- 807 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ANKARA
ANKARA
Cumhuriyetin Başkenti Ankara, Dünya ülkeleri arasındaki başkentlerden biridir. Dünya devletleri ile görüşmelerin, protokolların, anlaşmaların yapıldığı Türkiye imajının sergilendiği şehirdir.
Elli yıllık sürede Ankara ne oldu?
Her yurttaşın mutlaka devlet işi için geldiği, üniversite okuduğu, veya üniversiteyi kazanan çocuğunu getirdiği, Anıtkabir’i ziyaret için geldiği alış veriş yapanların uğradığı, hastasını getirdiği, şehirler arası otobüslerin durduğu yani bir şekilde uğradığı şehirdir.
Ankara’nın iki merkezi vardır. Sıhhiye köprüsü sınır sayılır. Ulus ve Kızılay bu iki merkezdir.
Bu iki merkez belirgin şekilde birbirinden ayrılır. Gelir düzeyi, kültür, yaşam, giyim, dil, dükkanlar, levhaları, eğlence mekanları, tuttuğu futbol takımı, hanımlar,beyler, işçiler, öğrenciler, eylemler pretestolar hemen her şey farklılık gösterir.
60’lı, 70’li yıllarda Ulus-Kızılay, Ulus-Dimen, Kızılay- Yenimahalle, İskitler, Abidinpaşa, Bahçeli-Emek gibi belirli semtlere taksi dolmuş yapılırdı. Chevrolet taksiler; iki ön, dört arka koltukta yolcu taşırlardı. Hatta cevval taksiciler "Abinin, ablanın işi çok acele sıkışalım abiler" gibisinden laflarla yedi kişide bindirirlerdi.
Gençlik parkı, hafta sonları dolar taşardı. Piknik yapılır, külahta dondurma yenirdi. Ya da Hayvanat bahçesi vardı. Bir çok evcil veya vahşi hayvanlar, piton yılanı, zürafa, fil, su aygırı, kuş türlerini insanlar orada görür tanırdı.Ailece gidilir piknikler yapılırdı. İl dışından gelenler hayvanat bahçesini görmeden gitmezlerdi. Sonra hemen yanında Atatürk Orman çiftliğine geçilir köfte, kokoreç, AOÇ dondurması yenirdi. İsteyen, şarap fabrikasından şarap veya uzun, acı, ucuz tekel birası alırdı.
Ulus hali, alt ve orta gelir gurubunun alış veriş merkeziydi. Gerçi şimdi de öyledir. Kızılay, akşamları işten çıkanların, vitrinleri inceleme yeriydi. Ulus, alaturkayı Kızılay modernizmi temsil ederdi. İşten çıkan baylar, Sakarya caddesine giderler büyük bardaklarla Arjantin fıçı birası içilirdi. Birbirine paralel iki sokak ve Sakarya caddesinde geceler bir başka ilginç olurdu. Yan yana dükkanlarda açık havada bira, rakı içilirken; o an tanışan insanlar çok nazikçe ikramlarda bulunurdu. Darbuka, bağlama, cümbüş seslerine şarkılarla türkülerle hep birlikte ve edebince eşlik edilirdi. Her mahallenin bıçkın delikanlıları Mahallesi’nde namus bekçiliği yaparlardı. Asla komşunun karısına kızına yan gözle bakılmazdı. Yabancılar hemen tanınır sorgu sual edilirdi.
Çapkın delikanlılar, Tunalı Hilmi caddesine giderler sosyete kızlarla flört ederlerdi. Yaşlılar Kuğulu Park’ta dinlenir, gazete okur, sohbet ederlerdi.
Ulusal Bayramlar, Atatürk Statyumunda yapılır aileler erkenden doldururdu. Ankaragücü- Gençlerbirliği maçları çekişmeli olurdu. Ankaragücü’nü dar gelirliler, sanayii emekçileri, dolmuşçular, lümpenler desteklerdi. Gençlerbirliği ise memurlar, öğrenciler, orta, üst gelirliler, okumuşlar tarafından desteklenirdi.
Kızılay, kravatlı takım elbiseli erkekler, deri çantalı tayyör etek giyen kadınların gezdiği lahmacun, yaprak döner yediği mekanlarla doluydu. Ulus ise; Hal, Anafartalar caddesi, Atatürk’ün at üstündeki anıtı ve Eski Meclisi, kalesi ile bütünleşmiş bir merkezdir. Ulus’ta ki Çıkrıkçılar yokuşu alt, orta gelir grubunun alış veriş yaptığı, gelinlik kızların çeyizini dizdiği bir yokuştu. En ucuz giyim, Çerkez sokakta olurdu. Çeşitli süs ve boncuklar Sulu Han’da bulunurdu. Ucuz mobilya İtfaiye Meydanından alınırdı.
