- 752 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ROMAN DOLU YAZDAN DAVETSİZ MİSAFİRLER
Saat geceyarısı üç.şimdi uyanmanın zamanı mı.
Off acayip sıcak.Yatağımda yastığımı diğer tarafa koyup uyumaya çalışıyorum olmuyor.
Yeniden diğer tarafa almalı yastığı.Belki on defa değiştirdim yastığı yok yok yok...
Çok fazla nem olmalı.Bütün vücudum çise yemiş toprak gibi ıslak ve sevimsiz.
Kafam hiç rahat değil.Sürekli kafamda birileri dönüyor.
Yok ôyle uykuya yağma.Ne yapıp edeceğim hiç olmazsa bu geceyi bir solukta uyuyup bitireceğim.
Evet şimdi geri uyurum.
Acaba yerdeki parke zemine mi uzansam.Eminim orası daha serindir,olabilir neden olmasın,bir denemeli.
Usulca parke zemine uzanıyorum.Parke zemin acayip serin.Ohhh dünya varmış.O da ne.Bir baktım yanıma da biri uzanmış.
Kim ki şimdi bu.Aaa olacak iş değil.Ana mı bu.Rüya olamlı.Bir çimdik,bir çimdik daha.Rüya değilmiş.
İyi de ne arıyor bu kadın burada.Hem de bu saatte.Hem de yatak odamda.Hem de parkelerin üzerinde.
Rusya’nın soğuğuna alışkın biri tabii bu sıcakta ne yapsın,o da soğuk yerler arıyor demek ki.
Usulca uzanıp omuzuna dokunuyorum.
- Ana’cım affedersin ama,hani ayıp olmayacak diye düşünüyorum.yaşça da büyüğümsün.bu saatte evinizden fersah fersah uzakta,hem de başkasının evinde,hem de benim yatak odamda ne işiniz var acaba,
Dedim dedim de beni duyan kim.
Odanın penceresindeki jaluzilerin ince aralıklarından sızan sokak lambalarının zayıf ışığı Ana’nın yüzünü azda olsa görmeme olanak sağlıyor.
Yüzünde yorgunluğun ve kederin biriktirdiği derin çizgileri ışığın bütün zayıflığına rağmen görebiliyorum.
Zavallı kadın az mı şeyler yaşadı.Bir yanda sevgisiz bir hayat,bir yanda adaletsiz bir dünya,bir yanda artık biliyor olmanın dayanılmaz ağırlığı,bir yanda evlat acısı,bir yanda ezilmişliğin ruhun da meydana getirdiği onulmaz yaralar...
Onunla ilgili okuduklarım, bir çırpıda gözümün önünden film şeridi gibi akıp geçince,kadına sorduğum sorulardan hicap duydum.Belli ki kalacak yer bulamamış kadın,vatanına sığamamış,sürüle sürüle buralara kadar gelmiş.
Varsın büzülsün yatsın bir köşede ne olur yani.Hem bôyle davası ne olursa olsun
Hayatı pahasına savunacak kadar yürekli kaç
İnsan kaldı şu dünyada.Böyle bir kadını evimde ağırlamaktan büyük bir şeref ve onur duyarım.
Ana o kadar derin bir uykuda ki Allah’tan uyanmadı.Bırakayım uyusun zavallı kadın.Yarın onu bir denize götûrmeli.Bütün kederlerini alsın götürsün deniz.
Şôyle evin içinde bir tur atmalı.Belki balkona çıkmalı.sonrasında uyku gelecektir eminim.
Evin içinde geziyorum Bir ileri bir geri.Bir balkon,bir mutfak.
Peşimde gölgeler mi dolanıyor.kendi gölgem olmalı.yok değil.Bir tane de değil tam gölge olsa.Hadi üç tane yarım gölgem olsun en fazla.Yok değil.Her yanım gölge.Tam gölgeler,yarım gölgeler...Her yerdeler...
Neler oluyor...
Ölü canlar mı yoksa...
İyi de ben toplamamıştım ki ölü canları,Çiçikov toplamıştı.Niye benim evimdeler.Ahh Gogol ahh Gogol bunun sorumlusu sen olmalısın.Roman yarım kalınca tabii,çiçikov sahip olamadı ruhlarına.Hepsi de doluştu bizim eve.
İyi değilim bu gece.Kafamda dönüp duruyor herşey.Her tarafta bir ses,her köşede biri.Bir uyusam bu acayip gece bir son bulacak ama uyku nerde ara da bulasın.
Gölgelerin üstüne salon kapısını çevik bir hareketle hızlıca kapayıp kendimi salona attım.Bereket versin kapının altında hiçbir boşluk yok da ordan sızıp içeriye giremediler.
Salondaki yeşil kadife kaplı en geniş koltuğa kendimi attım.Ohh,dünya varmış.Olacak bu sefer olacak uyuyacağım inşallah.
