- 504 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KEL BAŞA ŞİMŞİR TARAK
Bir kültür kopması yaşıyoruz dostlarım. Bir dilde deyimler ve atasözleri çok önemlidir. Dilin canlılığının bir göstergesidir, zenginliğinin kanıtıdır. Dil kültür aktarımı yaparken deyimlerden, atasözlerinden, türkülerden, manilerden, masallardan yararlanır.
Biz tarım toplumundan şehir toplumuna geçmeden önce çok zengin deyimlerimiz ve atasözlerimiz vardı. Hâlâ var ama yeni nesil bunları kullanmaz, kullanamaz oldu. Çünkü sözcüklerin anlamını bilmeyen insanımız dolayısı ile deyimi veya atasözünü de anlamıyor.
Bir arkadaşım çocuğuna Türkçe çalıştırırken “sakla samanı gelir zamanı.” Atasözü gündeme gelmiş. Anlatmaya çalıştım ama tam olarak anlamadı oğlum, diyor. Sonra anlamış ki çocuk ömründe samanı görmemiş. Pazara gittiğinde yumurta getiren köylülerden yumurtayı koydukları sepetten saman istemiş. Adam garip garip baktı yüzüme diyor. Bir avuç samanla dönmüş eve ve o zaman diyor anladı oğlum.
Başlıkta verdiğim atasözünde “şimşir” geçiyor. Ne yalan söyleyeyim şimşiri ben de bilmiyordum. Cümleden anlam çıkarma yolu ile şimşir tarağın dişsiz tarak olduğu hükmüne vardım. Sonra öğrendim ki, şimşir işlenmesi kolay, beyaz keresteli bir ağaçmış.
Zamanında plastiğin hayatımıza yeni yeni girdiği dönemde taraklar şimşirden yapılırmış. İşçiliği yüzünden pahalı satılması gereken şimşir tarak yerine hayatımıza yeri giren plastik tarak çok tutulmuş. Temindeki güçlük ve güzel desenleri yüzünden şimşir taraktan daha pahalıymış plastik tarak. İşte o dönemde dilimize girmiş bu atasözü. Güzel saçlılara güzel plastik tarak, kellere de ucuz şimşir tarak.
Yok yok önemli değil, üzerime almadım. Hem artık kel denilmiyor bilirsiniz, biz tarama özürlüyüz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.