bile kurtarmıyor maalesef.
Şimdi bütün suçu dünyaya ve insanlığa atacağım ama çokça düşünmek çokça hırpalanmaya götürüyor insanı...
'ne edersek bir süre sonra kendi kendimize ediyoruz sanki..
Ya da artık bu duruma inanmak başkalarıyla uğraşmaktan daha iyi geliyor;))
Çok kahve hep bundan oluyor bunlar..
Saygı ve selamlarimla
himmet aygüt
bakıyım dediğim oluyor olmasına da yorumlara,
off! diyorum ilk satırda...
çok mu ne gevezesiniz biz yoldaş dediğimize yol gösterirken hem de naçizane,
sizin ipim, sapım ne geyiklerinize bakmaktansa:)))
dikkat !
sıkılıyoruz!!!
pandemiye dönüşme sürecinizden:))