- 315 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
RUHİ SUNUN BIRAKTIĞI İZ
Ruhi Su, yüzyıllık demokrasi hareketimizin kültür alanında estirdiği halka yöneliş rüzgarının, bir okul kuran yaratıcı bir temsilcisidir. Osmanlı Devleti’ne ve kültürüne karşı halkın kültür mirasından beslenme ve bu mirasa hayat kazandırma akımı, kuşkusuz Ruhi Su’dan çok önceleri, daha 19. yüzyılın ortalarında filizlendi. Osmanlı Devleti’ni yıkan Cumhuriyet Devrimi, halkın kültürel kaynaklarından beslenmeden yollarını tıkayan bentleri yıkmak açısından tarihi bir yol oynadı. Ancak halk kültürü mirası ile müzik alanında yaratıcı bir birleşme Ruhi Su ile başlar. Bu özelliği ile usta sanatçı, Cumhuriyet Devriminin bir ürünüdür; ama bir üst düzeydeki ürünü! Ama bu kadarı Ruhi Su’yu tanımlamaya yetmez. O, aynı zamanda evrensel bir ideolojik kaynaktan beslenen, halk kültür mirasını sosyalist bir dünya görüşü ile değerlendiren bir sanat önderidir.
Ruhi Su, 1940’lardaki gençlik yıllarında başlayan yarım yüzyıllık bir sanat çabasının adıdır. Bununla birlikte O’nun 1960 sonrasındaki kitle hareketinin yükselişi içinde kendini duyurmasıdır ve esas ürünlerini vermesi anlamlıdır. Cumhuriyet Devriminin kültür alanındaki halka yöneliş çağrısı, 1960’ lar da emekçi kitlelerin sahneye çıkmasıyla, halkın yalnız bir nesne değil, yaratıcı bir özne olarak kendini göstermesiyle gerçek bir anlam kazanmış kendi doğal tarihi ortamına kavuşmuştur. İşte Ruhi Su sesini yükselten, başını dik tutan, yürüyen bir halkın , tarihteki kültür kaynaklarına yönelişe kendi eylemleriyle hayat verdiği bir dönemin sanat elçilerindendir. Cumhuriyetin ilk 40 yılında halk müziği biraz da yavanlaştırarak taklit etme biçiminde kendini gösteren folklor denemeleri, Ruhi Su’da halk kaynağının yaratıcı bir değerlendirilmesine, halktan beslenerek yeniden yaratmaya dönüşür. Ruhi Su, bu nedenle Cumhuriyetin kültür ve sanat alanında yapmak istediklerini, ama yapamadıklarının yaratıcısıdır. Ruhi Su, sanatıyla Cumhuriyetin çağdaşlaşma yönelişine siyasal alanda olduğu gibi kültür alanında da yol gösterecek, ideolojik kaynağın artık sosyalizm olduğunu, Cumhuriyeti tamamlayacak sosyal iticinin de emekçi kitleler olduğunu kanıtlamıştır.
Yunus Emreler, Pir Sultanlar, Karacaoğlanlar, Köroğlular, Dadaloğlular, Diyar-ı Rum’un ayağı yalın başı açık dervişleri, Keloğlanları, Nasrettin Hocaları,Osmanlının hep ’’Türk’’ diye, küçümsedikleri kültür pınarlarıydı. 19. yüzyılın demokratik Türkçü akımı, bu pınarlara yöneldi, bu kültürel değerlere sarıldı. Ama bu kültür değerlerini, orta çağın damgasını vurduğu otantik özellikleriyle bağrına bastı. Ruhi Su ise Yunusları, Pir Sultanları, ve Köroğluları , adata yirminci yüzyıla taşıdı ve çağdaş bir sanat çabasının kaynakları haline getirdi. Bu nedenle Ruhi Su, Türk folkloruna, kendi doğal çevresi dışında yaşama gücü veren halk sanatına yirminci yüzyıla özgü modern bir yorumla soluk kazandıran bir sanat ustasıdır.
Türk seçkinlerine, aydınlarına ve gençlerine türküleri, koşmaları, manileri, sazı sevdiren insandır.Bu sevgiyi yaratmanın yolunu sanatıyla açmış, folklörü modern bir yorumla getirmiş yirminci yüzyılın bahçelerine adeta yeniden üretmiş ve yetiştirmiştir. Ruhi Su aslında yaşadığımız toprakların altında yatan bir kültür hazinesini ortaya çıkaranlardandır ve bütün bu çabalarıyla bir okul yaratmıştır. Bir çok müzikçi, Ruhi Su’nun açtığı yolda yürüyerek sanat yapmakta, daha özgün denemelere girişebilmektedir. Bu olay, Ruhi Su’nun yaptığı işte ölümsüzleştiğini, arkasında bir iz bıraktığının en güzel kanıtıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.