Bu anlatılanlar artık birer mazi oldular.
Doksanlar, iki binli yıllarda Ankara çok hızlı değişti. Kentin yapısı, insan profilleri, binaları, giyim-kuşam, kültür, büyüme, kitaplar, Ulus, Kızılay, Bahçeli evler, Çankaya, Çayyolu, Batıkent, Keçiören, Etlik, Siteler her yer, her şey çok değişti.
Cebeci dört yoldan Ulus’a giderken Samanpazarı vardır. O eski Ankara evleri restore edilerek el değiştirdi. Yeni lokantalar, sabah kahvaltısı veren mekanlar nostaljik eşyalarla dolu dükkanlara dönüştü. Hacı Bayram ve çevresi de el değiştirdi. Belli kişilerin iyi rant elde ettiklerini biliyoruz. İtfaiye Meydanına (Bit pazarı) devasa bir cami yapıldı. Eski garajlar yıkılarak Ankara Büyükşehir belediye binası yapıldı. Gençlik parkı, artık neredeyse atıl durumda pek güvenli değil, kış mevsiminde tamamen ölü bir mekan durumundadır. Yalnızca yaz ayları lunapark akşamları biraz canlanır. Hayvanat bahçesi kapatıldı. Atatürk Statyumu yerle yeksan edildi. Arsası yeni rantiyecilerini bekliyor.
Rüzgarlı sokak yine yapı ve inşaat malzemelerinin en ucuz olduğu yer özelliğini koruyor. Anafartalar Çarşısı Çıkrıkçılar yandı. Tekrar faaliyet gösteriyorlar.
Keçiören, Etlik çok büyüdü. İnsanların profili muhafazakar yapısını iyice artırdılar. Buralar daha çok sanayi, boyacı, sıvacı, amele, işçi küçük esnafların mahallesidir. Akdere’yi de aynı katagoride sayabiliriz. Yaz günü uzun kapalı elbiseli, siyah türbanlı, kadınları ve Cübbeli, şalvarlı Ortadoğu giyimli erkekleri bol bol görebilirsiniz. Demetevler, Yahyalar’da da aynı manzara vardır. Ayrıca her türlü tarikat üyeleri bu semtlerde ikamet ederler. Altındağ her çeşit yerli yabancı insanların mekanıdır. Henüz eski yapılar egemendir.
Yanı bu semtler her hangi bir Orta Anadolu veya doğuda bir şehirle farkı yoktur. Zaten genelde İç Anadolu insanlarından (Çorum, Çankırı, Kırşehir, Yozgat, Kayseri, Sivas ...gibi) oluşan nüfusa sahiptirler.
Kayaş tipik bir Anadolu kentidir. Çoğu Kayışlı birbirini tanır. Düğünler, Ankara havaları eşliğinde sokakta yapılır. Kaba konuşma biçimleri ve kavgalar eksik olmaz. En büyük eğlenceleri Mavi Gölde piknik yapmaktır. Gizlice içki içenler hır çıkarmak için bahane ararlar. Bu yerlerde daha çok yerli dükkan levhaları vardır.
Abidinpaşa, Saimekadın artık yaşlılarla doludur. Kırk elli yıllık eski binalar mevcuttur. Tuzluçayır yine Tuzluçayır’dır. Eylemlerin, protestoların merkezidir. Her ne kadar bazı sağ görüşlü haneler olsada , solun her türlüsü için güvenli yerleşkedir. Fakat her semtte olduğu gibi uyuşturucu satanlar maalesef bu mahallede de yaygındır. En çokta tüm kahvehanelerin dolu olduğu dikkat çekicidir.
NATO yolu, Eski çöplük çok katlı sitelerle doldu. Gece konducular başka yerlere gittiler. İnsanları modern giyimlidir. Yeni yeni AVM’ler son yıllarda hızlıca artış gösterdi.
Dikimevi’den AŞTi’ye Ankaray ile on beş dakikada gitmek mümkündür. Kızılay’dan Korukent ve Batikent’e metro işletiliyor.
Cebeci -Kurtuluş öğrencilerin simit evlerinde buluşup oturdukları yerdir. Çok sayıda lokanta, simit evi, büfe müşteri sıkıntısı çekmeyen yemek yenilen yerlerle doldu. Kurtuluş Parkı, yine ağaçlar ve yürüyüş yolları ile önemli bir parktır.
