Havalandırma
aferin köfte tam da buldun ekmeğin arasından düşecek zamanı,ulan zaten 3-4 tanesiniz 1 niz düştü, haneydir basmadığım toprağa yine basamadım sanırım, dur düşüneyim, mermerden kaldırım taşlarına, oradan arabaya, oradan köfteciye, park yap, in.. evet evet biraz toprağa basmış olabilir, kaç adım 4-5 adım mı, sonra asfalt, ve köfteci, kaldırım taşı, ve çimenlerin üzerinde masa...
evet evet orada da basmışım çimene.. kim diyor çimenlere basmak yasak diye..
laf anlamaz bilirim aksi teyzem benim aksi.. şimdi onun gibi söylensem ne söylenmesem ne.. tedbirler kapsamında uzun zamandır zaten görüşmüyorduk da... zor zanaat ömrü toprak işlerinde geçmiş insanların şehirde apartmanlara alışması.. market paklamaz onları, illahi pazara gidilecek aksatmadan hem de her hafta.. yoksa bayramda mı yakalandı koronaya.. kim bilir.. bayram da geceli haney olmuş olmalı amma..
gece gece hava alam dedik aldığımız habere bak.. corona.
kapat telefonu kapat.. güzel bir haber için çalmaz zaten haneydir. alarmı çalar arada mübareğin, pharmaton al, bari bir işe yarasın da vitamin saatlerini söylesin.
tekonolijiydi her işin başı. amma da yaptın ha. bir tuşa basıp ekranın değişmesi ne kadar ilginçti. sonrada ne çok duymuştu düğmeye bastılar söylemini. tombul parmak haberleri çok okumuştu.. yıllar içinde bilmediği düşünemediği ne çok şey çıkmıştı karşısına. ne vardı o kadar çok bilgi olacak internette. hamsi gibi atılıvermişti köpekbalıkları arasına. ne günlerdi yunuslardan paçayı zor sıyırmış, kuzey denizlerinde balina avına çıkmıştı sonrada evrimleşip insan mı olmuştu. bu balina yağı filmleri de epey yekün tutmuştu zihninde..
karasal iklime aşık bir zihin deryalara vurunca, suya düşmüş bıldırcın gibi hissetmişti kendini.. bıldırcın, balık kartalı mı olmuştu, yine mi hokus pokus ile beden değiştirmişti. elektirik çarpınca balıkların birinden, zihni mi açılmıştı fal taşı gibi. kendi elektiriğini nasıl üretebilirdi balıklar. Tanrının işi miydi, yoksa evrim miydi. Tanrı vermiştir elektrik üretme bilgisini onlara başka nasıl öğrenecekler kuş beyinliler, yok yok hamsi beyinliler.
tebessüm etme mübarek, çünkü çoğu anlatımda görüyorum tebessüm ediyorsun muzip muzip . küççücük ekrandan seyretmeye başlayalı dünyayı neler değişmişti zihninde.. ah bu zihin, kendine kapalı herkese açık tezgah. bir elime geçirsem seni, bir entegre monte etsem sana tüm kaydını alıp tek tek bakacağım da.. buna ömür yeter mi hiç düşünmeyen zihnim.
ne oluyor bu gece ya hu? nayır nayır nolamaz.. değişmeyen değişmişti bunu kanıtladın, sosyal gerçeklikte kültürü yutturamazlardı artık zihnime. uyuşturamam kendimi tekrar.
düşün bakalım.. pat olmaya doğru son hız koşarken uçuruma yuvarlanıver ve bayıl. gözlerini açtığında o çıksın karşına. o aşık olunacak peri, melek, saçları ne renk olsun, gözleri ne renk.. şimdi onun sırası mı yiğidim, daha burçlara çıkıp bayrak dikeceğiz. yoruldum komutan, boş ver gel uzanalım, şu ırmaktan bir kaç sazan avlayıp ateşte çevirelim.. eskiden tuz mu vardı, zaten burça çıkarsak ihtimal oklanırız.. değmez üç günlük dünya için...hadi gel dönelim köyümüze, zalim lordun ambarından aşırdıkça anlayacak nöbetçiler, sonra köye baskın yapar vergi diye ne var ne yok alır derebeyi..
