Yazı Yazmak
Ya hu yoruldum da.. Ne güzel bir defter bura. Şiirlerde porfolye, porfolya mı nasıl hazırlanıyor bilemedim ya, kalktı mı o tuşlar ve şiirleri konu veya başka şekilde ayırmak. Neyse; bilen söyler, söylemese de olur, sorun değil.
Forumun birine yazdım, aslında niyetim; bugün şiir okudum, bugün şiir de yazmadım, yazı da: 1 gibi bir oruca başlamaktı ya.. Y kuşağı; Yazı yazmaya başlasam mı, diyen soruma; durduğun kabahat deyince, giriş böyle oldu...Beğendiniz mi, giriş bölümünü..
*
Şimdi viraj alıyoruz, kemerleri bağlayalım..
Ya hu; kahve ehli hani nasıl yönetirse ülkeyi ve dünyayı ben de öyleyim işte..Şu IMF’ye 5 milyar dolar borç durumu var ya, şahlandık, uçtuk dediği büyüklerimizin. Sonra tabii bir şeyler oldu kavga etti bunlar, o oldu bu oldu, ülkçe şarampolde gibi, ne 15 temmuz tuttu, ne de başkanlık sistemi gerçekte. Çünkü Y kuşağına yapıldı darbe bir bakıma da. Olan şehitlere ve bir şeyden haberi olmadığı halde; silahlı terör örgütü üyeliği ile yargılanan yüz binlere oldu ya... Büyüklerimize kalırsa... neyse bu konunun özünü de 82 darbesi gibi yıllar sonra gerçekleri yazan kitaplardan okuyacağımızdan eminim..
Velhasılı; Mealen; Eski merkez bankası başkanı sayın Durmuş dedi ki; ımf ye para falan verilmedi, isterseniz mb bilonçasına bakınız.. Sonra eski bakanlardan Babacan; içte; dış güçlere direniyoruz, dışta, bizi de dahil edin küresel lige, o kapı da bu kapıda şu para işleri için kendinizi anlatacak kimse bulamıyorsunuz dedi...
Şimdi 1: soruyorum: Sayın Cb’nımı yalan söylüyor.
Şimdi 2: soruyorum: Eski Mb Başkanını mı yalan söylüyor
Şimdi 3 soruyorum: Eski bakanın söyledikleri doğru mu?
Mali işler sandıkta çözülmez, bu soruların doğru cevaplarını verecek, değerli devlet büyüklerimizin, yalan mı doğru mu söylediğini açıklayacak, bir üst mahkeme lazım bize, inandırıcılığı olan, herşeyi şu internet devrinde, hiç olmazsa Y Kuşağının gözünün önüne belgeleriyle serecek bir merci lazım???
Sandık; demokrasi başka bir şey, bu tür yalanlama ve suçlamalar başka bir şeydir çünkü..
Allasen yanlış düşünüyorsam, söyleyin hele!
*
Şimdi arabayı çektik, doğayı seyrediyoruz..
Her şey bir döngü gibi, geri dönüşüm, lakin eksilen bir şey var dünyada, ruhta, insanda, güneşte...
Sonsuz döngü içinde sonlu bir döngüyüz mü,
Sonlu bir döngüde sonsuz bir döngüyüz mü
Sonsuz içinde sonsuz muyuz
Son yok mudur var mıdır?
gibi soruları düşünüyor karşımdaki ormanlar, ormanların içinden akıp giden serin dere..
Alsam elime yol kenarından zifte boyanmış bir taş veya stabil bir yol olsun sarı kumların içinden bir taş seçsem ve sorsam gardaş nasılsan, iyi misin, memnun musun halinden diye... Cevap vermez bilirim..
Peki hal diliyle ne anlatır, bu kimi çok küçük, kimi de çok büyük gelen gözüme bu dünya, bu alem..
Üstat demişti: Dipsizlik gölünde inciler benim (Nfk). dalıyorum babo dalıyorum, mağmaya yaklaştım mı yanıyor muyum, yoksa yanma bitti de dünyanın diğer tarafından mı çıkmaya gidiyorum..
İşte tüm yollar böyle bende, ister yayan ol, ister arabanın dönsün tekeri, kim kaybetmiş de ben bulayım eşeği...
Sonra bir ses geliyor, belki çalıların arasından, belki ormanın içinden, belki yakından belki uzaktan, belki karınca belki kartal belki kurttan??
Soruyor bana; Aşk oldun mu?
