Nefsim
"Eledim… Eledim. Höllük eledim"
"Aynalı beşikte Canan bebek beledim…"
Ayna, beşik, kına yakma, gurbet, sıla…
Başından düşman eksik olmayan, nal sesiyle bozkırı çınlatan, kan akan ırmaklara şahit gözler ve kulaklar! Şehitlerin ceplerinde eksik olmayan sevgi kokan kınalı mendiller, mektuplar…
Asker kışlası peygamber ocağı boşuna denmemiş…
Askere giden evladını düğün yapar gibi gönderen sevdikleri…
Ölürse şehit kalırsa gazi… Hakim gönüllerde İslamın düsturu!
Soğuk savaşların, terörün gölgesinde unutuldu bu geleneksel duruş. Sınır ötesinde savaş olsa da, seferberlik ilanı yok, herkes yerli yerinde ve hayat kaldığı yerden devam ediyor. Yalnızca politik meydan okumalar ve tehditlerle ülkeler birbirine gözdağı veriyor, duyduğumuz F-16 sesleri, düşmana uyarı oluyor ve her şey bu seviyede kalıp, yaşam devam ediyor.
Her ne kadar düşmanca tehditler olsa da, Korana meydan okusa da, terörden asker ölse de, çalışmaya, üretmeye, eğlenmeye… Kısacası hayat kaldığı yerden devam ediyor. Artık nefsin savaşı hakim etrafımızda ve bizi savaştan daha büyük tehditler içinde sarsıyor. Bu savaşın içinde yalan, talan, çalan, kandıran… Oluyor. Herkes zalim diyor, paranın toplandığı havuzdan kimi kepçe kepçe alıyor, kimi belki de alamıyor. Düşmanın yapmadığı zulmü, kendi kardeşinden, komşusundan, akrabasından görüyor kişiler. Bu nefis savaşı, gerçek savaştan daha büyük zarar veriyor.
Doğru haklıya göre değişiyor. Güç kimdeyse onun borusu ötüyor, tıpkı Nasrettin Hocanın parayı veren düdüğü çalar misali… İnsan nefsiyle savaşmak yerine, dünyaya dalıyor, her türlü vahşet haberleri medyada haber oluyor. Kına yakıp savaşa gönderen kutsal annelik makamı; içki, sigara, esrar içmesin diye evladına para vermediği için, öldürülen, şiddete maruz kalan haberlerle doluyor. Paralı askerlik çıkınca, 3 hafta askerliği bile istemeyen kişileri görür olduk.
En başta söylediğim türkü;
"Eyledim.. Eyledim… Gönlümü eyledim"
"Hayırlı evlat olur diye bekledim…"
Şekline döndü, maalesef… Vatan, millet, olmasın zillet duada kaldı. Deprem, yangın, korona, Polatlı’da görülen çöl bulutları, mevsimlerin yolunu şaşırması… Uzaktan çalışma, uzaktan eğitim, ölmeden mezara girdik ama bunlar kimseyi isyandan geri koymuyor.
Kaç kişi türkü dinliyor ki, varsa yoksa yabancı müzik…
Kişi Allah’ı bilecek, kuldan utancak ki kendine gelecek, değil mi?
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
Elbette.
Bu anlamda bireysel olarak da elimizden geleni illa ki yapacağız, ağabeyim.
İnsan kendini bildikten sonra aslında...
Kimin gözünde neye denk düştüğümüz ve işte bu, çok yıpratıyor insan kendini bilse de.
Allah biliyor en başta.
Nefsimi öldürdüğüme o kadar emindim ki az bir işim daha var İnşallah tek zerre kalmayacak geride bu anlamda sizler bana çok şey katıyorsunuz.
Allah razı olsun ağabeyim
Selam ve dua ile