dün gece bir rüya gördüm, koca bir şehir ışık ışıkdı dostum. o kadar büyüktü ki içine 100 lerce oba sığardı. üzerinde dolaştım albatros ile, lakin sokaklarında hiç sığır, koyun, keçi yoktu, köpekler küçülmüş bir deri bir kemik kalmıştı, kedileri de gördüm köşe başlarında. çok insan vardı toprak yoktu her yer taş ve çamurdu..
m.ö on bin yılında çekeilmiş son filmi seyredeli çok geçmeden, komedi filminin üstüne, uzaylılarla savaştım. ejderha avından döndükten sonra, meydan savaşında nice can aldım lakin bana bir şey olmadı, öküz arabasında kelemlerin üzerinde gece boyunca uzandım üzerime kalın bir çul örttüm, sonra sabah onu gördüm, tanıştık, halleştik, konuştuk, kafenin birinde romantik kahve içtik
reklamlar girmeseydi iyiydi araya.. çayla kahvaltıda yedikten sonra beyaz eşyalar aldım bilmem kaç taksitle, teknik servisçiye benzeyen tüpçü tüp taşıdı eve, mavi mavi alevledi manyotolu çakmağa basınca..
sonra sordu bana, baba, annem nerede şimdi.. cennette kızım, cennet nerde? kimi aden diyor, kimi öbür dünya, bilmiyorum ki kızım. annem yaşıyor mu baba, geriye gelir mi? o kız büyüdü, uzay gemisiyle mühendisleri aramaya gitti..
ikinci dünya savaşında ilk defa insanlık icadı füzeler dünya dışına çıkmayı başarmış. 70 yıl oldu. bir insan ömrü. ve çok kısa bir ömürde binlerce yılı canladıran bir zihnin her yerinde bir birbirinden alakasız yüz binlerce görüntü var. sen hala de ki; dünya nereye gidiyor, ne olacak bu insanların hali..
her türlü zevkini tatmışlar dünyanın, yapacak daha neleri kaldı ki? her gün aldıkları yüzlerce ölüm haberi, olumsuz haber, şiddet, gasp, yolsuzluk, büyük başların halkı kandırmak için atar gider yapmaları birbirlerine, bolca ara gazına basılması devletler tarafından.. insanlar esir alınmış savaştırılmaya.. mekanik aksamlı bir çok alet silah olarak kullanılmaya başlamış ve robotlar kullanılmaya başlamış ordularda.. yüzyıllardır birbiriyle didişip duran insanlık. balığa benzeyen mekanik casuslar yapmışlar, sinek gibi uçan ses dinleyen metal organizmalar hem gözleri kamera gibi..
sinekler artık mide bulandırmıyor beyim, koca örümcekler boyları ben diyeyim 25 metre sen de 100 metre, her adım attıklarında bir kaç insan bedeni diziliyor bacaklarına, kanları şapır şapır dökülüyor toprağa insanların... sonra o nereden geldiği belli olmayan kurşunlarla kaç kafa parçalanıyor haberin var mı, ya o koca atom bombaları düştüğünde bir şehre.. Tanrı uyumuyor da ne yapıyordu? ve sonra işte yeni tanrılar peydah oldu yeniden.
YORUMLAR
Rüyalar bana güzel geliyor çoğu zaman nesildaşım...hic uyanmasam dediklerim bile var..ozenti anlar yaşıyorum kendi içimde...hani film izlersin, bir kahraman , onca kötü ve sonunda ölüm olsa dahi gözünü kırpmaz...keske ölümü böyle anlamlı kılacak bir şey kalsa elimize...oyle tezek olup gitmese beden.
Kendi yazdığımız kötü hikayelerle ve onlara şaşırarak büyüyoruz...ama öyle bir inanırmışız ki kendimizi hikaye olduklarına hiç mi hiç umursamıyoruz...
Pek alakasız bir yorum mu oldu nedir ama okuyunca nedense bunlar geldi içimden.