Sorusuna yandığımın sesi diyorum.. biniyorum arabaya veya bir adım daha atıyorum, bitmiyor üstad bu yolculuk asla..Daha bitiremedim. Bitiren biri varsa allasen, Tanrısına, Allahına kurban bir söylesin.
Aşk; nasıl olunur.
*
Haber bülteni gibi olmalı yazılar da, çeşit çeşit konu, lakin bıktık kötü haberlerden, o yüzden türkülerden ve cancağızlardan başka yok yüzümüzü güldüren. İşte cehennem, türküsü ve cancağızı olmayan gelince aklıma, işte budur cehennem..
Öyle der kimi de, duyarım; cehennem görmemiş ki cehennemi hafife alırsın der. Ah dostum ciğer parem, sen gördün mü derim ben de cehennemi, dememle gökler çöker üstüme, yer sarsılır, sanki bir hata etmişim gibi..
Oysa gökler de bıkmıştır suskudan, toprak da.. Susku, yazısızlık, şiirsizlik, işsizlik ve demoklesin kılıcından dinler dinler yazarım..
Bu arada kimi ekmek yanar tost makinesinin arasında kokusunu alır ya da çaydanlığın suyunu çok koyduğum için fokurdayıp taşmaya başladığı için gel beni kurtar bu basınçtan demesiyle fırlarım sandalyemden... Bu arada en çok korktuğum varsa klavyemin yanında çay, nescayfe dökülmesidir masama, masama dökülsün sorun değil amma klavyeme dökülürse sanki başımdan aşağıya dökülmüş gibi hissederim..
Arada sırada da küllük takla atıyor masadan halının üstüne , işte bende "Çubuk Makarnayı" böyle pişiriyorum üstadım! Benimkiler pek pişmişe de benzemez ya, karın doyursun yeter diyorum.
*
Buraya kadar sıkılmadan okudu iseniz, altta görünmez yazı ile yazdıklarımı da sizler okuyabilme makamındasınız demektir efendim.
Ve derim ki; af buyurun; Cahıl bir Tanrı’ya niçin dua edeyim! Verecek olan zaten verir, vermeyeceğin de ipliğini nasılsa pazara çıkarırım mezara kadar.. Sonrası kim kerimse kerim efendim..
Lakin var ya, halden anlamayan dostun, cahıllığına zihnine dert olurum, kabusu olurum zihninin... demeyeydim iyiydi, karanlıklara , karanlık güçlere karışamadıysam da daha, az kaldı, bedenimden ve kafatasımdan çıkıp tayyi mekan yapmaya...
Lakin sorun zaman! Bu zamanın künhünü çözeni göremedim, belki; anlatılır ya; 2 . dünya savaşı tüm hararetiyle sürerken, 3-5 derviş mi desem, rahip mi desem dağ başında zamanı aramaya gitmiş, acaba dönmüşler midir geriye, bir bilen söylemez ki, bilmeyen ne ederdi bilmiyorum..
*
Şimdi burada; şiirini eleştirdiğim aman boş ver...
Ajda Pekkan ablamızdan dinleyin bu arada, ondan mıydı
Boş vere boş vere ne hale geldik...
*
Çapaculcu Edebiyat, aslında güzel site ve dergi ismi olur ha...Akşam nerde buluşuyoruz, çapaçul’da tabii.. Defter’de mi buluşuyoruz yoksa...Görelim Tanrı neyler, neylerse güzel eyler!
Okuyan gözünüze, anlayan zihninize ve çağ ilimlerini tetkik etmiş ilminize
Saygı sağlık ve huzur dilerim dostlar.
İyi geceler..
YORUMLAR
Ekrem kardeş
sayın FAİK ÖZTRAK İMF YE SORMUŞ
hayır biz borç vs almadık demişler zaten
artı merkez bankası kayıtları zaten açık;))
böyle bir para çıkışı olmamış diye basın medya söyledi
mahkemeye ne hacet ...
saygılarımla
Yinsani
yalan söylemek caiz mi siyasiler için?? yoksa halkın aklı ermez mi öyle büyük paralara bilemedim ya hu??
E dedim durduğun kabahat diye nesildaşım.
Ben son zamanlarda bizim devrelerim yanma sebebini kavradım. Etrafta öyle saçmalıklar prim yapıyor ki biz de kendi kendimizi bu saçmalığı anlamaya çalışmaktan devreleri yakıyoruz...
Biri çıkıp şahlandık gidiyoruz diyor; bakıyorsun sağlanan değil yokuş aşağıya yuvarlanan bir gerçeklik var...