Kadife kumaş acayip yakıyor tenimi.Buraya bir çarşaf sermeli.Ama yatak dolabı salonda.Gölgeler ne olacak.Olmaz olmaz çıkmaya cesaretim yok.
Pencereyi açmalı.Evet evet.
Acayip bir sıcak var pencereyi açmalı.
Pencereyi açar açmaz içeriye bir adam atlamasın mı.
Normalde olsa korkudan ödüm patlayabilirdi,ama bu gece herşey bana normal gelmeye başlamıştı artık.Hele o gölgelerden sonra.
-Sen de kimsin dedim.
Öyle sakin soruyordum ki soruyu ve adam öyle sakin cevap veriyordu ki sanki gündüz vakti önceden geleceğini haber vermiş bir ahbabım gibi.
- Merhaba,ben Oblomov,dedi.
Hah! dedim bu gece sen de geldin tam oldu.
Bütün ekip tamam artık.
-Yoksa beni tanıyor musun,dedi.
Birazcık hakkında birşeyler duydum. Yakında tanışmayı da düşünuyordum..Hatta önümüzdeki hafta seni evime konuk edecektim,dedim.
Yaa dedi.Demek ünüm Rusya’dan taa buralara kadar gelmiş.
-Yaa dedim.Geldi evet,kendin gelmeden ünün geldi.
İyi de,koskoca bir eserin ünlü bir kahramanısın.Böyle lüzumsuz ve uygunsuz bir zamanda pencereden,hem de bir hırsız gibi girmen yakışık alıyor mu dedim.
Hem sen niye odanı terkettin, Gonçarov sana kızmasın,dedim.
-Ben gelmedim,zaten tövbe billah öldürsen bunca yolu ben gelmezdim,sen getirdin ,dedi.
Ne getirmesi.Bu adam az önce pencereden kendisi atlamadı mı.Vallahi düşüp bayılacağım şimdi.
Epeyce de yoruldum,şurda bir köşede kıvrılır uyurum ben.Sizi hiç rahatsız etmem.
Soluğum dahi usulca ve tembelce çıkar ciğerimden.inanın varlığım sizi zerrece rahatsız etmeyecektir.Lütfen izin verin geçeyim, dayanamıyorum,dedi.
Dedi demesine de cevabımı dahi beklemeden,Bu sözleri söylemesiyle içeri atlaması bir oldu.öyle hızlı ve çevik hareketlerle oldu ki bu,bir ara bu adam oblomov olamaz, yalan konuşuyor diye düşünmeden kendimi alamadım.
Pencereyi açmaktan vazgeçtim.Öyle ya birisi daha gelir diye ürkmedim değil doğrusu.Bir baktım bizim ki kendini kanepeye atmış,Kırkyıldır bu odada yaşıyormuş,baba ocağıymış gibi öyle rahat ôyle miskin tembel tembel uyuklamaya başlamış bile.
Yok yok bu gece belli ki bana uyku falan yok.yalnız bir şeye çok şaşırdım.Babalar ve oğulları nerde kaldılar.Onlar niye gelemediler acaba.
Muhtemelen yakın zamanlarda onlarda gelecekler.Benimle evin içinde dolanıp duracaklar.
Peki bunca insanı başıma musallat eden kim.
Ahh onu ne siz sorun,ne ben söyleyeyim.
YORUMLAR
Bir önceki yazınızla aynı ruh haline sahip bir başka güzel yazı. Eski tanıdıkları bir arada görmenin sevinci gibi bir sevince sahibim şuan. Muhtelif hataların sabote ettiği güzel ötesi bir hatırat.
Aynı esnada 4-5 İşe yetişmeye çalışan bir işçinin dağınıklığı var yazıda buna rağmen okuru içine çekecek kadar güzel. Biliyorum abartı sayacaksınız ama ben sizi okumanın ayrıcalık olduğu kanaatindeyim. Bunu izah edebileceğim cümleleri bulup bir önceki yazınızın yorumuna ilave edeceğim inşallah.
Yazmakta hiç mahsur görmüyorum.
Şu sıralar evimle ilgili bir sıkıntı yaşıyorum. Ala vere dalavere kabilinden. Hayırla neticeleneceğinden eminde olsam kafam hep dağınık oluyor. Ve sizi okumak bana gerçekten iyi geliyor. Hamd olsun ki varsınız. Mevlam samimiyetimi ilham etsin kalbinize.
Hayırlı gün ve ömür.
Cemile Ülkü
Ben bu yaz Rus edebiyatı okuyorum.
Tabii ki arkadaşlar eşliğinde.
Gece üçe kadar okuduğum romanların karakterleriyle konuşuyorum sanki.yatınca da aklıma geliyor karakterler.uzunca bir zaman Roma'nın içinde yaşıyorum sanki.
İşte bu öyle bir ruh haliyle yazılmış bir yazı.
Teşvik edici yorumlarınıza çok teşekkür ederim.
Saygılarımla