Sağlıcakla nesildaşım...(Y)
Yinsani
Her şey bir yana da corona çok yaklaştı bana nesildaşım.. Bugün gerisayım diye bir film izledim bir, korku içerikli normalde izlemem.. ileri sararak izledim biraz sıkıcıydı ama güzeldi..
nasılsa öleceğiz, aceleye gerek yok. anlamlı veya anlamsız olmasına Tanrı karar versin nesildaşım. 15-20 gün daha takılıp bir defterorucuna başlayayım diyorum başarabilirsem..:))
black_sky
Ben e kendimi filmlere vurdum. Gereksiz her şeyden uzak tutuyor zihnimi. Bazı oruçlar ıyidir sanki ama becerebilene.
Belki e oruca girmek bize daha iyi gelir.
Bu arada yeni imzam (Y) gökten iki enerjin kaynağını toprağa verelim;)))
Yinsani
aceleye ne gerek var değil mi?
film kalmadı izleyecek.. yeniler düşmüyor ki? japonlar insanlı uçan arabada sona gelmiş sanki, elon musk beyne cip takıyoruz bu gidişle diyor.. :))
ne diyordun sen, hangi film:)
black_sky
Film kalmadı cidden biraz açıp başkasına geçiyorum bazılarında...sitede bile çok şiir okumuyorum dostları ziyarete geliyorum.
Çizgi animasyonlara sardım biraz;)) " büyücüler " vardı onu bitirdim;))
Şimdi film bakınıyordum olmadı eskilere döner bir dracula yaparım. Ona diye yazdığım şiir vardı;)) o şiir mi atsam nedir buraya altın vuruş olsun...karanlik ve ipsiz sapsız bir şiir bizim kuşağa yakışır:)))
Yinsani
şiiri gönder önce ben okuyayım burda olma mı.. eleştiresim var öylesine işte..:))
black_sky
boynundaki sızı
kanındaki zehirim
iğrenç bir yaratığım
korkunun ta kendisiyim bir çoğunun gözünde
bir lanettim ben bir iblis
aşk erir sivri düşlerimde
dokunduğum her şey kan ağlar
doğduğum o karanlık güne
ellerim kıyamet
dokunuşun cehennemdir benim
anlatılmış her korku hikayesinde
ölüme tariftir benim ismim
beni hisset...
gözlerim Tanrı ya küfür gibidir
bedenim sıkıca çivilenmiş bir tabut
sesim ise ölümün nefesidir
geceleri uzulca gezinirken ensende
vahşi yaratıkların efendisiyim
en tiksindirici hislerin habercisiyim ben
kan hayattır benim dünyamda
aşk ise en acı bedelle ödenmiş lanettir
bir bitişim
lanetli başka bir hayatta başlangıç
bir aşk için ölüp yeniden karanlıkta dirilen karanlık
benim işte o benim
ilk günah ve ilk lanet...
benim adım
Kont dracul
hoş geldin sonunun başlangıcına...
black_sky
Başka animasyona takılmışım geç gördüm. Şiir demek ne kadar doğru olurdu bilemedim ;))) çok severin o filmi öyle yazmışım;))
Yinsani
sabah sabah "castlevania" izliyordum, animasyon:)) nesildaşım korkulur senden..ermişllerden misin..hangi köşeden izliyorsun dünyayı..
4. mısra da "ta" fazla geldi bana.
"ölümün tarifi benim" - "benim ismin" bence olmamış.
"sesim ise", yerine "sesim ölümün nefesidir." bence
"ödenmiş lanettir" yerine "ödenmiş lanet"
lanetli başka bir hayatta başlangıç ( çok sevdim bu mısrayı ..thank you)
kont dracul ismini çıkarmalı şiirden, benim adım Y olabilir:) veya başka bir şey...
kalemine sağlık nesildaşım..
eksik olma..
black_sky
Eğlencesine yazmıştım nesildaşım;)) nereden izliyorum bilemedim.
Düzeltme olasi mantıklı. Son kısımda benim adım kısmını zaten black falan mi yapsam demistim ;))) kendimi anlattım desem aslında yalan olmaz 'di yani;)))