Birileri her şey yolunda önlemler alındı diyor; bakıyorsun ortalık yoz duman....
Gidiyoruz bir alamete...bakalim nereye....
Bu arada aşk ile ilgili az geyik bir yazı yazmaya çalışıyordum bitiremedim bir türlü az daha uğraşayım a ben de atayim bari yazi;))
Hep yaz nesildaşım seni okumak keyif benim için.
Eksik olma dilerim.
Sağlıcakla
Yinsani
oku yaz oku yaz oku yaz... sen gitmeden ben gidicem allasen:))
eksik olma.
saygı sağlık ve huzurla..
black_sky
Erlik Aldacı
Pörtleme kuşağı yok neydi...intizam kuşağı. Hay Allah ne diyecektim, gerçekten unuttum. Aklıma gelsin yine gelirim.
Bu gün üçüncü kez çay demledim...makarnasız.
black_sky
Inanılmaz bir durum aynı anda 3 kitabı okumak ve her birini sindirmek...
ben ilk cümleyi bitirince ikinci cümleye geçince olan oluyor ilki gidiyor;))) eskiden böyle algım kör ve dağınık değildi ama işte...
gerçi okusam da gerilim bilim kurgu oluyor bir şekilde yine;)) beni çeken bir şey var onlara..
Ama çay diyince akan sular durdu nihayet hava serinleri şu an balkonda çay keyfine devam;)))
O zaman afiyet olsun diyeyim.ben e yine gelirim .
Erlik Aldacı
Gereksiz laflar ettim yine.
Yinsani
arasıra fırça yerim amma hemen tekmili veririm...
yok öyle kitap mitap okuyam, geçti sanki o devir, dağıtmaya bakıyorum her kitabı.. defterde kitap okumuş kadar oluyorum, en son e pdfe kitaplara sardım....
ben bir nescayfe içeyim... çay bayatlamıştır gayri:))
meyve suyu da isterseniz hemen sıkıveririm limon sıkacağı ile...
film de düşmüyor pek artık... dizilerin yeni sezonları da gelmiyor... eh işte dostlar bilmem ne kuşağı bizler de anca y..
bu y bir başka...
iki çubuğu var ya göğe bakan, ha, iki enerji alıyor, sonra alttaki çizgide de bizi temsil ediyor... çok güzel bir harf... ne derler Tanrı vermiş iki göz gerisi gözlük müydü ..:))
black_sky
Not almak mantıkliymış aslında daha akılda kalıcı olur denemem.lazim..
Çay ben e çaykur devam..son nokta neskayfe...uykumu getiriyor benim;)))
Y harfi için hiç aklıma gelmemişti cidden güzelmiş. Hem dua için hem enerji...ayrica su aramak için de y şeklinde odun parçası durumu vardı;)) demek ki hem gökyüzünden hem topraktan enerji alıyoruz..hem su hem ateş..
Dört element tamamdır gerisi bütünleşmek..
Işin en gerçek tarafı sanırım hem insanın kendi içinde hem de yasadıgı evrenle bütünleşmesi...diger insanlar mi...eee anlaştığımız kişilerle bütünleşip enerjimizi alanlardan uzak durmak sanırım
Yinsani
eskiden ben de bolca not aldım her yan yapışkan kağıt olduydu... valla üstad hala devam edebiliyorsan ne mutlu... :))
nesildaşım, çok güzel açıklamışsın, enerjimizi çalanlardan uzak durmak lazım.
tirebolu mu ne bir çay poşeti biz de çok aldık özel bir çay gibi, şimdi ne kullanıyoruz bilmiyom valla, ihtimal odur.. olmaya da bilir, kimi doğu karadenizli arkadaş dostlardan alırık çokca gider belli bir süre..
black_sky
Bir yandan da senin şiirinin altındaki yorumlara bakıyordum epeyce yorumlama olmuş..
Ben seviyorum bilgi anlamında katkısı olan her yorumlamayı...kalanini zaten daha önceleri beyan etmiştim;))
Ben genelde şiir yazdıktan sonra bana "şiir yazarın ruh halini yansıtır diye yorum gelir" nedense ben şiir yazarken kendime faça atıyorum sanıyorlar;)) aslında gayet sohbet muhabbet arası, kulakta müzik öyle yazıyorum...sanirim bende bir sorum var nesildaşım;))
y yörüngesi ya da bu;)) ters işliyor;))
Yinsani
bana falçata demeyeydin iyiydi.. :)
black_sky
Bir dahaki sefere eklemeye çalışırım uygun bir yere .