- 512 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Müzik Duayeni Ulus Yeşilada’yı Ağırladık
Hakikat Web TV’de son konuğum, Türk Müziğinin Usta Sanatçısı, Duayeni Sayın Ulus Yeşilada idi.
Ulus Yeşilada ile Türk Müziği hakkında konuştuk. Sanatçı duygu ve düşüncelerini içtenlikle dile getirdi. Çok akıcı bir program oldu doğrusu. Sürenin nasıl geçtiğini anlayamadık.
Ulus Yeşilada aslen Baflı olduğunu, ailesinin oradan geldiğini anlattı. Babası 2. Dünya Savaşı’nda esir düşmüş Yugoslavya’da 13 kişi ile bir trenden atlayarak kaçıp kurtulmuş. Mersin’e gelmiş. Annesi de 6 çocuğunu alıp kiraladığı bir yelkenli gemi ile Mersin’e gidip eşini bulmuş. Onu alıp Kıbrıs’a getirmiş. Yani film senaryosu gibi bir yaşam öyküsü. Heyecan dolu, merak dolu…
Sayın Yeşilada, Ortaköy’de büyümüş. İlkokulu, ortaokulu, Liseyi burada okumuş.
Lisede okul bandosuna girmiş. Sonra bu bando takımı, Mücahitler Bandosu’nun temelini oluşturmuş. Yani kendileri Mücahit Bandosu’nun kurucuları olmuşlar.
Ulus Yeşilada “Gençlere hizmet etmeyi amaç edindim. Onlara Türk müziğini öğretmeyi ve sevdirmeyi amaç edindim. Birçok dernekler kurdum. Yerli müzisyenler yetiştirmeyi amaçladım. Birçok genci Türk müziğine kazandırdım. Konserler verdik. Yaptığımız tüm çalışmalar halkımız tarafından takdir gördü ve belki de bu nedenle beni sevdiler.” dedi.
Ulus Yeşilada, İstanbul Belediye Konservatuvarı Türk Musikisi Bölümü’ne sınavla girmiş. Burada okuyup buradan mezun olmuş.
Müzik sevgisinin içten geldiğini belirten Yeşilada, “Türk Müziği halkın öz müziğidir. Bu müziğe sahip çıkılmalıdır. Hükümetlerin bunu programlarına alması gerekir. Müzik, yaşamın bir parçasıdır.” diyor.
Annesinin ve babasının da sesleri güzelmiş. Kardeşleri de çeşitli müzik enstrümanları çalarmış. Yani ailece müzikle ilgililermiş. Dolayısıyla kendisinin de müzikten uzak kalması düşünülemezdi. “Küçükken ağaç gölgelerine oturup şarkılar söylerdim. Bu, çok hoşuma giderdi.” diye anlatıyor.
Mezun olduktan sonra Almanya’ya kasetçilik ile ilgili eğitim almak için gönderilmiş. Orada uzun süre kalmış. Çalıştığı yerde klasik müzikler ön plana çıkarılıyormuş. Ama bu, pek rağbet görmüyormuş. Halkın hareketli müzikler istediğini görmüş. Kendisi bu anlayışı değiştirmiş. Hareketli müzikleri ön plana çıkarmış. Çok satış yapılmış. Çalıştığı yere iyi para kazandırmış.
KKTC’den davet almış. Bunun üzerine KKTC’ye dönüş yapmış. BRT’de çalışmaya başlamış. Burada çalışırken müzik derneklerine destek vermiş. Birçok müzik adamına yardımcı olmuş.
Kıbrıs Türk Musiki Cemiyeti’ni kurmuş. Birçok sanatçıyı bu çatı altında toplayarak TRT gücünde konserler vermeye başlamışlar. Büyük ilgi görmüşler.
Daha sonra Devlet Türk Müziği Korusu’nu kurmuşlar. Burada Şef olarak görev yapmış. Ancak bu koro 3.5 yıl ayakta kalabilmiş. Memurların yanlış hareketlerinden dolayı kapanmış.
Kıbrıs Türk Musiki Cemiyeti’nin devamı olarak, Kıbrıs Türk Müzik Ve Sanat Derneği’ni kurmuş: “Türk Musikisindeki eksikleri gördüm. Bu eksiklerin icraatla giderilebileceğine inandım. Yeni kurduğumuz bu derneği çok yönlü bir dernek olarak ele aldık. Çalışmalarımızı ona göre yapmaya başladık. Birçok dalda etkinlikler yapıyoruz. 22 Eylülde karma bir sergimiz olacak. Birçok eserler yer alacak.
Kıbrıs konulu bir beste yarışması düzenleyeceğiz. 1 Eylüle kadar müracaat kabul edeceğiz. 28 Eylülde katılanlara plaket verip onları onurlandıracağız. Tüm halkımızı şimdiden davet ediyoruz.” diyor.
