- 283 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-17
PASAJDA DÖRT CESET BÖLÜM-17
Asayişten içeri girince doğru arkadaşların yanına uğradım. Heval her zamanki gibi beni iğnelemek için,
‘’ Kül Kedisi evine dönmüş. Ne o kız, çok çabuk teslim bayrağını çektin.’’
Lafı hemen ağzına tıkamak için,
‘’ İşte şimdi yanıldın ablacığım. Ben Amirim diye geçinen o adamın ruhunu biliyorum. ‘’
‘’ Demek Amirim diye geçinen adam? Eda Baş komiser buyurun odama geçelim.’’
‘’ Eh Amirim, kırk yılda bir hava atacaktım, balonumu patlattın. Kızlar sizle sonra görüşeceğim, dağılmayın.’’
Babamın ofisine geçince hemen lafa girdim.
‘’ Baba daha evvel de söylemiştim, çok az kaldı Rezzan denilen katil kadın avucumun içine düşecek.’’
Dedim ve bugün öğrendiklerimi olduğu gibi aktardım. Beni ilgiyle dinleyen babam,
‘’ Şimdi ne yapacaksın?’’
‘’ Ruşen’le ben, eskici kıyafetinde oralarda dolaşacağız. En büyük avantajımız saklandıkları yeri bilmemiz. Şimdi gelelim işin püf noktasına, gerekli önlemleri almam için birkaç elemana ihtiyacım var.’’
‘’ istediğini alabilirsin. Yalnız kalabalık dolaşmanız dikkati çekmez mi?’’
‘’ Onu da düşündüm. Bakkal, manav gibi yerlere yerleştireceğim. İşaret verdiğim anda harekete geçecekler.’’
‘’ Bunu iyi düşünmüşsün.’’
‘’ Kimin kızıyım baba? Bir iki gün içinde harekete geçeceğiz. Ben şimdi arkadaşların yanına geçiyorum. Gelişmeleri sana aktaracağım. Bu akşam Heval Baş komiserimin misafiri olacağım tabi izin verirsen?’’
‘’ Sen zaten kararını vermişsin şebek?
‘’ İltifatın için teşekkür ederim babacığım.
Gözün aydın Heval Baş komiserim diyerek aralarına karışınca, Heval Baş komiser,
‘’ Kız, milli piyangoda büyük ikramiye çıktıda beni haberi mi yok?’’
‘’ O’da bir şey mi? Bu akşam beni evine davet ediyorsun. Hem de yatıya. Bende hatırın için kabul ediyorum.’’
‘’ Arkadaşlar ben böyle bir hataya düşer miyim?’’
Büşra,
Demek bizden habersiz misafir çağırıyorsun dedikten sonra başladı gülmeye.
‘’ Gel bakalım başımın belası, yüzsüz. Zaten bu gece Lazo’nun nöbeti var. Bu iyi oldu.
Eda,
‘’ Aaa Heval Baş komiserim, sadece beni mi davet ediyorsun? Çok ayıp ama Büşra’sı var, Hansa’sı var, Aynınur’u var hatta Serra’sı bile var.’’
Heval,
‘’ Alın şu yüzsüzü başımdan elimden bir kaza çıkacak. Anlaşıldı isteyen gelebilir. Açık büfe bile var.’’
2
Akşam yemeği büyük bir curcuna içinde geçti. Masanın etrafında toplandık. Çaylarımızı içerken, Heval,
‘’ Artık konuşmaya başlasan iyi olur Eda? Sen buraya bizi bilinçli olarak topladın. Öyle değil mi?’’
‘’ Evet, Baş komiserim, anlatacaklarımı iyi dinleyin. Hepinizin fikrinize ihtiyacım var.’’
Büşra,
‘’ Onları geç, konuya gel.’’
Cebimden beni hedef alan pusulayı masanın üzerine bıraktım.
‘’ Arkadaşlar, Rezzan’ın bundan sonraki hedefi beni ortadan kaldırmak. Kahpe karı cenaze masraflarını karşılayacak parayı bile bırakmış.’’
‘’ Büşra,
‘’ Bizim bundan niye haberimiz yok?’’
