- 488 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
0097 - YALNIZLIK - YALNIZLIK ve BEKLEYİŞ
YALNIZLIK
Bütün bir haziran evin önünde
Akasyanın dallarını eğerken rüzgar
İpeğe kırmızı bir gül işlerdi
Kulağı ıssız ve tozlu yollarda
Yoksulluğun kedileri kapıyı
Bir yaz boyu her gece tırmaladı..."
Onat KUTLAR
YALNIZLIK ve BEKLEYİŞ
Karadeniz sahil şeridi üzerinde bir balıkçı kasabası... Çoğunluğun geçim kaynağı deniz... Kimisi balıkçı, kimisi gemici... Halkın gelir düzeyi vasatın altında... Çoğu kıt kanaat geçinmekte, günü kurtaran kendisini şanslı hissetmekte. Hele bazıları var ki kedileri köpekleri bile yarı aç yarı tok.
Gemici hanımlarının halleri içler acısı. Aslında evliler güya ama bekârdan hallice, duldan beter. Hele uzak denizlere, okyanuslara açılan gemiciler evlerinden bir çıktılar mı aylar sonra gelirler. Gelirler de kalırlar mı bari biraz? Ne yazar! Tekrar ayrılık, deniz aşırı yolculuk, sonu belirsiz. Gidip de gelmemek var, gelip de bulamamak var! Fakat böyle yazılmış kaderleri. Babaları, dedeleri, yedi cetleri bu işi yapmış. Fabrika mı var ki çalışsınlar, tarla mı var ki eksinler diksinler. Evlerin yanlarında birkaç evleklik bir alan... Çayla, mısırla, karalahanayla oyalan!
Küçücük evlerin işleri çabuk biter. Hele nüfus azsa evin erkeği ayak altında dolaşmazsa gün bitmek bilmez. Kadınlar kızlar sıcak yaz günlerinde saçak altlarında, ağaç gölgelerinde el işleri yaparak vakit geçirirler. Çocuklar hemen önlerinde bir arada oynar. Serin serin yeller eser akasyaların arasından. Mis gibi kokular yayar.
Ham ipekten dokumalar yaparlar, kadınlar kızlar, el tezgâhlarında. Bazıları renklidir, yollu ya da kareli... Yöreye has kırmızılı beyazlı, sarılı siyahlı... Bazıları da çeyizlik içindir. Onların üstleri elde, çeşitli renkte ipeklerle, altın ve gümüş simlerle ince ince işlenir. Mendilden çarşafa, perdeye kadar akla gelen bütün örtüler özenle hazırlanır. Hatta gömlekler, elbiseler de bu şekilde desenlenir.
Gözleri yolda, kulakları sestedir hanımların. Yoldan gelecek canları vardır. Fakirliğin gözü kör olsun! Onlar da istemezlerdi yalnız kalmayı. "Yolda yolcum var!" diye huzursuz sürdürmek istemezlerdi hayatlarını. Yalnız kalmak için evlenmemişlerdi. Bu nasıl bir yazgıydı, ne kem kaderdi!
Hayatlarının baharı yazı yoksullukla geçiyordu çoğunun. Hep aynı tedirginlik içinde devam ediyordu bekleyişleri. Gündüzleri bir şekilde geçiyordu yine de ille geceleri... Kuşkudan huzursuzdu ruhları. Uyku tutmuyordu bir türlü. Bir sağa bir sola dönüp durmaktan yorgun düşerek, sabaha karşı sızıp kalıyorlardı. Az sonra horozlar ötmeye başlıyordu zaten.
Uzak denizlere, okyanuslara kadar giden erkekler vardı. Yaşlılar, gençler, çocuklar... Erkekler deniz alırlardı nefes yerine. Balık ve yosun kokusunu duyamazlarsa yaşadıklarını hissedemezlerdi. Tekneler gelir geçerdi uzaklardan. Gemiler, yelkenliler, kayıklar...
Bulutlanırdı yalnız kalan kadınların gözleri. Hayatlarının baharında yazında yol gözlerlerdi. Özlerlerdi gurbetlere gönderdiklerini. Tesiri azalırken güneşin, saçlarındaki beyaz teller artardı. Ömürleri güze dönerdi özlemler içinde. Hasret koyulaşır koyulaşır, sulanırdı sonra. Sulanırdı gözleri.
Onlar hep beklerlerdi ömürleri boyunca. Yalnızlık ve beklemek kaderleriydi. Saçlarında artan beyazları... Beyazları giyinceye kadar özler ve beklerlerdi. Beklerlerdi kırışıp buruşuncaya kadar.
Toprak oluncaya kadar beklerlerdi.
***
Onur BİLGE
ŞİİR FISILTILARI - 0097