Sayın Yeşilada, içinde bulunduğu sıkıntıları da anlatıyor: “Salon sıkıntımız var. Birçok yerde salon bulamıyoruz. Girne’de sorunumuz olmuyor. GAÜ salonlarını bize karşılıksız olarak veriyor. Gerek çalışmalarımızı, gerekse konserlerimizi Girne’de yapabiliyoruz.
Mağusa’da da salon sorunumuz olmuyor. Mağusa Belediyesi de bu konuda bize yardımcı oluyor. Diğer bölgelerde salon olmadığı için zorlanıyoruz. Bir de ulaşım sorunumuz var. Lefkoşa’da kendi araçlarımızla bunu ortadan kaldırıyoruz. Ama uzak bölgelere gidemiyoruz. Belediyelerden yardım istiyoruz. Ama birçok belediye, ‘aracımız yok’ diyerek yardımcı olmuyor. Veya ‘masraflarınızı karşılayacak bütçemiz yok’ diyerek yardım etmiyorlar. O zaman gidemiyoruz. Belediyelerden yardım geldiği takdirde her yere rahatlıkla gideriz.” diye belirtiyor.
Ulus Yeşilada, birçok öğrenci yetiştirdiğini, konservatuvara birçok öğrenci gönderdiklerini bunların mezun olup geldiklerinde ya iş bulamadıklarını; ya da, müziği ikinci iş olarak yaptıklarını belirtiyor ve bunun yanlış olduğunu söyleyerek bu tür müzisyenlere devletin sahip çıkması gerektiğini anlatıyor.
“Geleneksel Türk Musiki Makamları” adıyla bir kitap yazdığını ve bunu pek yakında bastırarak okuyucularla buluşturacağını söylüyor.
Kıbrıs’ta Türk Müziğini öğrenmek isteyenlerin bu konuda hiçbir kaynak bulamadıklarını belirtiyor. Bunun ortadan kalkması için bu kitabı yazdığını ve meraklıların kaynak olarak bu kitaba başvurabileceklerini dile getiriyor. Birincil derecede bir kaynak olacağını, daha şimdiden Türkiye’den siparişler aldığını söylüyor. “Kitabın iyi bir kaynak olacağını ve büyük bir boşluğu, eksikliği dolduracağına inanıyorum” diyor.
Ulus Yeşilada bestelediği şarkıları ve hayatını anlatan kitaplar yayınlayacağını söylüyor. “Ulus Yeşilada kimdir? Neler yapmıştır? Besteleri nelerdir? Konularını içeren kitap yazacağım. Yarın beni merak edenler kulaktan duyma sözlerle değil de doğrudan bu kitaptan faydalansınlar. Gerçekleri birinci ağızdan dinlemiş olsunlar. Yalan yanlış bilgilerle donanmasınlar.” diyor.
Son olarak Kıbrıs’ta Türk Musikisine ne derece önem veriliyor sorumuza şöyle cevap veriyor: “Şehirlerimizi gezin. Müzik satan mekânlara bir bakın. Türk müziği enstrümanları satan bir yer bulamazsınız. Öncelikli olarak Batılı anlamda müzik aletleri satılmaktadır. Oysa biz, Türk musikisi enstrümanlarının da satılmasını ve ilgi görmesini arzuluyoruz.
Bir alet bozulduğu zaman, tamir edecek, onaracak bir dükkân bulamıyoruz. Genelde kendimiz yapıyoruz. Bu da müziğe ne kadar önem verildiğinin bir göstergesidir.”
Gençlerin Türk Musikisine ilgi duymalarını, eğer kendine yardım için gelinirse her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu belirtiyor.
“Kapım gençlere her zaman açık. Gelsinler, onlara yardım etmeye hazırım. Kurslarla müzik alanında onları donatıyoruz. Beni en çok üzen şey ‘Bilmeden, bildim’ demek, bilmediği halde bildiğinde ısrar etmektir. Bilene saygılı olmak gerekir. O da size gönlünü, yüreğini açar.” diyor.
Sayın Ulus Yeşilada’yı programımızda ağırlamak bizim için gerçek bir onur oldu. Dolu dolu bir program oldu. Kendilerine sonsuz sevgi, saygı ve teşekkürlerimizi sunuyoruz…
YORUMLAR
Ne güzel bir yazıydı.
İsmen duydum daha önce sanki.
Fakat hayatı hakkında çok bilgi sahibi değilim.
Üzüldüm de.
Bu ismi araştırmakla
Başlayacağım önce.
İşin içinde müzik ve özellikle
Türk müziği olunca
Ne yazık ki eksik kalıyoruz.
Bihaber bir genç nesil geliyor
Kültüründen,özünden
Sesinden bile.
Teşekkür ediyorum kendi adıma
Bu güzel yazı için.
Kaleminize sağlık
Sevgiyle.