Kızılay, o eski nostaljik güzelliğini 2000’li yıllarda kaybetti. Alış veriş merkezlerinin levhaları, Mc Danıld’s, LWC Waikiki, King Burger, Subway, Pizza Hut, KFC gibi yemek mekanları doldu. Yerli markaların yerini, Versace, Armani, Dolce & Gabbona, Fendi, Gucci, Dior, Prada aldı. Az olsa da Türkçe isimli yerlerde vardır.
Belediye başkanı olan İ.Melih Gökçek döneminde Ankara’nın ( özellikle Kızılay) o çok renkli gece yaşamından eser kalmadı. Taşra okurlarının uğrak yeri Zafer Çarşısı, tek tük insanların uğradığı bir yer haline getirildi. Yeşilliğin yerine beton AVM’ler tercih edildi.
Çok büyük mitinglere tanık olan Kızılay meydanı, artık yasaklı alan ilan edildi. Burası da Ankara’nın Taksimi oldu. Yılların Tandoğan Meydanı, Anadolu Meydanı olarak değiştirildi ama tutmadı. Anadolu Meydanını kimse bilmez herkes Tandoğan der. O güzelim ODTÜ ormanı talan edildi. Çok ağaç kesilerek içinden yollar geçirildi. Yüzüncü yıldaki Vişnelik harap oldu. Atatürk Orman çiftliğine bazı yapılar yapıldı. Ankapark denen park yapıldı. Dinazor heykelleri dikildi. Milyarlar harcandı. Bu gün o park atıl durumdadır.
Çankaya, elit bir büyük kent durumundadır. Kültür ve ekonomik düzeyi Türkiye ortalamasının üstünde olan bir semttir. Çok büyük, absürt mimarinin ve çok katlı gökdelenler en hızlı yükseldiği çirkin binaların semti oldu. Üstte okuduğunuz yabancı yiyecek ve giyim mağaza isimleri daha da çoktur. Sanki başka bir ülkede gibi hissedersiniz. Çayyolu, Ahlatlıbel, Bağlıca artık ulaşılmaz yerler oldu. Batıkent kültürlü bir memur semtidir. Kapalı, türbanlı kadınlar burada pek bulunmaz. Ama Sincan, daracık cadde ve sokakları, muhafazakâr yaşam tarzı, alt gelir ve kültür seviyesiyle Ankara’nın en karışık ilçeleri arasında ilk sıradadır.
Ankara’da gece hayatını üçe ayırabiliriz. Ulus, sanayi çalışanları, lümpenler, kaçamak yapmak isteyen küçük esnaf, yani alt gelir grubuna hitap ediyor. Kızılay memur, tezgahtar, öğrenci, mürekkep yalamış kişilerin gittiği türkü bar, birahane, entelektüellerin uğrak yeridir. Çankaya, Esat, Çayyolu, Oran gibi yerlerde varsıllar yaşar ve oralardaki mekanlar varsıllara hizmet eder.
Yeşili betona tercih eden TOKİ evleri hemen hemen Ankara’nın her yerine hakim oldu. Ama ev kiraları maaşların 1/3 kadarını aşıyor.
Bir de turizm sorunu var.Eskiden az da olsa yabancı turist gelirdi. Ankara’yı turizm merkezi yapacağını vaat eden eski ABB başkanı İ.Melih Gökçek, zamanında beri ben hiç bir yabancı turist görmedim. Çokça Ortadoğu kökenliler görülür oldu. Zaten onlar turist değil asalak geçinenlerdir. Gören varsa resmini çekerek watsaptan bana yollarsa sevinirim.
Şimdi soru şu; elli yıl önceki Ankara’da mı yaşamak istersiniz yoksa şimdiki Ankara’da mı?
Ömer Yalçın
18.09.2020
YORUMLAR
Bit pazarı itfaiye meydanı, Aydınlıkevler eskinin lüks semti idi, rahmetli modern carsı Ulys'ra Sümerbank unutulur mu...bir de Hacettepe kabadayıları.
1972-2009 yıllrında aralıklarla yaşadığım şehir..."Aşaaeylence bebesi"yiz diye çok tesbih salladık.
Sehrin ölümüne tanıklık etmediğine seviniyorum, inşallah yeniden canlanır. Güzel bir yazı olmuş hoşuma gitti. Sağolun...
Kimbilir tarafından 9/18/2020 6:40:14 PM zamanında düzenlenmiştir.