‘’ Olur, böyle şeyler dikkatinizden kaçmış olabilir. Ben kendimi kolay, kolay yedirmem. Yarın harekete geçiyoruz, partnerimde Ruşen Komiser olacak. Size de sıra gelecek. Bu oyunda hepiniz sahneye çıkıp rolünüzü icra edeceksiniz. Bu işin altından el birliği ile kalkacağız.’’
Serra,
‘’ Biz ne yapacağız onu söyle?’’
‘’ Şimdi çaylarımızı içelim gerisine yarın bakarız.’’
Sabah kahvaltıdan sonra, aceleyle yola çıkarken,
‘’ Kızlar siz şimdi Asayişe giderken, bende kuaförüme uğrayacağım. Hadi hoşça kalın.’’
Heval,
‘’ Dur bakalım Eda Hanım, bu kadarı da fazla.’’
‘’ Amir kızı olmak bir ayrıcalıktır. Hadi kış, kış Asayişe?’’
Kızlardan kurtulur kurtulmaz soluğu Necla Ablanın yanında aldım.
‘’ Kız sabah, sabah burada ne işin var? Yoksa rüyanda beni mi gördün?’’
Tam cevap vermeye hazırlanıyordum ki, kapının önünden arabasıyla kâğıt toplayan kapkara kızı gördüm.
‘’ Necla Abla, beni bu kıza benzeteceksin?’’
‘’ Sen benimle dalga mı geçiyorsun Eda?’’
‘’ Hayır, Abla, sen dediğimi yap, ben senin ömür boyu kölen olurum.’’
Bir saat sonra, o kızdan farkım kalmamıştı. Necla Abla ise hala söylenip duruyordu.
‘’ Eğer bu bir şakaysa, ben babana ne hesap vereceğim?’’
Kuaförden eve geçtim. Acele etmeden ödünç aldığım kıyafetlerden işime yarayanları giyinerek. Önce İbrahim Amcanın yanına uğradım. Şaşkınlıktan elindeki bir avuç çiviyi ağzına attı. Neredeyse hepsini birden yutuyordu. Onun yanından Asayişin yolunu tuttum. Minibüste bile, yanımdaki koltuk boş kalmıştı. Yurdumun insanları yanıma oturmaktansa, ayakta gitmeyi tercih ettiler. Asayişten içeri girerken, Resmilerden biri yolumu keserek,
‘’ Durun Hanım abla, burası babanızın çiftliği değil. Elinizi kolunuzu sallayarak giremezsiniz?’’
‘’ Öyle mi memur bey, bu rozet giriş belgem olabilir mi?’’
Memur arkadaş daha kendine gelmeden, ben ikinci katın merdivenlerini tırmanmaya başlamıştım. Asayişin kapısı önünde soluklanıp, içeri girdim. Beni ilk olarak Serra gördü.
‘’ Kızlar bana bir şeyler oluyor. Bayılıyorum galiba. Bu gelen Eda Komiser değil mi?’’
‘’ Arkadaşlar babama görüneyim geliyorum, sonra konuşuruz.’’
‘’ Amirim, girebilir miyim?’’
İçeri girdim, başını kaldırmadan, ’’ Neden geç kaldın Eda Komiser, bir cevabın vardır inşallah?’’
‘’ Bana bakarsan neden geç kaldığımı anlarsın Amirim?’’
Baktı, bakmasıyla elindeki kalemi yere düşürdü. Asayişin bütün elemanları bizi seyrediyordu.
‘’ Size kendimi kolay, kolay yedirmem demiştim Amirim. Daha yeni başlıyoruz.’’
Babamın odasından çıkarken, arkadaşlarımın alkışlarıyla karşılaştım. İlk olarak Büşra sarıldı. Sonra sırayla diğerlerine sarıldım.’’
Büşra,
‘’ Yolda görsem ben bile tanıyamazdım seni?’’
Ama Ruşen Komiserimin sarılıp ve kulağıma, ‘’ Seninle gurur duyuyorum Eda, ’’demesi, benim için en büyük ödüldü.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.