- 392 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Boyun Dağlara Ermez Ayağın Yeri Delmez
BOYUN DAĞLARA ERMEZ,
AYAĞIN YERİ DELMEZ
Merhaba! Dünyada halife olarak yaşadığını bilen, bu
sıfatı aldığı yerin farkında olan iyi ve güzel dostlar.
Bir uçak seyahati esnasında, yukarıdan dünyayı seyrederken
hissettiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum:
Büyük gibi bakarken; aslında ne kadar küçük olduğumuzu,
“her taraf dolmuş hiç yer kalmamış” diye
düşünürken aslında daha dünyada ne kadar boş yer
olduğunu, güçlü gibi gözükürken insanın ne kadar
aciz olduğunu, her şeyin sahibi olduğunu zannederken;
büyük bir bütünün küçük bir parçası olduğunu
fark ettim.
Yaratılmış her şeyin muntazamca yeryüzüne yerleştirildiğini
müşahede ettim.
Yukarıdan bakmak ile içerisinde olmak ne kadar farklı.
Her şeye tepeden bakıp kendinizi güçlü hissettiğiniz
anda bile yerdeki kadar güvende değilsiniz. Her an bir
şeyler ters gidecek ve acizliğinizi daha derin hissedecekmişsiniz
gibi geliyor insana.
Hepimiz kendimiz için kıymetli bir can taşıyoruz.
Doğduğumuzda ağlayarak dünyaya geldik ve herkes
bize bakıp güldü. Öyle bir hayat yaşamalı ki insan emaneti
teslim edip dünyayı terk ettiğimizde herkes arkamızdan
ağlamalı, güzel hatıralar ve hayırlı işler bırakmalı.
Bu kez onlar ağlarken, biz gülmeliyiz.
Son merasimi kalabalık olmalı. Herkes arkasında
durup imam “nasıl bilirdiniz?” dediğinde hakikaten “iyi
bilirdik Yaratıcısını bilen, emirlerini yerine getirmeye çalışan,
yasaklarından sakınan, bulduğunu ve bildiğini dağıtan, saygı
ve sevgi dengesini kurmuş birisi olarak” tanırdık dedirtmeli.
Riya (gösteriş), şirk (ortak koşma), haset (çekememezlik),
gıybet (arkadan konuşma), kin bunlar karışmamalı
o güzel emanete. Emanet sahibine bu hastalıklarla
gidilmemeli.
Nasıl mı olacak? Zor gözüküyor değil mi? Bu aciz
halimizle...
İşte küçük ve hepimizin bildiği bir reçete:
Sen bana yardım edeceksin, ben ona. Yanlışa düşünce
uyaracak, doğruya gittiğinde destek olacaksın.
Sınavda kötü not alan öğrenci gibi hata yapıp doğruyu
bulamayınca suçu başkasında aramayacak, iyi yapınca
kendimden demeyeceksin.
Kulaklarını tıkamayacaksın uyarılara, bildiğini aktarmaktan
çekinmeyeceksin. “Aman boş ver” deyip kaçmayacaksın
görevinden. İbadetlerini aksatmamaya gayret
edecek ve kendine iyi bakacaksın. Ayakta duracaksın
ki senden zayıf olanlar da sana bakarak, senden destek
alarak ayağa kalksın onlar da başkasını kaldırsın. Sen
de senden güçlülerden yardım alacaksın. Her gün bir
önceki günün üzerine güzel bir şeyler ilave etmeye gayret
edeceksin. Sokağa çıktın mı yüzüne gülücük yerleştirecek
ve etrafa selamlar dağıtacaksın.
Hayat: Kıyam, rükû ve secdeden ibaret değil mi?
Efendimiz hadislerinde “Haset etmekten çekininiz. Nasıl
ateş odunu yakıp bitiriyorsa, hasette bir insanı öyle mahveder”,
“Kendini beğenmek, yetmiş senelik ibadeti giderir”,
“Kendini küçük görmeyen, dindar (yani iyi Müslüman)
olamaz” buyurmaktadır.
NEFSİM
Nefsim daha fazla çırpınıp durma,
Beni daha fazla yorma,
Yanlışları sil at, bana hiç sorma,
Hatalara, eksiklere unutup dalma.
En büyük şeref, Yaradan’a kul olmak,
Resul’ün ordusunda, isimsiz yer bulmak,
Mahşer günü huzura kolay varmak,
Akşam el açarak, yatıp uyumak.
Sadettin TURHAN
"Gençliğin Enerji Kodları" kitabımızdan alıntıdır.
YORUMLAR
Tevazu her zaman insana yakışan ve lazım olan davranış kalıbıdır ki başlık aslında yaklaşık bir Kur'an ayeti ile benzeşmektedir İSRA/37 ''Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Ne yeri yarabilir ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin.'' Dünya sadece geçici bir mekan, ölüm gelmeden kendine gelse keşke insan...
alkışlıyorum çok güzel bir yazı
diliyorum nefsini terbiye eden vuslata eren kullardan oluruz
saygılarımla...
ana şevkatinden de yüce merhametin
sonsuz ummanlardan bol Rahmet’in
bin bir günah ile gelsem de
umarım af-u mağfiretin
açarım ellerimi
nâz ederek Rabbim’e
ederim âh-u niyaz
Ya Müheymin
bilirsin
malumundur
tüm
kusurlarım
El Ğaffar
beklerim senden
can-ı gönülden
aman
heyhat
nafile
yalvarışlarım
Zira
kul hakkı
bezdiriyor
can kuşumu
uçmadan yoruyor
kanatlarımı
ağrıyor
düşününce şakaklarım
un ufak oluyor
dokunmasam da canımı yakıyor
düş kırıklıklarım
kim varsa canını yaktığım
gönlünü üzdüğüm
kime ettiysem eza
her kime çektirdiysem cefa
Ya Kerim
El Hakim
helal etsinler
Ruz-i mahşerde
bana haklarını
El-Afûv
bağışla Yarap
günahlarımı